Reklam Alanı
Reklam Alanı

DHA YURT BÜLTENİ- 9  

Reklam Alanı
featured
service
Reklam Alanı

1) TÜP BEBEK YÖNTEMİYLE HAMİLE KALDIKTAN SONRA KORONAVİRÜSTEN ÖLEN GÜLHAN, TOPRAĞA VERİLDİ

İSTANBUL’da koronavirüs tedavisi gördüğü hastanede gebeliği 5’inci ayda sonlandırıldıktan sonra yaşamını yitiren Gülhan Baruönü Sancı (31), Zonguldak Çaycuma ilçesine bağlı Filyos beldesinde gözyaşları arasında toprağa verildi. Tüp bebek yöntemiyle hamile kalan Gülhan Baruönü Sancı’nın 3 gün sonra doğum günü olduğu öğrenildi.
Filyos beldesinde yaşayan Gülhan Baruönü Sancı, 2015 yılında Kemal Sancı ile evlendi. Sancı çifti, bebekleri olmayınca tüp bebek yöntemine başvurdu. Gülhan Baruönü Sancı, İstanbul’da gördüğü tüp bebek tedavisinin ardından hamile kaldı. 5 aylık hamile Gülhan Baruönü Sancı, tedavisi için İstanbul’da yaşayan kız kardeşinin yanına yerleşti. Gülhan Baruönü Sancı, bir süre önce koronavirüse yakalanarak İstanbul Başakşehir Çam ve Sakura Şehir Hastanesi’nde tedavi altına alındı.

4 GÜN SONRA DOĞUM GÜNÜYDÜ
Gülhan Baruönü Sancı’nın gebeliği durumu ağırlaşmasıyla sonlandırıldı. Genç kadın, önceki gün gece saatlerinde doktorların tüm müdahalelerine rağmen kurtarılamadı. Çiftin uzun yıllardır bebek hasreti çektiği öğrenildi. Gülhan Baruönü Sancı’nın cenazesi, bugün yaşadığı Filyos beldesine götürüldü. Filyos Merkez Camii’nde kılınan cenaze namazında Sancı’nın yakınları gözyaşlarını tutamadı. Büyük üzüntü yaşayan eşi Kemal Sancı, taziyeleri kabul etti. 3 gün sonra doğum günü olan Gülhan Baruönü Sancı, cenaze namazının ardından gözyaşları arasında aile mezarlığında toprağa verildi. Sancı çiftinden geriye mutlu günlerinden kalan fotoğraf ve videolar kaldı.

Görüntü Dökümü
—————————-
-Cenaze namazından detaylar
-Bir yakınının tabuta sarılarak ağlaması
-Cenaze namazının kılınması
-Gülhan Baruönü Sancı’nın düğün ve diğer videoları
-Fotoğrafları
Haber-Kamera: Gürkay GÜNDOĞAN-Yeliz ALAGÖZ/ZONGULDAK,(DHA)

========================

2) ZULU TAVŞAN AYDIN’IN ‘RALPH’İ OLDU (HABERİ YENİDEN) 
 
AYDIN’ın Efeler ilçesinde kurdukları ‘269’ isimli vegan tasarım atölyesinde deney hayvanlarının bakımını üstlenen Zekeriya Gökçen ve Pelin Zorlukol’un, kulakları kesik ve ön bacakları kırık olarak bulunup, ölümden kurtardıkları ‘Zulu’ adını verdikleri denek tavşanı hayata bağlandı. Kendine ikinci bir hayat veren Zekeriye Gökçen’in bir denek tavşanının yaşadıklarını konu alan Save Ralph (Ralph’i Kurtar) animasyonundan etkilenerek sosyal medya hesabından fotoğraf ve videolarını paylaştığı ‘Zulu’ da Ralph gibi büyük ilgi gördü.

Reklam Alanı

Zekeriya Gökçen, eşi Sema Gökçen ve arkadaşları Pelin Zorlukol, 4 yıl önce 269 isimli vegan tasarım atölyesi açtı. Seramik üzerine süs eşyası yapıp pazarlayan üçlü, bir yandan da laboratuvarlarda kullanılan deney hayvanlarını bulup, iyileştirerek hayata bağlamaya başladı. Gökçen çifti, arkadaşları Zorlukol ile bir laboratuvarda kulakları kesilmiş, ön bacakları kırılmış, vücudunun birçok yerinde kalıcı hasar oluşmuş bir deney tavşan görüp, sahiplendi. Üçlü, ‘Zulu’ adını verdikleri tavşanı tedaviye alıp, yaralarını iyileştirip, bakımını yaptı. Tekrar hayata döndürülen Zulu, şimdi atölyedeki diğer tavşan, kedi, köpek tavuk ve benzeri şekilde denek olarak kullanılmış hayvanlar ile iç içe yaşam sürüyor.

