HABEROLDUK YURT BÜLTENİ- 6 

haberolduk-yurt-bulteni-6-gLUbaknY.jpg

YUNANİSTAN, PARA VE KIYAFETLERİNİ ALDIĞI GÖÇMENLERİ BORULARLA DÖVÜP, TÜRKİYE’YE İTTİ
 
EDİRNE’den Avrupa ülkelerine gitmek için yasa dışı yollardan Yunanistan’a geçen bir grup göçmen, Yunan güvenlik güçlerince yakalandı. Göçmenler, uluslararası hukuka aykırı şekilde darbedilip üzerlerindeki kıyafetleri ve ayakkabıları alınıp, Türkiye’ye itildiklerini iddia etti. Pakistan uyruklu Yahya Hamed, “Orada 4-5 tane toplama merkezleri var. Geri göndermeden önce çok dayak attılar. Her kampta sopalarla vurdular, elbiselerimizi alıyorlar. Bazılarını plastik boruyla dövüyorlar” dedi.

Edirne’den Avrupa ülkelerine gitmek için yasa dışı yollardan Yunanistan’a geçen bir grup göçmen, Yunan güvenlik güçlerine yakalandı. İddiaya göre, Yunan güvenlik güçlerinin 3 gün boyunca tutup, ekmek ve su vermeyip, plastik borularla darbettiği göçmenler, para, eşya ve kıyafetleri de alınarak, Meriç Nehri üzerinden botlarla Türkiye’ye zorla itildi. Yarı çıplak ve çıplak ayaklarla gelen göçmenlere, jandarma ve köylüler sahip çıkarak, yiyecek ve kıyafet verdi. Ayakları çıplak olanlara ise uluslararası yardım örgütlerince ayakkabı verildi.
‘3 GÜN BOYUNCA EKMEK VE SU VERMEDİLER’
Göçmenler, Yunanistan güvenlik güçlerinin kendilerini kamplarda toplayıp 3-4 gün tuttuktan sonra toplu halde Türkiye’ye zorla gönderdiğini anlattı. Kendilerine şiddet uygulandığını da söyleyen Afganistanlı Ahmet Ali, “Yunanistan’dan geri gönderdiler. Gerçekten çok zalimler. 3 gün boyunca ekmek ve su vermediler. Ayakkabı ve paralarımızı da aldılar. Hiçbir şeyimiz olmadan geri geldik. Türkiye, gerçekten çok iyi. Su veriyorlar, ekmek veriyorlar, her şey veriyorlar. Allah razı olsun” dedi.
‘PLASTİK BORULARLA DÖVDÜLER’
Pakistan uyruklu Yahya Hamed de, “Orada 4-5 tane toplama merkezleri var. Geri göndermeden önce çok dayak attılar. Her kampta sopalarla vurdular, elbiselerimizi alıyorlar. Bazılarını plastik boruyla dövüyorlar. Şimdi yapacak bir şeyimiz yok geri dönüyoruz” diye konuştu.
Afganistanlı Muhammed Girban ise 4 gün kaldıkları Yunanistan’da kötü muameleye uğradıklarını belirterek, “Yunanistan’da 4 gün kaldık sonra bizi geri gönderdiler. Çok kötü muameleye maruz kaldık. Hepimiz Afganistan’dan kaçtık buraya geldik. Avrupa’ya gitmek istiyoruz ama Yunanistan’da da zulme uğradık. Tüm kıyafetlerimizi aldılar, ayakkabılarımızı aldılar geri gönderdiler” ifadelerini kullandı.
‘AYAKKABIYA KAVUŞTUĞUM İÇİN ÇOK MUTLUYUM’
Türkiye’ye gelen göçmenlere uluslararası yardım örgütleri de kıyafet ve yiyecek yardımında bulunuyor. Yunanistan’ın geri ittiği Afganistan uyruklu Hüseyin Raşit, tüm gün çıplak ayakla yürüdüğünü söyleyerek, “Ayakkabıya kavuştuğum için çok mutluyum, Allah razı olsun. Çok iyi geldi. Sabahtan beri yalın ayak geldim buraya, çok yorulmuştum. Üstüne üstlük Yunan polisi de çok vurdu bize. Gelmeyin diyorlar. Biz zaten orada kalmayacağımızı söylüyoruz ama onu söylememize bile izin vermiyorlar, konuşmayın diyorlar” dedi.

