Reklam Alanı
Reklam Alanı

DHA İSTANBUL BÜLTENİ- 2 

Reklam Alanı
featured
service
Reklam Alanı

 

1- “BÖYLE HIZLI ARABA MI KULLANILIR?” DİYEN 2 ÇOCUK BABASINI KALBİNDEN BIÇAKLAYARAK ÖLDÜRDÜ

-Mert Kaplan’ın eşi Yıldız Kaplan, “O katilin bulunmasını istiyorum. O dışarıda dolanırken, biz burada her gün acı çekiyoruz” dedi. 

– Polisin Özdemir’e telefonla ulaşarak teslim olmasını istediği, Özdemir’in “Teslim olmayacağım, beni yakalayamayacaksınız” dediği öğrenildi.  

Erol DEĞİRMENCİ / İSTANBUL, (DHA) – BAYRAMPAŞA’da, otomobilini hızlı kullandığı için uyardığı Aytekin Özdemir tarafından kalbinden bıçaklanan 2 çocuk babası Mert Kaplan (33), kaldırıldığı hastanede hayatını kaybetti. Olay yerinden kaçan katil zanlısı her yerde aranırken, Mert Kaplan’ın eşi Yıldız Kaplan, “O katilin bulunmasını istiyorum. O dışarıda dolanırken, biz burada her gün acı çekiyoruz” dedi.  
Olay, 6 Mayıs Perşembe akşamı saat 23.00 sıralarında Muratpaşa Mahallesi Tuna Caddesi üzerinde meydana geldi. Edinilen bilgiye göre, Mert Kaplan’a ait iş yerinde motokurye olarak çalışan Arif Kalimov’un kullandığı motosikletin tekerleği patladı. Durumu patronuna haber veren Kalimov, Kaplan’ı yardıma çağırdı. Motosikletin bozulduğu yere gelen Kaplan, motosikleti tamir ettiği sırada, Aytekin Özdemir’in kullandığı 06 AYT 061 plakalı otomobil yanından hızlı bir şekilde geçti. Kaplan, otomobili hızlı kullanan Özdemir’e tepki gösterdi. Kendisine gösterilen tepkileri duyan Özdemir, durarak Kaplan’ı beklemeye başladı. Otomobilin yanına giden Kaplan, Özdemir’e “Kardeşim biraz yavaş kullan aracı, neredeyse bizi öldürüyordun. Böyle hızlı araba mı kullanılır?” dedi. 

“2 ÇOCUK BABASI ADAMI KALBİNDEN BIÇAKLAYIP, ÖLDÜRDÜ”
Kendisine gösterilen tepkilere sinirlenen Özdemir, yanındaki bıçakla araçtan inip Kaplan’a saldırdı. Saldırıya uğrayan adam, durumu polis ekiplerine bildirdi. Kaplan’ı önce elinden sonra da kalbinden bıçaklayan saldırgan, daha sonra aracına binip olay yerinden uzaklaştı. Kanlar içinde kalan Kaplan, o esnada şans eseri olay yerinde bulunan bir ambulansa gitti. Sağlık ekipleri yaptıkları ilk müdahalenin ardından Kaplan’ı, Bakırköy Dr. Sadi Konuk Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne kaldırdı. Olay yerine gelen polis ekipleri ise yaptıkları incelemelerin ardından Özdemir’i yakalamak için çalışma başlattı. Hastaneye kaldırılan 2 çocuk babası Mert Kaplan, yapılan tüm müdahalelere rağmen kurtarılamadı. Katil zanlısı Özdemir’i yakalama çalışmaları ise devam ediyor.