Bütün dünyada gündem olan bir denek tavşanının yaşadıklarını konu alan Save Ralph (Ralph’i Kurtar) animasyonundan esinlenen Zekeriya Gökçen, Zulu’nun fotoğraf ve videolarını sosyal medya hesaplarından paylaştı. Sosyal medyada kısa sürede yayılan fotoğraf ve görüntüler büyük ilgi gördü. Denek tavşanı Ralph gibi Zulu da Türkiye’de gündem konusu oldu.

‘TEK YAPAMADIĞI TOPRAK KAZMAK’
Pelin Zorlukol, “Zulu eski bir deney tavşanı onunla 4 yıl önce karşılaştık. Tavşanı bulduğumuzda çok zor durumdaydı. Adnan Menderes Üniversitesi Veteriner Fakültesinde bir test çalışmasında kulakları kesilerek kullanılmış. Ön ayakları tamamen deforme olmuş bir durumdaydı ve cildinde yara izleri vardı. Onu ilk bulduğumuzda insanlardan çok korkuyordu. Çünkü yıllarca üzerinde deneyler uygulanmış. Kulaklarını ve cildini tedavi ettik. O süreç bizim için oldukça zorlu oldu. 2 yıl rehabilitasyon süreci yaşadı. Şu an bizimle ve diğer hayvanlarla birlikte 269’un vegan bahçesinde mutlu bir şekilde yaşıyor. Biz vegan bir atölyeyiz. Zulu dışında burada başka kurtarılmış türlerde var. Engelli ve zor durumda olan hayvanlara genellikle bakıyoruz. Zulu, diğer türdeşlerinden farklı bir şekilde yürüyor. İlk zamanlar yürüteç denedik. Operasyonda denedik ama bu yöntemler çok elverişli olmadı. Sonrasında bahçede toprakla tanıştı ve ayakları da güçlendi. Tek yapamadığı şey toprak kazmak. Zulu’ya ne kadar yaşarsa o zamana kadar bakmayı düşünüyoruz. Onu çok seviyoruz” dedi.

‘ODA BİZİM RALPH’IMIZ OLDU’
Zulu’nun videosunu sosyal medyadan ilk paylaşan kişi olan Zekeriya Gökçen, “Ralph videosundan sonra paylaşmayı düşündüm. Ralph videosu çok ses getirmişti. Diğer hayvanların videoları da kendi sayfamdan paylaşıyorum. Ralph gibi Zulu’nun da hikayesinin ses getireceğini düşünerek paylaştım. Birçok insan kobay hayvanlarla deneyin gerçekleştiğine inanmıyor. Bizim aracılığımızla insanlarda bunu görmüş oldu. Maalesef böyle bir gerçek var ve bu da yasal bunu üzülerek söylüyorum” diye konuştu.

‘269 İLK KURTARILAN BUZAĞININ KÜPE NUMARASI’
Zulu’yu sahiplenenlerden Sema Gökçen, “269 Atölyesi’nde, vegan bir atölye olduğu için birçok hayvana ev sahipliği yapıyoruz. Zulu bizimle mutlu ama onun gibi mutlu olamayan binlerce hayvan var. Bu rakam 260 bin olarak görünüyor ama daha fazla olduğunu biliyoruz. Zulu’yla birlikte bu vahşete son verelim. 269 ilk kurtarılan buzağının kulak küpesi numarasıdır. Bu atölyeyi kurma amacımız birlikte hayvan çiftliği kurmaktı. Deneylerde kesilen inekler, tavuklar gibi birçok hayvanı kurtarmak istiyoruz” dedi.

Görüntü Dökümü
—————————-
-Tavşan Zulu’nun görüntüsü
-Zulu’nun bahçedeki tavuk, köpek, kedilerle görüntüsü
-Bahçeden görüntü;
-Pelin Zorlukol ile röp.
-Zekeriya Gökçen röp.
-Sema Gökçen ile röp.
-Genel ve detay görüntüler
Haber: Burhan CEYHAN – Kamera: Cemal YILDIRIM / AYDIN, (DHA)

========================

3) ÇİFTÇİLERE GÖNÜLLÜ EĞİTİM
 
BALIKESİR’in Bigadiç ilçesinde yaşayan emekli ziraat teknikeri Selim Çolak (63), kendisini tarıma adadı. Gönüllü olarak üreticilere ağaç fidanı yetiştirme ve meyve ağacı budama yöntemlerini anlatan Selim Çolak, “Çiftçilere her zaman ilk söylediğim doğru budamanın yapılması. Hem ağaç için hem de ürün elde etmek için çok önemliö dedi.