Görüntü dökümü
—————————–
– Yolda çıplak ayakla yürüyen göçmen
– Ayaklardan detay
– Göçmenlerden detay
– Ahmet Ali röportaj
– Göçmenlere ayakkabı dağıtılması
– Ayakkabı giyen göçmenler
– Hüseyin Raşit röportaj
– Göçmenlerin ayakkabı giymesi
– Muhabir Ali Can Zeray anons
– Yolda yürüyen göçmenler
– Göçmenlerden detay
– Muhammed Girban röportaj
– Çıplak ayaklardan detay
– Yahya Hamed röportaj
– Yolda yürüyen göçmenler
Haber – Kamera: Ali Can ZERAY – Olgay GÜLER / EDİRNE, (DHA) 

=================================

SOSYAL MEDYADA AKTİF OLMA SÜRELERİ UZADI
 
ORDU Üniversitesi (ODÜ) Rehberlik ve Psikolojik Anabilim Dalı öğretim üyelerince yapılan araştırmada, Türkiye’deki sosyal medya kullanıcılarının sayısı 38 milyona yükseldi. Pandemi nedeniyle sosyal medyada aktif olma sürelerinin uzadığı tespit edildi.

ODÜ Rehberlik ve Psikolojik Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Dr. Şule Baştemur, öğrencileri Dilara Hatice Borucu ve Sezer Bulut, sosyal medya üzerine 5 ay süren bir araştırma gerçekleştirdi. Sosyal medya kullanımının her geçen gün arttığını gösteren araştırmada, Facebook’un istatistiklerine göre 37 milyon aktif kullanıcısı olan Türkiye’nin nüfusa oranla dünyadaki ilk 10 ülke arasında yer aldığını belirtildi. Instagram kullanıcı sayısının 38 milyona yükseldiği Türkiye’de pandemi nedeniyle sosyal medyada aktif olma sürelerinin uzadığı, internet kullanım oranının 7 saate, aktif sosyal medya kullanım oranının ise yüzde 81’e çıktığı tespit edildi.
‘SOSYAL MEDYADA ÇOCUKLARIN BİLGİLERİ PAYLAŞILIYOR’
Ebeveynlerin, çocuklarının fotoğrafını sosyal medya hesaplarından paylaşmalarının ortaya çıkardığı psikolojik durumları da araştıran ekip, sosyal medyada yüz bin takipçisi olan, yaklaşık 2 bin fotoğrafı bulunan ve günde ortalama 25 hikaye atan bir annenin Instagram hesabını inceledi. Annenin hesapta kullanılan fotoğrafların yüzde 83’ünün çocuğunun fotoğrafları olduğu, paylaşımlarda ise çocuğun özel bilgileri, konum bilgisi, özel kıyafetli görselleri de yer aldığı görüldü. Fotoğraflar incelendiğinde çocuğun, hangi okulda okuduğu, paylaşılmasa da okulun adı net bir şekilde yer aldığı saptandı.
‘HER 3 FOTOĞRAFIN BİRİNDE ÇOCUK GÖRSELİ’
