Reklam Alanı
Reklam Alanı

HABEROLDUK YURT BÜLTENİ- 5 

Reklam Alanı
featured
service
Reklam Alanı

YANGINDA HAYATINI KAYBEDEN BABA VE 3 ÇOCUĞU TRABZON’DA TOPRAĞA VERİLECEK

SAKARYA’nın Geyve ilçesinde, evde sobanın parlaması nedeniyle çıkan yangında hayatını kaybeden baba ve üç çocuğu Trabzon’da toprağa verilecek. Yaralanan anne ve 4 yaşındaki çocuğun ise hastanede tedavileri sürüyor. 
Sakarya’nın Geyve ilçesi Bağcaz Mahallesi’nde dün gece sobanın parlaması sonucu çıkan yangında Bayram Bekçi(37) ile çocukları Ömer Faruk (11), Dilara (14) ve Eslem Asaf (1) hayatını kaybetti. Yaralanan anne Pınar Bekçi ile çocuğu Eymen(4) ise hastaneye kaldırılarak tedavi altına alındı. Yaralıların tedavisi devam ederken, hayatını kaybeden baba ve 3 çocuğunun pazartesi günü Trabzon’un Vakfıkebir ilçesine bağlı Çavuşlu Mahallesi’nde toprağa verileceği öğrenildi. 

Görüntü dökümü
Evin yanarken görüntüsü
Ailenin fotoğrafları
HABER: SAKARYA, (DHA)

=======================================

KOCAELİ’NİN İKİ İLÇESİNDE KONUTLAR SANAYİ TESİSLERİNİN YANINDAN TAŞINIYOR
 
KOCAELİ’nin Körfez ve Dilovası ilçelerindeki sanayi tesislerinin yanındaki konutlar, kentsel dönüşüm ile taşınacak. Dilovası Belediye Başkanı Hamza Şayir “Şu anda büyükşehir belediyesi öncülüğünde yaklaşık 30 bin metrekare kamulaştırıldı. Kamulaştırma hızlı bir şekilde devam ediyor. İnşallah yepyeni bir Dilovası oluşacak” dedi.
Kocaeli’nin Körfez ve Dilovası ilçelerindeki sanayi tesislerinin yanında bulunan konutlar, kentsel dönüşüm ile taşınacak. Körfez Barbaros Mahallesi’nde petrol rafineri ve LPG depolama tesislerinin yakınındaki 450 dönüm alandaki 800 konut alanı kamulaştırılarak yıkılacak. Mahalle halkı, ilçenin kuzeyinde inşa edilecek 1304 konuta taşınacak. TOKİ’nin yapacağı konutların içim altyapı çalışmaları da başladı. 
Dilovası’nda fabrikalarla iç içe geçen Diliskelesi ve Fatih mahallelerindeki sanayi tesislerine yakın konutların taşınması için de kamulaştırma çalışmaları başladı. Tavşancıl Mahallesi’nde kamulaştırılacak 66 bin metrekarelik alana TOKİ tarafından 1500 konut inşa edilecek. Kocaeli Büyükşehir Belediyesi tarafından alanın 30 bin metrekarelik kısmı hak sahiplerine 22 milyon TL ödenerek kamulaştırıldı. Kalan kısmın da yıl sonuna kadar kamulaştırılması planlanıyor.  
‘SANAYİ İLE HALK AYRILACAK’
Proje hakkında bilgi veren Dilovası Belediye Başkanı Hamza Şayir, “Şu anda büyükşehir belediyesi öncülüğünde yaklaşık 30 bin metrekare kamulaştırıldı. Kamulaştırma hızlı bir şekilde devam ediyor. İnşallah yepyeni bir Dilovası oluşacak. Bununla ilgili çok heyecanlıyız. En azından sanayi ile halk ayrılmış olacak. Yeni bir Dilovası’nda sanayiden uzak, doğa ile iç içe, modern yapılarla buluşacağız. Sosyal donatı alanlarıyla, yürüyüş yollarıyla ve parklarıyla çok modern bir şehir olacak. Zaten TOKİ’nin kalitesi ortada. Çağa uygun modern konutlar yapıyorlar. Buraya kısa ve orta vadede toplamda 13 binin üzerinde konut yapılacak. Bu da tabii ki bir sinerji yaratıyor. Vatandaşlarımız çok mutlu ve heyecanlılar. Bir an önce bu projelerin başlaması için sürekli istişare ediyorlar. Artık bu bizim amiral gemimiz oldu. Büyükşehir belediyesi öncülüğünde bu işleri bitireceğiz” dedi.
‘CİDDİ BİR TOPLU KONUT İHTİYACI VAR’
Dilovası’nın çok fazla göç alan bir ilçe olduğunu söyleyen Şayir, “Bölgemizde çok ciddi bir toplu konut ihtiyacı var. Şu anda 425 konut kısa sürede yapıldı ve hızlı bir şekilde tüketildi. Şu anda binlerce konut yapılsa dahi tüketiliyor. Çünkü burada binlerce konut yapılsa bile hızlı bir şekilde tüketiliyor. 6 tane organize sanayi bölgemiz var ve bölgemiz hızlı bir şekilde göç alıyor. Yakın dönemde de yatırımlar hızlanacak. Bu yeni yapılacak konutlarla beraber bölgemiz çok ciddi bir ivme kazanacak” diye konuştu. 