Reklam Alanı

“BIÇAK KELİMESİNİ DUYDUM”
Yaşananları anlatan Mert Kaplan’ın eşi Yıldız Kaplan, “Eşim evde. Motorcumuz eşimi arıyor. Eşime motosikletin bozulduğunu söylediler. Eşim de motorcumuzun yanına gitti. Aradan 1-2 saat geçti. Merak edip, eşimi aradım. Telefonu bir bayan açtı. Arkadan sesler geliyordu. ‘Medet’i ara’ dedi. Bıçak kelimesini duydum. Medet’i aradım. ‘Ağabeyine bir şey olmuş’ dedim. ‘Buraya gel, gidelim’ dedim. Sonra eşimi tekrar aradım. Ambulanstaki bayan açtı bu sefer. ‘Eşiniz göğsünden bıçaklandı. Hastaneye gidiyoruz, siz de gelin’ dedi. Ondan sonra Medet geldi, apar topar hastaneye gittik. Doktorlar yolda kalp masajı yapmış. Ameliyata almışlar. Kanamayı durduramamışlar” dedi.

“O DIŞARIDA DOLANIRKEN, BİZ BURADA HER GÜN ACI ÇEKİYORUZ”
Çocuklarına henüz durumu anlatamadığını belirten anne Kaplan, “Aradan 1 saat geçti. Doktor çağırdı. Eşimi kaybettiğimi söyledi. Ondan sonra ben fenalaştım. Serum takmışlar anca kendime geldim. Şu an eşim yok. Çok üzgünüm. Çocuklarım daha bilmiyor. Her gün babalarını soruyorlar. Ben de uzak bir yere gittiğini söylüyorum. ‘Ne zaman gelecek?’ diye soruyorlar. Ben de ‘Babanızı görmüyorum, gelecek’ diyorum. Babalarının telefonunu görüyorlar, ‘Babam niye telefonunu bıraktı?’ diye soruyorlar bu sefer. ‘Unutmuş’ diyorum. Oğlum bugün uyandığında ‘Babamı rüyamda gördüm’ dedi. Babasının onu çok sevdiğini görmüş. O katilin bulunmasını istiyorum. Bir an önce yakalansın. O dışarıda dolanırken, biz burada her gün acı çekiyoruz. Her gün babalarını soruyorlar. Ben acı çekiyorum. Dayanamıyorum artık. Bir an önce bulunsun katil” ifadelerini kullandı.

“AĞABEYİMİN AORT DAMARINI KESİYOR”
Mert Kaplan’ın kardeşi Medet Kaplan ise saldırganın bıçak darbesiyle ağabeyinin aort damarını kestiğini ifade ederek, “Ağabeyim bana dükkanda yardım ediyordu. Motorcumuzun Esenler’de lastiği patlıyor. Ağabeyimden yardım istiyor. Ağabeyim de ‘Bekle geliyorum’ diyor. Gidiyor lastiği tamir ediyor. Birlikte dönüyorlar. Sokağın orada 06 AYT 061 plakalı araç, çok hızlı bir şekilde yanlarından geçiyor. Tuna Caddesi’nin orada ağabeyimleri bekliyor. Ağabeyim yanına gidip, ‘Kardeşim biraz yavaş kullan aracı, neredeyse bizi öldürüyordun. Böyle araç mı kullanılır?’ diye uyarıyor. Ondan sonra o da bıçakla iniyor. Ağabeyim hiçbir tepki vermiyor. O bıçakla inince ağabeyim polisi arıyor. Bir kişi Aytekin Özdemir’i tutuyor ama bu yetersiz kalıyor. Bir tane bıçağı sallıyor, ağabeyimin sağ elli kesiliyor. Bir tane daha sallıyor o da ağabeyimin aort damarını kesiyor. Ağabeyim buna bir tane vuruyor ve uzaklaşıyor. Şans eseri de karşıdan bir tane ambulans geliyor. Ağabeyim yürüyerek ambulansa gidiyor. Aradan geçen 2 dakika sonra polis geliyor. Ağabeyim, polislere iyi olduğunu söylüyor. Bakırköy Sadi Konuk Hastanesi’ne kaldırıyorlar. Ameliyata aldılar fakat kurtarılamadı” şeklinde konuştu.

