Reklam Alanı
Reklam Alanı

HABEROLDUK YURT BÜLTENİ – 8

Reklam Alanı
featured
service
Reklam Alanı

1) ÇİLEK TARLASINDA KORONA AŞISI
 
KAYSERİ’nin Develi ilçesinde tarım işçisi olarak çalışan Muzaffer Sarıkaya’nın (59) koronavirüs aşısı, çilek tarlasında çalıştığı sırada uygulandı. Sarıkaya, “Aşı konusunda nereden randevu alacağımı bilmiyordum. Tarlada çalışırken sağlık çalışanlarını gördük. Yanımıza gelip, gerekli kontrolleri yaptıktan sonra aşılarımızı uyguladılar. Çok güzel bir hizmet. Allah devletimizden razı olsunö dedi.
İl Sağlık Müdürlüğü’ne bağlı sağlık çalışanları, koronavirüs salgınına karşı aşılama çalışmalarını sürdürüyor. Hastanelere gidemeyenlerin adreslerine gidilerek, aşıları uygulanıyor. Bu kapsamda Develi ilçesi Sarıca Mahallesinde mevsimlik işçi olarak çalışan 4 çocuk babası Muzaffer Sarıkaya’ynın çalıştığı tarlaya giden sağlık çalışanları, koronavirüs aşısının ilk dozunu uyguladı.  Yapılan çalışmalarda yer alan İlçe Sağlık Müdürü Fatma Anteplioğlu, “Rutin olarak her yıl tarım işçilerinin yanına gelerek, aşılarını gebelik takiplerini yapıyoruz. Bu yıl da pandemi nedeniyle gelen mevsimlik tarım işçileri içerisinde yaş itibari ile aşı hakları olan işçilerin koronavirüs aşılarını tarlalarında ve çadırlarında yapıyoruz. Tarım işçileri için yerinde sağlık hizmeti veriyoruz. İleri yaş grupları nasıl randevu alacaklarını çok fazla bilmedikleri için mağdur olduklarını söylüyorlardı. Biz de sistemin el verdiği ölçüde mahallelerine, bahçelerine, tarlalarına giderek aşılarını yerinde uyguluyoruzö diye konuştu.
‘TARLADA ÇALIŞIRKEN SAĞLIK ÇALIŞANLARINI GÖRDÜK’
Tarım işçisi Muzaffer Sarıkaya ise, sağlık çalışanlarına teşekkür ederek, “Çilek tarlasında mevsimlik işçi olarak çalışıyoruz. Aşı olup, olmamak benim kafama takılıyordu. Nereden randevu alacağımı bilmiyordum. Tarlada çalışırken sağlık çalışanlarını gördük. Yanımıza gelip gerekli kontrolleri yaptıktan sonra aşılarımızı uyguladılar. Çok güzel bir hizmet. Allah devletimizden razı olsun” ifadelerini kullandı.

Görüntü Dökümü
———————–
– İlçe sağlık müdürlüğü ekiplerinin tarım işçisinin yanına gelmesi
– Gerekli bilgi kontrollerinin ardından koronavirüs aşısının uygulanması
– İlçe Sağlık Müdürü Fatma Anteplioğlu ile röportaj
– Tarım işçisi Muzaffer Sarıkaya röportaj
– Sağlık ekiplerinin çocuklara maske dağıtması
– Diğer görüntüler

Haber: Yasin DALKILIÇ – Kamera: İlyas Kaplan/ KAYSERİ, (DHA)

