Reklam Alanı
Reklam Alanı

DHA İSTANBUL BÜLTENİ – 3

Reklam Alanı
featured
service
Reklam Alanı

 (havadan görüntülerle)
1 – TAKSİM’DEKİ CAMİ CUMA GÜNÜ İBADETE AÇILIYOR… CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN DA KATILACAK

Burçak BOZKUŞ – Zeki GÜNAL – Osman BAKIR –  / İSTANBUL (DHA) – TAKSİM’de yapılan caminin cuma günü Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından ibadete açılması bekleniyor. Camideki son durum DHA kamerasına yansıdı.
Taksim Meydanı’nda yapımına 4 yıl önce başlanan cami bu cuma ibadete açılıyor. Açılışa Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın da katılması bekleniyor. Camideki son durum havadan ve yerden görüntülendi.
Ana girişi ile birlikte toplamda 4 girişi bulunan cami, 9 metre 45 santimetre yüksekliği ile Türkiye’deki en yüksek mihraplardan birine sahip olma özelliği taşıyor. Cami içinde gelen misafirler için 2 bin 260 ahşap ayakkabılık bulunuyor. Ayrıca caminin girişi, abdesthaneleri, zemini ve tavanında 8 köşeli Selçuklu motiflerine de yer verildi. Caminin zemin üstü bina yüksekliği 20.70 metre, ana kubbe yüksekliği ise 9.6 metre çapı ise 28 metre olarak tasarlandı. 12 bin 574 metre kare toplam kapalı alanı olan camide 165 araçlık 3 katlı otopark da bulunuyor. Sadece ibadet amacıyla kullanılmayacak camide konferans ve sergi salonları gibi alanlara da yer verildi. 

Görüntü Dökümü
———
-Caminin havadan ve yerden görüntüleri
-Camiden detaylar
-Muhabir anonsları (Burçak BOZKUŞ)
-Genel ve detay

======================

2-  ÜMRANİYE’DE GARAJDA ÇÖKME MEYDANA GELDİ, 2 BİNA BOŞALTILDI

Murat KORKMAZ İSTANBUL (DHA) – ÜMRANİYE’de bir oto yıkamasına ait garajın altında çökme nedeniyle çevredeki iki bina boşaltıldı.
Ümraniye Elmalıkent Mahallesi Seyrantepe Caddesi üzerinde bulunan oto yıkamaya ait garajda öğle saatlerinde çökme meydana geldi.
Olay yerine itfaiye, polis, belediye ekipleri ve arama kurtarma ekipleri sevk edildi. Mühendisler zemin üzerinde ölçümlerde ve incelemelerde bulundu. İncelemenin ardından garajın arkasında bulunan 3 katlı ve 5 katlı iki bina tedbir amaçlı boşaltıldı. Ekipler çöken yere beton doldurarak önlem almaya çalıştı.
Göçük olan yerde daha önceden bir kuyu bulunduğunu söyleyen iş yeri sahibi Murat Yücetürk, “Kuyudan aşağıya muhtemelen su akıntısı oldu. Bu nedenle huni oluştu ve göçme meydana geldi. Mühendisler büyük bir göçük olmadığını ve çevreye bir zararı bulunmadığını söyledi. Tedbir amaçlı binamızı boşalttık ve tüm personelimizi tahliye ettik. Bugün sanırım daha çalışmayacağız. Beton atma işlemi 3-4 saat sürecektir. Daha sonra zemin etüdünün yapılmasının ardından durumu değerlendirecekler” diye konuştu.

Reklam Alanı

Görüntü dökümü
———–
-Çukurdan görüntü
-Çukurun betonla doldurulması
-Tahliye edilen binalardan görüntü
-Röportaj
-Genel ve detay görüntü

=====================

3 – (ÖZEL) – TARİHİ ÇEŞMEYE KAFESLİ KORUMA

Esma MURAT-Buğra BENLİOĞLU/İSTANBUL, (DHA) 2’nci Abdülhamit tarafından yaptırılan, Galatasaray Lisesi’nin Yeni Çarşı Caddesi’ndeki duvarına bitişik 120 yıllık Hamidiye Çeşmesi, koruma altına alındığı demir parmaklıklar arasında harabeye döndü.Tarihçi Süleyman Faruk Göncüoğlu, “Çeşmeyi korumak için yapılan kafes yeterli değil. Bu demir kafes sadece günü kurtarmak için yapılmış. Bu tür tarihi eserin etrafında bulunan otlar esere zarar vermekte. Aynı zamanda çeşmenin monte edildiği yer çok sağlıklı değil. Çeşme bir an önce cadde üzerine çıkarılmalı ve tekrardan hayata geçirilmeli” dedi.
İstanbul’un başta Tarihi Yarımada olmak üzere pek çok noktasında bulunan tarihi çeşmeleri, günden güne bakımsız kalmaları ya da tahribata uğramaları nedeniyle yok oluyor. Beyoğlu’ndaki Hamidiye Çeşmesi de yok olmaya yüz tutan çeşmelerden biri.  2’nci Abdülhamit’in tahta çıkışının 25’inci yıl dönümününde Galatasaray Karakolu’nun bulunduğu bölgede inşa edilen çeşme, imar çalışmaları nedeniyle bulunduğu yerden alınıp, Galatasaray Lisesi duvarına bitişik halde, demir kafes içinde koruma altına alındı. Ancak burada bakımsızlıktan harebeye döndü. Çeşmenin önü ise, motokuryelerin park yeri haline geldi.
Tarihçi Süleyman Faruk Göncüoğlu, “Hamiye Çeşmesi, neoklasik üslupta inşa edilmiş. Bu çeşme şu an Galatasaray Lisesi’nin duvarına monte edilmiş durumda. Çeşmenin asıl yeri, İstiklal Caddesi’nde bulunan Galatasaray Karakolu. Ancak İmar çalışmaları nedeniyle çeşme buraya monte edilmiş. Bu çeşme, İstanbul’un Abdülhamit döneminde modern sistemle getirilen su sisteminin bir örneği” dedi.