Bigadiç İlçe Tarım Müdürlüğü’nden emekli olan ziraat teknikeri Selim Çolak, çiftçilere gönüllü olarak yardım ediyor. Türkiye’nin çeşitli bölgelerinde görev yapan Çolak, emekli olduktan sonra da memleketi Bigadiç ilçesine yerleşti. Yörede fazla olan fide yetiştiriciliği, üzüm asma kesiminin nasıl yapılacağını ve meyve ağaçlarının nasıl budanacağını çiftçilere anlatan Selim Çolak, mesleğini severek sürdürdüğünü söyledi. Sağlığı elverdiği sürece bu işe devam edeceğini belirten Selim Çolak, “Benim branşım tarımsal kooperatifçilik ve meyvecilik üzerine. Budama, aşılama, zirai mücadeleler konusunda gerekli bilgilendirme ve destekleri vermeye çalışıyorum. Bu işi büyük keyif alarak sürdürüyorum. Bölgemiz verimli topraklara sahip. Çiftçilerimizin daha verimli ürünler alması için çalışmalarımı sürdürüyorumö dedi.

‘EN UYGUN CEVİZ DİKİMİ ARALIK AYINDA’
Ceviz üreticilerine bilgi veren Selim Çolak, Bigadiç ilçesinde en uygun ceviz dikim zamanının aralık ayında olduğunu söyledi. Aralık ayında dikilen fidanların nisan ayına kadar adaptasyon sürecini sağlayacağını söyleyen Çolak, yapılan budamalarla ilgili de bilgi verdi. Çolak, “Uygun bakımlar yapıldığında aynı yıl ceviz fidanı 2 metreye kadar ulaşır. Doğru budama hem ağacın gelişimi için hem de ürün zamanı hasat için son derece önemliö dedi.

Görüntü Dökümü
—————————-
-Bigadiç tarım arazisi detay görüntü
-Selim Çolak röp
-Selim Çolak’ın çiftçi eğitimlerinden detay görüntü
-Ağaçlara, fidanlara yapılan budama ve aşılama örneklerinden genel ve detay görüntüler
-Çİftçiler ile röp
Haber-Kamera: Hüseyin EMCAN/BİGADİÇ (Balıkesir), (DHA)

========================

4) DANIŞMENDLİ DÖNEMİ EL YAZMASI KURAN, İLGİ ÇEKİYOR
 
TOKAT’ta Danişmendliler döneminde 1190 yılında yazılan Kur’an-ı Kerim, Anadolu’da o dönem elle yazılmış nadide eserlerden biri olma özelliği ile dikkat çekiyor. Tokat Müzesi’nde sergilenen Kuran-ı Kerim’in ketebesi orta kısmında yer alıyor. Tokat Kültür ve Turizm İl Müdürü Adem Çakır, “Anadolu’nun  Müslümanlaşması süreci döneminden elimizde kalan bir eser. Hattat ketebeyi kitabın orta kısmında bir sayfanın alt altına yerleştirmiş. Bu nedenle tarihini biliyoruz. Bir başka özelliği de çok rastlanmayacak şekilde satır altında Arapça meal kısmı var” dedi.

Maşat Höyük, Hanözü kazısı eserleri, Hıristiyanlık eserleri ve etnografya temelli eserlerin yanı sıra sikkeler ve süs eşyası sergilendiği Sulu Sokak Çarşısı’ndaki Arastalı Bedesten’de hizmet veren Tokat Müzesi’nde 8 asırlık el yazması Kur’an-ı Kerim dikkat çekiyor. Danişmendliler döneminde yazılan Kur’an-ı Kerim’in ketebesi orta kısmında bulunuyor. Ketebesinde hattat olarak Ebul Kasım bin Mahmud bin Ebul Kasım bin İbrahim bin Muhammed El İmami ismi yer alıyor. 

