Reklam Alanı
Reklam Alanı

HABEROLDUK YURT BÜLTENİ- 4

Reklam Alanı
featured
service
Reklam Alanı

BOĞAZINA BIÇAK DAYADIĞI USTASINI, 5 SAAT REHİN ALDI
 
ANTALYA’nın Manavgat ilçesinde bir restoranda çalışan garson Kamil T.A. (25), ustası Lütfü Salman’ın birini boynuna dayadığı 2 bıçakla rehin aldı. Lütfü Salman’ı restorandan çıkarıp, yaklaşık 800 metre ileride bulunan alışveriş merkezi önüne götüren Kamil T.A., Lütfü Salman’ın boynunu kesmeye kalkıştı. Rehine krizi, Lütfü Salman’ın Kamil T.A.’nın elinden kurtulmasıyla yaklaşık 5 saat sonra sona erdi.

Bahçelievler Mahallesi Sorgun Bulvarı’ndaki bir restoranda 15 gün önce garson olarak çalışmaya başlayan ve iş yerinin üst katında bulunan dairede kalan Kamil T.A., bugün saat 05.00 sıralarında bilinmeyen nedenle restoranda 2 ekmek bıçağından birini ustası Lütfü Salman’ın boğazına dayayarak, rehin aldı. Restoran çalışanları tarafından haber verilmesi üzerine olay yerine çok sayıda polis ve sağlık ekipleri sevk edildi. Polis ve görevlilere zor anlar yaşatan, kendi vücudunu kesen, kimsenin olmadığı restoranın mutfak kısmında, “Güvenlik kameralarını açın. Kameralar gelsin. Arka taraftaki çıksın oradan. Benim sigortam yok” diye bağıran Kamil T.A., bir süre sonra rehin aldığı ustasıyla iş yerinden çıkarak, Sorgun Bulvarı’nın karşı tarafına geçti.
‘BENİ KESİN ÖLDÜRECEKSİNİZ’
Polisin ikna çabalarına karşın Kamil T.A., boğazına bıçak dayadığı Lütfü Salman’ı zorla yürüterek, yaklaşık 800 metre ilerideki alışveriş merkezinin kapısına götürdü. AVM girişinde sıkıştırılan Kamil T.A., polislerin saatlerce ikna çabasına rağmen Salman’ı bırakmaya yanaşmadı. Polislere güvenmediğini söyleyip jandarma görevlilerini isteyen Kamil T.A., olay yerine gelen Antalya Özel Harekat Şube Müdürlüğü polislerini önce asker zannetti. “Aha asker geldi, beni kesin öldüreceksiniz” diye panikleyen Kamil T.A.’yı, polis gelenlerin özel harekat polisi olduğunu anlatarak güçlükle sakinleştirdi.
‘BENİM ARTIK BURADAN KURTULUŞUM YOK’
Özel harekat polislerinin de ikna edemediği Kamil T.A.’nın etkisiz hale getirilmesi için savcılıktan izin istendi. Sık sık, “Yaklaşmayın, hem ustayı hem de kendimi öldürürüm” diyen, su isteyen ve sigara içen Kamil T.A., bir süre sonra etrafının tamamen kuşatılmış olduğunu anlayınca, “Benim artık buradan kurtuluşum yok, siz beni ya öldürecek ya da hapse atacaksınız” diye konuştu. Kamil T.A.’nın sözleri üzerine polis yetkilileri, kendisine zarar vermeyeceklerini, şu ana kadar herhangi bir suç işlenmediğini, sadece karakola gidip ifadesini alıp serbest bırakacaklarını söyledi.
Sürekli sağdan ya da soldan kendisine saldırı olacağını zannederek etrafına bakınan Kamil T.A.’nın oturduğu yerde, elinde tuttuğu ekmek bıçağıyla hareket ederken, rehin tuttuğu Lütfü Salman’ın boğazını kesti. Bu sırada can havliyle silkelenen Salman, Kamil T.A.’nın elinden kurtulmayı başardı. Yakın mesafede bekleyen polis ekipleri tarafından yaka paça etkisiz hale getirilen Kamil T.A., polislere hakaret etti.
Yaklaşık 5 saat süren rehine krizinin ardından gözaltına alınan Kamil T.A., özel harekat polisleri tarafından minibüsle emniyete götürüldü. Bu sırada Kamil T.A., AVM çalışanları tarafından linç edilmek istendi. Lütfü Salman da sağlık ekipleri tarafından hastaneye götürüldü. Salman’ın sağlık durumunun iyi olduğu belirtildi.