===========================================

2) OSMANLI ÇİLEĞİNİN GENİ ARAŞTIRILIYOR
 
ÇUKUROVA Üniversitesi (ÇÜ) Ziraat Fakültesi Bahçe Bitkileri Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ebru Kafkas, Avrupa Birliği projesi kapsamında doğal tadı ve aromasıyla bilenen Osmanlı çileği ile ilgili verimi, üretimi ve dayanıklılığını arttırmak için gen araştırması başlattı. Prof. Dr. Kafkas, çalışmalarına Zonguldak’ın Ereğli ilçesindeki çilek tarlalarında başladı.
Avrupa Birliği’nin düzenlediği proje kapsamında Prof. Dr. Ebru Kafkas, Osmanlı çileğinin üretimini, verimliliğini ve dayanıklılığını arttırmak için yapacağı çalışma için Zonguldak’ın Ereğli ilçesine geldi. Prof. Dr. Ebru Kafkas, proje ekibinde yer alan araştırma görevlileri Şule Hilal Attar, Ömer Faruk Bilgin ile uzman biyoteknolog Duygu Ayvaz Sönmez ile birlikte Osmanlı Çileğini Yaygınlaştırma ve Üreticileri Koruma Derneği’ne ait çilek tarlasında incelemelerde bulundu. Dernek başkanı Şaban Çetinkaya’dan bilgi alan Prof. Dr. Kafkas, Osmanlı çileğinin aroması ve kokusunun diğer çilek türlerinden çok daha iyi olduğunu söyledi. Osmanlı çileğinin dünyada bilinen değerli bir çilek türü olduğunu ifade eden Prof. Dr. Kafkas, “Çilek çok önemli ve Osmanlı çileğinin kokusu hiçbir çilekte yok. Tüm dünya bizim Osmanlı çileğimizi biliyor. Projenin içinde 8 büyük Avrupa ülkesi var. Hep beraber bu Osmanlı çileğinin kokusu ve aromasını yeni çilek çeşitlerine aktarmayı hedefliyoruz. Kokulu, aromalı, çileği kaliteli, meyvesi daha sert, muhafazaya daha dayanıklı çeşit geliştirmek istiyoruz” dedi.
‘ÇİLEK KANSERİ ÖNLÜYOR’
Avrupa ülkelerinden İspanya, İtalya, Fransa, İngiltere, Almanya, Belçika ve Türkiye’nin içerisinde olduğu, konusunda uzman bilim insanlarının projede yer aldığını ifade eden Prof. Dr. Kafkas, şöyle konuştu:
“Projede sadece çilek yok. Bunun yanında mavi yemiş ve ahududu da var. Bizim amacımız, dediğim gibi bu aroma nerden kaynaklanıyor? Hangi gen aromanın oluşuma neden oluyor? Bunu da belirlemiş olacağız. Aynı zaman da sahip olduğumuz genetik kaynakların kurağa, tuza ve hastalıklarına dayanaklıklarına da bakacağız. Gelecekte yapılacak olan çalışmalar açısından bu bilgiler çok önemli. Bugüne kadar da yapılmamış. Çilek, insan sağlığı ve beslenme açısından büyük öneme sahip. 1-5 Mayıs 2021 tarihinde İtalya’nın Rimini şehrinde Uluslararası Çilek Sempozyumu yapıldı. Çilek sempozyumuna yaklaşık bin kişi katıldı. Bende Türkiye’den bu sempozyumda bilim komitesi üyesi olarak yer aldım. Yapılan çalışmaların büyük bir kısmında çileğin antikanserojen özelliğe sahip olduğu saptandı. Çilek, kalp ve damar hastalıklarını önlüyor. Kanseri önlüyor. Yapılan araştırmalar çilek tüketen kişilerde kanserin az olduğunu göstermiş. Tabi bu bir kere çilek yemekle olmuyor. Yapılan çalışmalarda 6 ay sürekli olarak çileği beslenmesinde kullanan kişilerde kanserin daha az görüldüğü tespit edilmiş.”

Görüntü Dökümü 
———————–
– Heyetin proje alanına gelmesi
– Tarlada inceleme yapılması
– Ebru Kafkas ile röportaj
– Osmanlı fortuna fidesinin dikilmesi

Reklam Alanı

Haber-Kamera: Sinan KABATEPE/ EREĞLİ(Zonguldak),(DHA)

==================================================

3) BİLGİSAYAR MÜHENDİSİ, ALKIŞLARLA SON YOLCULUĞUNA UĞURLANDI

Antalya’da kayıp olarak aranırken 18 gün sonra cesedi bulunan Akdeniz Üniversitesi’nde (AÜ) görevli bilgisayar mühendisi Çağrı Sertaç Kesici (47), ailesi ve sevenlerinin alkışları eşliğinde son yolculuğuna uğurlandı.
Antalya’da 10 Mayıs günü evden çıktıktan sonra kendisinden haber alınamayan Çağrı Sertaç Kesici’nin, 28 Mayıs günü Muratpaşa ilçesi Şirinyalı Mahallesi’ndeki falezlerde bulunan İnciraltı Plajı’nda cansız bedeni bulundu. Kesici’nin kayalık üzerindeki cesedi Antalya Adli Tıp Kurumu morguna kaldırıldı.
Otopsinin ardından Çağrı Sertaç Kesici’nin cenazesi, bugün yakınları tarafından morgdan alındı. Çağrı Sertaç Kesici, sevenleri ve ailesinin alkışları ile son yolculuğuna uğurlandı. Kesici’nin cenazesi, Hurma Mezarlığı’na defnedildi.