“ÇEŞME HAYATA GEÇİRİLİP, CANLANDIRILMASI LAZIM”
Hamiye Çeşmesi’nin hak ettiği değeri görmediğini belirten Göncüoğlu, “Biraz da olsa korunabilmek için üzerine bir kafes yapılmış ama yeterli değil. Çeşmenin kurna sistemi kırılmış. Aynı zamanda etrafında bulunan otlar esere zarar vermekte. Çünkü bu otlar taşların aralarına girerek, taşların çatlamasına neden oluyor. Çeşmenin monte edildiği yer çok sağlıklı değil, çeşme cadde üzerine çıkarılabilir. Kısacası bu çeşme tekrardan hayata geçirilmesi ve canlandırılması lazım” diye konuştu.

“ÇEŞMEYİ KAFES İÇİNE ALMAK SADECE GÜNÜ KURTARMAKTIR”
Çeşmeyi kafes içerisine almanın koruma sağlamayacağını vurgulayan Göncüoğlu, “Çeşmeyi kafes içerisine almak günü kurtarmak için yapılmış bir faaliyettir. Bu çeşme bizim birinci derece kültür varlığımız. Aynı zamanda bu çeşme dönemin mimarisi olarak çok önemli bir yapı. Bu çeşme buradan taşınarak, cadde üzerinde yer alması gerekir. Tabi çeşme hepsinden önce iyi bir şekilde restore edilip, üzerine de tarihini anlatan bir tabela asılması gerekir” ifadelerini kullandı.

“TİNERCİLER BU ÇEŞMENİN YALAK KISMINI KIRDI”
Çeşmenin 30 senelik geçmişini bildiğini belirten mahalle sakini Süleyman Sarı ise, “Bu çeşmenin daha önce yalak kısmı vardı. Ancak tinerciler bu çeşmenin yalak kısmını kırdı. Bu çemenin bir an önce eski haline gelmesini istiyoruz” dedi.
Mahalle sakini Hidayet Kambaz da “Meşhur Hamidiye Çeşmesi burası. Ben 1952 doğumluyum, benim zamanımda bu çeşme akıyordu ve sakalar vardı. Şu an ise oldukça bakımsız durumda. Bence çeşmenin suyu bile kurudu” diye konuştu.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ
——–
– Tarihçi Süleyman Faruk Göncüoğlu röportajı 
– Mahalle sakinleriyle röportaj
-Genel ve detay görüntüler
-Muhabir anonsları (Esma MURAT)

===============

4- KADIKÖY’DE AİLE HEKİMİNE SALDIRI

-Olay anı güvenlik kamerasına yansıdı

Gamze ŞİMŞEK-Ramazan EĞRİ/ İstanbul DHA- KADIKÖY’de 3 kişi, rapor yazmadığı gerekçesiyle doktora sokak ortasında saldırdı.
Güvenlik kamerasına yansıyan olay geçtiğimiz cuma günü sabah saatlerinde Kadıköy Suadiye Mahallesi’nde meydana geldi. Kadıköy 4 Nolu Aile Sağlığı Merkezi’nde aile hekimi olarak görev yapan Dr. Rıdvan Tunç, iş yerine gitmek üzere sokakta yürüdüğü sırada rapor verdiği iddiasıyla 3 kişinin saldırısına uğradı. Saldırıda aile hekiminin burnu kırıldı. Genç doktor polise giderek saldırgandan şikayetçi oldu. Darp edilen doktor 10 gün iş göremez raporu aldı. Polis şüphelileri yakalamak için çalışma başlatırken saldırı anı güvenlik kameralarına yansıdı. 

” 5-6 KERE YUMRUK ATTI. AĞZIM BURNUM KAN İÇİNDE KALDI.”
Olayı anlatan doktor Rıdvan Tunç, “Cuma günü sabah işe giderken bu sokağı kullanıyordum. Sağlık ocağına 50-100 metre kala beyaz tişörtlü bir kişi çıktı karşıma. Son 4-5 metrede fark ettim benim önümü kesmeye çalıştığını. Hiçbir şey söylemeden darp etmeye başladı beni. 5-6 kere yumruk attı. Ağzım burnum kan içinde kaldı. En sonunda darp biterken ‘Sen bana rapor vermezsin öyle mi’ dedi. Daha sonra 155’i aradım. Polisler geldiler. Birlikte hastaneye gittik, darp raporu aldım. Burnumda kırık olduğu anlaşıldı. Kulak burun boğaz hekimi kemiği oturttu ama kontrole gideceğim. Ameliyat gibi bir durum olabilir” dedi.

” MUHTEMELEN BUNU PLANLAMIŞLAR ZATEN.”
Tunç, “Bunlar 3 kişi gelmişler. Arabayla gelmişler, beni burada yarım saat beklemişler. Pusu kurmuşlar bana burada. Bir tanesi sokağın üstünde benim geleceğim yolu biliyormuş zaten orada beklemiş. Aşağıda beni darp eden kişiye haber vermiş. Daha sonra biz bu arabayı da öğrendik, plakasını aldık. Araştırılıyor şu anda. Kiralanmış, muhtemelen bunu planlamışlar zaten. Bayramdan sonra bir haftadır çalışıyoruz. Bir hafta içinde rapor talep eden kimse olmadı. Hatırladığım biri değil. Son 1-2 aydır da benden rapor isteyip de vermediğim biri olmadı. Olayın nasıl böyle olduğunu anlayabilmiş değilim. Hastalarla tartışmalı bir durumum da olmamıştı rapor yüzünden. Sebebini bilmiyoruz ama failler yakalanmadı. Bunların bir an önce yakalanması lazım” diye konuştu. 
  
“SAĞLIK ÇALIŞANLARINA YAPILAN ŞİDDET OLAYLARI ARTIK CANIMIZA TAK ETTİRDİ.”   
10 günlük rapor aldığını söyleyen Rıdvan Tunç, “Şu anda çalışabilecek durumda değilim. Psikolojik olarak da uzun bir süre çalışabilecek bir durumda olmayacağım. Failler yakalanmadan sokağa çıkıp ekmek almaya bile gidemiyorum. Endişeliyim, sağlık çalışanlarına yapılan şiddet olayları artık canımıza tak ettirdi. Pandemi dönemindeyiz, hekimlerin ne kadar özverili çalıştığını biliyorsunuz. Zaten normalde de öyleydi” şeklinde konuştu. 