Reklam Alanı

Görüntü dökümü 
– Körfez’de taşınacak mahalle ve taşınacağı yerden görüntüler(Arşiv) 
– Dilovası’nda sanayi ile iç içe olan konut alanlarından görüntüler 
– Dilovası Belediye Başkanı Hamza Şayir ile röp. 
– Detay 
HABER: Dinçer AKBİR-KAMERA: Alişan KOYUNCU/DİLOVASI(Kocaeli),(DHA)

=======================================

(ÖZEL) ‘KADINA ŞİDDET’ KAYGISI, ŞAMPİYON YAPTI
 
Özgecan Aslan cinayeti başta olmak üzere, kadına yönelik şiddet olaylarına üzülen annesinin, ‘kızım kendini savunmayı öğrensin’ düşüncesiyle muay thai sporuna yönlendirdiği Ayşegül Yıldız (12), 4 yılda Avrupa birinciliği, Türkiye ikinciliği kazandı.

Antalya’da oturan Songül Yıldız, Özgecan Aslan cinayeti sonrasında kadına yönelik şiddet olaylarına farkındalığı artan kızı Ayşegül’ü, kendini savunmayı öğrenmesi için ilgi duyduğu dövüş sporuna yönlendirdi. Antalya Spor Salonu’nda antrenör Yasin Urlu yönetiminde 4 yıldır muay thai sporu yapan Ayşegül Yıldız, eğitime başladığı ilk yıl il birinciliği elde etti. Antalya’da 2019’da düzenlenen Muay Thai Avrupa Federasyon Kupası’nda altın madalyanın sahibi olan Ayşegül Yıldız, pandemi nedeniyle turnuvaların iptal edildiği süreçte evde antrenmanına devam etti.
Zamanla kendine güveni artan, kazandığı madalyanın gururuyla başarılı sporcu olma hedefini yaşayan Ayşegül Yıldız, şampiyonalara hazırlıklarına devam etti. Son olarak 18-22 Ağustos tarihleri arasında Ankara’nın Polatlı ilçesinde düzenlenen Sakarya Zaferi Çocuklar Türkiye Muaythai Şampiyonası’na katılan Ayşegül Yıldız, Türkiye ikinciliği elde etti. Şampiyona sonrası ara vermeden antrenmanlara devam eden Ayşegül Yıldız, aralık ayında yapılması planlanan Muay Thai Avrupa Federasyon Kupası’na hazırlıklarına devam ediyor.
Muay Thai Avrupa Federasyon Kupası’nda altın madalyanın sahibi olmayı hedefleyen Ayşegül Yıldız, ikinci kez şampiyonluk kazanmak için ringe çıkacak. Küçük yaşta kazandığı başarılarla ailesinin gururu olan Ayşegül Yıldız, “Muay thai sporuna 4 sene önce başladım. Özgecan Aslan öldürüldüğünde annem çok üzülüp, olumsuz etkilendi. Ben de haberlerde izlediğim için sonrasında da duyduğum kadına yönelik şiddet olaylarından olumsuz etkilendim. Dövüş sporlarına hevesim vardı. Ailemin yönlendirmesiyle spora başladım. Kendimi savunmayı öğrendikten sonra kendimi güvende hissettim, dışarı çıkma kaygısını aştım. Üniversite eğitimimi farklı ilde yapmak istiyorum. Spor benim özgüvenimi artırdı ve başarılı bir sporcu olma heyecanını yaşattı” diye konuştu.

