Reklam Alanı
Reklam Alanı

DHA YURT BÜLTENİ – 15

Reklam Alanı
featured
service
Reklam Alanı

1) ENGELLİ HAFİZE’NİN BABASI: SAKİNLEŞMESİ AMACIYLA KAFESE KOYDUK, GELDİĞİMDE KIZIM HAYATINI KAYBETMİŞTİ

Antalya’nın Manavgat ilçesinde kendisine ve çevresine zarar vermemesi için ailesi tarafından yaptırılan demir kafese başını sıkıştırıp, yaşamını yitiren Hafize Bakır (26) ve ailesinin büyük bir dram yaşadığı ortaya çıktı. Baba Osman Bakır (52), kızının atak geldiğinde saldırganlaştığını ve onu korumak için eve demir kafes yaptırmak zorunda kaldığını belirterek, “En son dün yine çok saldırganlaşınca, sakinleşmesi amacıyla kafese koyduk. Ben komşunun işi vardı yardım etmek için oraya gittim. Bir süre sonra evden çığlık yükseldi, koşarak geldiğimde kızım hayatını kaybetmişti” dedi.

Manavgat’ın Ulukapı Mahallesi’nde ailesiyle yaşayan mental retadasyon rahatsızlığı bulunan zihinsel engelli Hafize Bakır, rahatsızlığı nedeniyle sürekli olarak kendine ve çevresine zarar vermeye başlayınca ailesi tarafından saldırganlaştığı ve agresifleştiği zamanlarda kendisini korunması amacıyla eve bir kafes yaptırıldı. Son birkaç gündür kullandığı ilaçların da fayda vermemesi nedeniyle atakları artan Hafize Bakır’ı rahatlaması amacıyla önceki gün sabah saatlerinde ailesi deniz kenarına götürdü. Sahilde bir süre vakit geçiren aile daha sonra eve döndü. Eve geldiklerinde yeniden saldırgan davranışlar sergilemeye başlayan Hafize Bakır’a ilaçlarını veren ailesi, onu etrafa ve kendisine daha fazla zarar vermemesi için sakinleşinceye kadar kalması için odasında tabandan tavana kadar yaptırdıkları kafese koydu. 
Baba Osman Bakır, yakın komşusuna ağaç budamaya gitmesinin ardından, annesi Elif Bakır (49) kızının yanında kaldı. Birkaç dakikalığına mutfağa giden anne Elif Bakır, dün saat 11.00 sıralarında kontrol etmek için döndüğünde Hafize’yi başını kafesin kapı kısmının üzerindeki demirlere sıkıştırmış halde buldu. Evden yükselen feryatları duyan Osman Bakır da hemen eve döndü. Baba yaptığı incelemede kızının yaşamını yitirdiğini görünce fenalık geçirdi. Haber verilmesi üzerine olay yerine jandarma ve sağlık ekipleri sevk edildi. Yapılan incelemenin ardından Hafize Bakır’ın cenazesi Akseki ilçesinin Kepez Mahallesi’nde toprağa verildi. Olayla ilgili soruşturma başlatıldı.
‘KIZIMIZIN RAHATSIZLIĞINI İLK BAŞTA ANLAYAMADIK’
Demirören Haber Ajansı’na açıklamada bulunan baba Osman Demir, 5 yıldızlı bir otelde bahçıvan olarak çalıştığını, yaşamını yitiren Hafize’nin 3 kızından ortancası olduğunu söyledi. Kızının rahatsızlığının doğum sırasında beyinde meydana gelen bir hasarla ilgili olduğunu anlatan Bakır, “Kızımızın rahatsızlığını ilk başta anlayamadık. 2-3 yaşına gelince konuşamayınca doktorlara götürdük. Götürdüğümüz doktorlardan biri, ‘5-6 yaşında konuşur’ dedi. Bizi yanlış yönlendirdi. Daha sonra Akdeniz Üniversitesi (AÜ) Hastanesi’ne gittik. 10 yaşlarındayken kızıma AÜ Hastanesi’nde mental retadasyon teşhisi konuldu. Doğum sırasında yapılan yanlış bir uygulama nedeniyle damarlardan birisinin gelişememesi nedeniyle olduğu söylendi” dedi.
‘KENDİSİNİ PENCEREDEN VE BALKONDAN AŞAĞI ATTI’
