Reklam Alanı
Reklam Alanı

DHA YURT BÜLTENİ- 8 

Reklam Alanı
featured
service
Reklam Alanı

(ÖZEL)
1) KİBELE HEYKELİ BULUNAN 2 BİN 300 YILLIK KALEYE TAŞ OCAĞI TEHDİDİ

ORDU’nun Altınordu ilçesinde 6’ncı Mithridates dönemine ait 2 bin 300 yıllık Kurul Kalesi’nde, 2010 yılında başlatılan kazı çalışmalarında 2 bin 100 yıllık Ana Tanrıça Kibele Heykeli ile 3 büyük heykel ve yaklaşık 2 bin parça tarihi eser bulundu. 1’inci derece arkeolojik ve doğal sit alanı olan kalenin üstünde kazılar sürerken, alt kısmında ise dinamitlerle taş ocağı için patlatma yapılıyor. Patlamalar nedeniyle tarihi kaya mezarları ve mağaralar yok oldu. Samsun Kültür Varlıkları Koruma Kurulu’nca “Söz konusu alanda andezit ocağı açılması uygun değildir” kararı ile Danıştay’ın ‘taş ocağı’ iptal kararının uygulanarak tarihi alan için önlem alınması isteniyor.Altınordu ilçesindeki Bayadı Mahallesi sınırları içerisinde yer alan, 6’ncı Mithridates dönemine ait 2 bin 300 yıllık Kurul Kalesi’nde, 2010 yılında kazı çalışması başlatıldı. Ordu Müze Müdürlüğü öncülüğünde, Gazi Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Yücel Şenyurt’un da aralarında yer aldığı, 25’i arkeolog, 40 kişilik ekiple sürdürülen kazı çalışmasında Ana Tanrıça Kibele Heykeli ile 3 büyük heykel ve yaklaşık 2 bin parça tarihi eser bulundu. 1’inci derece arkeolojik ve doğal sit alanı olan kaledeki kazılarda ayrıca, yaklaşık 300 basamaklı merdiven ile milattan önceki dönemlere ait olduğu değerlendirilen pişmiş topraktan çatı kiremitleri ve duvar örgüsü seramik parçalarına da ulaşıldı. Kurul Kalesi’nin UNESCO Dünya Mirası Geçici Listesi’ne alınması için başvuru yapılırken, kazılara kış dönemi nedeniyle ara verildi. 

2100 YILLIK TARİH ÇIKTI
Yapılan arkeolojik kazılarda; en önemli tarihi eser olarak tahtında oturan 200 kilo ağırlığında ve 1 metre boyunda, 2 bin 100 yıllık ‘Ana Tanrıça Kibele’ heykeli ile Bereket Tanrısı Dionyss, Pan heykeli ve hayvan biçimli dini kap olan Riton bulundu. ‘Kibele’ heykelinin Türkiye’de yerinde bulunan ilk mermer heykel olduğu da tespit edilmişti. 

ÜSTÜNDE TARİH, ALTINDA TAŞ OCAĞI
Kalenin üstünde bir yandan kazı çalışmaları yürütülürken, alt kısmında ise dinamitlerle taş ocağı için patlatmalar yapılıyor. Patlamalar nedeniyle tarihi kaya mezarları ve mağaralar yok oldu. Samsun Kültür Varlıkları Koruma Kurulu’nca “Söz konusu alanda andezit ocağı açılması uygun değildirö kararı ile Danıştay’ın ‘taş ocağı’ iptal kararının uygulanarak tarihi alan için önlem alınması isteniyor. 

‘BU CİNAYETİN BİR AN ÖNCE DURMASI GEREKİR’
Kentte yaşayan turizmci aktivist Enis Ayar, söz konusu alanda tarihi dokunun yok edildiğini söyledi. Taş ocağı faaliyetlerinin durdurulmasını isteyen Ayar, “Burada doğa katledilmekte, cinayet işlenmekte, arkeoloji alanları taciz ve istismar edilmekte. Burada kaya mezarları vardı. Şimdi dinamitle bu kaya mezarları patlatılmış. Burada dinamit patlatılması için kazı danışmanı Prof. Dr. Yücel Şenyurt, bilim kurulu başkanı olarak sit alanının daralması, inşaat alanlarının da genişlemesi doğrultusunda rapor verdikten sonra kaya mezarları sit alanının dışına çıkmış oldu. Devletin malını koruyacaklarına şirketin elemanıymış gibi hareket ediyorlar. Onun için bu cinayetin bir an önce durması gerekir. Yukarıda akropol, aşağıda metropol. Akropolde fırçalarla kazı varken, aşağıda metropolde dinamit atılıyor. Tarihi doku yok oluyor. Bunları bir daha yerine koymak mümkün değil. Bir an evvel durdurulması lazımö dedi.

