Reklam Alanı
Reklam Alanı

DHA İSTANBUL BÜLTENİ -3

Reklam Alanı
featured
service
Reklam Alanı

1-  BEŞİKTAŞ’TAKİ ÇATIŞMADA “PALALI” DETAYI

Hasan YILDIRIM -Özgür EREN İSTANBUL DHA- BEŞİKTAŞ’ta bir mekanın işletmecisi ile kiracı arasında çıkan silahlı çatışmanın ayrıntıları ortaya çıktı. Silahlı çatışmanın, Gezi Parkı eylemcilerine pala ile saldıran ve kamuoyunda ‘Palalı’ diye bilinen Sabri Çelebi’nin adamları ile kiracı arasında çıktığı öğrenildi. Beşiktaş Emniyet Müdürlüğü’nün yaptığı çalışma sonucu 11 şüpheli, üç silah ile yakalandı. Olayda yaralanan 4 kişinin ise tedavileri sürüyor. 
Beşiktaş Muallim Naci Caddesi üzerinde dün öğle saatlerinde işletmeci ile kiracı arasında çıkan silahlı çatışmanın ayrıntıları ortaya çıktı. Silahlı çatışmanın, Gezi Parkı eylemcilerine pala ile saldıran ve kamuoyunda ‘Palalı’ diye bilinen Sabri Çelebi’nin adamları ile kiracı arasında yaşandığı öğrenildi. 
Siyah bir araç ile işletmenin önüne gelen silahlı grup, kapıda bekleyenlerin üzerine kurşun yağdırdı. Kapıdakilerin de karşılık vermesiyle cadde üzerinde silahlı çatışma çıktı. Bir süre çatışan grup üyeleri geldikleri araç ile Kuruçeşme istikametine gitti.  İşletmenin önünde bir kişi yaralanırken, araçta bulunanlardan da üç kişi yaralandı.

KISA SÜREDE YAKALANDILAR
Yaşanan çatışmanın ardından Beşiktaş Emniyet Müdürlüğü ekipleri yaptığı çalışma sonucu 11 şüpheliyi, üç silah ile yakaladı. Şüpheliler işlemlerinin ardından Asayiş Şube Müdürlüğü Cinayet büro Amirliği ekiplerine teslim etti. Olayda yaralanan 4 kişinin ise tedavileri sürüyor.

