Reklam Alanı
Reklam Alanı

DHA YURT BÜLTENİ – 20

Reklam Alanı
featured
service
Reklam Alanı

1) PROF. DR. ALTUN: VİRÜS İÇİN ÇEVRESEL İLAÇLAMANIN MANTIĞI YOK, EKOLOJİK DENGEYİ BOZUYOR
 
EDİRNE Tabip Odası Başkanı Prof. Dr. Gürcan Altun, açık havada dezenfektan yoluyla ilaçlama yapmanın hiçbir anlamı olmadığını söyledi. Söz konusu ilaçlamayla doğaya zarar verildiğini belirten Altun, “Hastalık damlacık enfeksiyonu ile geçiyor. Dolayısıyla bu dezenfektanla çevrenin ilaçlanıyor olması çevresel hasara yol açıyor, ekolojik dengeyi bozuyor. Sonuçta bitkilere ve doğadaki canlılara zarar veriyor” dedi.
Edirne Tabip Odası Başkanı Prof.Dr. Altun, azalan vaka sayılarını ve normalleşme dönemini değerlendirdi. Özellikle Türkiye’de aşılama sayılarının hızlanması gerektiğine vurgu yapan Prof. Dr. Altun, açık havada dezenfektan ile ilaçlama yapmanın hiçbir anlamı olmadığını söyledi.
Çevrenin dezenfektanla ilaçlanmasının ekolojik dengeyi bozduğunu kaydeden Prof. Dr. Altun, sonuçta bitkiler ve doğadaki canlılara zarar verildiğini kaydetti.  Prof. Dr.  Altun, “Hastalık damlacık enfeksiyonu ile geçiyor. Dolayısıyla bu dezenfektanla çevrenin ilaçlanıyor olması çevresel hasara yol açıyor, ekolojik dengeyi bozuyor. Sonuçta bitkilere ve doğadaki canlılara zarar veriyor. Hiçbir anlamı yoktur. Evet, kapalı alanın ilaçlanması belli ölçülerde kabul edilebilir. Orada da zaten damlacık yoluyla geçen virüsün bir yüzeye teması varsa yapılabilir ama çevresel ilaçlama yapmanın hiçbir mantığı yok. Boşuna insan iş gücü kaybı ve ekonomik kayıp olduğunu düşünüyorum” ifadelerini kullandı.  
‘GÜNLÜK VAKA SAYISI 1200’ÜN ALTINA İNDİRİLMESİ GEREKİYOR’
Kapanma süreci sonrasında açılmaların kontrollü olması gerektiğini dile getiren Prof. Dr. Altun, “Dünya Sağlık Örgütü’nün açıkladığı bir veri var, diyor ki son 1 hafta içerisinde 100 bin nüfusta 10 oranında görüldüğü takdirde. Bu şu anlama geliyor, günlük vaka sayısının 1200’ün altına indirilmesi gerekiyor. Eğer biz günlük vaka sayısını 1200’ün altına indirebilir ve bunu en az iki hafta süreyle sabit tutabilirsek, hastalığı kontrol altına alabilmiş gibi bir olasılığımız çıkacaktır” diye konuştu.
Aşılamanın hızlı bir şekilde yapılması gerektiğinin de altını çizen Prof. Dr. Altun, “Bu aşamada artık ortaya çıkabilecek hızlı bir aşılamanın Eylül ayı sonu bitirildiği takdirde, toplumsal bir bulaş değil, küme bulaşı dediğimiz şeklinde seyredecek. Yani küçük gruplardaki küçük salgınlar şeklinde seyredecek. Çünkü bu hastalığın artık grip hastalığı gibi hayatımızın bir parçası olduğu gerçek. Dolayısıyla bu gerçekle hareket etmek gerekiyor” dedi.