‘BİR SÜRÜ NEGATİFLİK YAŞIYORUZ’
Jeoloji Mühendisi Kübra Güvenç Bacınoğlu ise kaleden birçok tarihi eserin çıkartılabileceğine dikkat çekerek, “Her dinamitte bizim evimiz deprem olmuş kadar zemin sarsılıyor. Burada en az 15 tarihi mezar patlamalar nedeniyle kapandı. Çünkü çökmeler yaşandı. Burada mağaralar var. Biz daha önce üniversiteden profesörlerle birlikte mağaralara giriş yapmıştık. Bu mağaraları sit alanına katabilmek için çalışma yapmıştık ama o mağaraların çoğu yıkıldı. Volkanik birimlerden dolayı tabaka yapısı her dinamit atıldığında çöktüğü için bir tek benim değil, bu civardaki bütün insanların suları kayboldu ve evleri çatladı. Bir sürü negatiflik yaşıyoruz. Burada Kibele heykeli bulundu. 2100 yıllık birçok heykelcikler çıkartıldı ve birçok tarihi eser çıkartılabilecek noktayız. Her şeyden önce burada bir yaşam alanı varö diye konuştu.

Reklam Alanı

PROF. DR ŞENYURT: İMZA KAMPANYASI BAŞLATSINLAR, İLK İMZAYI BEN VERİRİM
Kazı Başkanı Gazi Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Yücel Şenyurt ise, iddialara yanıt verdi. Taş ocağına kendisinin izin vermediğini belirten Şenyurt, şöyle konuştu:

“Taş ocağının olduğu yer hiçbir zaman arkeolojik sit alanı olmadı. Dolayısıyla Samsun Bölge Anıtlar Kurulu da taş ocağının patlatmalardan dolayı zarar vereceğini söyledi. Taş ocağının yapılmamasını istedi ama mahkemeyle karşı taraf zarar vermeyeceğini kanıtlayıp karar almışlar. Çalışmalara orada devam ediyorlar. Bu taş ocağı bize yaklaşık 900 metre mesafede. Şimdiye kadar patlatılan dinamitlerin zararını görmedik ama zararı var tabi. Dinamit patlatılınca orada yer titriyor. Orada çalışırken küçük bir deprem gibi bir sarsıntı oluyor. Orada taş ocağını kim ister ki? Tarihi alan içerisinde her ne kadar arkeolojik sit alanı olmasa da onun dibinde oradaki doğayı bozan, insanları endişe ettiren bir görüntüyü kim ister? Keşke mahkemeler buna izin vermemiş olsaydı.ö

Kendisinin taş ocağını kapatın deme yetkisinin olmadığını söyleyen Şenyurt, “Bu taşocağına ben izin vermedim. Benim öyle bir yetkim yok. Benim öyle bir yetkim olsaydı, kaldırma yetkim de olurdu herhalde. Taş ocağına karşı mücadele eden insanların mahkemede kaybetmelerinden dolayı beni paravan olarak kullanıp adamlarla uğraşma derdindeler. Protesto yürüyüşü yapsınlar, en önde ben giderim. İmza kampanyası açın ilk imzayı ben atacağım dedim ama illa senin yetkin var, sen kapatırsın diyorlar. Ben kimim? Koca vali kapatamamış, hakimler kapatamamış da taş ocağına yetki verecek insan ben miyim?” dedi. 