Görüntü Dökümü:
——
-Dün çekilen görüntüler

===============

2 -(Ek bilgilerle) AYASOFYA CAMİİ İMAMI MEHMET BOYNUKALIN GÖREVİNDEN AYRILDI

Reklam Alanı

Mehmet İlkay ÖZER / İSTANBUL (DHA) – AYASOFYA Camii İmamı Prof. Dr. Mehmet Boynukalın, Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’ndeki görevine geri döndü.
Edinilen bilgiye göre geçici görevlendirme ile Ayasofya Camii’nde imamlık yapan Prof. Dr. Mehmet Boynukalın, salı günü 
İstanbul Müftülüğü ‘ne görevden affını isteyen bir dilekçe sundu. Boynukalın’ın görevinden ayrılma talebi İstanbul İl Müftülüğü ve Diyanet İşleri Başkanlığı’nca kabul edildi. Prof. Dr. Mehmet Boynukalın’ın, Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’nde akademik kariyerine devam edeceği öğrenildi.
Prof. Dr. Mehmet Boynukalın sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada ise, “Aziz kardeşlerim, asıl mesleğim üniversitede öğretim üyeliği olmasına rağmen, Diyanet İşleri Başkanlığı’nın talebi ve Marmara Üniversitesi’nin uygun görmesiyle Ayasofya-i Kebir’deki şerefli makama görevlendirme ile geldim. İki gün önce akademik/ilmi çalışmalarıma daha fazla vakit ayırabilmek için Ayasofya-i Kebir Camii Şerifi’ndeki baş imam hatiplik görevimden affımı ve görevlendirmemin sona ermesini istedim. Aldığım kararın bir diğer sebebi ise, milli iradeye karşı pervasızca yayınlanan malum bildiriyle ilgili yalan yanlış kıyaslamalara gidilerek ‘Ayasofya imamı konuşuyor da biz niye konuşmayalım.’ Gibi hezeyanlara meydan vermemektir. 86 yıl sonra yeniden cami olarak fethedilen bu mübarek mekanda ilk baş imam hatip olarak görev yapmamı takdir eden Yüce Mevla’ya sonsuz hamdü senalarımı arz ediyor, bu göreve beni layık bulan idarecilerimize ve hassaten kıymetli Cumhurbaşkanımıza çok teşekkür ediyorum. Bendeniz bu görevdeyken bildiğim kadarıyla, dilim döndüğünce İslam’ı anlatmaya çalıştım. Bunu yapamazsam Allah katında mesul olurum düşüncesiyle hareket ettim. Bu niyetin yarın Allah katında bana şahitlik edeceğini umuyorum. İslam’a ve Kur’an’a bir bütün olarak inanıp yaşamayı Rabbim hepimize nasip etsin. Bugüne kadar bana desteğini bildiren yahut düşüncelerime katılmayan bütün kardeşlerimden Allah binlerce kez razı olsun. Allah yar ve yardımcımız olsun.” dedi.

====================

3- (ÖZEL) – ARNAVUTKÖY’DE KADINLARIN POLİSTEN KURTULMAK İÇİN TEPKİ ÇEKEN YÖNTEMİ

Taylan ERGÜN / İSTANBUL (DHA) ARNAVUTKÖY’de işyerinden hırsızlık yaptığı öne sürülen 2 kadın, polise teslim olmamak için olmadık şeyler denedi. Sokak ortasında üzerindeki kıyafetleri çıkaran ve idrarını yapan kadınlar uzun uğraşlar sonunda gözaltına alındı
Arnavutköy’de iki kadın yanında bulunan çocukla mağazadan cep telefonu çaldı.  İhbar üzerine olay yerine polis sevk edildi. Kısa sürede kadınların bulunduğu caddeye gelen polis ekipleri, aralarında kız çocuğunun da bulunduğu şüphelileri polis merkezine götürmek istedi. Polisleri görünce bir anda üzerindeki kıyafetleri çıkaran kadınlar, çevredekilerin şaşkın bakışları arasında sokağa tuvaletlerini yaptı. Kadınlar, ellerindeki idrarı polislere atmaya başladı.  Hırsızlık şüphelisi kadınlar, olay yerine gelen kadın polislerin müdahalesiyle gözaltına alınarak Arnavutköy Yavuz Selim Polis Merkezine götürüldü. Buradaki ifadelerinin ardından Gaziosmanpaşa Adliyesi’ne sevk edilen şüpheliler mahkemeye çıkarıldı.  Çiğdem M. ve Ceylan M., iş yerinden hırsızlık suçunu işlemekten tutuklanarak cezaevine gönderildi.

2 YIL ÖNCE TELEFONUNU ÇALAN KADINLARI TANIDI
Tutuklanan kadınların 2 yıl önce iş yerinden 13 bin liralık telefon çaldığını belirten İrfan Alkan, “Sokakta yürürken bir anda bu kadınları gördüm. Yüzlerini hemen tanıdım. Bir süre takip ettim. Bir markete girip orada da hırsızlık yaptılar. Sonra polisi arayıp durumu bildirdim. Sağ olsun ekipler hemen geldi ancak kadınlar polisleri görünce soyunup sokağın ortasında pislik yapmaya başladılar. Kadın polisler olmadığı için, polis arkadaşlar kadınlara dokunamadı. Bir süre onların peşinden yürüdüler. Kadın polislerin gelişi ile ancak gözaltına alınabildiler” dedi.