Görüntü dökümü
————–
– Restorandan görüntüler
– Restoranın dışında vatandaşlar
– Kamil T.A. rehinenin restorandan çıkışı
– Yolun karşısına geçişi
– İş yerinin önünde durmaları
– Kamil T.A.’nın rehineyi boğazına bıçak dayalı olduğu halde yolda yürütmesi
– Alışveriş merkezi önüne gelmeleri
– Polis görevlilerinin ikna çabaları
– Özel harekat polislerinin gelmesi
– İkna çabaları
– Kamil T.A.’nın etkisiz hale getirilmesi
– Rehinenin götürülmesi
– Kamil T.A.’nın özel harekat minibüsüne götürülmesi
– Vatandaşların linç girişimi
HABER- KAMERA: Mithat ABAKAN- Ömer KARÇA/MANAVGAT (Antalya), (DHA)

======================================

TRABZON’DA SALGINDA ANNE ADAYI ÖLÜMLERİ 7 KAT ARTTI, AŞI ÇAĞRISI GELDİ
 
TRABZON’da pandemi döneminde hamile anne adayı ölümlerinin 7 kat arttığını belirten Sağlık Bilimleri Üniversitesi Trabzon Kanuni Eğitim ve Araştırma Hastanesi Kadın Doğum Kliniği Sorumlusu Prof. Dr. Yeşim Bayoğlu Tekin “Bu çok ciddi bir rakam. Sadece bölgemizde değil, dünya genelinde de benzer oranlar söz konusu” dedi. Prof. Dr. Tekin, tüm anne adaylarına aşı çağrısı yaptı.

Reklam Alanı

Sağlık Bilimleri Üniversitesi Trabzon Kanuni Eğitim ve Araştırma Hastanesi Kadın Doğum Kliniği Sorumlusu Prof. Dr. Yeşim Bayoğlu Tekin, pandemi ile birlikte dünya genelinde anne adayı ölüm oranlarının yükselmeye başladığını belirtti. 
Prof. Dr. Tekin, “Pandemi başlamadan önce dünya genelinde 100 binde 16 ila 14 oranlarında anne adayı ölümü yaşıyorduk. Bu bizim için Amerika, Avrupa’dan bile çok daha iyi rakamlardı. Tüm dünyada olduğu gibi anne adayı ölüm oranlarında da ciddi artış oldu. Trabzon’da geçen yıla oranla hamile anne adayı ölümünde 7 kat artış yaşadık. Bu çok ciddi bir rakam. Sadece bölgemizde değil, dünya genelinde de benzer oranlar söz konusu. Pandeminin başından beri Covid-19’a bağlı 7 anne adayı ölümümüz var. Daha önceki yıllarda yoktu. Kimisi enfeksiyonun erken döneminde çok ağır seyrettiği için yaşamını kaybetti. Bir anne adayımız da gebeliğin başında Covid-19 geçirerek sonraki süreçlerde oluşan komplikasyonlara bağlı hayatını kaybetti. Bunun yanı sıra Covid-19 nedeniyle uzun süre yoğun bakımda yattıktan sonra enfeksiyon bulguları kalmamış olsa bile ek problemlere bağlı olarak hayatını kaybeden anne adaylarımız da oldu” diye konuştu.
‘GEBELİĞİN İLK 3 AYINDAN SONRA AŞI GÜVENLE YAPILABİLİR’
Hamile kadınların gebeliğin ilk 3 ayından sonra güvenle koronavirüs aşısı yaptırabileceğini söyleyen Prof. Dr. Tekin, “Gebelikte Covid-19 aşısı yapılan gruplarla ilgili yapılan yayınlar var. Covid-19’a kıyasla çok daha az yan etkiyle bu süreç atlatılıyor. Aşıya bağlı olabilecek yan etkiler; enjeksiyon yerinde basit ağrı, genel bir kırgınlık, gribal semptomlar gibi çok basit bulgularla bu süreç geçebiliyor. Şu ana kadar aşıya bağlı gebelikte ölüm ya da ağır komplikasyon bildirilmemiş. Bunlar bizim için hep olumlu veriler. Yeni yayınlanan bir kılavuzda, gebeliğin herhangi bir döneminde aşı yapılmasının sakıncalı olmadığına dair yeni bilgiler paylaşıldı. Bunu da yakında tüm anne adayları ve toplumla paylaşacağız. Aşı, gebeliğin ilk 3 ayından sonra güvenle yapılabilir” dedi.   
‘BEBEĞİNİZE VE KENDİNİZE YAŞAM HAKKI TANIYIN’
Prof. Dr. Tekin, tüm anne adaylarına aşı çağrısında bulunarak “Aşıdan korkmayalım. Sonuçta burada yaşamak önemli. Ölüm mü, yaşamak mı? Burada hem sevdiklerinizi hem kendinizi korumak için aşıyı öneriyoruz. BionTech grubu aşılarda, aşılanan bireylerde gebelikte ölüm bildirilmemiş. Hastalık daha hafif seyrediyor, hastaneye yatış oranları çok düşük ve ağır hastalık ve ölüm gibi durumlar aşılanan grupta yaşanmıyor. Bu yüzden tüm gebelerimizi aşılanmaya davet ediyorum. Hem bebeğinize hem kendinize yaşam hakkı tanımak için mutlaka Covid-19 aşısı yaptırın” ifadelerini kullandı. 