Görüntü Dökümü
————————-
-Kalenin alt kısmındaki taş ocağındaki çalışmalardan  3 yıl önce çekilen görüntüler(ARŞİV)
-Kurul Kalesi’nin drone görüntüsü
-Taşocağının çalışma alanından detay görüntüler
-Diğer detaylar
-Turizmci aktivist Enis Ayar ile röportaj
-Jeoloji Mühendisi Kübra Güvenç Bacınoğlu ile röportaj

Haber/Kamera: Mustafa KIRLAK-Selman KUTLU-ORDU-DHA

================================================

2) AŞI OLMASI İÇİN AİLE HEKİMİ İKNA ETTİ 

AKSARAY’da koronavirüs aşısı olmakta tereddüt eden Meryem Kılınç (59), geldiği sağlık merkezinde Aile Hekimi Dr. Şenol Atakan tarafından ikna edildi. Doktorunun iknası sonucu aşı olan Kılınç, “Bugün aşıya gelirken yolda 3 kez durup düşündüm ve aile hekimime geldim. Girişte tekrar kararımı değiştirdim ve eve gidecektim. Bir yukarı çıkıp görüşeyim dedim. Burada beni doktorum ikna etti ve aşımın ilk dozunu yaptım.” dedi. Aşı olmakta kararsız kalan Meryem Kılınç, doktorundan bilgi almak için aile sağlık merkezine gitti. Aynı zamanda Aile Hekimleri Derneği Başkanı olan Dr. Şenol Atakan, Meryem Kılınç’a aşının faydalarını anlattı. Bunun üzerine Kılınç, ilk doz aşısını oldu. Kılınç, şunları söyledi:
“Benim aşı olmaya hiç niyetim yoktu. Bugün aşıya gelirken, yolda 3 kez durup düşündüm ve aile hekimime geldim. Girişte tekrar kararımı değiştirdim ve eve gidecektim. Bir yukarı çıkıp görüşeyim dedim. Burada beni doktorum ikna etti ve aşımın ilk dozunu yaptım. Gelirken çok korkmuştum. Benim 55 yaşındaki komşum da aşı olmuştu. Ben de aşımı oldum ve tüm sağlık çalışanlarına teşekkür ederim.ö 
‘VATANDAŞLARIMIZI AŞI OLMAYA DAVET EDİYORUM’
Herkesi aşı olmaya davet eden ve hastanelerde ise 24 saat aşı yapıldığını hatırlatan Dr. Şenol Atakan, “Bu hastanelerdeki aşılar da ziyan olmasın. Bizde aşı olduğu müddetçe aşılama yapıyoruz. Vatandaşlarımız bizden ve hastaneden aşı sırası alıp yaptırabilir. Biz bu dönemde çok fedakârca çalışıyoruz. Aşıları dahi kendimiz günlük il aşı deposundan alıyoruz. Biz aşılama başlamadan tedbir alınsın, dedik ama günlük aşı alıp geldiğimiz oldu. Vaka sayıları kurallara uymamakla alakalı artıyor ve hala maalesef ölümler yaşanıyor. Bunlar bizi çok üzüyor. Sağlık çalışanları 1 yıldır fedakârca çalışıyor “diye konuştu.
‘SAĞLIK MERKEZLERİNDE BULAŞ ARTIYOR’
Vatandaşlardan daha duyarlı olunmasını isteyen Dr. Atakan, “Biz aile hekimlerin en büyük özelliği bütün nüfusa dokunabilen bir meslek yapıyoruz. Bilim Kurulu’nda maalesef aile hekimi yok. Şehrimizde birçok hastanın testi pozitif çıkıyor ve bu hastalar aile hekimlerine rapora geliyor. Aile sağlığı merkezine yeni doğan bebekler, kanserli hastalar, bağışıklık sistemi zayıf insanlar ve yaşlılarımız yoğun olarak geliyor. Biz bu dönemde aşılamayı da yoğun yapıyoruz. Buraya test sonucu almaya gelen kişi burada salonda bekliyor. Sonucunu bizden öğrenmek için muayene odasına giriyor. Biz bu vatandaşlarımıza tedbir alamıyoruz. Bu da sağlık merkezlerinde bulaşı arttırıyor. Vatandaşlarımızı daha duyarlı olmaya davet ediyorum.” 