Görüntü Dökümü
————-
-Dr. Rıdvan Tunç ile röp
-Muhabir anons (Gamze ŞİMŞEK)
-Olayın yaşandığı sokak
-Genel ve detay

GÜVENLİK KAMERASI GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ
—- —- —- — —- — — —
-Şüphelilerden birinin şoför koltuğuna oturması
-Darp eden şüphelinin araçtan inmesi
-Darp eden şüphelinin sokakta yürümesi
-Doktorun sokakta yürümesi
-Doktor ile şüphelinin karşılaşması
-Şüphelinin doktoru darp etmesi
-Şüphelinin sokakta yürüyerek ayrılması
-Doktorun başını öne eğerek ilerlemesi

DHA FEED

=========================

5- İSTANBUL’DA YAKALANAN DEAŞ’IN MISIRLI PATLAYICI UZMANINA 39 YIL HAPİS İSTEMİ

Özden ATİK / istanbul, (DHA) Terör örgütü DEAŞ’ın patlayıcı uzmanlarından olan ve İstanbul’da saldırı planladığı iddiasıyla tutuklanan Mısır uyruklu Moustafa Abdelwahab Sobhy ile Suriye uyruklu 3 şüpheli hakkında yürütülen soruşturma tamamlanarak, iddianame hazırlandı. İddianamede, Telegram üzerinden de patlayıcı kursu verdiği ortaya çıkan Moustafa Abdelwahab Sobhy hakkında “Silahlı terör örgütü üyesi olmak” ve “Tehlikeli maddeleri izinsiz olarak bulundurma veya el değiştirme” suçlarından 39 yıla kadar hapis cezası istendi. Sobhy ile irtibatlı olan Suriye uyruklu şüpheliler Noureddin Alkheder, kardeşi Suleiman Assani ve Ahmad Assani hakkında da “Silahlı terör örgütü üyesi olmak” suçundan 15’er yıla kadar hapis cezası verilmesi talep edildi.

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör Suçları Soruşturma Bürosu’nca hazırlanan iddianamede, DEAŞ’ın (IŞİD) sığınmacı veya turist olarak bulunan ve emniyet birimlerince hakkında herhangi bir işlem yapılmamış kişileri seçtiği, bu kişilerin örgütün finansman, lojistik, eleman temini, eylem hazırlığı (keşif, istihbarat, vs.) gibi alanlarda kullanıldığı kaydedildi. DEAŞ’ın arasında Sultanahmet patlamasının bulunduğu Türkiye’ye yönelik 9 eyleminin sıralandığı iddianamede, İstanbul Emniyet Müdürlüğü’ne iltisaklı kurumlardan ve ABD Büyükelçiliği tarafından iletilen bilgilerde açık adı Moustafa Abdelwahab Sobhy Mahmoud Abdelwahab olan şüphelinin, örgütün patlayıcı uzmanı olduğu, yangın çıkarıcı cihazlarda gübre ve amonyak kullanımı ile bir susturucunun nasıl yapılacağını gösteren video hazırladığı, Telegram hesabı kullanarak kimya kursları verdiği, başlangıç seviyesinde bomba yapımı talimatları yayınladığı, amacının hilafeti desteklemek için patlayıcı uzmanları oluşturmak olduğu belirtildi. Şüphelinin belirsiz bir yılbaşı gecesinde İstanbul’da kolluk mensuplarını ve sivilleri hedef alan bir el yapımı patlayıcı saldırısı planladığı, DEAŞ içerisinde geçirdiği süre boyunca patlayıcılar, intihar kemerleri ve el yapımı patlayıcıların yanı sıra planlama ve güvenlik konularında uzmanlık kazandığı, Telegram kanallarından patlayıcıların nasıl yapılacağına dair eğitici kurslar verdiği ve takipçilerine DEAŞ ideolojisini öğütlediği de kaydedildi.

ÖRGÜT BAĞLANTISINI REDDETTİ
Şüpheli Moustafa Abdelwahab Sobhy’nin, Mısır’daki evine yapılan operasyonun ardındanTürkiye’ye kaçtığı, ayrıca ABD’deki belirsiz hedeflere yönelik saldırı planlarına yardım ettiği de iddianamede yer aldı. 19 Temmuz 2017’de Türkiye’ye giriş yapan şüpheli Sobhy’nin Avcılar’da ikamet ettiği belirtildi. İkametinde yapılan aramada bomba yapımında kullanılan malzemeler ile elektronik eşyaları içerisinde DEAŞ silahlı terör örgütü ile bağını gösteren çok sayıda materyal ele geçirildiği anlatıldı. 

İfadesinde, 14 yaşındayken İhvancı olduğu için Mısır’da cezaevinde yattığını, lise döneminde hakkında tekrardan soruşturma açıldığını öğrenince ülkesinden kaçtığını söyleyen şüpheli Moustafa Abdelwahab Sobhy, İhvancıların Türkiye’de çok olmasından dolayı 2017’de Türkiye’ye geldiğini iddia etti. İmam nikahlı olduğu eşiyle, internet üzerinden 4 yıl önce bir arkadaşı vasıtası ile tanıştığını ve hiç yüzyüze görüşmediğini de belirten şüpheli Sobhy, “DEAŞ, El Kaide, HTS , El Nusra isimli örgütlere maddi veya manevi yardımda bulunmadım. Bu örgütlerle bir bağlantım yoktur” dedi. 2018 yılında Ebul Bera isimli bir kişinin Intagram hesabından kendisiyle arkadaşlık kurduğunu, bu kişinin din, kimya ve fizik üzerine paylaşımlarına din ve kimyaya merakından dolayı yorum yaptığını öne süren şüpheli Sobhy, özel konuşmaya başladıklarını, Telegram isimli uygulamadan kimyayla alakalı kendisini test ettikten sonra DEAŞ ile alakalı konuşmaya başladıklarını anlattı. Sobhy, “Ebul Bera benden cihat yapmamı istedi. Nasıl yapacağımı sorduğumda bana ‘Sen kimyayı biliyorsun, ben sana adam göndereyim, sen bu arkadaşlara kimyayı öğret’ dedi. Ben bunu reddettim. Bana ‘Sen dini reddediyorsun’ diyerek, İslam akidesiyle ilgili birkaç soru sordu. Ben cevap verince, bana sen kafirsin, mürtedsin, eğer tövbe etmezsen seni infaz edeceğiz’ dedi. Bundan sonra kendisi beni telefonumda bulunan telegram üzerinden başka başka kanallara ekliyordu. Eklendiğim kanallardan hemen çıkıyordum” dedi. Evinde ele geçirilen kimyasal malzemeler ile ilgili olarak Sobhy, “Ben bana ait malzemeleri sabun, parfüm, hacemat temizliği için, dezenfektan ve böcek ilacı yapımı için kullanıyorum. Sadece bomba için gerekli olan malzemeyi kimyasal açıdan bilirim. Ama yapmayı bilmem, patlayıcı için gerekli olan oranları bilmem” iddiasında bulundu. Evinde ele geçirilen fişeklerin kendisine ait olduğunu, Yenibosna’da bir AVM’nin alt katında bulunan poligonda ismini bilmediği bir kadın