Görüntü dökümü:
——————-
-Polisi görünce soyunmaya başlayan kadınlar
-Polise idrar atan kadınlar
-Kadınların polis aracına bindirilişi
-İş yeri sahibi İrfan Alkan ile röp.
-İş yerinden hırsızlık videosu (Güvenlik Kamerası)
-Kadınların polis merkezine girişi

===================

4-  KARDEŞİNİ TİNERLE YAKAN SANIĞA 20 YILA KADAR HAPİS İSTEMİ 

-“Canavarca hisle öldürmeye teşebbüs” suçundan 20 yıla kadar hapsi istendi

Haber: Özden ATİK / İSTANBUL, (DHA)- Beyoğlu’nda kardeşi Serkan Dalkıran’ın üzerine tiner dökerek yaktığı iddia edilen ağabeyi Hanifi Dalkıran’ın yargılandığı davada, savcı mütalaasını açıkladı. Mütalaada, sanık ağabey hakkında “Canavarca hisle kasten kardeşini öldürmeye teşebbüs” suçundan 20 yıla kadar hapsi talep edildi. 
İstanbul 39. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki duruşmada, tutuklu sanık Hanifi Dalkıran ile avukatları hazır bulundu. Mahkeme Başkanı, Adli Tıp Kurumu’ndan sanığın cezai ehliyetinin tam olduğuna dair rapor geldiğini belirtti. 

“OLAY ESNASINDA CEZAİ EHLİYETİ OLMADIĞI KANAATİNDEYİZ”
Adli tıp raporuna karşı savunma yapan sanığın avukatı, “Olay, kasten öldürmeye teşebbüs değil, taksirle yaralamadır. Müşteki, kendisini yakan kişinin kardeşi olmadığını söylemiştir. Müvekkil tiner çektiği için olay esnasında cezai ehliyeti olmadığı kanaatindeyiz. Bu nedenle rapordaki aleyhe hususları kabul etmiyoruz. Taksirle yaralamadan cezalandırılmasını ve tahliyesini talep ediyoruz” dedi. 

SAVCI MÜTALAASINI AÇIKLADI
Duruşmada esas hakkındaki mütalaasını açıklayan savcı, “Canavarca hisle kardeşini kasten öldürmeye teşebbüs” suçundan 13 yıldan 20 yıla kadar hapis istemiyle cezalandırılmasını ve tutukluluk halinin devamını talep etti. 

“SU ZANNEDİP DÖKTÜM” 
Mütalaaya karşı savunma yapan tutuklu sanık Hanifi Dalkıran ise “Müşteki öz kardeşimdir. Kendi kardeşimi yakacak bir insan değilim. O benim canım ciğerim. Onu öldürmeyi düşünmem mümkün değildir. O an ikimizin de kafası güzeldi. Şişedeki tineri su zannedip döktüm. İçinde tiner olduğunu bilmiyordum” diye konuştu. Sanık avukatları ise, esas hakkındaki mütalaaya karşı savunma hazırlamak için süre talep etti. Mahkeme heyeti, sanık avukatlarının esas hakkındaki mütalaaya karşı savunma hazırlamaları için süre vererek duruşmayı erteledi.

İDDİANAME
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca hazırlanan iddianamede, olay 10 Ağustos 2020 Taksim, Dolapdere Caddesi üzerinde meydana geldi. İddianameye göre, sanık Hanifi Dalkıran’ın elinde olan pet şişe ile kardeşi Serkan Dalkıran’ın bulunduğu binaya girdiği, daha sonra Serkan Dalkıran’ın yanar vaziyette binadan kaldırıma çıktığı kaydedildi. Şüphelinin kardeşinin yandığı esnada elinde bulunan pet şişedeki yanıcı maddeyi başından aşağı döktükten sonra izlediğinin anlatıldığı iddianamede, “Canavarca hisle kasten öldürmeye teşebbüs” suçundan hapisle cezalandırılması talep edildi. 