Görüntü Dökümü
—————–
– 59 yaşındaki Meryem Kılınç’ın doktoru arasındaki ikna konuşması
– Doktor Şenol Atakan’ın Kılınç’ı aşıya ikna etmesi
– Meryem Kılınç’ın aşı olması
– Aksaray Aile Hekimleri Derneği Başkanı Dr. Şenol Atakan’ın açıklaması 
– Aşısını olan Meryem Kılınç’ın açıklaması
Haber- Kamera: Erkan ALTUNTAŞ AKSARAY DHA)

====================================================
(ÖZEL)
3) BU KÖYDE KIZ ÇOCUKLARI BİLİM, SANAT KONUŞUYOR, HAYALLERİ İÇİN ÇALIŞIYOR
 
VAN’a 50 kilometre uzaklıkta bulunan Gedikbulak Mahallesi’nde kızların okula gitme oranı yüksek. Gedikbulak Ortaokulu’nda okuyan kız ve erkek öğrencilerin sayısı da eşit. Bu okulda kız öğrenciler bilim ve sanat konuşup, hayallerinin peşinden gitmek için çalışıyor. 8’inci sınıf öğrencisi Zehra Oflas, en büyük idolünün Nobel ödüllü Marie Curie ve Aziz Sancar olduğunu belirterek, “Çocuk yaşta evliliklere ve ‘kız çocukları okumaz’ denilen kalıp yargıları artık kırmamız gerekiyor. Kız çocukları okumayı, kendi hayalleri peşinden gitmeyi, bilim insanı olmayı, ressam olmayı her şeyi hak ediyorlar. Sadece biraz destek ve önyargıların kırılması gerekiyor ” dedi. 
Van’a 50 kilometre uzaklıkta daha önce köy statüsünde olan Van’ın büyükşehir olmasının ardından Tuşba ilçesine bağlı mahalle konumuna gelen Gedikbulak’ta kız çocuklarının okullaşma oranın fazla. Mahalledeki Gedikbulak Ortaokulu’nda kız ve erkek öğrencilerinin sayısı eşit. Okulun öğrencilerinin yarısını oluşturan kız öğrencilerin, geleceğe dair farklı hayalleri var. Kimi bilim insanı, kimi ressam, kimi futbolcu olmak istiyor. 

‘İLGİNÇ HAYALLER ÇIKTI’
Okulun Görsel Sanatlar Öğretmeni olan aynı zamanda ‘Renkli Öğretmen’ adıyla sosyal medya hesabı bulunan ve burada öğrencileriyle olan güzel ve renkli anılarını paylaşan Fatih Balican, okulda sanatsal çalışmalar yaptıklarını, köy okulunda her çocuğun kendine özgü yeteneklerinin olduğunu söyledi. Okul öncesi çocuklarla modern dans, diğer öğrenci gruplarıyla da çeşitli halk oyunları eğitimlerinin olduğunu belirten Balican, “Öğrencilerimiz içinde bilim insanı olmak isteyen, Nobel ödülü almak isteyen var. Biz artık bunları konuşup tartışıyoruz. 1,5 yıl önce bu okula başladığımda hiç ders işlemeden çocuklara beyaz kağıt dağıtıp hayallerini yazmasını istedim. Ve çok farklı ilginç hayaller çıktı. Bizler öğrencilerin hayallerini gerçekleştirmesi için yoğun çaba sarf ediyoruz” diye konuştu. 

5 YAŞINDA ATATÜRK’ÜN EN SEVDİĞİ DANSI YAPIYOR
Öğretmen Balican, okul öncesi öğrencilerinden 5 yaşındaki Asmin Oflas’ın bir gün kendisine “Öğretmenim ben dans etmeyi çok seviyorum” demesi üzerine de Balican, ders verdiği minik Asmin ile vals yapmaya başladı. Dans etmeyi çok sevdiğini söyleyen Asmin, “Ben dans etmeyi ailemi çok seviyorum. Öğretmenimle Atatürk’ün en sevdiği vals dansını yapıyoruz” dedi. Öğretmeni tarafından yaptıkları dans ise sosyal medyadan paylaşılınca büyük beğeni aldı. 

HAYALİM BİLİM İNSANI OLMAK
Okulun 8’inci sınıf öğrencisi 13 yaşındaki Havva Nur Başaran da bilim insanı olmayı istediğini ve bu doğrultuda çok çalıştığını söyledi. Başaran, “Hayalim bilim insanı olmak. Buralarda eğitim koşulları çok iyi değil. Ben de bu hayalimi gerçekleştirebilmek için çok fazla çaba sarf ediyorum. Her bilgiye ulaşmaya çalışıyorum. Artık okullarda kız çocukları var ve hepsinin farklı hayalleri var. Bazı kadınları okutmadılar. ‘Kadındır gitsin evinde otursun’ dediler. Hem her kadının bir hayali vardır. ‘Kadınlara yapamaz’ dediniz gidip futbolcu oldu, ressam oldu” diye konuştu. 