Görüntü dökümü:
– Prof. Dr. Yeşim Bayoğlu Tekin
– Hastane detayları
– Sokak detayları
Haber-Kamera:Selay SAYKAL/TRABZON(DHA)

======================================

TERÖR NEDENİYLE HASRET KALDIKLARI KÖYLERİNİ 30 YIL SONRA GÖRDÜLER

HAKKARİ’de 1990’lı yıllarda terör örgütü PKK’nın baskısıyla göç etmek zorunda kalanlar, güvenlik güçlerinin operasyonlarının ardından yeniden köylerine geldi. Yaklaşık 150 araçlık konvoyla köylerine giden köylüler ceviz, üzüm ve sumak topladı. Köylerini yıllar sonra gören kadınlar ise Kürtçe ağıtlar yaktı.
Hakkari’nin Irak sınırındaki Çukurca ilçesine 15 kilometre mesafedeki 300 hane ve 900 nüfusa sahip olan Kurudere köyü, 1990 yıllarında terör örgütü PKK’nın baskısı nedeniyle boşaltıldı. Burada yaşayanlar, çevre illere veya batı şehirlerine göç etmek zorunda kaldı. Terör nedeniyle geri dönemeyen köylüler, 30 yıl sonra köylerini gördü. Köylerinde olmanın sevincini yaşadıklarını belirten vatandaşlar, burada ceviz, üzüm ve sumak topladı. Köylerini yıllar sonra gören kadınlar ise Kürtçe ağıt yaktı, uzak kalmalarına sebep olanlara beddua etti.
‘KÖYÜMÜZE TEMELLİ YERLEŞMEK İSTİYORUZ’
Köylerine girişin 30 yıldır yasak olduğunu belirten Nihat Arslan, yıllar sonra dönmenin mutluluğunu yaşadıklarını ifade ederek, “30 yıldır köyümüze giriş yasaktı, gelemiyorduk. Yıllar sonra köyümüzü görmek nasip oldu. Bayağı kalabalık geldik. 300 hanelik köyümüzdür. Keşke bunları yaşamasaydık ve köylerimizden gitmek zorunda kalmasaydık. Başka köyler gibi köyümüzde olup tarımla uğraşsaydık. Çok mutluyuz. Anlatılamayacak bir duygu. Çocukluğumuz buralarda geçti. Şu an köyümüz güvenlidir, her yerde askerler var. Temelli köyümüze yerleşmek, tarımla uğraşmak istiyoruz” dedi. Muhtar Ferdi Aksaç ise köylülerin dün geceden beri mutluluktan uyumadıklarını söyledi.