‘Eğer kötü niyetli bir kişi olunsaydı ve bir çocuğa zarar vermek istenseydi, ebeveynlerin paylaşımları incelenerek çocuk hakkında hangi bilgilere ulaşılabilirdi’ sorusundan yola çıkılan araştırmada; seçilen annenin paylaşımlarından 888’inde çocuğun içinde olduğu fotoğraflar, 537’sinde çocuğun tek başına olduğu fotoğraflar, 297’sinde annesiyle, 23’ünde babasıyla, 31’inde hem annesi hem de babasıyla, 173’ünde ise çocuğun yer almadığı fotoğraflar olduğu tespit edildi.  Paylaşımlarda annenin paylaştığı her üç fotoğraftan birinde çocuğun görsellerini kullanarak ürün tanıtımı yapıp, maddi kazanç sağladığı da gözlemlendi. Araştırma sonuçlarına göre, bilinçli ya da bilinçsiz paylaşımlar aracılığı ile çocuğun yaşadığı kent, okuduğu okul, hatta ev adresi gibi bilgiler de ortaya çıkıyor.
‘EBEVEYN ÇOCUĞUNUN ÖZEL BİLGİLERİNİ PAYLAŞIYOR’
Ordu Üniversitesi Rehberlik ve Psikolojik Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Dr. Şule Baştemur, son dönemlerde ebeveynlerin çocuklarının fotoğraflarını paylaşmaya yönelik bir eğilim içerisinde olduğunu söyledi. Baştemur “Bu paylaşımlar, sürekli ve kontrolsüz olarak yapılıyor. Ebeveynlerin sosyal medyadaki paylaşımlarıyla birlikte çocuğa kolaylıkla ulaşılabiliyor. Şu anda çocuğun hangi okulda okuduğunu biliyoruz. Hangi mahallede yaşadığını biliyoruz. Evinin adresini biliyoruz. Çocuğun asla hayır diyemeyeceği gıdaları biliyoruz. Çünkü anne ‘benim çocuğuma eğer bunu verirseniz asla hayır demez, hemen alır’ tarzında sayfasında açıklamalar yapıyor. Bunun haricinde babanın evden hangi zamanlarda iş gerekçesi ile uzak olduğunu biliyoruz. Böyle dönemlerin ne kadar sürdüğünü biliyoruz. Bütün bu bilgiler bir araya getirildiğinde kötü bir insan olsaydık, o çocuğa zarar vereceğimizi biliyoruz” dedi.
‘İSTİSMAR HER ZAMAN GERÇEK HAYATTA GERÇEKLEŞMEZ’
Bilinçsiz paylaşımların çocuk istismarına neden olabileceğine değinen Baştemur, “İstismar her zaman gerçek hayatta gerçekleşmez. Bazen sanal merciler aracılığıyla da gerçekleşebilir. Özellikle sosyal medya bunun için bir araçtır. Pedofili sitelerinde yayınlanan çocuk görsellerinin büyük bir oranının annelerin, babaların düşünmeden, bilinçsizce paylaştıkları fotoğraflardan veya videolardan alındığını gösteriyor. Bu da çocuk için aslında çok tehlikeli. Birincisi pedofili ve istismar açısından çok önemli. Çünkü pedofili bireyler online ortamlarda eriştikleri çocukları, gerçek hayatta daha da erişebilme ihtimalleri var. Özellikle araştırmalar bize diyor ki; yüzde 30 ile yüzde 80 arasında internet kanalıyla çocuk görsellerine ulaşan bireylerin gerçek hayatta da çocukları istismar etme olasılığı var. Sosyal medya bu noktada bir araç. Bu yüzden pedofili bizim için büyük bir risk” diye konuştu.