KALIP YARGILARI KIRMAMIZ LAZIM
8’inci sınıf öğrencisi 14 yaşındaki Zehra Oflas ise hayalinin genetik mühendisliği ya da biyoteknolog olmak olduğunu söyledi. En büyük idolünün Nobel ödüllü Marie Curie ve Aziz Sancar olduğunu belirten Oflas, “Gerçekten zorlukların içinden çıkıp dünyaya kendini tanıtan çok büyük bilim insanları ikisi de. En büyük şey istektir. İnsan isterse neden olmasın. Türkiye’deki bu kalıp yargıyı kırmamız lazım. Çocuk yaşta evliliklere, ‘kız çocukları okumaz’ denilen kalıp yargıları artık kırmamız gerekiyor. Kız çocukları okumayı hak ediyor. Kız çocukları okumayı, kendi hayalleri peşinden gitmeyi, bilim insanı olmayı, ressam olmayı, her şeyi hak ediyorlar. Sadece biraz destek ve önyargıların kırılması gerekiyor. Türkiye ancak bu şekilde gelişebilir” dedi. 

Görüntü Dökümü
—————–
-Okuldan genel
-Snıfta ders işleyen öğrenciler
-Öğrencilerden ve öğretmen Fatih Balican detaylar
-Öğrencilerden Havva Nur Başaran ile röprotaj
-Sınıftan detaylar
-Öğrencilerden Zehra Oflas ile röportaj
-Öğretmenin 5 yaşındaki Asmin Oflas ile vals yapması
-Öğretmen Fatih Balican ile röportaj
-5 yaşındaki Asmin ile röportaj
-Sınıftan ve okuldan genel 
Gülay KUYUCU/VAN,(DHA)- 
====================================================

4)ANTALYA’DA SICAĞI HİSSEDEN SAHİLE KOŞTU

Antalya’da dünyaca ünlü Konyaaltı sahilinde, turistler güneşin ve denizin tadını çıkarttı. Aileleriyle birlikte sahile gelen çocuklar denize girdi. Antalya’da hava sıcaklığının öğle saatlerinde 30 dereceye kadar çıkması üzerine yerleşik yabancılar ve Antalyalılar, sahile akın etti. Sıcak havayı fırsat bilen turistler, sahilde uzanıp güneşlendi. Kimileri çocuklarıyla kumda oynadı, kimisi de denize girip yüzdü. Yerli halk ise yanlarında getirdikleri çaylarını yudumlayıp manzaranın tadını çıkardı. Kimileri denize girmenin henüz erken olduğunu söylerken, kimileri de çocuklarının temiz hava alması için sahile geldiğini söyledi.
65 yaş üstü ve 20 yaş altı gençlerin dışarı çıkmasına müsaade edilen saatlerde ise yürüyüş ve bisiklet yollarını gençler, park ve bahçeleri 65 yaş üstü doldurdu. 

Görüntü Dökümü
—————–
– Sahilde turistlerden
– Denize girenlerden
– Kumda oynayan çocukladan
– Güneşlenen tatilcilerden detaylar
HABER-KAMERA: İbrahim LALELİ/ANTALYA, (DHA) 

=====================================================

5) BARTIN’DA PARK VE PİKNİK ALANLARI KAPATILDI

BARTIN’da, koronavirüs vakalarının artması nedeniyle İl Umumi Hıfzısıhha Kurulu’nun kararıyla park ve piknik alanları kapatıldı.
Bartın’da, 100 bin nüfusta görülen vaka sayısı 10-16 Nisan tarihleri arasında 512,11’e yükseldi. Bartın’da vaka sayısı 8 Şubat’tan bu yana 11 kat artmış oldu. Kentte vaka sayılarının çok yüksek seyretmesinde insanların temasının büyük rol oynadığını gerekçe gösteren İl Umumi Hıfzıssıhha Kurulu’nun kararıyla, kent merkezinde bulunan 150 park bahçe ve oyun alanı ile Çağlayan, Karaçay, Gazhane piknik alanında yoğunluğun önlenmesi amacıyla vatandaş girişlerine kapatıldı. Zabıta görevlileri bankların ve çocuk oyun parklarının etrafına güvenlik şeridi çekti. Zabıta ekiplerinin bu alanlarda kontrollerini sürdüreceği bildirildi.