tarafından 1,5 yıl önce verildiğini anlatarak, “Ben bunları taşımamın hukuki bir sıkıntı çıkartıp çıkartmayacağımı sorduğumda, her hangi bir sıkıntısının olmadığını söyledi. Evde sakladım, bıçağı ise kendimi koruma amaçlı Mısır’dan aldm. ‘Yalnız Kurt’ tarzı eylem ne demektir bilmiyorum, eylem yapma veya birini öldürme talimatı almadım” diye konuştu.

Sobhy,  telefonundan çıkan kimya dokümanlarına ilişkin ise, 23 kitap dokümanının kimya doktoru Tarek İsmail Kahya’ya ait olduğunu, kimyasal maddelerin 2018 yılından beri kendisinde olduğunu, patlayıcı madde hazırlamak için kimseden talimat almadığını, sadece kimya bilgisini ölçmek amaçlı malzemeyi hazırladığını öne sürdü. Şüpheli Sobhy, telegram videolarını  kendisinin çekmediğini, telegram hesaplarından gelen videolar olduğunu ifade ederek, suçlamaları kabul etmedi.

39 YILA KADAR HAPSİ İSTENDİ
İddianamede, 5 Kasım 2020’de tutuklanan Moustafa Abdelwahab’ın DEAŞ silahlı terör örgütünün kasten ve bilerek hiyerarşik yapısına dahil olup, aldığı talimatlar ve yönlendirmeler ile eylemleri  üstlendiği belirtildi. Şüphelinin gerçekleştirdiği süreklilik, çeşitlilik ve yoğunluk arzeden eylemleri dolayısıyla “DEAŞ silahlı terör örgütüne üye olma” ve “Tehlikeli maddeleri izinsiz olarak bulundurma veya el değiştirme” suçlarından toplam 19 yıl 6 aydan 39 yıla kadar hapsi istendi.

SURİYE UYRUKLU 3 ŞÜPHELİYE 15’ER YILA KADAR HAPİS İSTENDİ
İddianamede, tutuksuz şüphelilerden Noureddin Alkheder’in ikametinde yapılan aramada, örgüt mensuplarına ait fotoğraflar, sözde örgüt bayrağı, flama, pankart, örgüt tarafından gerçekleştirilmiş bombalı eylemlere dair çok sayıda  video bulunduğu, ayrıca WhatsApp ve Facebook, messenger hesapları üzerinden yaptığı yazışmalarda örgüt jargonu ile yapılmış çok sayıda mesaj içeriği tespit edildiği kaydedildi.  Ahmad Assani’de ise, tekfirci görüşlere sahip olduğu bilinen kamuoyunda Ebu Hanzala olarak bilinen ve DEAŞ silahlı terör örgütünün Türkiye sorumlularından olan Halis Bayancuk’a ait çok sayıda video içeriği ve ses klasörleri bulunduğu anlatıldı. 3 şüpheli hakkında da “Silahlı terör örgütü üyesi olmak” suçundan 7 yıl 6 aydan 15’er yıla kadar hapisleri istendi. Şüpheliler önümüzdeki günlerde İstanbul Ağır Ceza Mahkemesi’nde hakim karşısına çıkacaklar.

İSTANBUL- THODEX SORUŞTURMASI: RANA AZAP’IN TUTUKLANMA TALEBİ REDDEDİLDİ 

Haber: Halil Sadri YILMAZ/İSTANBUL,(DHA)- THODEX soruşturması kapsamında tutuklama talebiyle sevk edilen şüpheli Rana Azap’ın (27) adli kontrolle serbest bırakılmasına itiraz eden savcılığın talebini değerlendiren hakimlik, tutuklama talebini reddetti. 
Anadolu 4. Sulh Ceza Hakimliği, Thodex soruşturmasını yürüten Cumhuriyet savcısının şirketin finans departmanında çalışan Rana Azap’ın hakkındaki tutuklamaya yönelik yakalama emri düzenlenmesi yönündeki itirazını değerlendirdi. 
Hakimlik, şirketin şüpheli Rana Azap’ı adli kontrolle serbest bırakan Anadolu 3. Sulh Ceza Hakimliği’nin kararında düzeltilecek bir husus bulunmadığına kanaat getirerek, savcının itirazını reddetti. 

NE OLMUŞTU  
Thodex soruşturması kapsamında şirketin finans departmanında çalışan şüpheli Rana Azap, 19 Mayıs günü “Bilişim sistemleri banka veya kredi kurumlarının araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılıkö ve “Suç işlemek amacıyla kurulan örgüte üye olmaö suçlarından tutuklanma talebiyle sulh ceza hakimliğine sevk edilmişti.
Hakimlik tutuklanma talebiyle sevk edilen şüpheli Azap’ın üzerine atılı suçu işlediğine dair kuvvetli şüphe olmuşsa da suç vasfının ve delil durumunun şüpheli lehine değişme ihtimalini göz önüne alarak tutuklama talebinin reddine karar vermişti. Hakimlik, şüpheli Azap’ın yurt dışına çıkmamak ve imza şeklindeki adli kontrol tedbiriyle serbest bırakılmasına karar vermişti.
Savcılık, 20 Mayıs günü şüphelinin serbest bırakılmasına itiraz etmişti. 