Kızlarına küçük yaşlardan itibaren en iyi şekilde bakmaya çalıştıklarını anlatan Osman Bakır, “Daha önce kirada bulunduğum evde de çepeçevre her tarafını korkuluklarla çevirmiştim. Kızım evden kaçmasın, kendisine bir zarar gelmesin diye. Daha sonra ekonomik gücüm de yoktu ama bu eve taşındık” diye konuştu. Evin etrafını tellerle çevirdiğini, balkonlara demir korkuluk yaptırdığını kaydeden baba Osman Bakır, “Evin içinde kırılmadık kapı pencere kalmadı. Kendisini pencereden ve balkondan aşağı attı. Bacağı çıktı, kolu kırıldı. Bunun için ekonomik imkanlarım çerçevesinde evin balkonu ve pencerelerine korkuluk yaptırdım. Yaptıramadığım pencereleri de açılmasın diye içeriden çiviledim” diye konuştu.
‘KORKULUK ŞEKLİNDE KAFES YAPTIRDIK’
Kış aylarında kızının uyuyamadığı zamanlarda eşiyle çoğunlukla yorgan ve battaniye alarak balkonda kızlarının başında durduklarını belirten Osman Bakır, Hafize’nin rahatsızlığı nedeniyle zaman zaman agresifleştiğini ve saldırgan davranışlar gösterdiğini söyledi. Osman Bakır; şunları söyledi: 
“Bu zamanlarda onu sakinleştirmemiz ve zapt etmemiz çok zor oluyordu. Ben, annesi, kız kardeşleri ve damatlarım, atak gelmemesi için sürekli üzerine titriyorduk. Onu eğlendirmeye çalışıyorduk. Son dönemlerde ilaçları da fayda etmemeye başladı. Bunun için odasında demir tellerden korkuluk şeklinde kafes yaptırdık. Saldırganlaştığı anda onu kafese koyuyorduk. Bu sırada yanında bir kişi kalıyordu. Zaten saldırganlaşması çok uzun sürmüyordu en fazla 1 saat kadar sürüyordu, ondan sonra sakinleşiyordu. En son dün yine çok saldırganlaşınca, onu sakinleşmesi amacıyla kafese koyduk. Ben komşunun yemiş ağaçlarında bir işi vardı yardım etmek için oraya gittim. Bir süre sonra evden çığlık yükseldi, koşarak geldiğimde kızım hayatını kaybetmişti.”
‘ÇOCUĞUMUN İYİLEŞMESİ İÇİN BÜTÜN MÜCADELEYİ YAPTIM’
Kızına 26 yıl boyunca en iyi şekilde bakmak için ailecek ellerinden geleni yaptıklarını kaydeden Osman Bakır, “Ben çocuğum mağdur olduğu için hiçbir zaman gocunmadım. Bu, bize Allah’tan gelen bir rahatsızlık. Çocuğumun iyileşmesi ve sonrasında bakımı için elimden gelen bütün mücadeleyi yaptım. Benim vicdanım rahat, Allah böyle bir hastalığı düşmanıma dahi vermesin. Çok kötü bir durum, bunu yaşayan bilir. Bu öyle bir rahatsızlık değil” dedi.
Osman Bakır’ın damadı Mevlüt Çiftçi de “Hafize kriz geldiğinde balkondan ve pencerelerden atladı, kendisini yaraladı.  Bunun için evin her tarafına korkuluk yapıldı. Bu kafes ise hiç durmadığı zamanlarda etrafta insanlara zarar vermeye başladığında burada 2-3 saatliğine sakinleşmesi için gözetim altına alıyorduk. Evin bütün etrafı demirlere çevrili zaten” diye konuştu.
‘DEFELARCA YOLA ÇIKIP ARABALARIN ÖNÜNE ATTI KENDİSİNİ’
Ailenin eski ev sahibinin kızı Deniz Öz de Osman Bakır ve ailesinin daha önce kendi evlerinde 10 yıldan fazla oturduklarını belirterek, “Ailesi Hafize’yi hiçbir şekilde zapt edemiyordu. 2 yıl öncesine kadar bizim evimizde kiracı olarak kaldılar. Aile, evin her tarafını kaçmaması için demirlerle çevirdi. Defalarca yola çıkıp arabaların önüne attı kendisini. Zor kurtardık” dedi.