Görüntü dökümü
-Dr. Şule Baştemur ile röportaj
HABER KAMERA: Mustafa KIRLAK-ORDU/DHA  

=============================== 

KAÇAK AĞAÇ KESMEYİ BIRAKIP, FİDANLIK VE MESİRE ALANLARININ KORUYUCUSU OLDU
 
ESKİŞEHİR’de yıllarca ormanlarda kaçak ağaç kesip sattıktan sonra pişmanlık yaşayan Nasuf Şahinöz (63), şimdi, işletmesini aldığı fidanlık ve mesire alanlarını gözü gibi koruyor. Kaçak ağaç kestiği dönemlerde hiç para kazanamadığını söyleyen Şahinöz, “Kamyonla kaçak iş yaptığım zaman ya lastik patlar ya şanzıman dağılır. Bu lüzumsuz işleri bırakınca orman bana kucak açtı. Orman bana sevgi ve şefkatiyle yaklaştı” dedi.

Odunpazarı ilçesi Kalabak köyünde yaşayan 2 çocuk, 6 torun sahibi Nasuf Şahinöz, 1980 yılında kamyonuyla ormanlarda nakliyecilik yapmaya başladı. Ormanlardan kaçak ağaç kesip satan Şahinöz, 3 yıl sonra bu işten pişmanlık duyup pancar taşıma işine girdi. Kaçak ağaç kesmenin ormanlara zarar verdiğini anlayan Şahinöz, daha önce kaçak kesim yaptığı ormanları da korumaya başladı. Şahinöz, bir süre sonra Eskişehir’deki Beşikdere şelale mesire yeri, Musaözü mesire yeri ve Orman Fidanlığı’nın ihalesine girerek işletmesini aldı. Mesire alanlarının çevresini güzelleştiren Şahinöz, ağaçları koruyor.
‘ORMAN TEŞKİLATI BANA DÜŞMANDI’
Kaçak iş yaptığı sırada mutlaka başına kötü bir olay geldiğini anlatan Nasuf Şahinöz, “1980’de askerden dönünce yine kamyonculuğa ve ormandaki lüzumsuz işlere devam ediyordum ama bu işlerden hiçbir gün para kazanamadım. Kamyonla kaçak iş yaptığım zaman ya lastik patlar ya şanzıman dağılır. Baktım ki bu işin sonu yok. 1983 yılında bu işten bir para kazanamadığımın, ailemi geçindiremediğimin farkına vardım. Böyle olunca Kırklareli’nin Lüleburgaz ilçesine gittim. Kız kardeşimin vasıtasıyla orada pancar taşımaya başladım. Sonra pancar küspesi sattım. O sattığım küspeyle orada ticareti öğrendim. Sattığım küspeden iyi para kazanmaya başladım. Kaçak yollardan 3 senede kazanamadığım parayı orada 2 ayda kazandım. İki ay sonra döndüğümde bir ortak otobüs, 30 tane koyun aldım. Bütün orman teşkilatı bana düşmandı” diye konuştu.
‘SEVGİYLE BAKMAYA BAŞLADILAR’
Kaçak ağaç kesimlerini bırakmasının ardından orman teşkilatının kendisine sahip çıktığını söyleyen Şahinöz, “1996 yılına kadar ormandan nakliyecilik, şehir içi ve şehirler arası taşımacılık yaptım. Orman teşkilatı da bana sahip çıktı. Taşınacak odun-kömürü, eşyasını hep ben getirip, götürdüm. Orman teşkilatı bu sefer bana sevgiyle bakmaya başladı. Birlikte oturup çay içiyor yemeğimizi yiyorduk. Ama önceden beni gördüklerinde öcü görmüş gibiydiler. Şükür o günleri aştık. Ama bir daha da 1983 yılından itibaren yasak işlere bir daha da elimi sürmedim, sürene de karşıyım” dedi.
‘HİÇ KİMSE ORMANDA LÜZUMSUZ İŞLERE GİRMESİN’
Eski resimlerine baktığında kendisinden utandığını belirten Şahinöz, ormanlara sahip çıkmaya çalıştığını ifade ederek, “Orman sevgisi ayrı bir sevgi. Ormanı sevmek ayrı bir şey. Orman teşkilatındaki herkes şimdi bana ‘Nasuf ağabey’ der. Ben o lüzumsuz işlere devam etmiş olsaydım böyle olmazdı. Bütün herkese tavsiyem, hiç kimse ormanda bu lüzumsuz işlere girmesin. Her zaman ileri değil bir adım geriye gelirler. Halk içinde sevgisi de saygısı da olmaz. O tarihteki gençlik yıllarımdaki resimlerime baktığım zaman kendi kendimden utanıyorum. Neden? Çünkü yaptığım her şey lüzumsuz. Attığın her adımda herkes senin düşmanın. Böyle olunca kendine ister istemez sıkıntı veriyorsun. Aile içi huzursuzluklar devam ediyor ama o işleri bıraktıktan sonra aile içi huzursuzluk da kalmadı, mutluluk devam ediyor” diye konuştu.
KAÇAK AĞAÇ KESTİĞİ ORMANLARA BAKIYOR
Eskişehir’de 2008 yılında Beşikdere şelale mesire yerinin işletmeciliğini 28 yıllığına alan Şahinöz, daha önce kaçak kesimler yaptığı ormanları korumaya başladı. Mesire alanlarının çevresini güzelleştiren ve yaşam alanlarını daha kullanabilir hale getirmek için büyük gayret gösterdiğini belirten Şahinöz, “Burayı aldığımızda kapıda bir demir bariyer ve bir kişilik kulübe vardı. Burada insanların insan gibi yaşayabilmesi için önce suyunu getirdik. Yolunu, elektriğini, telefonunu yaptırdık ama bunları yaparken hep ormanın bize olan desteğiyle yaptık. Orman beni kimseye karşı ezdirmedi. Kızım ev hanımı olduğu için buradaki lokanta işlerini o idare ediyor. Burası devam ederken Musaözü mesire yeri ve Orman Fidanlığı’nın da ihalesini aldık. Onlar için de elimizden geleni yapıyoruz” dedi.