Görüntü dökümü:
——————-
-Arşiv 
-Şüpheli Rana Azap’ın hakimlik önünde bekleyişi

===========================

6- KAĞITHANE’DE OTOBÜS DURAĞINDA İŞLENEN CİNAYETİN ARDINDAN KAN DAVASI ÇIKTI

Adem VAROL/İSTANBUL,(DHA)- KAĞITHANE’de otobüs durağında silahlı saldırı sonucunda öldürülen kişinin kan davası yüzünden öldürüldüğü ortaya çıktı. Olay anı kameralara yansırken, şüpheli çıkarıldığı mahkemece tutuklanarak cezaevine gönderildi.
Olay, 20 Mayıs tarihinde Gürsel Mahallesi üzerinde bulunan bir otobüs durağında öğle saatlerinde yaşandı. İddiaya göre Ramazan Ç.(19), geçtiğimiz sene akrabası Abdurrahman D.’yi (21) bıçakla yaralayan Metin Atay’ı (60) takibe alarak bir sene boyunca oturduğu yeri ve geçtiği caddeleri belirleyerek pusu planı kurdu. Öncesinde olay yerinde hazır bulunarak Metin Atay’ın otobüs durağına yaklaşmasını fırsat bilen şüpheli, yanında bulunan tabanca ile Atay’a 5 el ateş açarak olay yerinden hızla uzaklaştı. Çevredeki vatandaşların ihbarı üzerine olay yerine polis ve sağlık ekipleri sevk edildi. Atay, ağır yaralı olarak kaldırıldığı hastanede hayatını kaybederken, Ramazan Ç., hızla olay yerinden kaçarak uzaklaştı. 

CEZAEVİNE GÖNDERİLDİ
Polis ekiplerinin başlattığı çalışma neticesinde şüphelinin Kağıthane’de bulunan bir adreste kaldığı tespit edildi. Yapılan operasyonla şüpheli kullandığı silah ile birlikte kıskıvrak yakalanarak gözaltına alındı. Emniyetteki işlemleri tamamlanan Ramazan Ç., sevk edildiği adli makamlarca tutuklanarak cezaevine gönderildi.

OLAY ANI KAMERADA
Öte yandan, şüphelinin gerçekleştirdiği silahlı saldırı anbean kameralara yansıdı. Görüntülerde, çevrede bulunan diğer insanların paniklemesi ve hayatını kaybeden Metin Atay’ın yaralanma anı yer aldı.

Metin Atay’ın, bir sene öncesinde inşaat işçisi olduğu öğrenilen Abdurrahman D.’yi çeşitli yerlerinden bıçakla yaraladığı, bunun üzerine akrabası olan Ramazan Ç.’nin Atay’dan intikam almak istediği için öldürdüğü öğrenildi.  

Görüntü dökümü:
——————–
-Silahlı saldırı anı güvenli kamera görüntüsü
-Şüphelinin adliyeye sevk edilmesi
 

================

7- 71 ÇOCUĞU ZORLA DİLENDİREN 15 SANIKTAN 10’U İLK DURUŞMADA TAHLİYE EDİLDİ

Büşra ÇOBAN / İstanbul, (DHA) Suriye’deki iç savaştan kaçarak, Türkiye’ye sığınan 71 çocuğu zorla dilendiren 15 sanık hakkında 570 ile 858 yıl arasında değişen hapis cezası istemiyle açılan davanın ilk duruşmasında tutuklu 10 sanık tahliye edildi.

“ÇOCUKLAR EVE YARDIM İÇİN ÇALIŞIYORDU”
İstanbul 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nde açılan davanın bugün görülen ilk duruşmasına tutuklu sanıklar ve avukatları katıldı. Duruşmada savunması alınan örgüt liderlerinden Abdo Hamud, “Ailem ve çocuklarımla Suriye’den geldim. Polis bir gece çocuklarımı almış. Sonra ben de gidip teslim aldım. Çocuklarım kendi rızalarıyla çalışıyordu. Ben bunun yasak olduğunu polise gidince öğrendim. Sonra da çocuklarımı çalıştırmadım. Çocuklar eve yardım için çalışıyordu. Ailemin maddi durumu kötüdür. Kendi çocuklarım dışındaki çocuklardan haberim yok. Olayın buralara geleceğini bilsem asla çalıştırmazdımö diye konuştu.

“KENDİ İSTEKLERİYLE ÇALIŞIYORLAR” 
Diğer örgüt lideri Ahmet Hamut ise savunmasında, “13 çocuğum var ve sadece 2 çocuğum çalışıyor. Zorla çalıştırmam söz konusu değildir. Kendi istekleriyle çalışıyorlarö dedi. Mahkeme başkanının, “Çocukları kabloyla bağlayıp, eziyet ettiğine dair telefon kayıtları var” sözleri üzerine Hamut, “Böyle bir şey söz konusu değil” yanıtını verdi.

Tutuklu sanık Yusef Hamud da operasyon sırasında bütün ailesinin gözaltına alındığını, emniyette ne olduğunu bilmedikleri evraklar imzaladıklarını öne sürerek, “Savaştan kaçtık geldik. Burada da mağdur olduk. Türk adaletine güveniyorum. Tahliyemi talep ediyorum” şeklinde konuştu.

Diğer sanıklar da sadece kendi çocuklarının çalıştığını, onların da zorla çalışmadıklarını söyleyerek, tahliyelerini talep etti. Sanık avukatları ise müvekkillerinin suçsuz olduklarını öne sürerek, tahliye ve beraat kararı verilmesini istedi. Mahkeme heyeti tutuklu 13 sanıktan 10 sanığın tahliye ettirdi.  Örgüt liderleri Abdo Hamud ve Ahmet Hamut ile sanık Yusef Hamud’un tutukluluk halinin devamına karar veren mahkeme  duruşmayı  erteledi.

