İlknur SARGUT-Özgür KUMANOVALI/İSTANBUL, (DHA)- İSTANBUL’da yaşayan 24 yaşındaki İrem Deniz, geçen ay ailesiyle birlikte koronavirüse yakalandı. Hastalığın 6’ncı gününde mide bulantısı ve nefes almada güçlük sonucu hastaneye kaldırılan İrem’in kan şekerinin 380’e kadar çıktığı belirlendi. Yapılan tetkikler sonrasında genç kıza diyabet tanısı konulurken uzmanlar, koronavirüsün pankreasa bağlanarak diyabet gelişimini hızlandırdığını söyledi. Genç yaşta insülin kullanmaya başlayan Deniz, çok şaşkın olduğunu belirterek, “Koronavirüsün hafife alınacak bir durum olmadığını anladım. Diyabet hastası olduğumu öğrenmem benim için çok ağırdı” dedi.
İstanbul’da yaşayan ve okçuluk sporuyla ilgilenen 24 yaşındaki İrem Deniz’e 7 Nisan’da ailesiyle birlikte koronavirüs teşhisi konuldu. Aile hastalık sürecini evde geçirdi ancak İrem Deniz, hastalığının 6’ncı sabah mide bulantısı ve nefes almada güçlük çekerek uyandı. Nabzı 150’ye kadar çıkan genç kız, çarpıntı şikayeti sonucu hastaneye kaldırıldı. Çekilen tomografide virüsün akciğer tutulumuna rastlanırken uygulanan koronavirüs tedavisinden sonuç alamayan hekimler, İrem için kan gazı tetkiki de yaptı. Ölçüm sonrası Deniz’in kan şekerinin 380’e kadar yükseldiği görüldü. Acilen insülin tedavisine başlanan genç kıza, Tip 1 diyabet tanısı konuldu. İrem’in tedavisini takip eden Endokrinoloji Uzmanı Dr. Safiye Arık, “Koronavirüs pankreasa bağlanarak insülin salınımını bozuyor ve diyabet gelişimini hızlandırıyor” diye konuştu.
“KORONAVİRÜSÜN HAFİFE ALINACAK BİR DURUM OLMADIĞINI ANLADIM”
Nefes alamama halim ve halsizliğim beni rahatsız etmeye başladı diyen İrem Deniz, “Nefes almada güçlük çekiyordum. Nabzımın 150’ye kadar çıktığını gördük. Aynı zamanda çarpıntım oldu. Şikayetlerin üzerine annem ve babam bir terslik olduğunu düşünüp beni hastaneye getirdi. Nefes alamama halim ve halsizliğim beni rahatsız etmeye başladı. Bugüne kadar diyabetle ilgili herhangi bir şikayetim olmamıştı ve koronavirüs sonrası diyabet hastası oldum. Koronavirüsün hafife alınacak bir durum olmadığını anlamış oldum. Diyabet olduğumu öğrenmem bende şok etkisi yarattı. Bu durum enfeksiyona bağlıydı ve aslında çok şaşırdım. Genç olduğum için bu beni üzdü. Koronavirüs açısından iyiyim, sağlığıma kavuştum ancak diyabet açısından üzgünüm” ifadelerini kullandı.
“VİRÜSÜN ALTTA YATAN BİR GENETİĞİ TETİKLEDİĞİ BELİRTİLDİ”
İrem’in sporla ilgilenen ve sağlıklı beslenen biri olduğunu söyleyen anne Şeniz Deniz, “Ağır bir enfeksiyonla çok derinde yatan birtakım hastalıkların gün yüzüne çıkmasıyla bir farkındalık gelişiyor. Bugüne kadar hiçbir şekilde şikayeti olmayan sağlıklı bir birey. Bunların yanı sıra sporunu yapıyor. Aynı zamanda hayatını da gayet iyi bir şekilde idame ettiriyor. Göze çarpan hiçbir sağlık bulgusu da olmamıştı. Bu ağır bir virüsün altta yatan bir genetiği tetiklediği belirtildi. Biz de bir diyabet sonucuyla karşı karşıya kaldık” diye konuştu.
“KANDAKİ ASİT SEVİYESİ YÜKSELMİŞ, BÖBREK FONKSİYONLARI BOZULMUŞTU”
İrem’e ilk müdahaleyi yapan Medicana Çamlıca Hastanesi Göğüs Hastalıkları Uzmanı Dr. Hacer Ofluoğlu, “İrem’in tomografisinde akciğer tutulumuna rastladık. Ateşi ve solunum sıkıntısı olması nedeniyle yatış önerdik. Yatışı yaptıktan sonra ise İrem’in kalp çarpıntılarının yüksek seviyede olduğunu gördük. Yatıştan sonra kliniğinin bir türlü düzelmemesi oksijen tedavisine yanıtının çok iyi olması nedeniyle ben metabolik sorunlar olabileceğini düşündüm. Kan gazı tetkiki yaptık. Bunun bir diyabetik tetiklenme olduğu kanısına vardım. Şekeri 380’e kadar çıkmıştı. Genç ve daha önce bir diyabet öyküsü olmayan bir hasta için bu derece yüksek bir kan şekeri beni çok şaşırttı. Tip 1 diyabet adını verdiğimiz diyabet tanısı konuldu. Ayrıca kandaki asit seviyesi çok yükselmişti. Böbrek fonksiyonları bozulmuştu” değerlendirmesinde bulundu.
“İREM ÖMÜR BOYU İNSÜLİN KULLANACAK”
Tanı sonrası hastaya direkt damardan insülin tedavisi uyguladıklarını anlatan Endokrinoloji Uzmanı Dr. Safiye Arık, “İrem daha önceden bir diyabet öyküsü olmayan bir hastaydı. Yakın bir dönemde bir kan şekeri sonucu elimizde olmadığından yeni tanı diyabet olarak kabul ettik. Hastaya direkt damardan insülin tedavisi uyguladık. Bu hastalarda çok fazla sıvı kaybı olduğundan hidrasyon (sıvı desteği) desteği de gerçekleştirdik. Kan şekeri normal seviyeye gelinceye kadar bu tedaviye devam ettik. Genelde 4’lü insülin tedavisi şeklinde gidecek ve ömür boyu bunları kullanmak durumunda” değerlendirmesinde bulundu.
“PANKREAS HASARINA BAĞLI OLARAK DİYABET GÖRÜLEBİLİYOR”
Enfeksiyon tablolarının diyabete neden olabileceğini anlatan Uzm. Dr. Safiye Arık, şunları söyledi:
“Koronavirüs çok yeni bir olay ve etkileri uzun vadede yeni yeni ortaya çıkıyor. Ancak bildiğimiz net bir şey var. O da enfeksiyon tablolarının diyabeti ortaya çıkarabileceği ya da diyabet tablosunu kötüleştireceği yönünde. Pankreastaki ACE2 reseptörlerinin çok fazla olması SARS-CoV-2 virüsünün buraya bağlanmasına neden oluyor. Buradaki pankreas hasarına yol açıyor. Pankreas hasarına bağlı olarak da insülin salınımı bozuluyor ve bunun sonucunda diyabet ortaya çıkıyor. Koronavirüs sonrası diyabet vakaları sıkça bildirilmeye başlandı. Yeni diyabet tanılarının ortaya çıkması, var olan diyabetin kötüleşmesi çok sık bildiriliyor. Koronavirüs enfeksiyonu nedeniyle virüs pankreasa bağlanarak insülin salınımını bozuyor ve diyabet gelişimini hızlandırıyor.”
(FOTOĞRAFLI)