Görüntü Dökümü
———————–
– İlaçlama yapılan caddeden detay
– İlaçlama ekibinden detay
– Toplantı yapılan yerden detay
– Prof.Dr. Altun’un açıklamaları
– Prof.Dr. Altun’dan detay
– Toplantıdan detay

Haber – Kamera: Olgay GÜLER / EDİRNE, (DHA)

===========================================

2) IĞDIR’DA 15 DAKİKALIK SAĞANAK VE DOLU, HAYATI OLUMSUZ ETKİLEDİ
 
IĞDIR’da yaklaşık 15 dakika etkili olan dolu ve sağanak kent merkezini göle çevirdi.
Kentte saat 16.00 sıralarında başlayan, yaklaşık 15 dakika etkili olan sağanak ve dolu hayatı olumsuz etkiledi. Yağışa hazırlıksız yakalanan vatandaşlar, kapalı alanlara, saçak altlarına ve otobüs duraklarına sığındı. Cadde ve sokaklar göle döndü. Biriken su nedeniyle hem yayalar hem de araç sürücüleri zor anlar yaşadı. 

Görüntü Dökümü
———————–
-Şiddetli yağmur yağması
-Yağmur yağşından görüntüler
-Yayaların su basan caddeden yürüyüşü
-Bisikletli vatandaşın güçlükle ilerleyişi
-Bir vatandaşın konuşması

Reklam Alanı

Haber-Kamera: Özkan AYDIN / IĞDIR, (DHA)

===========================================

3) KONYAALTI SAHİLİNDE HINCAHINÇ DOLDU

Antalya’da sıcaklığın 35 dereceyi bulması üzerine Konyaltı sahili hıncahınç doldu. Sahildeki yoğunluk dikkati çekerken, gençler ise kayalıkları atlama platformu gibi kullandı.

Antalya’da sıcaklığın yükselmesiyle yerli yabancı turistler ile kent sakinleri, Konyaaltı sahilini doldurdu. Sıcaklığın 35, deniz suyu sıcaklığının 24 derece ölçüldüğü, nem oranının ise yüzde 30’ları bulduğu Antalya’da sahili dolduranlardan bazıları güneşlenmeyi, bazıları ise yüzmeyi tercih etti. Denize girmeyi tercih etmeyenler ise sahil bandındaki yeşil çimlerde oturmayı ve sohbeti tercih etti.
Akdeniz’in serin sularında en çok eğlenenler yine çocuklar oldu. Sahilin varyant tarafındaki falezlerin altında bulunan 6 metrelik kayalığa çıkan gençler, buradan denize atlayış yapmayı tercih etti. 

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ:
————–
– Denizde yüzenler detay
– Güneşlenenler detay
– Sahilde bulunan çocuklar detay
– Kayalıklardan denize atlayanlar detay
– Futbol oynayan gençler detay
– Yeşil çimlerde oturanlar detay
– Genel detaylar

HABER-KAMERA: Adem AKALAN/ANTALYA, (DHA)