“SOKAKTA KÖPEĞE ATEŞ EDİP, ÖLDÜREN BİR ŞAHIS”
Aytekin Özdemir’in daha önce de sokakta bir köpeği ateş edip, öldürdüğünü iddia eden Medet Kaplan, “Katil zanlısı 2 çocuğu babasız bıraktı. Genç bir eşi vardı. 1 kardeşi ben, annesi babası ise yaşlı. Her gün hastaneye götürüyoruz. Yani bizim ailemizi tamamen mahvetti bu kişi. Bu şahıs, daha önceden de sabıkaları bulunan bir şahıs. Uyuşturucu madde kullanımından, sokakta köpeğe ateş edip de öldüren bir şahıs. Ailesi bunun nasıl bir kişilik, serseri olduğunu biliyordu. Buna rağmen babası altına araba veriyor. Cebine para koyuyor, elalemin çocuğuna sebep oluyor. Bizlere sebep oldu, bir başkasına daha sebep olacak” dedi.

“ARACINA BİNİP KAÇTI”
Olay günü Mert Kaplan’ın yanında olan Arif Kalimov, “Mert ağabeyim ile geliyorduk. O şahıs, çok hızlı bir şekilde araç kullandı. Çarpmadı ama çarpacaktı. Ağabeyim de ‘Kardeşim böyle hızlı araba mı kullanılır?’ diye uyardı. O arada tartışma başladı. Şahıs, bıçakla arabadan indi. Ağabeyim hiç kavga eder diye beklemiyordu. Ağabeyimi bıçakladı. Olaydan sonra aracına binip kaçtı” ifadelerini kullandı.

Öte yandan polisin, Özdemir’e telefonla ulaşarak teslim olmasını istediği, Özdemir’in “Teslim olmayacağım, beni yakalayamayacaksınız” dediği öğrenildi. Katil zanlısı Özdemir’i yakalama çalışmaları ise devam ediyor.

Görüntü dökümü:
———-
-Mert Kaplan’a ait dükkan
-Arif Kalimov’un kullandığı motosiklet
-Olay yeri
-Arif Kalimov ile röp
-Medet Kaplan ile röp
-Yıldız Kaplan ile röp
-Mert Kaplan’ın evi
-Mert Kaplan’ın evindeki fotoğraflardan detay
-Muhabir anonsu (Erol DEĞİRMENCİ
-Mert Kaplan’ın fotoğrafı
-Mert Kaplan’ın aile fotoğrafı
-Özdemir’in fotoğrafı (Masada oturan)
-Genel ve detay

===================

(Havadan görüntülerle) 
2- BÜYÜKADA RUM YETİMHANESİ’NİN RESTORASYONUNA BAŞLANMADI; HER AN ÇÖKEBİLİR

Esma MURAT- Buğra BENLİOĞLU-Ali AKSOYER/İSTANBUL,(DHA)- Avrupa’nın en büyük, dünyanın ise ikinci büyük ahşap yapısı olma özelliğini taşıyan ve 57 yıldır kurtarılmayı bekleyen Büyükada Rum Yetimhanesi’nin 7 ay önce ilk adımı atılan restorasyonu aradan geçen süreye rağmen başlamadı. Fener Rum Ortodoks Patrikhanesi’nce 50 yıl sonra mülkiyeti geri alınan yetimhanenin çatısı ile zemininde çökmeler yaşanıyor. Tarihi binanın her an yerle bir olma ihtimali olduğu için, bahçesine dahi izinsiz girilemiyor.

Fransız Alexander Vallaury tarafından 1898’de inşa edilen “Prinkipo Palas” oteli, ruhsat verilmemesi üzerine 1900’lerin başında bir Rum tarafından satın alınarak, yetimhane olarak kullanılması şartıyla Fener Rum Ortodoks Patrikhanesi’ne bağışlandı. Tarihi yapı, 1964’te kapısına kilit vurulana kadar yaklaşık yaklaşık 6 bin Rum yetime yuva oldu. 57 yıl önce kaderine terk edilen Büyükada Rum Yetimhanesi, yıkılma tehlikesiyle karşı karşıya. 