Görüntü dökümü:
– Ayşegül Yıldız’ın eldivenlerini giymesi
– Kum torbasına yumruk atması
– Yasin Urlu ile antrenman yaparken
– Sağlı- sollu kroşe vurmasından detay
GÖRÜNTÜLER SPOR SERVİSİNDEN DGS’YE GEÇİLDİ 
Tolga YILDIRIM/ANTALYA, (DHA) – 

=======================================

TAKLALAR ATAN OTOMOBİLİN KAZA ANI KAMERADA

AFYONKARAHİSAR’ın Dinar ilçesinde kontrolden çıkan otomobil, taklalar atarak şarampole yuvarlandı. Güvenlik kameralarına yansıyan kazada, aracın sürücüsü S.F. (29) yaralandı.
Kaza saat 09.00 sıralarında, Afyonkarahisar- Antalya Karayolu Dombayova mevkiinde meydana geldi. Sandıklı’dan Dinar yönüne giden S.F.’nin kullandığı 58 KC 448 plakalı otomobil, sürücünün kontrolünden çıkarak önce bariyerlere çarptı, ardından taklalar atarak şarampole yuvarlandı. Kazayı görenlerin bildirmesi üzerine olay yerine jandarma ve sağlık ekipleri sevk edildi. Kazada yaralanan sürücü S.F., ilk müdahalesinin ardından Dinar Devlet Hastanesi’ne kaldırıldı. Otomobil ise çekici yardımıyla bulunduğu yerden alındı.
Kaza anı, çevredeki güvenlik kameralarına anbean yansıdı.

Görüntü dökümü
————————-
– Otomobilin taklalar attığı andan güvenlik kamerası görüntüsü
Haber: Tahsin BAYTAR/DİNAR (Afyonkarahisar),(DHA)

=======================================

TÜRKİYE’NİN EN BÜYÜK YANGINI SONRASI DOĞA YENİDEN CANLANIYOR
 
ANTALYA’nın Manavgat ilçesinde 10 gün süren orman yangınından 1,5 ay sonra Akdeniz’e özgü maki türleri, küllerin arasından filizlenerek yeniden doğuşun simgeleri oldu. Boyları 1 metreyi aşan filizler arasında defne, çoban değneği, hanımeli, hayıt, yaban inciri, çınar, asma da bulunuyor.