Görüntü Dökümü
———————–
– Morg önünde cenaze aracının görüntüsü
– Yakınları ve arkadaşlarının görüntüsü
– Eşinin görüntüsü
– Ağlayan arkadaşlarından görüntü
– Babasının görüntüsü (Lacivert gömlekli elinde çanta var)
– Cenaze aracının mezarlığa gidişi arkadaşlarının alkışlaması
– Arkadaşlarının ve ailesinin mezarlığa gidişi 
– 2 kare resim

HABER: Bülent TATOĞULLARI- KAMERA: Mehmet KILIÇASLAN/ANTALYA, (DHA)

==================================================

4) ‘BABAM BİRİNE UMUT OLMAK İYİ BİR ŞEY DERDİ’

NEVŞEHİR’de, beyin ölümü gerçekleştikten sonra organları 4 hastaya umut olan Abdullah Kaçmaz’ın (59), ölmeden önce çocuklarından organlarının bağışlanmasını istediği ortaya çıktı. Kaçmaz’ın kızı Gamze Yolalan, “Daha önceden de babam organ bağışı ile ilgili olarak ‘Birine umut olmak iyi bir şey’ derdi. Organ bekleyen kişilere umut olduysak ne mutlu bize” dedi.
Nevşehir’de 7 Mayıs’ta kalp krizi geçiren Abdullah Kaçmaz’ın kaldırıldığı devlet hastanesinde 19 günlük tedavinin ardından beyin ölümü gerçekleşti. Hastane Organ ve Doku Nakli Koordinatörü Şenay Karakuş Taşkın, Kaçmaz’ın yakınları ile görüşerek, organ bağışı yapmalarını önerdi. Ailenin olumlu yanıtının ardından organ bağış merkezi ile irtibat kurularak organ nakli olacak uygun kişiler tespit edildi. Bu kapsamda Kaçmaz’ın organlarının alınması için harekete geçildi. Ankara Şehir Hastanesi’nden gelen transplantasyon ekipleri, 5 saat süren operasyonla Kaçmaz’ın 2 böbreği ile 2 korneasını aldı. Kaçmaz’ın böbrekleri İstanbul’da 2 hastaya, korneaları ise Ankara’da 2 kişiye umut oldu. 
‘BABAMIN ORGAN BAĞIŞI DİLEĞİ YERİNE GETİRİLDİ’
Babası Abdullah Kaçmaz’ın isteğini yerine getirdiklerini belirten Gamze Yolalan, “Babam sosyal yönü gelişmiş bir insandı. Bu tür insani değerlere çok önem verirdi. Daha önceden organ bağışı ile ilgili bir konu geçtiğinde ‘Ben ölürsem benim organlarımı da bağışlayın, bugün onlara yarın bize’,  ‘Birine umut olmak iyi bir şey’ dediğini çok duyduk. Babam 19 günlük yaşam mücadelesi verdi. Beyin ölümü gerçekleştikten sonra Nevşehir Devlet Hastanesi Organ ve Doku Nakli Koordinatörü Şenay Karakuş Taşkın bize tüm prosedürleri anlattı. Biz bu olayın uygun olacağına karar verdik. Hem babamızın dileği yerine gelsin hem de başka insanlara umut ve ışık olsun istedik. Onlardan da beklediğimiz sadece hayır duasıdır. Organ bekleyen kişilere umut olduysak ise ne mutlu bize” diye konuştu.
‘ORGAN BAĞIŞI BEKLEYENLERE UMUT OLDUYSAK NE MUTLU BİZE’
Abdullah Kaçmaz’ın oğlu Tuncer Kaçmaz ise, “İlk başta kardeşim organ bağışı için aradığında biraz tereddütte kaldım. Daha önceden de babam organ bağışı ile ilgili olarak ‘Birine umut olmak iyi bir şey’ derdi. Ben de olmaz derdim ama başımıza geldiğinde dine uygun olup olmadığı noktasında tereddüt yaşadım. Bir imam arkadaşımı aradım. Uygun olduğunu ve bu yönde hiçbir sıkıntının bulunmadığını söyledi. Sonrasında yakın akrabalarımın da görüşlerini aldım. Ardından Nevşehir Devlet Hastanesi Organ ve Doku Nakli Koordinatörümüz Şenay Karakuş Taşkın’a giderek birilerine umut olmak için organ bağışı yaptık” dedi.