Görüntü Dökümü
—————–
-Anons
-Ekiplerin bankları kapatması
-Çocuk oyun alanlarının kapatılması
-Detay görüntüler
-Parka giren insanların çıkartılması
Haber-Kamera: Ayhan ACAR/BARTIN,(DHA)

=====================================================

6) ZEYNEP SARE’NİN YAŞAMASI İÇİN ÖRME BEBEKLERİ SATIYORLAR
 
DÜZCE’de, SMA Tip-1 teşhisi konulan 1 yaşındaki Zeynep Sare Baykul’un ABD’de uygulanan gen tedavisi alabilmesi için gerekli olan 2 milyon doların toplanabilmesi için gönüllüler, örme bebek ve anahtarlıklar satıp, kermesler düzenliyor. Kızının gözleri önünde eridiğini belirten Semih Baykul, “Bu bir baba için çok zor bir durum” dedi.
Beyciler Mahallesi’nde yaşayan Semih ve Gizem Baykul çiftinin kızları Zeynep Sare’ye 2,5 aylıkken SMA Tip-1 teşhisi kondu. Durumu günden güne ağırlaşan ve makineye bağlı olarak yaşamını sürdüren Zeynep Sare’nin ailesi, ABD’de uygulanan gen tedavisi için gerekli olan 2 milyon doları toplamaya çalışıyor. Gönüllüler tarafından örülen bebek ve anahtarlıklar satılıp, kermesler düzenlenerek para toplanmaya çalışılıyor.

Fabrika işçisi Semih Baykul, kızı Zeynep Sare’nin 2 yaşından önce gen tedavisi alması gerektiğini söyledi. Gönüllülerin tedavi için kendilerine destek olduğunu belirten Baykul, “Kızımız şu anda cihazlara bağlı. Gönüllü arkadaşlarımızın desteği ile yardım toplamaya başladık. Kızımızı kurtarmak istiyoruz. Kermesler düzenliyoruz, gönüllü arkadaşlarımız el işi yaparak bize destek oluyorlar. Kermeslerde bunları satıyoruz. Sosyal medyadan canlı yayınlarla kızımıza destek istiyoruz” dedi.

‘KIZIMI TEDAVİYE GÖTÜRECEĞİM’
Yardım kampanyasının hedefe ulaşması durumunda kızını yurt dışına götüreceğini söyleyen Semih Baykul, “Gen tedavisi uygulanacak. Kas hastalığı olduğu için ancak gen tedavisi uygulanırsa iyileşebilir. Gen tedavisinin ardından fizik tedavi uygulanacak. Bizim 3 ay boyunca yurt dışında hastanede kalma sürecimiz olacak. Yoğun bir tedavinin ardından inşallah kızımız sağlığına kavuşacak. Bunun ülkemizde örnekleri var. 24 SMA tip-1 hastası yavrumuz destek toplayarak yurt dışına gittiler ve bu tedaviyi oldular. Hepsinden çok güzel haberler geliyor. Hepsi hayata tutundu çok şükür” diye konuştu.

‘EVLADIM GÖZÜMÜN ÖNÜNDE ERİYOR’
Evladının gözü önünde eridiğini dile getiren Baykul, “İşten eve geldiğim zaman yüzümüz hiç gülmüyor. Çaremiz varken çaresiz kalmak istemiyoruz. Her gün yavrumuz gözümüzün önünde resmen eriyor. Bir kas hastalığı olduğu için her gün Zeynep Sare’den bir şeyler çalıyor. Çok zor bir baba olarak anlatmak çok zor. Çaresizlik çok zor. Evladının gözünün önünde eriyor olması ve baba olarak bir şey yapamıyor olmam çok zor. Rabbim kimseyi evladıyla sınamasın” ifadelerini kullandı.
‘EVLADIM GÖZÜMÜN ÖNÜNDE ERİYOR’
Evladının gözü önünde eridiğini dile getiren Baykul, “İşten eve geldiğim zaman yüzümüz hiç gülmüyor. Çaremiz varken çaresiz kalmak istemiyoruz. Her gün yavrumuz gözümüzün önünde resmen eriyor. Bir kas hastalığı olduğu için her gün Zeynep Sare’den bir şeyler çalıyor. Çok zor bir baba olarak anlatmak çok zor. Çaresizlik çok zor. Evladının gözünün önünde eriyor olması ve baba olarak bir şey yapamıyor olmam çok zor. Rabbim kimseyi evladıyla sınamasın.ö dedi.