Görüntü dökümü
———————-
– 30 yıl sonra köye gelenlerin ceviz sumak ve üzüm toplaması
– Gözyaşlarına hakım olamayan kadınlar 
– Ağıt yakan kadınlar
– Köylü Nihat Arslan konuşması
– Hasadın yapılması
– Muhtar Ferdi Aksaç konuşması
– Genel detay
Mehmet ÖZKAN/ÇUKURCA, (Hakkari), (DHA)-

======================================

TÜRKİYE’NİN İLK ‘KOKU UZMANI’ ADAYLARI, SON DERSLERİNİ BAYEZİD KÜLLİYESİ’NDE İŞLEDİ
 
TÜRKİYE ve dünyada, ‘koku uzmanlığı’ eğitimi veren tek kurum olan Koku Kültürü ve Turizm Derneği’nin bünyesinde kurduğu Koku Akademisi’nde eğitim gören ilk kursiyerler, Osmanlı’nın koku, müzik ve su elementlerini kullandığı şifa merkezlerinden Avrupa Müze Ödüllü, UNESCO Dünya Kültür Mirası Geçici Listesi’ndeki Sultan 2’nci Bayezid Külliyesi Sağlık Müzesi’nde son derslerini işledi.
Türkiye’de koku uzmanı Bihter Türkan Ergül öncülüğünde, 2017’de kurulan Koku Kültürü ve Turizm Derneği bünyesinde oluşturulan Koku Akademisi, ilk mezunlarını vermeye hazırlanıyor. Türkiye tarihinde, Anadolu ve Mezopotamya’da yaşayan medeniyetlerden bugüne koku kültürünü araştırıp, gelecek nesillere aktarmayı hedefleyen akademide 8 kişilik öğrenci grubu, 120 saatlik eğitimle uzmanlığa hazırlanıyor. Mesleki Yeterlilik Kurumu sınavından geçmeleri halinde uluslararası geçerlilikte sertifika almaya hak kazanacak öğrenciler, ‘Koku ve müzik’ temalı son derslerini ise Osmanlı’nın şifa merkezi, Avrupa Müze Ödüllü, UNESCO Dünya Kültür Mirası Geçici Listesi’ndeki 2’nci Bayezid Külliyesi Sağlık Müzesi’nde yaptı.
‘SÜMERLER’DEN OSMANLI’YA BURASI BİR KOKU UYGARLIĞI’
Dernek Kurucusu ve koku uzmanı Bihter Türkan Ergül, Türkiye’nin geçmişte bir koku uygarlığına sahip olduğunu belirterek, “Mezopotamya, Hitit, Selçuklu, Osmanlı, Babil ve Sümerler’e baktığınız zaman bir koku kültürü burası. Ritüellere bakıyorsunuz, şifahaneden kozmetiğe, devlet erkanından gündelik hayata koku her yerde var. Koku Akademisi’nin kurulmasının sebebi, bir meslek standardını verebilmek. Koku Akademisi’nde verdiğimiz eğitimler şöyle, koku ve tat, koku ve gastronomi, koku ve gıda, koku ve hastalıklar. Parfüm tasarımı, aromaterapi, ziraat, topraktan şişelenmeye kadar geçen bütün serüveni anlatır, Koku Akademisi. Notalama, temel nota, kalp nota, baş nota. Örnek olarak uçucu yağlarda ne neye iyi gelir, damıtma yöntemleri, sabit bazlı yağlar, uçucu bazlı yağlar. Aklınıza kokuyla ilgili gelebilecek her şey Koku Akademisi’nde bir eğitim olarak veriliyor” diye konuştu.
‘KOKU AKADEMİSİ DÜNYADA VE TÜRKİYE’DE BİR İLK’
Kursiyerlerin eğitim sonrası sınava girdiğini belirten Ergül, “Bu eğitimi aldıktan sonra, Meslek Yeterlilik Kurumu’nun açmış olduğu sınava tabi tutulan öğrenciler, başarıyla geçtikten sonra uluslararası geçerliliği olan bir meslek edinmiş oluyorlar. Koku uzmanlığı aslında yükselen bir trenddedir. En güzel yanı da ülkemizden, meslek standartlarını oturttuğumuz koku uzmanlığının arkasında kurmuş olduğumuz Koku Akademisi, dünyada ve Türkiye’de bir ilk” dedi.
‘AMACIMIZ BU KÜLTÜRÜ YAYGINLAŞTIRMAK’
