Reklam Alanı
Reklam Alanı

HABEROLDUK YURT BÜLTENİ – 2

Reklam Alanı
featured
service
Reklam Alanı

1) EŞİNİ VE 1,5 YAŞINDAKİ KIZINI KAYNAR SUYLA HAŞLAYAN SANIĞA 8,5 YIL HAPİS İSTEMİ
 
KONYA’da, sabah kahvaltı için uyandıran eşi Rukiye (23) ile kızı Eylül Ay’ı (1,5) üzerlerine kaynar su dökerek, haşladığı suçlamasıyla tutuklu yargılanan Ali Ay (28) hakkında, savcı mütalaasını verdi. Sıcak suyun ‘silah’ olarak değerlendirildiği olayla ilgili Ay’ın ‘canavarca hisle eşe karşı silahla yaralama’dan 7 yıl, kızına karşı ise ‘alt soya karşı silahla olası kastla yaralama’dan 1,5 yıl olmak üzere 8,5 yıl hapis cezasına çarptırılması istendi. 
Merkez Karatay ilçesi Nakipoğlu Mahallesi’nde oturan 6 yıllık evli Rukiye Ay, iddiaya göre, 9 Ocak’ta, kahvaltı yapmak için eşi Ali Ay’ı uyandırdı. Buna sinirlenen Ay, tartışmanın ardından çaydanlıktaki kaynar suyu eşinin üzerine döktü. Bu sırada sıcak su, kızları Eylül’ün de ayaklarına sıçradı. Kızını kucağına alıp, komşularının evine sığınan Rukiye Ay, ihbarla gelen sağlık görevlilerinin ilk müdahalesi sonrası Konya Şehir Hastanesi’ne kaldırıldı. Olayın ardından gözaltına alındıktan sonra serbest bırakılan Ali Ay, cumhuriyet başsavcılığı ve eşinin avukatının itirazı üzerine yeniden gözaltına alındı. Adliyeye sevk edilen Ay, çıkarıldığı mahkemece tutuklandı. Savcılık tarafından iddianame hazırlandı. Sıcak suyun ‘silah’ olarak değerlendirilmesi istenilen iddianamede Ay’ın, eşini yaraladığı gerekçesiyle 1 yıldan 4,5 yıla kadar, kızını yaraladığı için de 4 aydan 1,5 yıla kadar hapis cezasıyla yargılanması talep edildi. Ay’ın ayrıca eşini tehdit ettiği için 2 yıldan 5 yıla kadar da hapsi istendi.
BERAATİNİ İSTEDİ
Tutuklu sanık Ali Ay’ın 10’uncu Asliye Ceza Mahkemesi’nde görülen davasının 4’üncü celsesi yapıldı. Duruşmaya Ay, cezaevinden SEGBİS ile katılırken, taraf avukatları da salonda hazır bulundu. Ay, savunmasında, “Çocuğuma karşı olayı kasten yapmadım. Eşim bana karşı geliyordu. Beraatimi talep ediyorum” dedi.
‘SAĞLIĞI VE ALGILAMA YETENEĞİ BOZUK’ RAPORU 
Rukiye Ay’ın sağlık durumuyla ilgili Necmettin Erbakan Üniversitesi Adli Tıp Ana Bilim Dalı’nın hazırladığı ‘kesin rapor’ da mahkemeye sunuldu. Raporda, Ay’ın, tüm sırt bölgesi ve iki omuz bölgesinden birinci ve ikinci derecede yanık, sağ kalçada ikinci dereceden yanık, her iki omuz bölgesi dahil olmak üzere enseye uzanan yanığın ikinci ve birinci dereceden yanık olduğu belirtildi. Ayrıca raporda, basit tıbbı müdahaleyle giderilebilecek ölçüde hafif nitelikte olmadığına, kişiye acı veren, sağlığını ve algılama yeteneğini bozan durum oluşturduğuna, yaşamını tehlikeye sokmadığına, yüzünde sabit iz niteliğinde olmadığına ve vücutta kemik kırığına neden olmadığına yer verildi. 
SICAK SUYUN ‘SİLAH’ SAYILMASI İSTENDİ
Duruşmada cumhuriyet savcısı da mütaalasını verdi. Sıcak suyun ‘silah’ olarak değerlendirildiği mütalaada, “Rukiye Ay’ın nikahlı eşi olduğunu ve mağdurun öz çocukları olduğu olay günü Rukiye’nin sanığı uyandırmak istediği ve bu sebeple aralarında tartışma çıktığı tartışma sırasında sanığın eşi olan müştekiye ‘Sen hiçbir şeyi hak etmiyorsun. Çocuğu da alıp sana tekmeyi basacağım’ diyerek tehdit eyleminde bulunduğu, daha sonra da sofrada bulunan Türk Ceza Kanu’nu anlamında saldırı ve savunmaya elverişli nitelik taşıması nedeni ile silahtan sayılan kaynar su dolu çaydanlığı, başından aşağı döktüğü, bu esnada öz çocukları olan mağdur bebeğin de müştekinin yanında olması sebebiyle dökülen kaynar suyun mağdurun bacağına döküldü” denildi.
Savcı, mütalaasında sanığın ‘tehdit ve canavarca hisle eşe karşı silahla yaralama’ suçundan 7 yıl, kızı Eylül’e karşı ise ‘alt soya karşı silahla olası kastla yaralama’ suçundan 1,5 yıl olmak üzere toplam 8,5 yıl hapis cezasına çarptırılmasını istedi.
AVUKAT: DEPREM ÇANTASI GİBİ ÇANTA HAZIRLAMIŞ
Duruşmada söz alan Ali Ay’ın avukatı Merve Kahraman, “Rukiye bu eylemi tasarladı. Ali’nin elinde çaydanlık varken ona tırnaklarıyla saldırdı. Ali de refleks olarak elindeki suyu döktü. Rukiye plan yapıp, onu uygulamış. Önceden hazırladığı bir çanta da evde bulundu. Deprem çantası gibi önceden hazırlamış çantasını” diye konuştu.
Mahkeme heyeti, duruşmayı erteledi. 