İDDİANAME
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nca hazırlanan iddianamede, Suriye’deki iç çatışma ve krizler sonrasında 2011 yılından itibaren Türkiye’ye kitlesel olarak sığınmacıların geldiği, tüm şehirlerde sığınmacı bulunduğu, İstanbul başta olmak üzere büyükşehirlerde ikamet ettikleri anlatıldı. Sığınmacıların zor koşullarda yaşamlarını sürdürmeleri nedeniyle ülkemizde terör, yasadışı faaliyetlerin ve asayiş olaylarının figüranı olabilecek durumda oldukları kaydedilen iddianamede, bu kapsamda ülkemize gelen sığınmacıların insan ticareti suçunun potansiyel kurbanları olduğu ifade edildi. İddianamede, “Suç örgütlerinin oluşturduğu organizasyonlarda Suriye’deki savaştan kaçan ailelerin çocuklarını kullanarak insan ticareti suçu kapsamında, ülkemize getirilerek başta İstanbul ve ilçelerinde zorla dilendirilmek suretiyle kendilerine haksız kazanç temin ettikleri ve böylelikle ülke ekonomisi ve vatandaşlarımızı zarara uğrattıkları bilinmektedir” denildi.

Örgütün lider pozisyonunda Abdo Hammud’un bulunduğu, çocukları ve örgüt üyelerini telefonla yönlendirdiği kaydedilen iddianamede Yusuf Hammud’un ise Suriye’den geldikten sonra ilk etapta kendi çocuklarını metro-metrobüs ve duraklarda dilendirdiği, daha sonra Suriye’den getirilen yaşı küçük çocukları akrabaları vasıtasıyla ikna ederek, su satarak çalıştırdığı anlatıldı. Çocukların halkın yoğun olarak geçtiği noktalara gönderildiği, duygu sömürüsüyle vatandaşlardan para topladıkları, toplanan paraların örgüt üyeleri tarafından alınarak örgüt lider yardımcıları ve en üstte örgüt liderinde toplanarak bir nevi kurumsal yapı modelinin ortaya çıkarıldığı belirtildi. İddianamede, örgüt lideri şüpheli Abdo Hammud ile örgüt yöneticisi şüpheliler Ahmed Hammud, Yusef Hammud, Hasan Hammud’un “İnsan ticareti yapma”, “Suç işlemek amacıyla örgüt kurma”Suçlarından toplam 570 yıldan 858 yıla kadar hapis istendi. Örgüt üyesi olan diğer 11 sanığın da “Suç örgütüne üye olma” ve “İnsan ticareti yapma” suçlarından 569 yıldan 855 yıla kadar hapsi talep edildi.

Görüntü dökümü:
————-
-ARŞİV

===========================

8- BAHÇELİEVLER’DE DÖVDÜKLERİ KİŞİYİ DEREYE ATAN SANIKLAR HAKİM KARŞISINA ÇIKTI

* SANIK: AYAĞI TAŞA TAKILDI VE DEREYE DÜŞTÜ

Sevda SARIKAYA / İSTANBUL (DHA) – BAHÇELİEVLER’de geçen yıl Suriye uyruklu Muhammed Selmo’yu gasbedip darbederek dere yatağına attıkları iddia edilen ve 4 ayrı suçtan 52’şer yıl hapisleri istenen biri firari 4 sanığın yargılanmasına başlandı. Savunmasında tutuklu sanık Ahmet Kürşat, amaçlarının illegal işler yaptığı söylenen müştekiyi polise teslim etmek olduğunu belirterek “Gençliğin heyecanı ile ve olayın etkisi altında kendimizi polis gibi hissettik” derken, diğer sanık Görkem Bedir de müştekinin ayağının taşa takıldığını ve dereye düştüğünü öne sürdü.  Müşteki Suriye uyruklu Muhammed Selmo ise sanıklardan şikayetçi olmadı. 

Bakırköy Adliyesi 11. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşmaya tutuklu sanıklar Ahmet Kürşat Çakır, Görkem Bedir ve Serkan Koç getirildi. Hakkında yakalama kararı bulunan tutuksuz sanık Yakup Eren ise duruşmaya katılmadı. Müşteki Suriye uyruklu Muhammed Selmo da duruşma salonunda hazır bulundu. 

“ARBEDE ESNASINDA DEREYE DÜŞTÜ. PİŞMANLIK DUYGUSU YAŞADIK” 
Duruşmada ilk olarak tutuklu sanık Serkan Koç savunma yaptı. Oturdukları mahallede müştekinin uyuşturucu satıcısı olduğunun söylendiğini belirten sanık Serkan Koç, “Mahallede müştekinin uyuşturucu satıcısı olduğu söyleniyordu, olay günü tesadüfen müşteki ile karşılaştık. Benim yanımda mahalleden Görkem ve Yakup vardı. Saat 16:00-17:00 sularında bizimle müşteki arasında uyuşturucu satıcısı olup olmadığı konusunda konuşma oldu. Konuşma sırasında arbede yaşandı. Arbede sırasında müştekinin maskesinden uyuşturucu madde düştü. Tekrar bunun üzerine bir arbede daha yaşandı, ortalık çok kalabalıktı. O sırada Ahmet Kürşat’ın olaya dahil olduğunu fark ettim. Müştekinin arabası da oradaydı, Ahmet Kürşat’ın bu arabayı kullanarak sakin bir yere gitmek gerektiği düşünüldü. Bunun üzerine Ahmet Kürşat, ben, Görkem, müşteki ve Yakup araca bindik olayın gerçekleştiği dere kenarına gittik. Arabada müşteki uyuşturucu satıcısı olmadığını, üstünden çıkan uyuşturucuların kendisine ait olmadığını söyledi. Dere kenarına gittiğimizde ‘Seni polise vereceğiz’ dediğimizde müşteki bize küfürler etmeye başladı. Kanıt olarak videolar vardır. Bu videolarda seslerde duyulmaktadır. Küfrün ardından müşteki yumruk salladı. Bunun üzerine aramızda tekrar arbede yaşandı. Kendimi korumak amacıyla müştekiye bir, iki yumruk vurdum. Bende herhangi bir silah veya benzeri alet yoktu. Müştekiyi arabanın bagajına sokma gibi bir niyetimiz de yoktu” dedi.  