Amaçlarının koku kültürünü yaygınlaştırmak olduğunu söyleyen Ergül, “Son dersimiz olan müzikle koku tedavisi tabi ki 2’nci Beyazıt Külliyesi’nde, yüzlerce yıldır yapılan koku, müzik ve suyla tedavilerde bir ders vermek istedik burada. Daha doğrusu dersimizi burada işlemek istedik. Öğrencilerimiz Bakü, Dubai, Katar ve Almanya’dan katılıyorlar. Uluslararası katılan öğrencilerimize Osmanlı İmparatorluğu’nun yapmış olduğu bu eşsiz mekanda tedaviler nasıl oluyordu? Müzik, koku ve su tedavileriyle ilgili son dersimizi aktarmak için buradayız. İstediğimiz şu, burada yaşadığımız koku değerlerini, koku kültürünü vermiş olduğumuz eğitimlere katılan öğrencilerle dünyanın dört bir yanına hem meslek kazandırmak, hem de bu kültürü yaygınlaştırmak” ifadelerini kullandı.
‘MAKAMA GÖRE FARKLI KARIŞIMLARLA TEDAVİ EDİYORLARDI’
Türk müziğinde her makam için farklı bitki karışımı olduğunu belirten Ergül, “Koku kültürlerini işliyoruz mesela. Örneğin Osmanlı’da kız istemeye gittiğiniz zaman yanınızda zambak kokusu götürürsünüz, bu ‘kızınıza talibiz’ demek. Şerbet karanfilli geliyorsa bu, ‘buyurun gelin kızımızı isteyin’ demek, şerbetler sade geliyorsa ‘hiç kapıma gelme sana verecek kızım yok’ demek. Bu muhteşem yapının altında da hastalıklar tedavi edilirken örneğin Irak makamının karşısında yakılan bitki karışımları farklı, Neva makamında farklı. Ecdat bunu o kadar güzel uygulamış ki, istiyoruz ki akademimizde eğitim alanlar bu bilgileri de alıp ülkelerine dönsünler” dedi.
‘KÜLTÜRÜMÜZÜN FARKINDALIĞINI YAYMAK İSTİYORUZ’
Akademi bünyesinde eğitim veren İstanbul Devlet Opera ve Bale Sanatçısı Serap Çiftçi de koku konusunda kültürün farkındalığını tüm topluma yaymayı amaçladıklarını vurgulayarak, “Kendi kültürümüzün farkındalığını, tüm topluma yaymak amacıyla bu bir gönül projesidir. Diliyorum ki, çok insana ulaşsın. Biz neydik, ne yaptık ve neler yapabiliriz? Amacımız bu. Bugün de çok güzel bir başlıkla buradayız, harika bir ortamda, tam da buraya yakışır bir ortamda Koku Kültür ve Turizm Derneği ile beraberiz” dedi.
‘KOKU UZMANLIĞI, PARFÜMÖRLÜĞÜN BİR ÜST KADEMESİ’
Koku Kültür ve Turizm Derneği Başkanı Deniz Çelik ise koku kültürünün merkezi Fransa olarak bilinse de temelinin Anadolu toprakları olduğunu söyleyerek, “Biz bu amaçla yola çıktık. Tekrar buradan dünyaya yayılmak istiyoruz. Bununla ilgili ilk adım olarak da koku uzmanlığı mesleğini tanıttık dünyaya. Dünyada bir ilk bu. Şu anda dünyada parfümörlük var ama biz bunun bir üst kademesini koku uzmanlığını tanıttık ve Avrupa Birliği de bunu kabul etti. Şu anda parfümörlük mesleği, koku uzmanlığının bir alt mesleği olarak geçiyor” diye konuştu.
Sultan 2’nci Bayezid Külliyesi Sağlık Müzesi Müdürü Ruhi Pehlivancık, müzede verilen koku eğitiminin, Osmanlı’da kullanılan metotların yeniden değerlendirilmesi ve görünürlüğünün artırılması açısından önemli olduğunu dile getirdi. Pehlivancık, “Bununla beraber Trakya Üniversitesi olarak yalnızca müzecilik anlayışından ziyade bu tarz kültürel etkinliklerle de hizmet kalitemizi artırmak istiyoruz. Burayı bir müzeden ziyade bir kültür merkezine de evirmek istiyoruz” dedi.