Görüntü Dökümü 
———————–
– Rukiye Ay’ın hastanedeki görüntüsü 
– Şüpheliden detay
– Rukiye Ay’ın evde kızıyla birlikte görüntüsü

Haber- Kamera: Salih BÜYÜKSAMANCI KONYA DHA

=================================================

2) 700 YILLIK KALENİN VARİSİ OLAN AİLE, YENİ BİR KALE İÇİN DEVREDE
 
TRABZON’da, 13’üncü yüzyılda Cenevizliler döneminde inşa edilen Güzelhisar Kalesi’nin tapusunun kendilerine verilmesi için açtıkları davayı kazanan Üçüncüzade Ömer Paşa’nın torunları, bu kez de Gümüşhane’nin Torul ilçesindeki Manastır Kalesi’nin kendilerine ait olduğunu iddia etti. Üçüncüoğlu ailesi kaleyi vakıflarına kazandırmak için hukuki girişimlerde bulunmak üzere çalışmalara başladı. Araştırmacı-Yazar Güngör Üçüncüoğlu, “Kaleyi aldıktan sonra restore ettireceğiz. Dedikodular çıkıyor, ‘alacağız, satacağız’ diye. Bizim böyle bir gayemiz yok” dedi.
Gümüşhane’de yaşayan Üçüncüzade Ömer Paşa’nın torunları, kendilerine ait olduğunu öne sürdükleri tarihi kaleleri sahiplenme girişimlerini sürdürüyor. Ailenin ilk girişimi, Tarabzon’da 13’üncü yüzyılda Cenevizliler döneminde inşa edilen limana hâkim noktadaki Güzelhisar Kalesi oldu. Kalenin de yer aldığı bin 300 dönüm arazi için dava açıldı. Güzelhisar Kalesi arazisinin, 1737-1745 yılları arasında Osmanlı İmparatorluğu döneminde Trabzon Valiliği görevini üstlenen Gümüşhaneli Üçüncüzade Ömer Paşa’ya ait olduğunu öne süren torunları hukuk mücadelesi başlattı. Üçüncüzade Ömer Paşa’nın torunları, varis olduklarının tescili ve arazinin tapusunun kendilerine verilmesi için Torul Asliye Hukuk Mahkemesi’nde dava açtı. 
DAVA SONUÇLANDI, KALE SÜLALEYE AİT
4 yıl süren dava sonunda mahkeme, kalenin Üçüncüzade Ömer Paşa’nın varislerine ait olduğuna karar verdi. Dava sonucuna göre Üçüncüoğlu sülalesine mensup, Adnan Güngör Üçüncüoğlu, Edhem Üçüncü, Gürses Üçüncü, Nabi Üçüncü ve Hayrettin Üçüncü’nün eski Trabzon valilerinden Üçüncüzade Ömer Paşa’nın varisleri olduğu kesinleşti. Bu kararla birlikte kurulacak vakfın ardından, kalenin Üçüncüoğlu sülalesi adına tescili için yeni dava açılacak. Davanın sonuçlanmasıyla Üçüncüoğlu ailesinin kaleyi teslim alması bekleniyor.
BİR KALE DAHA ‘BİZİM’ DEDİLER