“MÜŞTEKİNİN MALI ALINMADI” 
Sanık Koç, “Sadece kendisini arabaya bindirip polise teslim edecektik. O sırada arbede esnasında müşteki Kürşat ile yumruklaştı. Arbede esnasında dereye düştü. Pişmanlık duygusu yaşadık. Ahmet Kürşat telefonla polisi, ambulansı, itfaiyeyi aradı. Hiçbir şekilde müştekinin bir malı alınmadı. Sadece arabasına verilen ufak tefek zararlar vardır. Biz müştekinin kesin olarak uyuşturucu satıp satmadığını bilmediğimiz için ve bu hususu öğrenmek için polisi aramadan direk müşteki ile muhatap olduk” ifadelerini kullandı.  Hâkimin sorusu üzerine Serkan Koç, “Eskiden 3 sene uyuşturucu kullandığım olmuştu. Hakkımda uyuşturucu ticaretinden dava olduğu doğrudur ancak ben bunu kesinlikle satmıyorum” şeklinde konuştu.  

“KENDİMİZİ POLİS GİBİ HİSSETTİK” 
Diğer tutulu sanık Ahmet Kürşat, sanık Serkan’ın müşteki Muhammed için illegal işler yaptığını söylediğini ve polis kaçağı olduğunu anlattığını belirterek şunları anlattı: “Amacımız müştekiyi yakalatıp polise teslim etmekti, gençliğin heyecanı ile ve olayın etkisi altında kendimizi polis gibi hissettik. Bunun üzerine dere kenarına gittik, dere kenarında bir arbede yaşandı. Muhammed’i tutma amacıyla hareket ettiğimde bana vurdu. Ben de kendisine vurdum. Muhammed’i arabanın bagajına bindirmeye çalışmadık. Sadece korkutmak amacıyla ‘Açın bagajı’ dedim. Müştekinin dereye düştüğü anı görmedim o an arkam dönüktü.” 

“AYAĞI TAŞA TAKILDI VE DEREYE DÜŞTÜ” 
Tutuklu sanık Görkem Bedir, “Arbede esnasında biz müştekiye Ahmet Kürşat ve Serkan ile birlikte vururken müşteki kaçtı ayağı taşa takıldı ve dereye düştü. Kesinlikle gasp amacımız yoktu. Olaydan bir hafta önce müşteki yanında bir Suriyeli şahısla arabayla gelerek bana ve arkadaşlarıma doğru ateş etmişti. Biz onları uyuşturucu satışı yapmamaları konusunda uyarıda bulunuyorduk. Zaten bu olayın yaşanmasının sebebi de bu ateş etme olayıdır” dedi. 

ŞİKAYETÇİ OLMADI 
Müşteki Muhammed Selmo ifadesinde Ahmet Kürşat’ın aracıyla yolda giderken kendisini durdurduğunu ve aracının satılık olup olmadığını sorduğunu anlattı. Muhammed Selmo, “Ben de kendisine ‘Evet satıyorum’ dedim. Ahmet Kürşat arabayı kullanmak istedi, diğer sanıklarda araca bindiler. Kürşat arabayı kullanmaya başladıktan sonra Serkan bana ‘Üzerinde ne kadar para varsa ver. Sen Suriyelisin bu paraları nereden getiriyorsun?’ dedi. Arabada beni darp etmeye başladılar, olayın yaşandığı yerde beni indirdiler. Sanık Serkan cebimdeki 5 bin 700 TL’yi çıkararak aldı. Olay esnasında yüzüme darbe aldığımdan başım dönüyordu, o esnada yüzüğümü de istediler. Yüzüğümü vermemek için kendimi öne eğdim ve kollarımı karnımın içine sakladım. Daha sonra beni sürükleyerek dereye attılar. Ben uyuşturucu ticareti yapmam” ifadelerini kullandı. Hâkimin sorusu üzerine müşteki Muhammed Selmo sanıklardan şikayetçi olmadığını söyledi. Selmo, “Bana bir şey yapmayacakları konusunda taahhüt vermelerini istiyorum. Benim ortalama 75 bin TL’ye yakın zararım oldu” şeklinde konuştu.   Tutuklu sanıklar ise zararı ödemek istemediklerini belirttiler. 

SAVCI 33 YIL HAPİS CEZASI İSTEDİ 
Cumhuriyet Savcısı duruşmada mütalaasını açıkladı. Savcı firari sanık Yakup Eren’in bu kadar zaman yakalanmayışını göz önüne bulundurarak “Nitelikle kasten öldürme”, “Nitelikli yağma”, ve “Kişiyi hürriyetinden yoksun bırakma” suçlarından dosyasının ayrılmasını istedi. Diğer sanıklar için de her ne kadar “Nitelikli kasten öldürme” suçlarından cezaları istenmiş olsa da neticesi sebebiyle “Ağırlaştırılmış yaralama”, “Birden fazla kişi tarafından silahla cebir kullanarak kişiyi hürriyetinden yoksun kılma” ve “Nitelikli yağma” suçlarından 15 yıl 6 aydan 33 yıl 6 aya kadar hapis cezasına çarptırılmalarını ve tutukluluk hallerinin devamını istedi. Sanıklar hakkında “Mala zarar verme” suçundan ise müştekinin şikayetini geri alması nedeniyle düşme karar verilmesi talep edildi. Firari sanık Yakup Eren hakkındaki yakalama emrinin devamına karar veren mahkeme heyeti, tutuklu sanıkların tutukluluk halinin devamına karar vererek duruşmayı erteledi. 