Türkiye’de ‘en büyük orman yangını’ olarak kayıtlara geçen ve 28 Temmuz’da çıkan Manavgat yangını, Gündoğmuş, Akseki ve Alanya ilçeleriyle toplamda 59 mahalledeki yerleşim noktalarını da içine alan 75 bin hektarda etkili oldu. Yangında yerleşim yerleri ve tarım alanları haricinde 58 bin hektar orman yok oldu. Bölgenin yeniden ağaçlandırılması için çalışmalar sürerken, doğa yeniden canlanmaya başladı.
KÜLLERİN ARASINDA YENİDEN DOĞUŞ
Yanan ormanlarda ilk olarak mor ve beyaz çiçekler açan maki türü hayıt bitkisine ait filizler ortaya çıkarken, yangından 1,5 ay sonra ise başta maki türleri olmak üzere birçok bitki ve ağaç türüne ait filizler küllerin arasından çıkarak yeniden doğuşun simgesi oldu. Yangınla birlikte siyah ve kahverengiye bürünen alanlarda umudun simgesi filizlerin yoğunluğu ve bazılarının boylarının 1 metreyi aştığı görüldü. Bitkilerin büyümesiyle birlikte yanan alanlarda karıncalar, kelebekler ve kuşlar görülmeye başlandı. Kuş yuvaları ise kuşların yeniden ormanları mesken tuttuğunu gösteriyor. Çeşitli sinek ve böceklerle beslenen kuşların yanan alanlarda görülmesi böceklerin de bölgede yaşam sürmeye başladığının belirtisi olarak değerlendiriliyor.
‘DOĞA KENDİ KENDİNİ YENİLEYECEK’
Antalya Orman Bölge Müdürü Vedat Dikici, yanan alanlarda çam haricindeki maki türleri başta olmak üzere yapraklı türlerin kendi kendini yenilemeye başladığını söyledi. Bu sonbahar itibarıyla toprağın nemlenmesi, rutubet ve sıcaklık şartlarının oluşması sonrasında dökülen kozalaklardaki tohumların da çimlenmeye başlayacağını belirten Vedat Dikici, “Böylece doğa, kendi kendini tekrar yenileyecek. Ormanlarımız doğal döngüsüyle böylece yeniden hayat bulmaya başladı” dedi.
‘İLK DİKİMLER KASIM AYINDA’
Çam ağaçlarının yoğun olduğu ve çimlenmeyecek araziler üzerinde hazırlıkların başladığını belirten Dikici, “Dikim için arazi hazırlanacak ve dikim mevsimiyle birlikte toprağın yağmurdan hazır hale gelmesiyle dikimleri yapacağız. Kasım ayı gibi ilk dikimlere başlayacağız. 17 bin hektarda dikim yapacağız. 31 bin hektar alanda tabi yolla gençleştirilecek. 10 bin hektar civarında da dağlık ve taşlık alan olması nedeniyle doğanın kendi kendine yenileyeceği alanlar var” diye konuştu.
DOĞAL DÖNGÜYÜ İLK GÖRÜNTÜLEYEN İSİM
Manavgat ve Muğla’daki büyük yangınlardan 22 Ağustos’ta ilk defa yanan ormanda filizlenen hayıt bitki türünü görüntüleyen ve doğanın kendi kendini yenilediğini belgeleyen kuş ve doğa gözlemcisi Gökçe Coşkun, bölgede iki yıl sürecek yaban hayatının durumunu incelediği arazi çalışmaları hakkında bilgi verdi. Coşkun, “Yaban hayatına ilişkin proje çalışmamızda ilk olarak yangın bölgesinde yaptığımız incelemede, yaklaşık bir hafta sonra ilk filizlenen bitki türünün hayıt çiçeği olduğunu, yoğun böcek ve kuş türlerini tespit etmiştik. Bölgede iki kez daha gözlem yaptık ve göç eden kuşların da alanı kullandığını belirledik. Kuyruk kakan, arı kuşu, ötleğenler gibi türleri alanda gördüm” ifadelerini kullandı.
‘YABAN HAYATI DA KENDİNİ YENİLEYECEK’
Yangın sonrası yaban hayatının tekrardan aşamalı olarak kendini yenilemeye başladığını aktaran Coşkun, “Bu aynı şekilde ormanın kendini 10 veya 30 yıllık süreçte yenilemesi gibi kuşlar, böcekler, sürüngenler ve diğer memeli hayvan türlerinin de bu süreçte diğer kızılçam ormanlarıyla beraber kendini yenileyip eski haline geleceğini gösteriyor. Ancak buradaki en önemli husus; dışarıdan müdahale, insan baskısı gibi durumların olmaması ve bu konuda da özellikle yörede yaşayan insanların dikkat etmesi gerekiyor. Doğanın kendini yenileyebilmesi, yaşam bulabilmesi için öncelikle bölgede yaşayan insanların koruması ve müdahale etmemesi en önemli etkenlerden biri. İki yıl boyunca alandaki yaban hayatını gözlemlemeye devam edeceğiz” diye konuştu.
‘KİRLETMEYELİM YETERLİ’
Sürüngenlerden böceklere, memelilerden kuşlara, çam başta olmak üzere ağaç türlerinden maki türü bitkilere doğanın kendini yenilemesiyle ilgili önemli uyarılarda da bulunan Coşkun, şöyle devam etti:
“Yanan alanlardaki gözlemlerimizde kırlangıçlar, baştankara, alakarga, alaca ağaçkakanlar, ötleğenler, kuzgun, şahin, kerkenez gibi birçok kuş türünü gözlemledik. Aynı zamanda yoğun bir böcek istilası da var. Yanmış ağaç ve çalıları yangından sonra kuşlar tünek olarak kullanıyor. Dışkılarıyla bu bölgelere tohum taşırlar. Bu şekilde yanmış bu bölgelerde tekrardan bitki örtüsü şekillenmeye başlar. Ormana ve doğaya en iyi yapacağımız şey; kirletmemek. Başta çöpleri ve molozların bu alanlara atılmasına engel olmamız lazım. Yanan ormanlar kendini yeniler ama atılan pet şişe, poşet gibi çöpleri atamaz ve en çok dikkat edilmesi gereken hususlardan biri de bu, kirletmeyelim yeterli” diye konuştu.