Görüntü Dökümü
———————–
– Abdullah Kaçmaz’ın kızı Gamze Yolalan ve oğlu Tuncer Kaçmaz ile röportaj
-Abdullah Kaçmaz’ın evine gelen yakınlarından genel görüntü

Haber-Kamera: Ahmet KORKMAZER-NEVŞEHİR-DHA

==================================================

5) BAHÇESİNDE FINDIKLA BİRLİKTE KİLOSU 150 LİRAYA ÇIKAN SALEP ÜRETİYOR
 
ORDU’nun Ünye ilçesinde çiftçi Ali Yücel Alan (47), bahçesinde fındığın yanı sıra yaş olarak kilosu 100 ile 150 TL arasında alıcı bulan salep üretiyor. Yurt dışından talepler geldiğini belirten Alan, “Bahçemizde salep verimi çok güzel ve hedeflerimizi tutturmuş durumdayız” dedi.
İlçenin Curi Mahallesi’nde yaşayan Ali Yücel Alan, fındığın yanında ek gelir elde etmek için, araştırmalarda bulunup, bahçesinde 1 dönümlük alanda salep üretmeye karar verdi. Ordu Büyükşehir Belediyesi’nden de bu konuda destek alan Alan, geçen yıl kasım ayında dikimini yaptığı saleplerin hasadını gerçekleştirdi. Alan’ın, bahçesinde fındığın yanı sıra ürettiği salep, yaş olarak kilosu 100 ile 150 TL arasında alıcı buluyor. 
Uzun süredir fındığın yanında ürün araştırması yaptığını ifade eden Alan, “Yaşadığımız topraklarda ne yetişebileceğini düşünerek yaklaşık 1 yıllık araştırmam olmuştu. Fındığa alternatif değil de ‘fındıkla ne üretebiliriz’ diye düşündük. Küçük yaşlarda da karşılaştığım salep yetiştiriciliği üzerine araştırmalar yaptım. Toprak analizi ve çeşitli araştırmalar sonucunda salep yetiştirmeye karar verdim. Ordu Büyükşehir Belediyemizden hibe desteği aldık. Bahçemizi kendi imkanlarımızla oluşturduk ve 10 bin salep dikimi gerçekleştirdik. Geçen yıl dikim yaptık. Mayıs ayının ikinci haftasından itibaren de hasada başladık. Bahçemizde salep verimi çok güzel ve hedeflerimizi tutturmuş durumdayız” diye konuştu.
‘HİÇBİR ŞEKİLDE PAZAR SIKINTISI YOK’
Salebin talep edilen bir ürün olduğunu ve fındıktan yaklaşık 6 kat daha fazla gelir getirdiğini aktaran Alan, “Çok talep gören bir ürün. Talebi karşılayacak ürün de yok piyasada. Ürettiğimiz ürünü faturalı ve Çiftçi Kayıt Sistemi (ÇKS) belgesiyle satış yapabiliyoruz. Türkiye’nin birçok yerinden talep var. Hatta yurt dışından bile alıcı bulabiliyoruz. Hiçbir şekilde pazar sıkıntısı yok. Geçen yıl yaş yumrunun fiyatı 60-80 TL civarındaydı. Bu yıl ise 100-150 TL civarında satılabiliyor. Biz ürettiklerimizi yaş olarak satacağız. Yaş yumru olarak satış birçok riski ortadan kaldırıyor hem de hedeflediğimiz gelire bizi ulaştırıyor” dedi.