Görüntü dökümü
———————–
– Kursiyerler ve eğitmenlerden toplu görüntü
– Kursiyerlerin külliyeye girişi
– Koku Uzmanı Bihter Türkan Ergül’ün koku hazırlaması
– Kokuyu kursiyerlere koklatması
– Ergül röportaj
– Eğitimden detay
– Devlet Opera ve Bale Sanatçısı Serpil Çiftçi röportaj
– Kursiyerlerden detay
– Müze Müdürü Ruhi Pehlivancık röportaj 
– Kursiyerlerden detay 
– Dernek Başkanı Deniz Çelik röportaj
– Eğitimden detay
– Sağlık Müzesi içinden detay
– Sağlık Müzesi dışından detay
Haber – Kamera: Gurbet Gökçe – Olgay GÜLER / EDİRNE, (DHA) 

======================================

KALBİ DIŞARIDA DOĞAN HÜSEYİN’İN MUCİZE YAŞAMI
 
ADANA’da, nadir görülen ‘Ectopia Cordis’ adlı anomali nedeniyle kalbi dışarıda dünyaya gelen 3,5 aylık Suriyeli Hüseyin El Hasan, 4 uzman doktorun katıldığı ameliyatla yaşama tutundu. İki saat süren operasyonun ardından ‘Mucize Bebek’ Hüseyin’in kalbi, göğsünün içine alındı.