Üçüncüoğlu ailesi bu kez de Gümüşhane’nin Torul ilçesi Demirkapı köyündeki Manastır Kalesi’nin kendilerine ait olduğunu iddia etti. Aile kaleyi vakıflarına kazandırmak için hukuki girişimlerde bulunmak üzere çalışmalara başladı.
‘TALAN EDİLDİ, YOK EDİLDİ’
Üçüncüoğlu Dernek Başkanı Araştırmacı-Yazar Güngör Üçüncüoğlu, Manastır Kalesi’nin de vakıf senedinde olduğunu belirterek, burayı da kendi kuracakları vakıf üzerine almak için hukuki girişimlere başladıklarını söyledi. Üçüncüoğlu, “Bu kale Cenevizliler zamanında yapılmış. Fatih Sultan Mehmet 1461 yılında Trabzon’u fethettikten sonra 1479 yılında Torul ve Kürtün’ü Osmanlı’ya kattığında, bu bölgeleri 21 tımarlı olarak Üçüncüoğlu sülalesine vermiş. O dönemlerde şimdiki Torul bölgesinde yerleşim olmadığı için daha çok bu kalenin çevresinde yerleşim oluşmuş. Şu an kalenin bulunduğu yer Manastır, bugünkü adıyla Demirkapı köyünde. Cenevizlilerden kalan bu kale onarılarak okul yapıldı. 18’inci asra kadar bu kalede yaşadılar daha sonra hem kalabalık olma sebebiyle hem de o dönem Hıristiyan Çepnilerle aralarında süren çatışmalar nedeniyle bölgeden ayrılarak Torul’un merkezine indiler. Oranın boşalmasıyla birlikte hazine avcılarının hışmına uğradı. Talan edildi, yok edildi” dedi.
‘KALEYİ ALIP SATMA GAYEMİZ YOK’
Kaleyi aldıktan sonra restorasyon yaptıracaklarını anlatan Üçüncüoğlu, “Dedikodular çıkıyor ‘kaleyi ‘alacağız, satacağız’ diye. Bizim böyle bir gayemiz yok. Birileri çıkıyor biz Üçüncüoğulları’ndanız diye konuşuyor. Torul’a bir kere gelmemişlerdir. Konuşanı da susturmak mümkün değil. Ben Üçüncüoğlu Derneği’ni 2000 yılında kurdum, başkan olarak hala devam ediyorum. Benim hayatım tarihi araştırmalarla, soyumu araştırmakla geçti, merak edenler gelip bana sorabilir. Kale davası sonuçlanınca benim derneğimde yaklaşık 150 kişi vardı. Şu anda 5 bine yakın bir rakam var. Hollanda’dan, Almanya’dan, Fransa’dan hatta Amerika’dan bile beni arayan akrabalarım var. Onlarla da görüşüyoruz. Kimisi bu duruma maddi olarak bakıyor. Biz kesinlikle bu konuya manevi amaçlarla bakıyoruz. Mahkemeden karar çıktığı anda, vakıf senedimizde eğitim, öğretim, çocuk ve kadın hakları ele alınacak” diye konuştu. 