RESTORASYON İÇİN 7 AY ÖNCE KOLLAR SIVANDI
İstanbul Rum Ortodoks Patrikliği, Türkiye’den iadesini istediği yetimhanenin tapusunu 2010 yılında Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararı ile geri aldı. 50 yıl sonra yeniden mülkiyet hakkını kazanan patrikhane, tarihi yapının restorasyonu için kolları sıvadı. Aynı zamanda yetimhanenin çizim rölevesini, İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin (İBB) iştiraki BİMTAŞ drone ve lazer tarama gibi uzaktan algılama metotları kullanaeak hazıladı. Ancak aradan 7 ay geçmesine rağmen tarihi yapıyla ilgili restorasyon çalışmaları başlamadı.

ÇATI VE ZEMİNDE ÇÖKMELER YAŞANIYOR 
Büyükada Rum Yetimhanesi, adanın en yüksek yerinde yer alırken, özellikle kış aylarındaki olumsuz hava koşulları, binadaki tahribatı artıyor. Yetimhanenin çatı kısmında çökmeler yaşanıyor. Yok olmanın eşiğine gelen yetimhanenin zemininde de çökmeler oluştu. Çökme riskine karşı yetimhanenin bahçesine patrikhanenin izni olmadan kimse alınmıyor. Adayı ziyaret edenler demir tellerin arkasından tarihi yapıyı fotoğraflıyor.

Görüntü dökümü 
——————
-Büyükada Rum Yetimhanesi drone görüntüler 
-Büyükada Rum Yetimhanesi aktüel görüntüler 
-Genel ve detay görüntüler 
-Muhabir anonsu (Esma MURAT) 

==============================

(ÖZEL) 
3- KANALİZASYON SUYU DENİZE AKTI; GÜMÜŞYAKALILAR İSYAN ETTİ 

Yalın ONAT – Ömer HASAR / İSTANBUL, (DHA)
SİLİVRİ Gümüşyaka’da iddiaya göre bacaları tıkanan kanalizasyon suyu denize aktı. Oluşan kirlilik ve koku nedeniyle denize girilemezken, Gümüşyakalılar yetkililerden duruma çözüm bulmasını istedi. Gümüşyaka’da yazlığı olan Necmettin Sönmez “Çocuklarım geçen sene Amerika’dan geldiler. Hepsi denize girince hasta oldu, denizden mikrop kaptılar” derken, başka bir çevre sakini ise evlerin sivrisineklerle dolduğunu belirtti. İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nden (İBB) yapılan açıklamada Silivri Sahili’nde altyapı sorunun çözümü için 2019 yılı Ekim ayında çalışmalara başlandığı ifade edilerek “Atık su hatları inşaatı bitirildiğinde, sahilde bulunan eski hatlar devre dışı bırakılarak, problem kalıcı şekilde çözülecektir” denildi. 

Merkez Mahallesi’nde yaklaşık 15 sene önce kanalizasyon boruları vidanjör ile temizlendi. Kanalizasyon boruları, alt yapı hatlarında meydana gelebilecek sıkıntılara müdahale edebilmek için de bacalara bağlandı. Sahildeki kumların altındaki kanalizasyon bacaları, deniz sularının zaman zaman çekilip zaman zaman sahil şeridine kadar gelmesiyle birlikte yüzeye çıktı. İddiaya göre, yetersiz alt yapı sonucunda da bacalar ve borular tıkanıyor, kanalizasyon bacalarında biriken atık sular denize akarak kirliliğe yol açıyor. Kirlilik nedeniyle çevreye yayılan kokular, bölgede oturan ve denize girmek için gelenleri rahatsız ediyor. Çevre sakinleri duruma çözüm bulunmasını isterken, deniz suyundaki kirlilik görüntülere de yansıdı.