Suriyeli tarım işçisi Ali El Hasan (23) ile Halime El Abdullah (20) çiftinin ikinci bebekleri Hüseyin, 3,5 ay önce, Marsa Kadın Hastalıkları ve Doğum Hastanesi’nde, nadir rastlanan ve doğumsal kalp anomalisi olarak bilinen ‘Ectopia Cordis’ teşhisiyle kalbi dışarıda olarak dünyaya geldi. Bebek hemen Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi Balcalı Hastanesi’ne sevk edildi. Burada yoğun bakıma alınan bebek, 15 gün süren tetkiklerden elde edilen bulguların değerlendirilmesi sonucu ameliyata alındı. 1 milyon canlı doğumda 5 ile 8 kişide görülen bu anomaliyle hayata gözlerini açan Hüseyin bebeğin ameliyatına 4 ayrı uzman doktor katıldı. 2 saat süren operasyonda dışarıda olan kalp, göğsün içine alındı. 3 ay süren tedavisinin ardından taburcu edilen Hüseyin, okul öncesi dönemi gerçekleştirilecek kemik yerleştirme ameliyatı ile sağlıklı bir birey olarak yaşamını sürdürebilecek. Hayatta kalma şansı çok düşük olan ancak yaşam mücadelesini kazanarak taburcu olan Hüseyin’i, ‘mucize’ olarak nitelendiren ameliyat ekibi, bu süreci Demirören Haber Ajansı’na (DHA) anlattı.
ANNE KARNINDA TAKİBİ YAPILMAMIŞ
Balcalı Hastanesi Yenidoğan Yoğun Bakım Servisi’nde bebeği karşılayan Neonataloji Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hacer Yapıcıoğlu Yıldızdaş, Suriyeli Hüseyin’in, anne karnındayken hiç takibinin yapılmadığını söyledi. Bu nedenle sağlık sorununun önceden saptanamadığını belirten Prof. Dr. Yıldızdaş, “Bebeğin göğüs kemiğinin gelişmediğini ve kalbin üzerinin ince bir deriyle korunduğunu gördük. O kısmın zedelenmemesi ve enfeksiyon kapmaması için pansumanla kapattık. Zamanla kalp, göğsün dışına doğru çıktı. Ameliyat edildi ve sağlığına kavuştu. Bundan sonraki süreçte ailenin, bebeğin göğsünü çok iyi koruması gerekecek” dedi.
‘ÖLÜM RİSKİ ÇOK YÜKSEKTİ’
Kalp ve Damar Cerrahisi Ana Bilim Dalı’ndan Prof. Dr. Orhan Kemal Salih ise literatürde 1 milyon canlı doğumda 5 ile 8 kişide görülen ‘Ectopia Cordis’ adı verilen doğumsal kalp anomalisiyle bebeğin kalbi dışarıda doğduğunu, bu durumun göğüs ön duvarının gelişmemesi sonucu kaburgaların birleşmemesinden kaynaklandığını söyledi. Bu tür anomalilerde ölüm riskinin çok yüksek olduğunu belirten Prof. Dr. Salih, “5 bin yıllık tarihi olan bir kalp anomalisi. Bunların çoğu ilk müdahalelerinde kaybedilen bebekler ve ameliyatları çok yüksek riskli oluyor. Bir nevi ‘mucize bebek’ diyebiliriz. Plastik cerrahiyle birlikte ilk ameliyatını yaptık. Tabi göğüs ön duvarının olmayışı, kaburgaların kısmen birleşmemesi nedeniyle travmalara açık olacaktır. O nedenle okul çağı öncesi kemik yerleştirme ameliyatıyla sağlıklı bir birey olarak hayatına devam edecek” diye konuştu.
AMELİYAT KUSURSUZ OLMALIYDI
Operasyona katılan Plastik Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahisi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Erol Kesiktaş ise 30 yıllık meslek hayatında ilk kez bu tür bir hastayla karşılaştığını belirtti. Hüseyin’i 15 günlükken, henüz iki el büyüklüğündeyken ameliyata aldıklarını dile getiren Prof. Dr. Kesiktaş, “Ameliyatın kusursuz bir şekilde olması gerekiyordu. Çocuk kalp damar cerrahisi, yeni doğan, çocuk kardiyoloji, plastik cerrahi, radyoloji ve anesteziyle beraber çeşitli toplantılar yaptık. Planlamalarımızın ardından ekipce girdiğimiz ameliyat çok başarılı geçti. Bebeğimiz şu an oldukça büyüdü ve kilo aldı. Son derece sağlıklı bir şekilde yaşamına devam ediyor” ifadelerini kullandı.
KENDİ DOKUSUYLA GÖĞÜS ÖN DUVARI KAPATILDI
Ameliyatın ayrıntılarını paylaşan Plastik, Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahisi Anabilim Dalı’ndan Doç. Dr. Eyüphan Gencel de ekip çalışması sonucu 2 saat süren operasyonla kalbin göğüs içerisine transplantasyonunun sağlandığını, hastanın kendi dokusunu kullanarak da göğüs ön duvarının kapatıldığını kaydetti. Anesteziyoloji ve Reanimasyon Ana Bilim Dalı’ndan Dr. Öğretim Üyesi Demet Laflı Tümay ise anestezi yönetimi açısından cerrahinin oldukça olumlu ilerlediğini ve herhangi bir problemle karşılaşmadıklarını ifade etti. Plastik Cerrahi Servisi’ndeki odasında bebeği Hüseyin’in elini bir an olsun bırakmayan anne Halime El Abdullah ise doğum sonrası bebeğinin öleceği düşüncesiyle çok korktuğunu ancak doktorların ilgisi ve başarılı geçen ameliyatın sonucunda çok mutlu olduğunu dile getirdi. 