Görüntü Dökümü
————————
– Manastır Kalesi’nden görüntüler
– Güngör Üçüncü Röp
– Muhabir anonsu (Uğur AYDIN)
– Detaylar

Reklam Alanı

Haber: Uğur AYDIN  Kamera: Sinan UÇAR GÜMÜŞHANE-DHA

===============================================

3) SEDANUR, VEFAT EDEN BABASININ MUHTARLIK BAYRAĞINI DEVRALDI
 
SAMSUN’un İlkadım ilçesi Fatih Mahallesi’nde yapılan ara seçimde muhtarlığı, 2016 yılında kalp krizi sonucu yaşamını yitiren Muhtar Yaşar Keklik’in kızı Sedanur Keklik (26) kazandı. Babasının izinden gideceğini anlatan Keklik, “Babam bana çok güzel bir miras bıraktı. Hedefim, babamın yolunda hizmet etmek” dedi.
İlkadım ilçesine bağlı Fatih Mahallesi’nde uzun yıllar muhtarlık yapan ve ‘efsane muhtar’ olarak bilinen Yaşar Keklik, 2016 yılında kalp krizi sonucu hayatını kaybetti. Yapılan ara seçimlerde Tonguç Ali Anıl muhtar seçildi, Yaşar Keklik’in kızı Sedanur Keklik’i de birinci azası yaptı. Ancak Anıl işlerinin yoğunluğu nedeniyle istifa etti. Muhtarlık işleri ile yakından ilgilenen Sedanur Keklik de geçen hafta sonu yapılan muhtarlık ara seçimlerinde adaylığını açıkladı ve bin 151 oy alarak Fatih Mahallesi’nin yeni muhtarı seçildi. Babasının kendisine çok güzel bir miras bıraktığını anlatan Keklik, onun izinden gideceğini ifade etti.
‘ÇOK GÜZEL BİR SONUÇ ELDE ETTİK’
Babası Yaşar Keklik’in 2009 yılında muhtarlık için adaylığını açıkladığını ifade eden Sedanur Keklik, “İlk seçimini çok az bir farkla kazandı. 2014 yılında yapılan seçimlerde de çok büyük bir farkla yeniden muhtar seçildi. Ancak 2016 yılında muhtarken kalp krizi geçirdi ve vefat etti. Daha sonra 1’inci azamızın 6 aylık bir muhtarlık dönemi oldu. Ara seçimler oldu ve adaylık için 25 yaşını bitirmiş olmak gerekiyordu, o dönem benim yaşım tutmuyordu. Tonguç Ali Anıl amcam, muhtarlığa aday oldu. Yine bu dönem de muhtarlık işlerinin hep içinde oldum, birinci aza olarak görev yapıyorum. Tonguç Ali amcam, işlerinin yoğunluğu nedeniyle 2017 yılında istifa edince, ben de birinci aza olduğum için imza yetkisi bana geçti. Geçen sene pandemiden dolayı seçim olmadı, bu sene yapıldı ve adaylığımızı açıkladık. Çok güzel bir sonuç elde ettik, seçim günü beni görüp ağlayan teyzelerim ve amcalarım oldu. Çok şükür mazbatamızı aldık” dedi.
‘BENİ GÖRÜNCE, HERKES BABAMA DUA EDİYOR’
Muhtarlık seçimlerinde ve işlerinde her zaman babasının yanında olduğunu anlatan Keklik, “Onun sevgisini ve hassasiyetini çok iyi biliyordum. Bu sevgi ve hassasiyet, beni onun yaşantısına yöneltti. Çünkü geriye çok güzel insanlar ve dostluklar bırakmıştı. Bu hayatta milyoner olsanız böyle güzel bir mirasa sahip olamazsınız. Mahallemizi, ahde vefanın başkenti olarak görüyorum. Bu sokağın adı Yaşar Keklik Sokak ve her yerde babamın fotoğrafları var. Beni görünce, herkes babama dua ediyor. Hedefim, babamın yolunda hizmet etmek, inşallah bize güvenenleri mahcup etmeyiz. Gençler bu ülkenin ana temelidir, gençlerin her zaman önü açılmalı. Beni tanıyan ve bilen herkes, bana destek oldu” şeklinde konuştu.
‘SEÇİM SONUÇLARINDAN ÇOK MUTLUYUZ’
Mahallede oturan Fuat Tek, “20 senedir bu mahallede yaşıyorum. Vefat eden Yaşar ağabeyi de çok iyi tanırdım. Sedanur ise bizim kardeşimiz, bir nevi kızımız. Yıllardır babasının izinden gidiyor ve emeklerinin sayesinde şimdi muhtar oldu. Seçim sonuçlarından çok mutluyuz” şeklinde konuştu.