MAĞDUR KARDEŞİ ŞİKAYETÇİ OLMAMIŞTI
İlk duruşmada ifade veren ve kafasında, yüzünde, el ve kollarında yanıklar olduğu görülen mağdur Serkan Dalkıran,  sürekli olarak ağabeyiyle birlikte tiner kullandığını ve 10 senedir sokaklarda yaşadığını söylemişti. Dalkıran, Olayın olduğu gün Taksim’deydik. Boş bir mekanda kalıyordum. Çay almak için dışarı çıktım. Geri geldiğimde ağabeyimin geldiğini gördüm. Kendisi kullanmak için bir beze tiner dökmüş. Benim haberim yoktu. O sırada ben sigaramı yakmak için çakmağı ateşlediğim anda bezle birlikte bütün vücudum alev aldı. Ağabeyim ben alev aldıktan sonra elindeki tineri su sanıp üzerime döktü. Ancak elinde tiner varmış şişeyi döktükten sonra alevler daha da büyüdü. Ağabeyimden şikayetçi değilim” demişti. 

Görüntü dökümü:
—————
-(ARŞİV)

====================

5- TUZLA’DAKİ LÜKS SİTENİN YÖNETİMİNDEN BU KEZ DE ‘BASINLA KONUŞTUNUZ’ CEZASI

Haber – Kamera: Mustafa ESEN – Ali Kerem BENGİ / İSTANBUL (DHA) TUZLA’da geçtiğimiz haftalarda kat maliklerine uygulanan ilginç cezalarla gündeme gelen lüks sitenin yönetimi iddiaya göre, bu kez de sitede oturanlara basınla konuştukları için ceza kesti. 
Tuzla’da geçtiğimiz haftalarda lüks bir sitede oturan vatandaşlara, ‘Asgari ücret cezası’ adı altında çeşitli cezalar kesilmiş ve çeşitli medya kuruluşlarında haber olarak yer almıştı. Bugün kesilen cezalarla ilgili mahkeme tarafından iptal kararları gelirken, site sakinleri bu habere sevinemeden yeni cezalarla karşı karşıya kaldıklarını iddia etti. Site sakinleri, yönetimin bu kez de basınla konuştukları için kendilerine 2 bin lira ceza kestiğini söyledi.

“KÜÇÜK BİR DEVLET KURULMUŞ BURADA”
Site sakini Latife Acar, “Basınla konuştuğumuz için, basını buraya davet edip sorunları onlarla paylaştığımız için bize şahıs olarak 2 bin lira ceza geldi. Bu yönetim tarafından yazıldı. Bir şey sormadan, sitenin huzurunu kaçırdığımızdan dolayı bize ceza yazıldı. Daha önceden de acayip acayip yazıldı zaten, biz şok olduk. Bunu da ilk defa burada gördük. Hani küçük bir devlet kurmuş adam kendisince. Kendi kurallarını koymuş, ona göre cezalar yazıyor. Biz görüyoruz, şok oluyoruz” dedi. Bu durumu kabul etmediklerini dile getiren Latife Acar, “Hepimiz de bilinçli insanlarız. Onun için itirazlarımızı yaptık. Seçimi bekledik. Demokratik bir hakkımız var dedik, seçimi bekledik. Seçimi de sürekli erteliyorlar. Son olarak yine seçim olacak, bu sorunlar bitecek dedik. Bir kez daha ertelendi” şeklinde konuştu.
Önceki cezaların iptal edildiği haberini aldıklarını belirten Latife Acar, “Evet haberi aldık, çok sevindik. Ayakkabı konusundaki ceza tamamen kaldırılmış. Böyle bir ceza yazılamaz. O konuda sevindik. Zaten açılan bütün davalarda da birer birer kaybediyor. Hukuksal hiçbir yanı yok” diye konuştu.