“ÇOCUKLARIM DENİZDEN MİKROP KAPTI” 
Gümüşyaka’da yazlığı olan Necmettin Sönmez, “Her sene buraya yazlığa geliyoruz, geldiğimize pişman oluyoruz. Çocuklarım geçen sene Amerika’dan geldiler. Hepsi denize girince hasta oldu, denizden mikrop kaptılar. ABD’ye geri döndüler” dedi. 

“EVLER HEP SİVRİSİNEK DOLU”
Çevredeki sitenin sakinlerinden Özlem Müge Karadöl de, “Bu kokunun içinde oturuyoruz. Özellikle sivrisinek, evler hep sivrisinek dolu. Çocukluğum burada geçti ve çok üzülüyorum. Balık vardı tabii ki, şimdi ne kadar var, ne kadar sağlıklı bilemiyorum” diye konuştu.

“GÜMÜŞYAKA’NIN KANALİZASYON SUYUNUN YARISI BURAYA AKIYOR”
Bölge sakinlerinden İstek Tahtacı ise, “Gümüşyaka’nın yüzde 50’sinin lağımının aktığı yer. Lağımlar buraya akıyor. Hepsi iptal durumda çalışmıyor. Tıkalı olduğundan dışarı taşıyor. Yer altı da tıkalı, sudan ve denizden çalışılamıyor, müdahale edilemiyor. Çoluk çocuk burada hastalık sahibi oluyor” ifadelerini kullandı.

“DENİZE GİRDİĞİN GİBİ PİSLİKLER ÜSTÜNE YAPIŞIYOR”
Denize girmek için gelen Berk Göktepe, “Denize gireceğiz de lağımın içine gireceğiz. Lağım buradan akıp akıp duruyor. Yapacak bir şey yok. Denizin dibinde oturuyoruz ama pisliği buralarda. Girdiğin gibi pislikler direkt yapışmaya başlıyor” dedi.

İBB’DEN KONUYLA İLGİLİ AÇIKLAMA
Öte yandan, İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB)’den konuyla ilgili yapılan açıklamada şu ifadelere yer verildi: “Silivri Sahili’nde yaklaşık 6 yıldır süregelen altyapı sorunun çözümü için 2019 yılı Ekim ayında çalışmalara başlanmıştır. İSKİ tarafından yürütülen çalışmalarda şuana kadar 800 metre boru itme ve 700 metre boru çekme imalatı tamamlanmıştır. Kalan 200 metre imalatın, haziran ayı itibari ile tamamlanması planlanmaktadır. Atık su hatları inşaatı bitirildiğinde, sahilde bulunan eski hatlar devre dışı bırakılarak, problem kalıcı şekilde çözülecektir. Ayrıca, Gümüşyaka bölgesinin tamamı için de 9 kilometrelik bir atık su tüneli planlanmaktadır. Bu tünel tamamlandığında ise Gümüşyaka’nın atık suları Çanta İleri Biyolojik Atık Su Arıtma Tesisi’ne iletilecek ve bölgenin tüm atık su sorunu tamamen çözüme kavuşacaktır. İSKİ, bir yandan sorunun kalıcı şekilde çözülmesi çalışmalarına devam ederken, diğer yandan bölgede periyodik şekilde kontrol ve temizlik işleri yürütmektedir. Sorunlu bölgeye bugün de İSKİ ekiplerince müdahalede bulunulmuştur. Baca kapakları ise uzun yıllar önce İller Bankası tarafından yapılmış daha sonra İSKİ’ye devrolmuş.” 