Görüntü Dökümü
———————–
– Mahalleden detaylar
– Muhabir Zeynep Irmak Öcal anons
– Muhtar Sedanur Keklik’den detaylar
– Hayırlı olsun ziyaretlerinden detaylar
– Muhtarın sokakta vatandaşlar ile konuşmasından detaylar
– Muhtar Sedanur Keklik’in röportaj
– Mahalleli Fuat Tek’in röportajı
– Muhtar seçildiği gün kutlamalardan ve mahalle turundan görüntüler

Haber-Kamera: Zeynep Irmak ÖCAL, Oğuzhan UYSAL/ SAMSUN, (DHA) –

==========================================

4) OTOMOBİL ALEV TOPUNA DÖNDÜ, SÜRÜCÜ CANINI KIL PAYI KURTARDI
 
BARTIN’da, akaryakıt istasyonunda LPG dolumu yapıldıktan sonra çalıştırılan otomobil, alev aldı. Sürücü Muhammet Balcı (48), alev topuna dönen araçtan son anda inerken, bu anlar, güvenlik kamerasına yansıdı. 
Kozcağız beldesi girişindeki akaryakıt istasyonuna dün akşam gelen Muhammet Balcı’nın, LPG dolumu yapıldıktan sonra çalıştırdığı otomobili bir anda alev aldı. Aracın içinde alevlerin arasında kalan Balcı, kapıyı açarak, son anda kendisini dışarı attı. Akaryakıt istasyonundaki çalışanların anlık müdahalesi ile otomobildeki yangın söndürüldü. Balcı ise ihbarla gelen sağlık ekiplerince ambulansla Bartın Devlet Hastanesi’ne kaldırıldı. Muhammet Balcı’nın vücudunda hafif yanıklar oluştuğu ve sağlık durumunun iyi olduğu öğrenildi. Aracın alev alması ve sürücünün yaşadığı o anlar, güvenlik kamerasına anbean yansıdı.  

Görüntü Dökümü
———————–
-Güvenlik kamera görüntüleri 

Haber:Ayhan ACAR/ BARTIN,(DHA)

==========================================

5) MOTOSİKLETLİ KURYELERİ KORONAVİRÜS DEĞİL KAZALAR ÖLDÜRÜYOR
 
İZMİR Motosikletli Kuryeler Derneği Başkanı Burhan Akgül, 1 yıl 3 aylık zaman diliminde, yurt genelinde 230, İzmir’de 40 motosikletli kuryenin trafik kazalarında yaşamını yitirdiğini açıkladı. Akgül, “Şimdiye kadar İzmir’de koronavirüs yüzünden vefat eden arkadaşımız yok ancak kazalar can alıyor. Yalnızca son 1 hafta içinde 3 arkadaşımız kazada hayatını kaybetti” dedi.
Pandemi döneminde online alışverişin yoğunluk kazanmasıyla motosikletli kuryelere artan talep, kazaların da çoğalmasını beraberinde getirdi. Motosikletli kuryeler, hızla çoğalırken, kaza haberleri de art arda geldi. İzmir Motosikletli Kuryeler Derneği Başkanı Akgül, pandemiye yönelik tedbirlerin alındığı 1 yıl 3 aylık zaman diliminde, yurt genelinde 230, İzmir’de 40 motosikletli kuryenin trafik kazası nedeniyle yaşamını yitirdiğini açıkladı. Çok sık kaza haberlerinin alındığını belirten Akgül, “Şimdiye kadar İzmir’de koronavirüs yüzünden vefat eden arkadaşımız yok. Yurt genelinde olduğu gibi maalesef İzmir’de de çok sık kaza haberi alıyoruz. Son 1 hafta içinde 3 arkadaşımız kazada hayatını kaybetti. Bu 3 kişi de dikkatsizlik nedeniyle yaşamlarını yitirdi. Bunun sebebi ise motosikletli kuryeliğe yönelik yeterli eğitim verilmemesidir” dedi.
‘İŞTEN ÇIKARILMA KORKUSUYLA KURALSIZLIĞA İTİLİYORLAR’
Her motosikletli kuryenin eğitim alması gerektiğinin altını çizen Akgün, “Ölüm riskini ortadan kaldırmak için düşme anında nasıl düşülmesi gerektiğinin bile teknikleri var. Motorlu kurye arkadaşlarımızın çalışma saatleri oldukça uzun olduğu için uykusuz kaldıkları halde göreve devam ediyorlar bu durum da kazaları beraberinde getiriyor. Özellikle ticari taksi ve dolmuş kullananların dikkatli olması gerekiyor. Biz motorlu kuryelere daha fazla hassasiyet göstermeliler. Pek çok kişi hala bizi trafikte taşıttan saymıyor. Ayrıca firmaların ‘süre’ ve ‘hızlı servis’ konusundaki baskısı kaldırılmalı. Online yemek siparişlerinde arkadaşlarımız işten çıkarılma korkusuyla hızlı olmak adına kuralsızlığa itiliyor” diye konuştu.
İzmir Motosikletli Kuryeler Dernek Başkan Yardımcısı Uğurcan Güncü ise “Geçtiğimiz hafta sokağa çıkma kısıtlamasının olduğu gün kaza geçirdim. Paket esnasında normal hızda seyrederken önümdeki araç kapısını bir anda açınca ben yaralandım ve sol bacağım alçıya alındı. Kısıtlamanın olduğu günler insanlar yolların boş olduğunu düşünerek dikkatsiz araç kullanıyorlar. Kısıtlama günlerinde bizim de tam tersine işlerimiz çok yoğun oluyor ve sürekli trafikte oluyoruz. Yaralanma ve ölüm oranları oldukça çoğaldı. Bizler motor üstündeki insanlarız ve kaporta biziz. Tüm sürücülerimizin daha dikkatli olmasını istiyoruz” dedi. 