Görüntü dökümü
————————
– Hafize Bakır dayısıyla oynarken
– Yaşadıkları evin dışarıdan görüntüsü
– Kafesin görüntüsü
– Pencerede korkuluk görüntüsü
– Osman Bakır kızının kırdığı kapıyı gösteriyor
– RÖP 1: Osman Bakır
– RÖP 2: Mevlüt Çiftçi
– Osman Bakır balkon demirlerini anlatıyor
– Osman Bakır bahçede yaptırdığı alanı gösteriyor
– RÖP 3: Deniz Öz
HABER-KAMERA: Mithat ABAKAN- Ömer KARÇA/MANAVGAT (Antalya), (DHA)

=====================================================

2) FIRTINADA ŞEHİT ANNESİNİN EVİNİN ÇATISI UÇTU
 
MALATYA’nın Darende ilçesinde, etkili olan fırtına, şehit İbrahim Yıldırım’ın annesi Zeynep Yıldırım’ın (83) yaşadığı evin çatısında hasara yol açtı.

Reklam Alanı

Olay, öğle saatlerinde ilçeye bağlı Heyiketeği Mahallesi’nde meydana geldi. Edirne’nin Süloğlu ilçesinde, 1982 yılında devrilen tankın altında kalarak şehit olan İbrahim Yıldırım’ın annesi Zeynep Yıldırım’ın yaşadığı evin çatısı, etkili olan fırtınada zarar gördü. Evin çatısında bulunan güneş enerjisi sistemi de fırtınadan kullanılamaz hale geldi.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ
————————————
– Çatısı uçan ev
– Zarar gören çatı
– Zeynep Yıldırım’ın konuşması
– Genel ve detay görüntüler

Taha AYHAN/MALATYA, (DHA)- 

=====================================================

3) ARSUZ’DA MOR RENKLİ ZEHİRLİ DENİZANALARI KIYIYA VURDU
 
HATAY’ın Arsuz ilçesindeki Karaağaç Sahili’ne çok sayıda mor renkli ‘pelagia noctiluca’ türü denizanası vurdu. Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi Deniz Biyolojisi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Dr. Nurçin Killi, zehirli olan bu türün son yıllarda Akdeniz’de hızla arttığını belirterek, “Temas edilmesi durumunda kızarıklık, ağrı ve acı verebilir. Temas ettiği bölge deniz suyu ile iyice yıkandıktan sonra sağlık kuruluşuna başvurmakta fayda var” dedi.