Görüntü dökümü
————–
– Yangında zarar gören alandan görüntü
– Yeşillenen alandan görüntü
– Yanan ağaç köklerinden çıkan filizlerin görüntüsü
– Genel görüntü
– DHA Muhabiri Mehmet Çınar ANONS 
– Yeşeren bitkilerden görüntüler
– Karıncalar ve kelebek
– Kuş yuvası
HABER: Mehmet ÇINAR- Mithat ABAKAN- Ömer KARÇA- KAMERA: Mehmet KILIÇASLAN/MANAVGAT (Antalya), (DHA)

=======================================

MUŞLU MEHTAP’IN HAYATI MİKROKREDİ İLE DEĞİŞTİ
 
MUŞ’ta yaşayan 5 çocuk annesi Mehtap Yıldırım (44), aldığı mikrokredilerle atölye açıp, istihdam sağladı. Yıldırım, en büyük hayalinin tekstil fabrikası açıp kadınlara iş olanağı sağlamak olduğunu söyledi.

Mehtap Yıldırım, 2012 yılında Türkiye İsrafı Önleme Vakfı (TİSVA) tarafından oluşturulan Türkiye Grameen Mikrofinans Programı’yla (TGMP) tanıştı. Mikrokredi projesinin özellikle kadın girişimcilere sunduğu maddi destekle iş dünyasına katılan kadınlara, böylelikle bir yenisi daha eklendi. Kendi işini kurmak amacıyla ilk olarak 700 lira mikrokredi alan Yıldırım, evine kurduğu küçük atölyesinde ortaya çıkardığı el emeği, göz nuru ürünlerini satarak kazanç elde etmeye başladı. Dört elle sarıldığı işini büyütmeyi hedefleyen Yıldırım, aradan geçen 9 yılda toplam 50 bin TL kredi kullanarak iş yeri açıp başarı hikayesi yazdı.
Türkiye İş Kurumu (İŞKUR) bünyesinde aynı zamanda usta öğretici olarak eğitim veren Yıldırım, iş yerinde 2 kadını daha istihdam etti. İş hayatındaki başarısıyla ev alıp, 5 çocuğundan 2’sini evlendiren Yıldırım, 3 çocuğunun da eğitim-öğretimlerini sürdürüyor. Çay ocağı işleten eşine açtığı iş yeriyle de destek veren Yıldırım’ın hayali ise büyük bir tekstil fabrikası kurarak, yüzlerce kadına iş imkanı sağlamak.
‘HİÇBİR YERDEN DESTEĞİM YOKTU’
9 yıl önce iş hayatına atılma kararı alan Yıldırım “Hiçbir yerden desteğim yoktu. Çok zor günler geçirdim. Mikrokredi ile tanıştım ve 9 yıldır mikrokredi ile çalışıyorum. Öncelikle kendime küçük bir yer açtım ve böylelikle işimi daha iyi geliştirdim, daha da büyüttüm. İnşallah, işimi daha da çok büyüteceğim” diye konuştu. En büyük hayalinin bir tekstil fabrikası açmak olduğunu belirten Yıldırım “Çalıştım aileme destek oldum. Çocuklarımı evlendirdim, kendime ev aldım. İşimi daha da büyütmeyi düşünüyorum. Büyük bir tekstil fabrikası açmayı düşünüyorum. Burada yüzlerce genç kızımıza iş imkanı sağlamak istiyorum” dedi.
‘ÖRNEK BİR MİKROKREDİ GİRİŞİMCİMİZ VAR’
Yıldırım’ın çok güzel işler başardığını anlatan Mikrokredi Muş Şube Sorumlusu Elif Demir ise “Mehtap Hanım ile bugün 9’uncu yılımızı doldurduk. Bugüne kadar yapmış olduğu başarılı çalışmalarından ötürü kendisini tebrik ederiz. Bütün kadınlarımıza sesleniyoruz; sizlerde yapabilirsiniz. Örnek bir mikrokredi girişimcimiz var zaten Mehtap Hanım ve sizlerde onun gibi olabilirsiniz” ifadelerini kullandı.