MAHKEME DAHA ÖNCE KESİLEN CEZALARI İPTAL ETTİ
Site maliklerinin avukatı Didem Kasapoğlu İnci ise, “Tarafımıza yazılan asgari ücret cezalarını biz asliye hukuk mahkemesinde yargıya taşımıştık. Bugün itibari ile İstanbul Anadolu 7. Sulh Hukuk Mahkemesi’nden bunların hukuka aykırı olduğuna dair bir kararla tescillendi artık. Diğer açılan davaların sonuçlarını da en kısa zamanda bekliyoruz.  Basının ilk gelmesinden sonra tekrar 2’şer bin lira en son 25 Mart tarihi itibari ile bir ceza yedik. Onlarla ilgili hala hesaplarımızda tanımlı olarak duruyor. Aynı zamanda ısrarlı bir şekilde seçimi yapmıyorlar. En son 10 Nisan için seçim tebligatı gelmişti tarafımıza. Bu hafta sonu 10 Nisan ama seçim yapılmayacak” dedi.
Sitenin isminin basında yer almasından dolayı böyle bir ceza kesildiğini belirten Didem Kasapoğlu İnci, “Hukuki hiçbir zemini yok. Herhangi bir mevzuatta yer alan bir şey değil. Yani ayakkabılık için, çimlere bastığımız için kestikleri cezalar da hukuki değil. Zaten Anadolu Sulh 7. Hukuk Mahkemesi bunu tescilledi ve kararını verdi” şeklinde konuştu.

Görüntü Dökümü
——————————
-Lüks siteden görüntü
-Avukat Didem Kasapoğlu İnci ile röp
-Site sakini Latife Acar ile röp
-Siteden genel ve detay

======================

6- AK PARTİ İSTANBUL İL BAŞKANI KABAKTEPE, ROMANLARLA BULUŞTU  

Esma MURAT- Özgür KUMANOVALI- İSTANBUL, (DHA)- AK Parti İstanbul İl Başkanı Osman Nuri Kabaktepe, 8 Nisan Dünya Romanlar Günü’nde roman sanatçılar ve dernek temsilcileriyle bir araya geldi. Başkan Kabaktepe, “Bir insanı abc diye ayıran ahmak kişiler, sen dünyaya gelirken Allah’a dilekçe mi verdin? Bizler insanları ırklarına, doğdukları vatanlarına, anne ve babasının taşıdığı kimliğe göre ayrıştırılmasını yaradılışa isyan olarak görüyoruz” dedi. 
8 Nisan Dünya Romanlar Günü kapsamında AK Parti İstanbul İl Başkanı Osman Nuri Kabaktepe, roman sanatçılar ve dernek temsilcileriyle bir araya geldi. AK Parti İstanbul İl Başkanlığı’nda gerçekleşen buluşmada, roman vatandaşların Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan için hazırladığı video izlendi. 

“KARDEŞ OLDUĞUMUZA İNANAN BİR ANLAYIŞTAN GELİYORUZ”
Daha sonra konuşan AK Parti İstanbul İl Başkanı Osman Nuri Kabaktepe, “Roman kardeşlerimizin bizim için ne anlama geldiğini anlatmak için bazı cümlelerim vardı ancak hem sizin sözleriniz hem de Cumhurbaşkanımız sözleri her şeyi dile getirdi. Hakikaten ben şuna inanıyorum; Bir insanı abc diye ayıran ahmak kişiler, sen dünyaya gelirken Allah’a dilekçe mi verdin? Bizler insanları ırklarına, doğdukları vatanlarına, anne ve babasının taşıdığı kimliğe göre ayrıştırılmasını, yaradılışa isyan olarak görüyoruz ve hep beraber kardeş olduğumuza inanan bir anlayıştan geliyoruz. Onun için romanım diye söyleyebilmekten hiçbir zaman çekinmiyoruz. Çünkü Havva anamız, Adem babamız, yaratıcımız ise Allah’tır” dedi. 
Romanların ne eksiklikleri varsa hepsini gidermeye hazır olduğunu söyleyen AK Parti İstanbul İl Başkanı Kabaktepe, “Hakikaten Türkiye’nin Türkiye olabilmesinin mimarı Recep Tayyip Erdoğan’dır. Kapımız siz roman kardeşlerime açık demeye utanıyorum. Çünkü bu kapı sizin ve herkese açık. Sevgi nedir diye anlamayanlar size baksa anlar. Muhabbet ne olduğunu bilmeyenler, roman kardeşlerimizi seyretse muhabbetin kitabını yazar” diye konuştu.  