Görüntü Dökümü
———————–
-Salep hasadından detay görüntüler
-Üretici Ali Alan ile röportaj

Haber/Kamera: Turgut DAĞDEVİREN-ÜNYE-ORDU-DHA

==================================================

6) EDİRNE’DE OSMANLI SARAYI KAZILARI, 12 AY KESİNTİSİZ SÜRECEK
 
OSMANLI’nın başkentlerinden Edirne’de, yapımına 1450 yılında 2’nci Murad zamanında başlanan, Fatih ve Kanuni gibi padişahların yaşadığı 3 milyon metrekare alanı kapsayan Edirne Sarayı’nın (Saray-ı Cedide-i Amire) kazı çalışmalarında 12 ay boyunca kesintisiz sürecek yeni sezon başladı. Trakya Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Erhan Tabakoğlu, “İnşallah var olan değerlerimizi yeniden gün yüzüne çıkartacağız” dedi.
Osmanlı padişahlarından 2’nci Murad, Fatih Sultan Mehmet ve Kanuni Sultan Süleyman’a ev sahipliği yapan ve bir dönem imparatorluğun yönetildiği Edirne’deki saray, Osmanlı- Rus savaşında cephaneliğin patlatılması sonucu büyük zarar görmüş, yıkılmıştı. Uzun bir aradan sonra 2018 yılının eylül ayında Trakya Üniversitesi ve Edirne Müzesi işbirliğiyle başlatılan yeni saray kazılarında yeni dönem başladı. Trakya Üniversitesi önderliğinde başlayan kazı çalışmaları geçen yıl, ‘Cumhurbaşkanı Kararlı Kazılar’ arasına alınırken, yılın 12 ayı boyunca devam etmesi için de Kültür ve Turizm Bakanlığı’na yapılan başvuru aynı yıl kabul edildi. Tüm yıl devam edecek kazı çalışmalarında, tarihi saraydan günümüze yetişemeyen bölümlere ağırlık verilecek.
‘FETİH PLANLARININ YAPILDIĞI BİR MEKAN’
Trakya Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Erhan Tabakoğlu, yeni sarayın Türk tarihi için çok önemli bir yer olduğunu belirterek, “Edirne, fethedildiği andan itibaren başkent olmuş, bir imparatorluğun başkentliğini yapmış bir yer. Ecdadımız 1361 yılında buraya gelir gelmez hemen başkent yapıyor ve çok ciddi imar hareketleri oluyor ve hemen Edirne Sarayı yapılıyor. Önce ilk saray ve sonra yeni saray olmak üzere içinde bulunduğumuz alana inşası başlıyor. Edirne’nin 92 yıl başkent olduğu o dönem zarfında inanılmaz bir mimari hareketlilik görüyoruz. Fatih bu coğrafyada doğup büyüyor ve Adriyatik’e kadar Balkanları ve İstanbul’u fetheden medeniyetin kurulduğu yer Edirne. İçinde bulunduğumuz alan da, bütün bu plan ve projelerin yapıldığı o büyük fetihlerin planlandığı bir mekan” dedi.
‘TARİHİ DEĞERLERİMİZİ YENİDEN GÜN YÜZÜNE ÇIKARACAĞIZ’
Üniversite olarak 2 yıl önce kazının sorumluluğunu aldıklarını söyleyen Tabakoğlu, “Trakya Üniversitesi olarak yaklaşık 2 yıl önce buradaki kazının sorumluluğunu aldık ve kazılara başladık. Bu yıl da daha büyük bir ekiple, Cumhurbaşkanlığı kararıyla 12 ay kazılar hükmüne alınmış bir kazı ekibiyle çalışmalarımıza başlayacağız. İnşallah var olan değerlerimizi yeniden gün yüzüne çıkartacağız. Bir hayal miydi, masal mıydı sorusunu, ‘Hayır gerçekti, biz yaptık. Büyük düşündük ve 3 kıtaya hükmeden bir imparatorluk kurduk ve o güç, yetenek, genetik miras bizdedir’ cevabını, öğrencilerimize, insanlarımıza öğretecek bir açık hava müzesini inşallah hep beraber inşa edeceğimiz günlerimizi bekliyoruz” diye konuştu.
‘ALAN 3 MİLYON METREKAREDEN OLUŞUYOR’ 