===========================================

4) COVİD’İ YENEN, AĞABEYİ VE 3 PERSONELİNİ İSE KAYBEDEN BAŞHEKİM, YAŞADIKLARINI KİTAPLAŞTIRDI
 
VAN’da, geçen yıl ağabeyi ile 3 personelini koronavirüsten kaybeden, kendisi ise 15 günlük tedavinin ardından görevinin başına dönen Bölge Eğitim Araştırma Hastanesi Başhekimi Genel Cerrahi Uzmanı Doç. Dr. Sebahattin Çelik, pandemi döneminde yaşadığı travma ile sağlık çalışanların fedakarca mücadelesini kitaplaştırdı. Doç. Dr. Çelik, “Defalarca okuduğum kitabın bir kısmını yazan biri olarak, her okuduğumda duygulandım ve gözlerim oldu. Çünkü bu mücadelenin ortasında ağabeyimi kaybettim. Kendim de Covid’i ağır geçirdim” dedi.
Van Bölge Eğitim ve Araştırma Hastanesi Başhekimi Genel Cerrahi Uzmanı Doç. Dr. Sebahattin Çelik, geçen yıl 12 Ekim’de Covid-19 testi pozitif çıkınca tedaviye başladı. 15 günlük tedavisinin ardından sağlığına kavuşan Doç. Dr. Çelik, pandemi sürecinde ağabeyini ve 3 personelini ise kaybetti. Yaşadığı travmayı uzun süre üzerinden atamayan Doç. Dr. Çelik, aynı hastanede görev yapan Uzman Dr. Mehmet Ali Bilgili ile birlikte ‘Covid-19 salgınında neler yaşadık, neler öğrendik, geleceğe notlar’ adlı kitap yazdı. Doç. Dr. Çelik kitapta, pandemi döneminde sağlık çalışanlarının fedakarca mücadelesi ve karşılaştıkları sorunlar, kurumların bu süreçte verdiği mücadele, Covid-19 yenen hastaların hikayelerinin yanı sıra, koronavirüsten hayatını kaybeden ağabeyine de yer verdi. Doç. Dr. Çelik, kitabı her okuduğunda duygulanıp gözyaşlarına hakim olamadığını söyledi. 
‘COVİD-19’U YENİP, AĞABEYİMİ VE 3 PERSONELİMİ KAYBETTİM’
Ağabeyiyle aynı dönemde hastanede tedavi gördüklerini belirten Doç. Dr. Çelik, “Yöneticisi olduğunuz hastanede Covid-19 ile yaklaşık bir yıldır mücadele ettiğiniz bir süreçte ailenizden birisi yoğun bakımda yatıyor, siz de serviste yatıyorsunuz ve bu travmayı iliklerimize kadar hissettik. Bu bizde yoğun bir duygu oluşturdu. Sadece bende değil, tüm yönetici arkadaşlarımızla, çalışan hemşire arkadaşlarımızda, doktorlarımız, güvenlik ve temizlik personelimiz ile bu duyguları zaman zaman paylaşıyorduk. Biz de dedik ki; hem tarihe bir not düşme anlamında, hem geleceğe bir deneyim bırakma anlamında kitaplaştıralım’ dedik. Yaklaşık bir yıllık bir fikirdi bu. Son 3- 4 ayda da bölümleri yazılıp kitap haline geldi. Kitabımız 32 bölümden oluşuyor. Çoğunluğu hastanede çalışan personelimiz bizler tarafından yazıldı. Bu Covid-19’u sadece hastaneler yaşamadı. Hastane dışında da bu travmayı esnaf, işçi, sokaktaki vatandaşımız ve belediyeler ile üst düzey yöneticilerimiz de yaşadı. Bunlara da yer verdik” dedi.
‘ŞEHİT OLAN SAĞLIK ÇALIŞANLARIMIZIN MÜCADELESİNİ YAŞATIYORUZ’
Pandemi döneminde çaba ve mücadelelerin kitapta yer aldığını anlatan Doç. Dr. Çelik, “Bu salgın ile ilgili belki daha sonra da defalarca yazılıp, çizilecek. Filmleri belki çekilecek, romanlar yazılacak. Bu kitabın farklılığı şu. Biz travmanın tam ortasında, bu savaşın ön cephesinde yer alanların yaşadığı duyguları yansıtıyor. Bu anlamda hem de geleceğe de notlar bırakarak yansıtıyor. Vatandaşlarımıza özellikle şunu belirtmek istiyorum. Sağlık çalışanları bu mücadele şehit oldu. Bu şehit olan arkadaşlarımızın aziz hatıralarına atıfta bulunarak, onların duygularını yaşayarak biz bu kitabı yazdık” diye konuştu.
TÜM GELİRLERİ, İYİLİK MAĞAZAMIZA AKTARILACAK
Kitabında koronavirüste kaybettiği ağabeyi ve sağlık çalışanlarına da yer verdiğini söyleyen Doç. Dr. Çelik, “Bu süreçte birçok sağlık çalışanı da ya babasını kaybetti ya kardeşini kaybetti. Eşini kaybedenler oldu. Çok ağır travmalar yaşadık. Doktor arkadaşlarımız yoğun bakımlara düştü. Halen de gencecik insanlar yoğun bakımda hayat mücadelesi veriyor. Çocukları, bebekleri onları bekliyor. Biz bundan sonra da belki bunun acısını yaşayacağız. O yüzden kitabı yazmayı bir sorumluluk hissettik. Bundan 50-100 yıl sonra torunlarımız, çocuklarımız bu salgın nasıl yaşandı’ diye düşündüğünde tüm o duyguları bu kitaba yansıttık. Bu kitap sağlık çalışanlarına adandı. Bütün hakları Van Eğitim ve Araştırma Hastanesine ait. Hastanemizin iyilik mağazası var. Tüm amacı iyilik olman bir mağazamız var. Kitabın gelirleri oraya aktarılacakö ifadelerini kullandı.