Arsuz ilçesi Karaağaç Sahili’nde sabah saatlerinde yürüyüş yapan vatandaşlar, kıyıda çok sayıda mor renkli denizanası gördü. Denizanalarının bazılarının öldüğünü fark eden vatandaşların ihbarı üzerine İskenderun Teknik Üniversitesi (İSTE) Deniz Bilimleri ve Teknolojisi Fakültesi Deniz Bilimleri Öğretim Üyesi Prof. Dr. Tahir Özcan ve ekibi bölgeye gelerek incelemelerde bulundu. Prof. Dr. Tahir Özcan ile Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi Deniz Biyolojisi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Dr. Nurçin Killi, yaptıkları ortak çalışmada, denizanasının türünün ‘pelagia noctiluca’ olduğunu belirledi. Suyun akıntısına göre hareket eden denizanalarının, denizdeki yoğun dalgalanmalar nedeniyle kıyıya vurduğu tespit edildi.
‘YOĞUN BÖLGELERDE DENİZE GİRİLMEMELİ’
Dr. Nurçin Killi, zehirli olan türün Akdeniz’in yerlisi denizanalarından olduğunu belirterek, son yıllarda popülasyonunun arttığına dikkat çekti. Dr. Killi, “Mor renkli bu denizanalarının ılıman koylarda yoğunluğu artabiliyor. İlkbahar aylarında kalabalıklaşabiliyorlar. Uzun kolları olan bu türün yakıcılığı çok yüksek. Temas edilmesi durumunda kızarıklık, ağrı ve acı verebilir. Temas eden bölge hemen deniz suyu ile iyice yıkandıktan sonra sağlık kuruluşuna başvurmakta fayda var. Bunların yoğun olduğu bölgelerde denize girilmemeli” dedi.

Görüntü dökümü
—————————-
-Denizanalarının kıyıya vurmuş görüntüleri
-Öğretim üyesi Dr. Nurçin Killi’nin açıklaması
Haber-Kamera: Ufuk AKTUĞ/İSKENDERN,(HATAY),(DHA)

=====================================================

4) DİYANET İŞLERİ BAŞKANI ERBAŞ: KUDÜS İÇİN ORTAK EYLEM PLANI HAZIRLAMALIYIZ (2)
 
12 MADDELİK AÇIKLAMA 
Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş, Müslüman ülkelerin Diyanet İşleri Başkanları, bakanları ve baş müftüleri ile çevrimiçi yapılan Kudüs iştişare toplantısına katıldı. Sakarya İl Müftülüğü’nden toplantıya canlı bağlantı ile katılan Erbaş, 12 maddeden oluşan bir açıklama yaptı. Açıklamasında Mescid-i Aksa’ya yapılan terör saldırılarını kınayan Erbaş, “Mukaddes beldeye ve mukaddes mabede karşı yapılan bu menfur işgal girişimi, şüphesiz tüm İslam alemini ve insanlığın evrensel değerlerini hedef almaktadır. Bugün Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın talimatları ve himayeleriyle, İslam ülkelerinin ve toplumlarının Diyanet İşleri Bakanları, başkanları ve baş müftüleri olarak Kudüs davamız için yaptığımız olağanüstü toplantı neticesinde aşağıdaki hususları dünya kamuoyuna ilan ediyoruz” diyerek 12 maddeyi şöyle sıraladı: 

-Kudüs insanlığın en köklü mirasına şahitlik eden, peygamberlerin aziz hatırasını taşıyan ve Allah’ın yeryüzünde tevhide adadığı Mescid-i Aksa’yı kalbinde bulunduran bir İslam beldesidir. 

-İslam’ın ilk kıblesi olan Kudüs, 13 asır boyunca Müslümanların hakimiyeti altında farklı ırkların, dillerin, inançların bir arada yaşadığı barış şehri ve selam yurdu olmuştur ancak son asır boyunca terör devletinin işgalci politikalarıyla huzurun şehri Kudüs, acı ve gözyaşı diyarı haline gelmiştir. 

-Uluslararası hukuku, ahlakı, kutsal değerleri hiçe sayan azgın ve zorba bir topluluk, Kudüs’ün diğer dinler için kutsiyetini ve insanlık için değerini de ihlal etmektedir. Müslümanların Kudüs’e giriş ve çıkışlarını engellemekte, Mescid-i Aksa ve Kubbetü’s Sahra başta olmak üzere halkın mabetlerinde ibadet etme hürriyetlerini engellemektedir. Özellikle son yıllarda bilinçli bir yıldırma politikası uygulamaktadır. 