Görüntü dökümü
-Mehtap Yıldırım’ın dükkânının dışı ve içerisinden detaylar
-Yıldırım ile iki çalışanından detaylar
-Yıldırım ve çalışanlarının çalışmasından detaylar
-Yıldırım’ın makine başında çalışmasından detaylar
-Yıldırım’ın ürettiği ürünlerden detaylar
-Yıldırım’ın aldığı kurs belgelerinden detay
-Yıldırım’a mikrokredi şubesinden çiçek takdiminden detaylar
-Mehtap Yıldırım RÖP.
-Mikrokredi Muş Şube Sorumlusu Elif Demir RÖP.
Haber ve Kamera: Muhammed Sami MARAL/MUŞ, (DHA)

=======================================,

SOKAK HAYVANLARI OTOMOBİLİNDEN TANIYOR
 
MANİSA’daki bir ilçe belediyesinin bünyesindeki kent tiyatrosunda genel sanat yönetmeni Yonca Gezgin (34), 13 yıldır kendi imkanlarıyla sokak hayvanlarını besliyor. Yolunu bekleyen köpekler Gezgin’i otomobilinden tanıyıp, etrafını sarıyor. Gezgin, “Otomobilimi biliyorlar. Korna ve benim sesimi de tanıyorlar. Aramızda çok ciddi bir iletişim var. Beni her gün beklediklerini biliyorum. Ben hasta da olsam, hava yağmurlu da olsa, onlara gidebilmek için mutlaka kendime imkanlar oluşturuyorum” dedi.
Yunusemre Belediye Kent Tiyatrosu’nda genel sanat yönetmeni olarak çalışan Yonca Gezgin, yaşamını sokak hayvanlarına adadı. 13 yıl önce sokaktan kedi sahiplenmesiyle başlayan bu sevgi ve ilgi, her geçen gün büyüdü. Sokak hayvanları da onun yolunu bekler oldu. Hayvanlar Gezgin’i görünce hemen çevresinde toplanıyor. Gezgin’i gören hayvanların mutluluğu gözlerinden ve davranışlarından anlaşılıyor.
Hayvanların kendisini otomobilinden tanıdığını dile getiren Gezgin, “Otomobilimi biliyorlar, korna sesini ve benim sesimi de tanıyorlar. Aramızda çok ciddi bir iletişim var. Aramızdaki o çok güçlü bağ, bizi bir arada tutuyor. Bir sorumluluk oluşuyor. Beni her gün beklediklerini biliyorum. Ben hasta da olsam hava yağmurlu da sıcak da olsa, onlara gidebilmek için mutlaka kendime imkanlar oluşturuyorum” dedi.
Hayvanlara zarar verilmesinin kendisini üzdüğünü kaydeden Gezgin, “Hayvanları sevmek zorunda değiller, zarar vermesinler yeterli. En azından sevenlerin önünü tıkamasınlar. Kendi vicdanları bu noktada kapalı olabilir ama en azından sokak hayvanlarının hayatını kolaylaştıranların yolculuklarına engel olmasınlar. Çünkü artık bizim kalbimiz hayvanlara zarar verenlere, su kabını tekmeleyenlere ve su kabına izmarit atanlara dayanmıyor. Bu durum bizi öfkelendiriyor ve üzüyor. Destek olmuyorlar, köstek olmasınlar bu bizim için yeterli” diye konuştu.
HAYVANSEVERLERE UYARI
Hayvanseverleri de doğayı kirletmememeleri için uyaran Gezgin, “Çoğu zaman insanların hayvan sevmeyi yanlış algıladığını düşünüyorum. Hayvan beslemeye giden hayvanların çoğu besledikleri mamaların kaplarını doğaya atıyorlar, yanında herhangi bir çöp poşeti bulundurmuyorlar. En önemlisi konserve mamaların başlarını ezip o şekilde çöpe atmıyorlar. Böyle bir durum söz konusu olduğunda özellikle karnı çok aç olan yavru bir kedi veya köpek o mamanın kokusunu alarak, kafasını konserve kutusunun içerisine sokuyor. Etrafta herhangi bir insan desteği yoksa, kafasını oradan çıkaramayıp, hayvan boğularak ölüyor. Hayvan beslemek demek, evinizdeki atık yemeği çöpün dibine boca etmek değil, orada da hayvanın ve çevrenin hijyenini göz önünde bulundurmak gerekiyor. Lütfen hayvan beslemesi yaptığınız yerlerde doğayı ve çevreyi kirletmeyin” diye konuştu.