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ
———————————
Çocukların kanalizasyon bacalarının önünde oynaması
Akan kanalizasyon suyu
Deniz salyası ve denizden detaylar
Çevredekiler ile röp.
Terkedilmiş evden detaylar
Muhabir anonsu (Yalın ONAT)

=====================

4- RUS VE İNGİLİZ SAVAŞ GEMİLERİ: 1 SAAT ARAYLA KARADENİZ’E AÇILDI

Haber-Kamera: Özgür EREN-Hasan YILDIRIM İSTANBUL (DHA) Rus ve İngiliz savaş gemileri 1 saat arayla İstanbul Boğazı’ndan geçerek, Karadeniz’e açıldı. Savaş gemilerinin geçişine sahil güvenlik botları eşlik etti.
Rus Donanması’nın Karadeniz filosuna ait 142 Borda numaralı ‘Novocherkassk’ isimli savaş gemisi, saat 08.00 sıralarından Marmara Denizi’nden İstanbul Boğazı’na giriş yaptı. Savaş gemisinin boğaz geçişine 2 sahil güvenlik botu eşlik etti. Yaklaşık 1 saatte Fatih Sultan Mehmet Köprüsü altına ulaşan gemide nöbet tutan askerler olduğu görüldü. 1,5 saatte boğaz geçişini tamamlayan gemi, Karadeniz’e açıldı.
Rus savaş gemisinin boğaza girişinden yaklaşık 1 saat sonra da İngiliz Kraliyet Donanması’na ait P 224 Borda numaralı ‘HMS Trent’ isimli River sınıfı açık deniz devriye gemisi Marmara Denizi’nden İstanbul Boğazı’na giriş yaptı. 2 sahil güvenlik botunun eşlik ettiği savaş gemisi yaklaşık 1 saatte Fatih Sultan Mehmet Köprüsü altına ulaştı. Geminin güvertesinden çok sayıda İngiliz askerlerinin kıyıyı izlediği görüldü. İngiliz savaş gemisi de 1,5 saate boğaz geçişini tamamlayıp, Karadeniz’e açıldı

FRANSIZ SAVAŞ GEMİSİ DE KARADENİZE AÇILMIŞTI
5 gün önce ise, Fransız Donanması’na ait gemi Türk boğazlarından geçerek, Karadeniz’e açılmıştı.

Görüntü Dökümü:
———————–
-Rus savaş gemisinden genel ve yakın detaylar
-Rus askerlerinden detay görüntü
-Sahil güvenlik botlarından detay görüntü
-Rus savaş gemisinin FSM Köprüsü altından geçişi
-İngiliz savaş gemisinden genel ve yakın detaylar
-İngiliz askerinin kıyıyı gözetlemesi
-Savaş gemisine eşlik eden sahil güvenlik botlarından detay görüntü
-İngiliz savaş gemisinin FSM Köprüsü altından geçişi
-Genel ve yakın detaylar      

========================

5- KOVİDE YAKALANIP ÖLÜMDEN DÖNEN MUCİZE ANNE; TAM BİR YILDIR PİŞMANLIK YAŞIYOR

Özlem YURTÇU KARABULUT, Özgür KUMANOVALI / İstanbul, (DHA) Geçen yıl Mart ayında koronavirüse yakalan 7 aylık hamile Nilüfer Gündüz (35), acilen sezaryene alındı. 1,5 kilogram dünyaya gelen kızını koklayamadan yoğun bakıma, Asel adı verilen bebeği ise kuvöze alındı. Yoğun bakımdayken duran kalbi yeniden çalıştırılan ve solunum cihazına bağlı gözünü açtığında öldüğünü zanneden mucize anne, bebeğini tam 45 gün sonra kucağına alabildi. “Keşke o zaman kurallara çok daha dikkat etseydim de bunları yaşamasaydık. Her gün o minik ellerine bakarken iğne izlerini hatırlıyorum ve ona karşı pişmanlık yaşıyorum. Kısıtlamalara rağmen insanlardaki bu rahatlığı anlamam gerçekten mümkün değil. Bir yıldır kızımı parka götürebileceğim günlerin hasretini çekiyorum” dedi. 

