Hande NAYMAN – Mücahit BEKTAŞ / İZMİR, (DHA) – İZMİR’in Kemalpaşa ilçesinde faaliyet gösteren ilikli kemik suyu fabrikasında ‘kolajenli Türk kahvesi’ üretimine başlandı. Kemiklerin yaklaşık 85 derecede kısık ateşte kaynatılmasıyla elde edilen kolajen maddesi, günlük hayatta sıkça tüketilen kahvenin içerisine karıştırılınca kahve, şifa deposu haline geldi.
İzmir’in Kemalpaşa ilçesinde bulunan ve bir et işleme tesisi olarak kurulan Zel İlikli Kemik Suyu Fabrikası’nda katkısız ve koruyucusuz pek çok farklı ürün çeşidi yer alıyor. İlikli kemik suyundan yapılan işkembe çorbası, kelle paça çorbası, tarhana çorbası ve soğuk kolajenli içeceğin yanı sıra fabrikada yeni bir üretim süreci başladı. Türk kahvesini sağlıkla buluşturma fikrinden yola çıkarak Ar-Ge departmanı ile çalışmalar yapan firma, kolajenli kahveyi piyasaya sürdü. Zincir marketlerde ve e-ticaret üzerinden satışı yapılmaya başlanan kolajenli Türk kahvesinin, dünya pazarına açılması hedefleniyor. Kemiklerin yaklaşık 85 derecede kısık ateşte kaynatılmasıyla elde edilen kolajen maddesi, günlük hayatta sıkça tüketilen kahvenin içerisine karıştırılınca kahve, şifa deposu haline geliyor. Kahve alışkanlığını sağlıkla buluşturan ürünün, filtre kahve ve çözünebilir granül kahve olmak üzere farklı çeşitleri de bulunuyor. Kolajenin kemik suyundan elde edildiğini anlatan Zel ürünlerinin ihracat sorumlusu Sahra Köseoğlu, “Kemik suyunu 12 saat kısık ateşte pişirerek kolajen maddesini elde ediyoruz. Başta Avrupa ve ABD
olmak üzere diğer ülkelere de ihracat planlaması yapıyoruz. Ürünün çoğu ülkeye örneğini gönderdik ve olumlu geri dönüşler alıyoruz. Normalde herkes kolajen maddesini dışarıdan alıyor ve bu şekilde tüketmek zor oluyor. Kolajenli Türk kahvesinin lezzet olarak normal Türk kahvesinden hiçbir farkı yok. Günde 3-4 kahve günlük kolajen ihtiyacının karşılanmasını sağlıyor. Türkiye’de zincir mağazalarda satışımız başladı ve aynı zamanda e- ticaret üzerinden de satış yapıyoruz” dedi.
‘KAHVE ALIŞKANLIĞINA SAĞLIK BULAŞTIRDIK’
Fabrikada kemik suyu ve kolajen üretiminin yapıldığını ifade eden Köseoğlu, “ABD ve Avrupa’da yaşadığım süre içerisinde kolajenli ürünlerin satıldığı kafelere rastlamıştım. Türkiye’ye döndüğümde Ar-Ge ekibimizle bir çalışma yaptık. Son günlerde oldukça ilgi gören kolajeni tüketiciye nasıl daha hızlı ulaştırabileceğimizi düşündük. Bunu düşünürken de kolajenli kahve fikri ortaya çıktı. Kahve tüketiminin ve alışkanlığının oldukça arttığı ülkemizde insanların kahve alışkanlıklarına sağlık bulaştırmak istedik. Kolajenli kahvelerimizde diğer ürünlerimizde olduğu gibi doğal, saf kolajen kullanılmaktadır. Kolajen vücudumuzun ürettiği bir protein. Fakat yaş ilerledikçe vücudumuzun ürettiği kolajen miktarı azalmakta, bu da yaş ilerledikçe kırışıklıklar meydana getirmektedir. Bu sebeple kolajeni tüketmeliyiz” dedi.