Görüntü Dökümü
———————–
-Hastane binası
-Hastaneye gelen hastalar
-Başhekim Doç. Dr. Sebahattin Çelik’in koridordan gelişi
-Başhekim Çelik, kitabın bazı bölümlerini okurken
-Ağabeyi ile ilgili yazıyı okurken
-Başhekim Çelik ile röportaj
-Detaylar

HABER: Behçet DALMAZ /VAN, (DHA)

===========================================

5) ZEYNEP’İN, POLİS KORKUSUNU BİTİREN ZİYARET

ÇORUM’da polis ekipleri, korkusunu yenmesi için ziyaret ettiği Zeynep Eda Yurdakul’a (5) hediyeler verdi. Ekiplerin ziyaretiyle kızının korkusunu yendiğini belirten baba Ömer Yurdakul, “Anons sesini duyunca balkondan içeri koşmaya başlıyordu. Şimdi o korkusunu yendiö dedi.
İl Emniyet Müdürü Mehmet Gülser, kentte yaşayan Ömer-Ayşegül Yurdakul çiftinin kızları Zeynep Eda’nın polisten korktuğunu öğrenince, ailenin ziyaret edilmesi için ekiplerine talimat verdi. Bunun üzerine görevlendirilen Toplum Destekli Polis ekipleri, Yurdakul ailesini, evlerinde ziyaret etti. Yurdakul ailesinin evine misafir olan polisler, korkusunu yenmesi için Zeynep Eda’ya polis kimlik kartı ve hediyeler verip hatıra fotoğrafı çektirdi.
‘POLİS ANONSUNU DUYUNCA KAÇIYORDU’
Pandemi başlamadan önce her akşam parka gittiklerini ancak kısıtlamalar sebebiyle artık gidemediklerini söyleyen baba Ömer Yurdakul, “Zeynep sürekli balkondan parkı izliyordu. Kısıtlamanın başladığı saatlerde polis arabaları dışardakileri uyarmak için mahalleye geliyordu, çocukların evlerine kaçıştığını görünce Zeynep de korku başladı. O da anons sesini duyar duymaz balkondan içeri koşmaya başlıyordu. Ona polislerden korkmaması gerektiğini söyledik. Ama o korkuyu bir türlü yenemedik. Sağ olsun polislerimiz ziyaretimize geldi. Teşekkür ediyoruz. Şimdi o korkusunu yenmiş olduö dedi.
‘ARTIK KİMSEDEN KORKMAYACAK’
Toplum Destekli Polislik Şube Müdürü Deniz Dağdelen ise, “İnşallah pandemi tamamen bittiğinde Zeynep de kısıtlamalar olmadan istediği gibi sokaklarda parklarda oyun oynar. Bizler çocuklarımız için gece gündüz çalışıyoruz. Artık Zeynep’in polis kimlik kartı da var. Artık kimseden korkmayacak. Bundan sonra herhangi bir polisle karşılaştığında yanına gidip sohbet edebilecekö diye konuştu

Görüntü Dökümü
———————–
– Zeynep Eda’nın ziyarete gelen polislere  balkondan el sallaması
-Mahalle Muhtarı Ümit Patıroğlu röp.
– Ömer ve Ayşegül Çiftinin polisleri karşılaması
-Polislerin Zeynep Eda’yı konuşturma çabaları ve verilen hediyeler
-Baba  Ömer Yurdakul  röp.

HABER: Yusuf ÇINAR KAMERA: ÇORUM  (DHA)-

===========================================
 

0
mutlu
Mutlu
0
_zg_n
Üzgün
0
sinirli
Sinirli
0
_a_rm_
Şaşırmış
0
vir_sl_
Virüslü
Reklam Alanı

Tamamen Ücretsiz Olarak Bültenimize Abone Olabilirsin

Yeni haberlerden haberdar olmak için fırsatı kaçırma ve ücretsiz e-posta aboneliğini hemen başlat.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Reklam
Reklam
Uygulamayı Yükle

Uygulamamızı yükleyerek içeriklerimize daha hızlı ve kolay erişim sağlayabilirsiniz.

Giriş Yap

Haberolduk.com - Son Dakika Haberler ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!