Nilüfer Gündüz (35), koronavirüse mücadelesinden zaferle çıkıp, minik bebeğine kavuşmasının yıl dönümünde yaşadıklarını ve hastalığın kendilerinde bıraktığı izleri DHA’ya anlattı.
Gündüz, geçtiğimiz yıl Mart ayında çok istediği kız bebeğine 7 aylık hamileyken evde fenalaştı. Eşi Mehmet Gündüz (41) tarafından 28 Mart gecesi Sancaktepe Şehit Prof. Dr. İlhan Varank Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne götürüldü. Tansiyonu bir türlü düşürülemeyen genç kadın, “gebelik zehirlenmesi” nedeniyle hayati risk taşıdığı için, apar topar sezaryene alındı. Ameliyat öncesi alınan PCR testinin pozitif olduğu anlaşılınca da bebeğini kucağına alıp, koklayamadan izolasyon altında tedaviye alındı.

BAŞKA BİR HASTANEDE GÖZÜNÜ AÇTI, “ÖLDÜM” SANDI
1,5 kilogram dünyaya gelen Amine Asel ise prematüre olduğu için yeni doğan yoğun bakımda kuvöze alındı. Nilüfer Gündüz’ün durumu, tedaviye rağmen 2 hafta sonra kötüleşti. Yoğun bakıma alınacağı sırada kalbi duran genç anne, 10 dakikalık kalp masajıyla hayata döndürüldü. Kalp-akciğer makinesine (ECMO) bağlanması gereken Gündüz, Marmara Üniversitesi Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne sevk edildi. Doktorların ailesine ‘her an her şeye hazırlıklı olun’ dediği
Nilüfer Gündüz, solunum cihazına bağlı halde uyandığında öldüğünü zannetti. Çocukları için asla pes etmeyen Gündüz, 28 gün sonra hastalığı yenerek taburcu oldu. Minik Asel’ine kavuşmak için ise, evinde iki hafta daha geçirmek zorunda kaldı. Anne, bebeğine 45 gün sonra, 12 Mayıs 2020’de kavuşabildi.

“HALA ONA KARŞI VİCDAN AZABI DUYUYORUM”
Şimdi kabus gibi geçen günlerin izlerini silmeye  çalışan anne, “Hala kızıma karşı vicdan azabı duyuyorum. Keşke çok daha fazla dikkat etseydim de bu virüsü kapmasaydım. Sezaryen oldum, bebeğimden günlerce ayrı kaldım. Onun sağlığından hep endişe ettim çünkü prematüre doğmuştu. Ben bir ay hastanede yattım, o 45 gün. Şu an 13 aylık ama ben kızma kavuşalı henüz 1 yıl oldu. Salgının çok başında olmama rağmen keşke daha bilinçli olsaydım, hala her gün çocuğun ellerinin üzerinde iğne izleri görüyorum sanki, her gün hatırlıyorum, onun pişmanlığını yaşıyorum. Keşke kendimi biraz daha korusaydım da ne ona, ne de çevremdeki insanlara bu acıları yalatmasaydım. Keşke kızımı da doğar doğmaz kucağıma alabilseydimö dedi.

“BİR YILDIR AĞRILARIM VE NEFES DARLIĞIM GEÇMEDİ”
Ailesinin kendilerini mucize gibi gördüğünü anlatan Gündüz, “Kardeşlerim, annem babam, çocuklarımın bize bakarken hala gözleri doluyor. Siz nereden döndünüz, şu anda görebilmek bir mucize diye. Bu kadar zor süreçlerden geçtikten sonra izole yaşıyorsunuz. Bir yıldır neredeyse kimseyle görüşmedik. Ciğerlerimde hastalığın izlerini taşıyorum hala. Nefes darlığım devam ediyor. Yüksek tansiyonum kalıcı oldu. Gebelik zehirlenmesinde normalde doğumdan sonra düzelirmiş ama benimki geçmedi. İlaç kullanamıyorum emzirme döneminde olduğum için. Hayatımdaki her şey değişti. Sırt ve kas ağrılarım hala devam ediyor. Kollarımdaki güçsüzlük nedeniyle ilk aylarda 2 kiloluk bebeği taşıyamadım. Abisi yeri geldi altını değiştirdi, uyuttu, gezdirdi. Hala uzun süre kucağıma alamıyorum kızımı” diye konuştu.