Görüntü Dökümü
———————–
-Motosikletli kuryelerden genel detay görüntü
-Burhan Akgül ile röp.
-Uğurcan Güncü ile röp.

Haber: Hande NAYMAN Kamera: Tekin GÜRBULAK / İZMİR, (DHA)

==========================================

6) UYUŞTURUCUNUN ETKİSİYLE İNDİĞİ DERE YATAĞINDA MAHSUR KALDI
 
BURSA’da, uyuşturucu maddenin etkisiyle, indiği dere yatağında mahsur kalan Recep Delikan (52), itfaiyenin halatlı istasyonuyla kurtarıldı.
Olay, dün saat 21.00 sıralarında merkez Yıldırım ilçesi Anadolu Mahallesi’nde meydana geldi. Uyuşturucu maddenin etkisinde olduğu belirtilen Recep Delikan, serinlemek için yaklaşık 5 metrelik duvardan atlayıp, Gökdere deresine girdi. Ancak şoka giren Delikan, dere yatağında mahsur kaldı. Delikan’ı gören mahalleli, durumu polis, itfaiye ve sağlık ekiplerine bildirdi. Bölgeye sevk edilen itfaiye ekipleri, halatla kurduğu istasyonla, Recep Delikan’ı dere yatağından çıkardı. İlk müdahalesi sağlık ekiplerince yapılan Delikan, Bursa Yüksek İhtisas Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne kaldırıldı. Recep Delikan’ın durumunun iyi olduğu belirtildi.

Görüntü Dökümü
————————
-Dere yatağından detaylar
-Şüphelinin dere yatağından çıkarılmasından detaylar
-Polis, itfaiye ve sağlık ekiplerinden detaylar
-Genel detaylar

Haber-Kamera: Semih ŞAHİN/BURSA, (DHA)

==========================================
 

0
mutlu
Mutlu
0
_zg_n
Üzgün
0
sinirli
Sinirli
0
_a_rm_
Şaşırmış
0
vir_sl_
Virüslü
Reklam Alanı

Tamamen Ücretsiz Olarak Bültenimize Abone Olabilirsin

Yeni haberlerden haberdar olmak için fırsatı kaçırma ve ücretsiz e-posta aboneliğini hemen başlat.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Reklam
Reklam
Uygulamayı Yükle

Uygulamamızı yükleyerek içeriklerimize daha hızlı ve kolay erişim sağlayabilirsiniz.

Giriş Yap

Haberolduk.com - Son Dakika Haberler ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!