Kazı alanının 3 milyon metrekare olduğunu söyleyen Rektör Tabakoğlu, “Burada iş çok, 3 milyon metrekare buranın alanı. Yalnız sayın kültür bakanımıza teşekkür ediyorum, bir yoğunlaşma oldu. Kazı işi bizde ama yapılan restorasyon planlarının imarlarının yapılması, bir nehir ve sel sorunumuz var ona bir çare bulunabilir mi. Bir konsorsiyumla, buranın daha da hızlanacağını düşünüyoruz ve ilgililere bunları rapor ediyoruz” diye konuştu.
‘KAZILAR 12 AY DEVAM EDECEK’
Kazıların bilimsel danışmanlığını yürüten Trakya Üniversitesi Sanat Tarihi Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Gülay Apa Kurtişoğlu, kazıların 12 ay boyunca devam edeceğini belirtti. Kurtişoğlu, “Şu anda kazı sezonunda hazırlığa başladık. Bir kaç gün içerisinde kazı çalışmalarımız fiilen başlamış olacak. Bunun yanı sıra 12 aylık kazı çalışması yaptığımız için kazı evimizde de küçük buluntularla ilgili çalışmalarımız devam ediyor. Seramikler, duvar çinileri, sikkeler gibi malzemeler. Geniş bir yüzyıl aralığı var. 15’inci yüzyıldan 19’uncu yüzyıla kadar farklı dönemlere malzemelerimiz kazılarda ortaya çıkıyor” ifadelerini kullandı.
‘GÜN YÜZÜNE ÇIKMASI GEREKEN 100’E YAKIN ESER VAR’
Sarayda birçok yapının bütüncül olarak günümüze ulaşamadığını kaydeden Doç. Dr. Kurtişoğlu, “Şu an bulunduğumuz alan sarayın ikinci avlusunun başlangıcı olan Babüssaade Kapısı’nın kalıntısının önünde bulunuyoruz. Hemen arkamızda bulunan kalıntı da Cihannüma’ya ait. Bunlar Fatih döneminde inşa edilen 15’inci yüzyıla ait yapılar. Ne yazık ki bütüncül olarak günümüze ulaşamamış. Mutfak bölümünde gerekli restorasyon gerçekleştirildi ve yakın zamanda müze olarak açılışı gerçekleştirilecek. Bizler günümüze ulaşamayan yapıların ortaya çıkarılmasına yönelik kazılar gerçekleştiriyoruz. 2 ayrı alanda açmalarımız mevcut. Bir tanesi, kum meydanının olduğu alanda açmalarımız var. Geçen yıl başladığımız Akağalar koğuşlarının etrafındaki çalışmalara bu yıl da devam edeceğiz ve sarayın avlular dizisini de ortaya çıkararak diğer temellere ulaşmayı hedefliyoruz. Aslında gün yüzüne çıkması gereken 100’e yakın eser var” diye konuştu.
Öte yandan tarihi saray alanında Cihannüma Kasrı, Kum Kasrı Hamamı, Fatih Köprüsü, Adalet Kasrı, Saray Mutfağı, Kanuni Köprüsü, Su Maksemi, Şehabeddin Paşa Köprüsü, Namazgahlı Çeşmesi, Av Köşkü gibi yapılar dönem dönem yapılan restorasyon çalışmalarıyla bugün de ayakta kalan eserler olarak dikkat çekiyor.

Görüntü Dökümü 
———————–
– Kazı alanından drone görüntüsü
– Kazı alanından detaylar
– Rektör Prof.Dr. Erhan Tabakoğlu röportaj
– Kazı alanındaki çalışmalar
– Kazı ekibinin çalışması
– Doç.Dr. Gülay Apa Kurtişoğlu röportaj
– Kazı alanındaki yapılardan detay
– Kazı ekibinden detay
– Kazı alanındaki yapılardan detay

Haber – Kamera: Ali Can ZERAY – Resul ORUÇOĞLU / EDİRNE, (DHA)

==================================================

 

0
mutlu
Mutlu
0
_zg_n
Üzgün
0
sinirli
Sinirli
0
_a_rm_
Şaşırmış
0
vir_sl_
Virüslü
Reklam Alanı

Tamamen Ücretsiz Olarak Bültenimize Abone Olabilirsin

Yeni haberlerden haberdar olmak için fırsatı kaçırma ve ücretsiz e-posta aboneliğini hemen başlat.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Reklam
Reklam
Uygulamayı Yükle

Uygulamamızı yükleyerek içeriklerimize daha hızlı ve kolay erişim sağlayabilirsiniz.

Giriş Yap

Haberolduk.com - Son Dakika Haberler ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!