Görüntü Dökümü:
-Mesire alanı girişi
-Piknik alanları
-Şelale
-Nasuf Şahinöz röp.
-Piknik alanında dolaşması
-Fotoğraf çekilen gelin ve damat
-Alabalık havuzu
-Piknik yapmaya gelenler  
-Genel görüntüler
Haber-Kamera: Hakan TÜRKTAN-Caner AKSU/ESKİŞEHİR,(DHA)- 

==================================

ÇALDIĞI MOTOSİKLETİ, KIYAFETLERİNİ DEĞİŞTİRDİKTEN SONRA GELİP MARKET ÖNÜNDEN ALDI

ADANA’da 1 elektrikli bisiklet ve 5 motosiklet çalan Mehmet Y. (34), polis tarafından yakalandı. Mehmet Y.’nin, marketin önüne bıraktığı bir motosikleti, 2 saat sonra kıyafetlerini değiştirip gelerek aldığı anlar güvenlik kamerasına yansıdı.
İl Emniyet Müdürlüğü Asayiş Şube Müdürlüğü Oto Hırsızlık Büro Amirliği ekipleri, merkez ilçelerde bir haftada 1 elektrikli bisiklet ve 5 motosikletin çalınması üzerine çalışma başlattı. Güvenlik kamerası görüntülerini inceleyen polis, şüphelinin, 9 Eylül’de saat 12.30 sıralarında Sarıçam ilçesi Mehmet Akif Ersoy Mahallesi’nde motosiklet çalıp, bir marketin önüne park ettikten sonra bölgeden ayrıldığını tespit etti. Şüphelinin yaklaşık 2 saat sonra kıyafetlerini değiştirip, motosikleti bıraktığı yerden aldığı saptandı.
Şüphelinin, ‘hırsızlık’, ‘uyuşturucu’, ‘fuhşa teşvik ve aracılık etmek’ gibi suçlardan 37 kaydı bulunan Mehmet Y. olduğu belirlendi. Polis, Yüreğir ilçesindeki evine yapılan baskında Mehmet Y.’yi yakaladı. Emniyete götürülen Mehmet Y., motosikletleri çaldığını hatırlamadığını öne sürüp, alkollü olduğunu söyledi. Emniyetteki işlemlerinin ardından adliyeye sevk edilen Mehmet Y., çıkarıldığı mahkemece tutuklandı.

Görüntü Dökümü
———————–
– Motorun çalınması
– kıyafet değiştirip tekrar motora binip gitmesi
Haber:Anıl ATAR-Kamera:ADANA,(DHA)

==================================

‘UZİ’, TARLAYA GÖMÜLÜ UYUŞTURUCUYU BULDU
 
ADANA’da polis, narkotik köpek ‘Uzi’yle yaptığı aramada, tarlada toprak altına gömülü halde 5 kilo 120 gram esrar ile 8 bin 537 uyuşturucu hap ele geçirdi.
İl Emniyet Müdürlüğü Narkotik Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü ekipleri, Seyhan ilçesi Hadırlı Mahallesi’ndeki bir çiftlik evinde yüklü miktarda uyuşturucu madde olduğu bilgisine ulaştı. Harekete geçen polis, evin yakınındaki biber ve patlıcan ekili tarlada, narkotik köpek ‘Uzi’yle arama yaptı. Uzi’nin, tarladaki bir bölgeye tepki vermesi üzerine kazma ve küreklerle toprak kazıldı. İki ayrı bölgede toprağın altına gömülü halde bir çantada 5 kilo 120 gram esrar ve bidon içerisinde 8 bin 537 uyuşturucu hap ele geçirildi. Tarla sahibi M.E. (39) gözaltına alındı. İfadesinde, uyuşturucu maddelerin kendisine ait olmadığını öne süren M.E., sevk edildiği adliyede çıkarıldığı mahkemece tutuklandı. 

Görüntü Dökümü
———————–
– Ekiplerin taralaya gidişi
– Tarlada kazı yapılması
– Taralda gömülü bulunan narkotik maddelerin çıkartılması
– Emniyette ele geçirilen narkotik maddelerin sergilenmesi 
Haber:Anıl ATAR-Kamera:ADANA,(DHA)
 

Exit mobile version