İDDİANAME
Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı’nın hazırladığı iddianamede, bahsi geçen araçta şüpheliler arasında yer alan Serkan Koç’un parmak izine rastlanıldığı anlatıldı. Ayrıca, tesadüfen bir vatandaşın olay anını kaydettiği video görüntüsüne de yer verildiği iddianamede müştekinin, Serkan Koç’u emniyette teşhis ettiği, Serkan Koç’un alınan ifadesinde diğer iki şüpheli Ahmet Kürşat ve Görkem Bedir’in de olay içerisinde olduğunu ifade ettiği belirtildi. Adli Tıp Kurumu’ndan alınan rapora göre ise müştekinin vücudunda orta düzeyde 3 kırığın olduğu kaydedildi. Savcılık, müştekinin rızası dışında arabasına el konulup, zarar verildiği ve başına silah dayandığı gerekçeleriyle 4 şüpheli hakkında “Birden fazla kişi tarafından silahla cebir kullanarak kişiyi hürriyetinden yoksun kılma” suçundan 4 yıldan 14 yıla kadar, “Kasten öldürmeye teşebbüs” suçundan 13 yıldan 20 yıla kadar “Nitelikli yağma” suçundan 10 yıldan 15 yıla kadar, “Mala zarar verme” suçundan 4 aydan 3 yıla kadar olmak üzere toplamda 52’şer yıla  kadar hapis cezasına çarptırılması isteniyor.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ:
—————————–
-ARŞİV

========================

9 –  BEYOĞLU’NDA GİZEMLİ AFRİKALI KADIN; 5 GÜNDÜR OTURDUĞU DUVARDAN KALKMADI

Ersan SAN/İSTANBUL, (DHA)- BEYOĞLU’nda Afrikalı bir kadın 5 gündür aynı duvarda oturuyor.
Beyoğlu ilçesi Ömer Hayyam Mahallesi’ndeki bir istinat duvarının üzerine 5 gün önce oturan 30’lu yaşlardaki Afrikalı bir kadın, gece gündüz kalkmadan burada. Yüzünde cerrahi maske bulunan kadın üzerini ve yüzünü ise berber önlüğüyle örtüyor. Çevredekilerin verdiği yiyecekleri kabul etmeyen, kimse ile konuşmayan sadece tuvalet ihtiyacını gidermek için yakındaki parka gidip gelen kadının durumundan endişe eden çevre sakinleri, ilgililerin duruma müdahale etmesini istedi. Mahalle sakinlerinden biri, “Yemek yemiyor, sadece su içiyor. Mahalle sakinleri olarak yemek getiriyoruz, para veriyoruz, almıyor. Bazen burada, bazen parkta oturup, uyuyor. Afrikalılar’ı getirdik, sorununu öğrenmeye, çözmeye çalıştık. Ancak, kimseyle konuşmuyor. Yüzüne kapattı. Israr ettiğiniz de tepki gösteriyor. Sonuçta bir kadın ve sorunları olduğu belli. Belki de göçmen. İlgililerin durumu ile ilgilenmesini bekliyoruz” dedi.

Görüntü Dökümü:
——–
-Kadının görüntüsü
-Mahalle sakinleri ile röp
-Detaylar
===================

10- İSTANBUL’DA 6 İLÇEDEKİ UYUŞTURUCU OPERASYONU KAMERADA: 7 ŞÜPHELİ TUTUKLANDI

Ali ÇAĞLAR TINBEK / İSTANBUL, (DHA) İSTANBUL’da 6 ilçede ‘torbacı’ olarak tabir edilen uyuşturucu satıcılarına yönelik düzenlenen operasyonda 10 şüpheli yakalandı. Şüphelilerden 7’si tutuklanırken, operasyon anları da kameraya yansıdı. Operasyonda ele geçirilen uyuşturucu, silah ve paralar İstanbul Emniyet Müdürlüğü’nde sergilendi. İstanbul Emniyet Müdürlüğü Narkotik Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü görevlileri, ‘torbacı’ olarak tabir edilen sokakta uyuşturucu satışı yapan kişilere yönelik 17 – 22 Mayıs tarihleri arasında İstanbul’da 6 ilçede operasyon düzenledi. Operasyonlarda 3’ü kadın olmak üzere 10 kişi gözaltına alındı. Adreslerde yapılan aramalarda, hasat edilmiş daralı ağırlığı 170 gram gelen sihirli mantar, saksıya dikili halde 10 adet mayalanmaya bırakılmış olmak üzere toplam 20 adet sihirli mantar, 8.15 gram esrar, 217 gram sentetik kannabinoid, 247.2 gram eroin, 4 kilo 586 gram metamfetamin, 2 adet hassas terazi, uyuşturucu madde yetiştirmede kullanılan düzeneğe ait materyaller, 6 adet namlu ucu açılmış ruhsatsız tabanca, 1 adet kurusıkı tabanca, 11 adet av tüfeği, 5 adet otomatik kurusıkı uzi, 145 adet çeşitli ebatlarda fişek ile şarjör ve aparatlar, 390 lira, 9 bin İran Riyali ve 14 Azerbaycan Manatı para ele geçirildi. Adliyeye sevk edilen şüphelilerden 3’ü adli kontrol hükümleri uygulanarak serbest bırakılırken, 7 şüpheli ise tutuklanarak cezaevine gönderildi. Ele geçirilen uyuşturucu, silah ve paralar  İstanbul Emniyet Müdürlüğü Vatan Yerleşkesi’nde sergilendi.

Görüntü dökümü:
————————
-Baskın anları
-Polis ekiplerinin operasyonlarda arama görüntüleri
-Ele geçirilen sihirli mantarların görüntüsü
-Ele geçirilen silahların görüntüsü
-Gözaltına alınan şüphelilerin görüntüsü
-Genel ve detaylar
 

0
mutlu
Mutlu
0
_zg_n
Üzgün
0
sinirli
Sinirli
0
_a_rm_
Şaşırmış
0
vir_sl_
Virüslü
Reklam Alanı

Tamamen Ücretsiz Olarak Bültenimize Abone Olabilirsin

Yeni haberlerden haberdar olmak için fırsatı kaçırma ve ücretsiz e-posta aboneliğini hemen başlat.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Reklam
Reklam
Uygulamayı Yükle

Uygulamamızı yükleyerek içeriklerimize daha hızlı ve kolay erişim sağlayabilirsiniz.

Giriş Yap

Haberolduk.com - Son Dakika Haberler ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!