“BUNCA KAYBA RAĞMEN İNSANLARDAKİ BU RAHATLIĞI ANLAMIYORUM”
Nilüfer Gündüz, kurallara uymadan her şey normalmiş gibi davrananlara da tepki göstererek, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bu kısıtlamalara rağmen, bunca kayba rağmen insanların hala her şey çok normalmiş davranmasına, bu rahatlığına anlam veremiyorum. Belki sana bir etkisi olmuyor ama senin taşıyacağın virüs, bir anneyi babayı, birinin evladını etkiliyor, kayıplara sebebiyet verebiliyor. Ben bir yıldır kızımı parka götürebileceğim günlerin hasretiyle yaşıyorum. Parklardan korkuyorum hastalık bulaşacak diye. Çok istiyorum onun salıncakta sallanmasını, oyuncaklara heyecanla koşmasını.ö
Aşı sırası geldiğinde hiç tereddüt etmeden aşı da olacağını söyleyen Gündüz, “Çünkü gözümle gördüğüm etkileri var çevremizde. Mesela çok yakın bir akrabamızın babası 90 yaşında, aşı oldu çok rahat atlattı. Oğlu ona bakarken Kovit’e yakalandı, ondan çok daha ağır geçirdi. Ağrıları, sıkıntıları çok daha fazla oldu. Bunları gözümüzle gördükten sonra aşımı olmamam mümkün değil” dedi.

Görüntü dökümü:
——–
-Nilüfer Gündüz röp
-Amine Asel ve ailesiyle detay görüntüleri (baba Mehmet Gündüz, abiler Abdullah ve Mehmet Emir ile)
-Nilüfer Gündüz’ün geçtiğimiz yıl hastalığı ilk atlattığı günlerde anlattıklarından kesitler
-Asel bebeğin iki aylıkken görüntüleri
-Genel ve detay görüntüler

===========================

6- KISITLAMADA İZİNSİZ TRAFİĞE ÇIKAN SÜRÜCÜ, ALKOLLÜ VE EHLİYETSİZ ÇIKTI

İhsan DÖRTKARDEŞ / İSTANBUL, (DHA)- AVCILAR’da sokağa çıkma kısıtlamasında yapılan denetimde izin belgesiz trafiğe çıkan sürücü hem ehliyetsiz hem de alkollü çıktı.
Merkez Mahallesi Namık Kemal Caddesi’nde yapılan denetimde polisler tarafından durdurulan otomobilin sürücüsüne ‘izin belgesi’ soruldu. İzin belgesi olmadığı ortaya çıkan sürücü, ehliyetinin de yanında olmadığını söyledi. Ancak yapılan kimlik tespitiyle adı açıklanmayan sürücünün ehliyetine, daha önce yakalandığı bir denetimde alkollü araç kullandığı gerekçesiyle el konulduğu anlaşıldı. Yeniden yapılan testte de alkollü çıkan sürücüye 3 ayrı idari ve trafik cezası kesildi. Sürücü, polis merkezine götürüldü.

Görüntü Dökümü:
———————–
-Avcılar’daki denetim noktasındaki denetimlerden görüntüler
-Alkollü çıkan izin belgesiz sürücü polislerin yanında ve arasında
-Sürücü polis merkezine götürülürken

0
mutlu
Mutlu
0
_zg_n
Üzgün
0
sinirli
Sinirli
0
_a_rm_
Şaşırmış
0
vir_sl_
Virüslü
Reklam Alanı

Tamamen Ücretsiz Olarak Bültenimize Abone Olabilirsin

Yeni haberlerden haberdar olmak için fırsatı kaçırma ve ücretsiz e-posta aboneliğini hemen başlat.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Reklam
Reklam
Uygulamayı Yükle

Uygulamamızı yükleyerek içeriklerimize daha hızlı ve kolay erişim sağlayabilirsiniz.

Giriş Yap

Haberolduk.com - Son Dakika Haberler ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!