Müzede sergilenen Kur’an-ı Kerim’in 1190 yılında yazıldığını bildiklerini belirten Tokat Kültür Turizm İl Müdürü Adem Çakır, “Matbaadan önce bütün toplumlar kitapları el ile yazıyorlardı. Bizim kültürümüzde bu süreç daha uzun sürdü. Kur’an’ı Kerim’ler dinimizin temel kitabı olduğu için daha da özenli hazırlanmış kitaplar olarak öne çıkıyor. Buradaki Kuran-ı Kerim’in en temel özelliği Anadolu’da Türkler döneminde yazılmış nadide örneklerinden biri olmasından kaynaklanıyor. Yazım tarihi 1190. Daha eski eski tarihlerde yazılmış Kur’an-ı Kerim’ler Topkapı Sarayı’nda var. Ancak onlar Mekke’den, Medine’den getirilen kutsal eşyalar arasında sayılıyor. Müzemizdeki Kuran’ın özelliği Anadolu’nun Müslümanlaşması sürecinde yazılmış bir eser olması. Tabi ki bu kitabı saklamak kolay değil. Eski dönemdeki kağıtlardaki dayanıklılığını da düşünürsek bu daha farklı bir boyut kazanıyor. Bir de genellikle eski kitapların tarihini belirlemekte zorlanıyoruz. Ketebesinde, yani kitabın yazarının, yılının anlatıldığı, kitabın kimliği diyebileceğimiz bölüm genellikle son sayfalarda olur. Ve çok kullanıldığı için de son sayfalar genellikle ilk yırtılan, kopan sayfalar olur. Dolayısıyla da yıllarını tespit etmekte zorlanırız. Bu Kur’an-ı Kerim’de şansımız hattat, ketebeyi kitabın orta kısmında bir sayfanın altına yerleştirmiş. Sergide de o sayfa bulunmakta. Onun için rahatlıkla ve güvenle 1190 tarihli olduğunu söyleyebiliyoruz. Bir başka özelliği de satır altı meali olması. Bu çok rastlanan bir durum değildir. Satırın altında Arapça meal kısmı var” dedi.
Görüntü Dökümü
—————————-
-Müzeden görüntüler
-El yazması Kuran’ın bulunduğu bölüm
-Kitabın görüntüleri
-Kültür Müdürü Adem Çakır’ın açıklamaları
Haber-Kamera: Fatih YILMAZ-Halil İbrahim YEL/TOKAT, (DHA)  

=======

5) İZMİR’DE OTO YIKAMACILARDA ‘ÇAMUR’ YOĞUNLUĞU

İZMİR’de, rüzgarla birlikte Kuzey Afrika’dan taşınan tozlar yağmurla birlikte çamur olarak yağdı. Haftanın ilk gününe değin etkili olan toz taşınımının ardından araçları çamura bürünen sürücüler, oto yıkamacıların yolunu tuttu.

Kuzey Afrika’dan esen rüzgarla ortaya çıkan toz taşınımı, Türkiye genelinde etkili oldu. Geçen cumartesi gün başlayıp haftanın ilk gününe değin etkisini hissettiren toz taşınımı, yağmurla birlikte çamura dönüştü. Birçok vatandaş park yerlerindeki araçlarının üzerinin çamurla kaplandığını görünce şaşkınlık yaşadı. Tozun etkisini yitirmesi, yağmurun da sona ermesiyle birçok sürücü soluğu, oto yıkamacılarda aldı.
Oto yıkama çalışanı Kerem Vazgeç (29) “Hafta sonu çamur yağdı. Bugün de hava güzel. İnsanlar araçlarını yıkatmaya geldi. Yoğunluk normalden yüzde 80 daha fazla” dedi.
Bir diğer oto yıkama çalışanı Erdem Vazgeç (17),”Hafta sonu ve pazartesi çamurlu yağış gerçekleşti. Bugün insanlar arabalarını temizle etmeye geldi. Yoğunluk var” dedi.
Aracını yıkamaya gelen vatandaşlardan özel bir şirkette şoför Durmuş Gündoğdu (51) “Yağan yağmur çamuru da getirdi. Normalde yıkamayı düşünmüyordum. Çok kirlendiği için yıkatıyorun” dedi. Aracın yıkatmaya gelen bir diğer vatandaş gümrük müşaviri Perihan Yapıcı, “Aracım oldukça kirlendi. Bu nedenle yıkatmaya getirdim. Yaz geliyor. Bir daha çamur yağacağını düşünmüyorum” dedi. Yine aracına yıkatmaya getirenlerden emekli başkomiser Kamil Başaran (71) “Çamur yağmasından dolayı aracımız kirlendi. Önümüzü göremez olduk. Yıkatmaya getirdik. Sağ olsunlar yardımcı oluyorlar” dedi. 

Görüntü Dökümü
—————————-
-Çamura bürünen otomobillerden görüntü
-Yıkamacılarından görüntü
-Genel ve Detay görüntü
Haber- Kamera: Kadir ÖZEN / İZMİR, (DHA)
 

0
mutlu
Mutlu
0
_zg_n
Üzgün
0
sinirli
Sinirli
0
_a_rm_
Şaşırmış
0
vir_sl_
Virüslü
Reklam Alanı

Tamamen Ücretsiz Olarak Bültenimize Abone Olabilirsin

Yeni haberlerden haberdar olmak için fırsatı kaçırma ve ücretsiz e-posta aboneliğini hemen başlat.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Reklam
Reklam
Uygulamayı Yükle

Uygulamamızı yükleyerek içeriklerimize daha hızlı ve kolay erişim sağlayabilirsiniz.

Giriş Yap

Haberolduk.com - Son Dakika Haberler ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!