Pelin ÜZEK KILIÇ/ANKARA, (DHA)- AVRUPA Birliği (AB) Covid-19 aşısı olanların serbestçe seyahat edebilmesini sağlayacak ‘aşı pasaportu’ üzerinde çalışma başlattı. 1 ay önce DHA’ya konuşan Ankara İl Pandemi Kurulu üyesi Prof. Dr. Nur Baran Aksakal, aşı pasaportunu gündeme getirerek, “Gidişat aşıya ulaşabilen ülkelerin 2021 sonundan önce ya da sonu itibarıyla ülkelerine girişte hastalığın taşınmasını engelleyecek şekilde ‘aşı pasaportu’ talep edeceklerini gösteriyor. Türkiye de kendi toplumunu korumak için bunu uygulamak durumunda kalabilir” demişti.
AB ülkelerinin aşı pasaportu ile ilgili çalışmayı 3 ayda tamamlanması planlanıyor. Pasaporta ‘IBAN’ gibi bir kodla ne tür aşı yapıldığı, nerede yapıldığı, PCR testi sonucu ve antikor seviyesi gibi temel tıbbi bilgiler işleneceği belirtildi. Pasaport uygulaması hayata geçirilene kadar seyahat kısıtlamalarının süreceği kaydedildi. Öte yandan AB liderlerinin toplantısında, kişilere yurt dışı seyahat özgürlüğü sağlayacak pasaportun, sadece AB’den onay alan aşılar için geçerli olacağı iddia edildi.
1 AY ÖNCE GÜNDEME GELMİŞTİ
Ankara İl Pandemi Kurulu üyesi, Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Anabilim Dalı öğretim üyesi Prof. Dr. Nur Baran Aksakal, aşı pasaportunu Türkiye’de yaklaşık 1 ay önce DHA’ya yaptığı açıklama ile gündeme getirmişti. Aksakal, pek çok ülkenin ‘aşı pasaportu’nu tartışmaya başladığını belirterek, bunu ilk uygulayan ülkenin İsrail olduğuna dikkat çekmişti. Aksakal, “İsrail’de, nüfusun yüzde 30’undan fazlasını aşıladığı andan itibaren, aşının üzerinden 1 hafta geçmiş kişilere bir ‘yeşil sertifika’ verilmesi gündemde. Bu sertifika verilen kişilerin de toplum içerisinde ayrıcalığı olacağından bahsediliyor” dedi.
‘DSÖ DESTEKLEMEDİĞİNİ AÇIKLADI’
Aksakal, bir taraftan da aşı pasaportunun hem Dünya Sağlık Örgütü nezdinde hem de o ülkelerdeki vatandaşlar arasında ayrımcılığa neden olacağına ilişkin tartışmalar olduğuna dikkat çekerek, “Avrupa ülkeleri dahil pek çok ülkede nüfusuna yetecek kadar aşı almada sıkıntı var. Bu durumda aşılanabilen kişilere bir ayrıcalık tanıdığınızda, diğer kişiler açısından bunun bir insan hakları ihlali olabileceği tartışmaları gündeme geldi. O nedenle bütün toplumların herkese bu aşı imkanını sunması gerekiyor. Bunu sunamadığınız ortamlarda bu tip yaptırımların insanların özgürlüklerini kısıtlayacağından bahsediliyor. Dünya Sağlık Örgütü de ‘biz şu an itibarıyla aşılar bu kadar sıkıntılı iken bütün ülkeler bu aşılara ulaşamıyorken böyle bir yaptırıma sıcak bakmıyoruz, bunu desteklemiyoruz’ açıklamasını yaptı” ifadelerini kullandı.
‘AŞI PASAPORTU SUNMAK ZORUNDA KALACAKSINIZ’
Aksakal, diğer taraftan özellikle İngiltere, Fransa, İsrail, Polonya gibi ülkelerin aşı pasaportunu gündeme getireceklerini ve buna destek verdiklerini belirterek, “Siz yurt dışına gitmek istediğinizde hastalığı geçirdiğiniz ve korunduğunuzu göstermek durumunda kalacaksınız ya da 2 doz aşınızı en az 1 hafta önce tamamlamış olduğumuza dair pasaport sunmak zorunda kalacaksınız gibi duruyor. Böyle bir uygulama olacaksa tüm topluma yeterli aşı tedarik etmek için ekstra bir çaba harcamak gerekir. Risk olduğu düşünülen bölgelere gidecek olanlardan mutlaka bir sertifika istenir. Bizde aşı yaptıktan sonra Hudut ve Sahiller Sağlık Genel Müdürlüğü bu sertifikayı düzenler. Ama bu, oraya gittiğinizde risk almanızı engellemek için bir uygulamadır. Diğer uygulamaysa oraya risk getirmenizi de engelleyen bir uygulama. Aşıyla ilgili bilimsel çalışmalar bundan sonraki süreci belirleyecek. Aşılanan kişiler ne kadar hastalığı taşıyabilirler, aşılanan toplumlarda aşısız bir kişi ne kadar risk oluşturur bütün bunların bilimle desteklenmesi lazım” dedi.
‘TÜRKİYE DE UYGULAMA DURUMUNDA KALABİLİR’
Aksakal, kişisel görüşünün aşıya ulaşabilen ülkelerin aşı pasaportunu talep edecekleri yönünde olduğunu ifade ederek, “Kişisel görüşüm gidişat, aşıya ulaşabilen ülkelerin 2021 sonundan önce ya da sonu itibarıyla 2022 ya da daha sonrasında kendi ülkelerine girişte hastalığın taşınmasını engelleyecek şekilde aşı pasaportunu talep edeceklerini gösteriyor. Şu anda mutant virüsler gündemde. O nedenle yeniden bir yayılım tüm dünyada söz konusu olabilir. Bütün bunları düşündüğünüzde de eğer yaygın bir uygulama haline dönüşürse Türkiye de kendi toplumunu korumak için bunu uygulamak durumunda kalabilir” açıklamasını yapmıştı.
FOTOĞRAFLI