Görüntü Dökümü
—————–
Zeynep Sare’nin görüntüsü
Zeynep Sare’nin bağlı olduğu makinelerin görüntüsü
Zeynep Sare için satılan bebeklerin görüntüsü
Annenin kızıyla ilgilenmesinin görüntüsü
Baba ile röp ve detaylar

HABER-KAMERA: Tezcan SOLMAZ/DÜZCE, (DHA)

=====================================================

7) KARSLI KADINLAR TANDIRDA ‘HAÇAPURİ’ YAPIYOR
 
SINIR komşusu Gürcistan’ın en sevilen lezzetlerinden biri olan pide şeklindeki ‘haçapuri’, Kars’ın Bulanık köyünde yaşayan kadınlar tarafından tandırda ramazan sofrası için hazırlanıyor.
Tandırda imece usulüyle pişirilen haçapuri, ramazanda iftar sofralarının da vazgeçilmezi olarak yerini alıyor. Merkez Bulanık köyünde 65 yaşındaki Suna Sarıçam’a ait tandır damında bir araya gelen Dünya Levent (65), Güldane Aydın (51) ve gelinler Nurcan Aydın ile Songül Levent, haçapuri yanında ramazan hazırlıkları kapsamında erişte, sinor yufka ve tandır ekmeği de pişirdiler.
11 ayın sultanı ramazan ayı için bugünlerde tandırdan çıkmadıklarını söyleyen Güldane Aydın, “Bereket ayı olan ramazan için güzel iftar sofraları hazırlıyoruz. İki, üç gündür yufka açıyoruz. Erişte de kestik bunlar bizim yöresel yemeklerimiz. Bunlar ramazan ayının olmazsa olmazları. Hamuru sabah namazından sonra mayaladık. Ekmek pişirip ramazan boyunca hazırlıklar yapıyoruz. Şimdi burada haçapuri yapacağız. Haçapurinin içinde peynir, yumurta ve soğan bulunuyor” diye konuştu.
Dedelerinin Artvin’den gelerek bu köye yerleştiklerini ifade eden Güldane Aydın, “Pideye benzeyen haçapuriyi yapmayı annemden öğrendim. Artvin’in yöresel yemeğidir. Gürcülerde bu yemeği çok yapar ve severek yer. Bende bu yemeği köy halkına onlarda yakınlarına tarif ederek birçok yere yayıldı” dedi.
Tandırı yakarak komşularını topladığını belirten Suna Sarıçam, imece usulü hamur işleri yaptıklarını söyledi. Sarıçam, “Ramazan, bayram ya da ekin zamanı tandırda toplanır birbirimize yardım ederek pastalar, keteler, ekmekler ve güzel yemekler hazırlarız. Tamamen organik olan yiyeceklerimizin kokusu bir köyü sarar. Tabi bunu köydeki tüm kadınlar aynı şekilde yaparlar. Ramazanda vaktin nasıl geçtiğini anlamıyoruz bile” diye konuştu.
Soğanı yumruğu ile kırıp yağ, peynir ve yumurta kattığı haçapurinin içeresine katan Dünya Levent de köyde yaşamanın zorluğu kadar birçok nimetlerinden de faydalandıklarını söyledi.

Görüntü Dökümü
—————–
-Tandır hazırlıkları
-Tandırda pişirilen ekmek ve yemekler 
-Haçapuri hazırlığı
-Pişirilmesi
-Güldane Aydın’ın konuşması
-Dünya Levent’in soğanı yumruğuyla kırması
-Suna Sarıçam’ın konuşması
-Tandırdan detaylar
Haber-Kamera: Bedir ALTUNOK / KARS, (DHA)

========================
 

0
mutlu
Mutlu
0
_zg_n
Üzgün
0
sinirli
Sinirli
0
_a_rm_
Şaşırmış
0
vir_sl_
Virüslü
Reklam Alanı

Tamamen Ücretsiz Olarak Bültenimize Abone Olabilirsin

Yeni haberlerden haberdar olmak için fırsatı kaçırma ve ücretsiz e-posta aboneliğini hemen başlat.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Reklam
Reklam
Uygulamayı Yükle

Uygulamamızı yükleyerek içeriklerimize daha hızlı ve kolay erişim sağlayabilirsiniz.

Giriş Yap

Haberolduk.com - Son Dakika Haberler ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!