-İşgalciler tarafından mabet masumiyeti sürekli ihlal edilmekte ve mübarek ramazan ayında mescitte ibadet eden Müslümanlara tüm dünyanın gözü önünde silahlarla müdahale edilmektedir. Bu insanlık dışı tutumu şiddetle lanetliyoruz, telin ediyoruz, kınıyoruz. 

-Kudüs’te Müslümanların asırlardır yaşadıkları toprakları gasp etme girişimi ve Filistin halkının zorla evlerinden çıkarılması, tehcire zorlaması bir insanlık suçudur ve asla kabul edilemez. Terör devleti İsrail bu tutumuyla bu coğrafyada barış ve huzurun önündeki en büyük engeldir. 

-Unutulmamalıdır ki dünya barışının yolu Ortadoğu’dan, Ortadoğu barışının yolu ise Kudüs’ten geçmektedir. Kudüs’e barış ise işgalin bir an önce durdurulması ve Müslümanların şehirle olan dini, tarihi ve sosyo-kültürel bağlarının yeniden tesis edilmesiyle mümkün olacaktır. Bu haliyle İşgalci İsrail’in Kudüs’e yönelik saldırıları dünya barışı önündeki en büyük engeldir. 

-Bazı ülkelerin büyükelçiliklerini Kudüs’e taşıması terör devletini şımartan vahim bir karardır. Söz konusu ülkeler bu yaklaşımdan derhal vazgeçmelidir. 

-Kudüs meselesi sadece Filistinlilerin değil tüm İslam aleminin ortak meselesidir. İşgalciler, Müslümanların dağınıklığından cesaret bulmaktadır. Açıkça ifade etmek isteriz ki, İslam ümmeti tek yürek olarak Filistin’i ve Mescid-i Aksa’yı her daim ve her zeminde savunacaktır. 

-Kudüs Filistin’in ebedi başkentidir ve hiçbir güç ya da politika bu hakikati değiştiremeyecektir.  

-İslam coğrafyasında Kudüs ve Mescid-i Aksa duyarlılığını canlı ve güçlü tutmak için, Kudüs ziyaretleri teşvik edilecek ve ortak çalışmalar yapılacaktır. Kudüs davasını tüm dünyaya duyurmak ve geleceğe taşımak için İslam ülkelerinde Kudüs Araştırma Merkezlerinin kurulması için işbirliği ile çalışmalar yapılacaktır.   

-Kudüs’te adaleti ve hukuku savunmak, aynı zamanda insaf sahibi Yahudilerin, Hristiyanların, uluslararası toplumun, tüm insanlığın görevidir. Bu görev ihmal edilirse, sorumluluk sahipleri Müslümanlar nezdinde samimiyet ve inandırıcılıklarını tamamen kaybedecektir.  

-Müslümanlar her halükârda ahlak ve hukuk ilkelerine bağlı kalacak ve Kudüs yeniden herkes için huzurun ve barışın şehri oluncaya kadar mücadeleye devam edilecektir.” 

Görüntü dökümü
—————————-
Erbaş’ın açıklaması 
Detay görüntüler 
HABER-KAMERA: Güven HASBAŞ-Ramiz Kaan OKTAR/ADAPAZARI (Sakarya), (DHA) 

0
mutlu
Mutlu
0
_zg_n
Üzgün
0
sinirli
Sinirli
0
_a_rm_
Şaşırmış
0
vir_sl_
Virüslü
Reklam Alanı

Tamamen Ücretsiz Olarak Bültenimize Abone Olabilirsin

Yeni haberlerden haberdar olmak için fırsatı kaçırma ve ücretsiz e-posta aboneliğini hemen başlat.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Reklam
Reklam
Uygulamayı Yükle

Uygulamamızı yükleyerek içeriklerimize daha hızlı ve kolay erişim sağlayabilirsiniz.

Giriş Yap

Haberolduk.com - Son Dakika Haberler ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!