Görüntü dökümü:
-Yonca Gezgin’in hayvanları beslemesinden görüntü
-Yonca Gezgin ile röp.
Haber – Kamera: Ersan ERDOĞAN / MANİSA, (DHA)

=======================================

GELİN-KAYNANA ORTAKLIĞI
 
ERZURUM’da kendi iş yerini açmak için 20 yıl çalışıp para biriktiren Gülten Turan (48), hayalini, gelini Esra Turan’la (24) gerçekleştirdi. Erzurum’un coğrafi işaret belgeli su böreği, mantı, kete ve baklava üretimi yapan iş yerini açan Gülten Turan, hayalini gerçekleştirmekten mutlu olduğunu söyledi.
Erzurum’da yaşayan 5 çocuk annesi Gülten Turan, kendi iş yerini açma hayaliyle 20 yılda çeşitli işlerde çalıştı. Bir taraftan inşaat işçiliği yapan eşine yardım eden diğer yandan da para biriktiren Gülten Turan, hayalini 3 yıl önce büyük oğlu Erdoğan’la evlenen gelini Esra Turan’a açtı. Gülten Turan biriktirdiği paraları, Esra Turan ise düğününde takılan altınları bir araya getirip Palandöken’in Yıldızkent semtinde su börekçisi açtı. Torunu Esila’nın (2) ismini verdikleri iş yerinde Erzurum’un coğrafi işaret belgeli su böreği, kete, mantı, baklava gibi hamur işi ürünleri üreten Gülten Turan, hayalini gerçekleştirmenin mutluluğunu yaşıyor.

Geliniyle birlikte sabah erkenden iş yerinin kapılarını açan Gülten Turan, günde 10 tepsi su böreği, kete, mantı ve baklava üretip müşterilerine sunuyor. Pandemi sebebiyle çocukları aracılığıyla motorlu servis de kullanan Gülten Turan, işlerinin iyi olduğunu belirterek, “Böyle bir yer açmak ve işletmek hayalimdi. 20 yıl farklı farklı işlerde çalıştım. Okullarda, kreşlerde görev yaptım. Para biriktirdik. Gelinimin altınları vardı, benim birikimim vardı. Onlarla bu işletmeyi açtık. Kendi imkanlarımızla bu iş yerini hizmete açtık. Aracımız ve malzemeleriyle birlikte burası bize yaklaşık 250 bin liraya mal oldu. Şimdi işlerimiz iyi, çok şükür. Mantarlı, kıymalı ve peynirli olmak üzere 3 çeşit börek yapıyoruz. Baklava, kete ve mantı yapıyoruz” diye konuştu.
‘ALTINLARIM FEDA OLSUN, YETER Kİ İŞİMİZ BÜYÜSÜN’
Kayınvalidesinin hayalini gerçekleştirmek için düğününde takılan altınlarını veren Esra Turan, “Annem bana gelip böyle bir hayali olduğunu söyledi. Ben de düğünden sonra altınlarımı verip destek olmaya çalıştım. Böyle bir yer açtık. Sabah geliyoruz böreklerimizi, mantılarımızı, ketelerimizi, baklavamızı kısacası ne yapılacaksa onları hazırlıyor, akşama doğru bitirip dinlenmek üzere evlerimize gidiyoruz. Günde ortalama 10 tepsi börek açıyoruz. Burası yeter ki büyüsün, feda olsun altınlarım. Çok şükür, işlerimiz iyi ama temennimiz daha da ileriye götürebilmek” dedi.
  
Görüntü dökümü
-Gülten Turan’ın maydanoz doğraması
-Gülten Turan’ın su böreği malzemesi hazırlaması 
-Gelin ve kaynanan su böreği yapması
-Gelin kaynananın çalışmasından detay
-Gelin kaynanın birlikte tepsiye su böreği hamuru dizmesi 
-Gelin kaynananın hazırladığı tepsiler
-Su böreği tepsilerinin fırına konulması
-Gelin kaynananın ürettiği ürünler
-Kayınvalide Gülten Turan ile röp
-Gelin Esra Turan ile röp
 Haber: Salih TEKİN – Kamera: Oktay POLAT / ERZURUM, (DHA)

0
mutlu
Mutlu
0
_zg_n
Üzgün
0
sinirli
Sinirli
0
_a_rm_
Şaşırmış
0
vir_sl_
Virüslü
Reklam Alanı

Tamamen Ücretsiz Olarak Bültenimize Abone Olabilirsin

Yeni haberlerden haberdar olmak için fırsatı kaçırma ve ücretsiz e-posta aboneliğini hemen başlat.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Reklam
Reklam
Uygulamayı Yükle

Uygulamamızı yükleyerek içeriklerimize daha hızlı ve kolay erişim sağlayabilirsiniz.

Giriş Yap

Haberolduk.com - Son Dakika Haberler ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!