Görüntü Dökümü
————————
– Prof. Dr. Orhan Kemal Salih ile röp
– Prof. Dr. Erol Kesıktas ile röp
– Doç. Dr. Eyüphan Gencel ile röp
– Dr. Öğretim Üyesi Demet Laflı Tümay ile röp
– Anne Halime El Abdullah ile röp
– Tercuman türkçe çeviri yapması
– Bebeğin hastanede çekilen videoları
– Genel ve detaylar
Haber:Gülşah ÖZGEN-Kamera:Eser PAZARBAŞI/ADANA, (DHA)     

======================================

ANTALYA’DA GAZİLER GÜNÜ TÖRENİ
 
ANTALYA’da 19 Eylül Gaziler Günü dolayısıyla düzenlenen törende konuşan Türkiye Muharip Gaziler Derneği Antalya Şubesi Başkanvekili Esat Tonguç, “Adına vatan dediğimiz bu toprak parçasının nasıl ve hangi bedeller ödenerek ve kimlerle nasıl mücadele edilerek elde edildiğini gençlerimize ve unutanlar ile unutturmak isteyenlere anlatmalıyız” dedi.
Antalya’da 19 Eylül Gaziler Günü dolayısıyla Cumhuriyet Meydanı’nda tören düzenlendi. Törene Vali Ersin Yazıcı, Garnizon Komutanı Piyade Albay Erdal Köse, Büyükşehir Belediye Başkan Vekili Büşra Dirgen Özdemir, Başsavcı Halil İnal, KKTC Antalya Konsolosu Cem Topçu, İl Emniyet Müdürü Mehmet Murat Ulucan, Akdeniz Üniversitesi Rektörü Özlenen Özkan, Türkiye Muharip Gaziler Derneği Antalya Şubesi Başkan Vekili Esat Tonguç ve çeşitli STK’ların temsilcileri katıldı.
Tören, şehit ve gaziler için gerçekleştirilen saygı duruşunun ardından İstiklal Marşı okunarak başlandı. Meydandaki Atatürk Anıtı’na Antalya Valiliği, Antalya Büyükşehir Belediyesi ve Muharip Gaziler Derneği Antalya Şubesi’nin çelenkleri sunuldu.
Çelenk töreninin ardından kürsüye çıkan Türkiye Muharip Gaziler Derneği Antalya Şubesi Başkanvekili Esat Tonguç, vatanın her karışında şehit ve gazilerin kanı olduğunu söyledi. Tonguç, “Bu vatan birilerinin raporlar ve görüşlerinin alınması ile izinle kurulmamıştır. Tam aksine mirası paylaşmak isteyenlerle ‘Bana hangi çılgın vuracaktır şaşarım’ sözlerinde ifade edilen kora kor mücadele sonucu kurulmuştur. Bu itibarla bugünün anlam ve öneminin, neden kutlandığının herkesçe çok iyi algılanması, anlaşılması ve genç nesillere anlatılması gerekir. Laik, sosyal, demokratik, hukuk devleti olan Türkiye Cumhuriyeti’nin korumak ve sonsuza kadar yaşatmak hepimizin asli görevidir. Adına vatan dediğimiz bu toprak parçasının nasıl ve hangi bedeller ödenerek ve de kimlerle nasıl mücadele edilerek elde edildiğini gençlerimize ve unutanlar ile unutturmak isteyenlere anlatmalıyız” dedi.

Görüntü dökümü 
————————-
– Tören alanındaki protokolden detay 
– Valilik, büyükşehir belediyesi ve gazilerin çelenk sunumu
– Bando takımı saygı duruşu ve istiklal marşı detay
– Öğrencinin şiir okuması
– Esat Tonguç’un konuşması
– Toplu fotoğraf çekiminden genel ve detay görüntüler
HABER: Semih ERSÖZLER- KAMERA: Aslı DURAN/ANTALYA, (DHA)
 

0
mutlu
Mutlu
0
_zg_n
Üzgün
0
sinirli
Sinirli
0
_a_rm_
Şaşırmış
0
vir_sl_
Virüslü
Reklam Alanı

Tamamen Ücretsiz Olarak Bültenimize Abone Olabilirsin

Yeni haberlerden haberdar olmak için fırsatı kaçırma ve ücretsiz e-posta aboneliğini hemen başlat.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Reklam
Reklam
Uygulamayı Yükle

Uygulamamızı yükleyerek içeriklerimize daha hızlı ve kolay erişim sağlayabilirsiniz.

Giriş Yap

Haberolduk.com - Son Dakika Haberler ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!