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ 
– AK Parti İstanbul İl Başkanı Osman Nuri Kabaktepe’nin konuşması 
-Programdan görüntüler 
-Genel ve detay görüntüler 

==================

7- ŞEHİT AİLELERİ DERNEĞİ’NDEN EMEKLİ AMİRALLERİN BİLDİRİSİNE TEPKİ

Burçak BOZKUŞ – Feridun AÇIKGÖZ / İSTANBUL (DHA) –  ŞEHİT Aileleri Yardımlaşma Sosyal Kültürel ve Dayanışma Derneği Genel Başkan Yardımcısı Necati Selvitop, “104 Emekli Amirallere sesleniyoruz. Sakın bu saatten sonra geri vites yapmaya kalkmayın” dedi.
Eyüpsultan’da bulunan Şehit Aileleri Yardımlaşma Sosyal Kültürel ve Dayanışma Derneği’nde düzenlenen basın toplantısına şehit aileleri sorunlarını dile getirmek için katıldı. Basın açıklaması yapan Genel Başkan Yardımcısı Necati Selvitop bazı emekli amirallerin bildiri açıklamasına ilişkin, “4 maddelik basın toplantımızın en önemli başlığı 104 emekli amiralin bir gece yarısı geçmiş karanlık tarihlere özenerek, aba altından sopa gösterircesine yapmış oldukları akıllara durgunluk verecek açıklamalarını, üniformasını giydiği ekmeğini yediği ve yemeye devam ettiği devletine, sırf uzun adam olmasın, Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan olmasın da kim olursa olsun dercesine kin ve nefret kusmaları olarak görüyor, Şehit Aileleri ve Dernek Genel Merkezi olarak kınıyoruz. Yok hükmünde sayıyoruz” diye konuştu. 

Selvitop sözlerini şöyle sürdürdü; “Sizler ve sizin gibiler yüzünden şanlı ordumuzun mensuplarına şüphe ile bakar hale geldik. Daha dün yaşanmış gibi aklımızda olan 15 Temmuz travmasını atlatamamışken, acılarımız kor gibi göğe yükselmiş benim askerim, benim polisim dediklerimiz, sözüm ona vatan haini olarak karşımıza çıkmışken bu ne perhiz bu ne lahana turşusu. Bu nasıl bir cüret” dedi. “104 emekli amirallere sesleniyoruz” diyen Selvitop, sözlerine şöyle devam etti: “Sakın bu saatten sonra geri vites yapmaya kalkmayın. Bu dernek 1999 yılında kuruldu. Şehit ailelerimizin mağduriyetinin altında da sizin ve sizin gibi düşünenlerin imzasının olduğunu gördük. FETÖ, PKK, DEAŞ, Hizbullah gibi vatan hainlerinin kirli tuzaklarını görüyoruz. Sizi bunlardan nasıl ayırt edecek bu millet soruyoruz.”

“SİZLERİN 2001 YILINDAN BU YANA ŞEHİT VE GAZİ AİLELERİMİZİN YANIMIZDA OLDUĞUNUZU BİLİYORUZ”
Selvitop, “Sorunların sizlerden kaynaklandığını düşünen hatta inananlar var. Bizler de her defasında sizlerin 2001 yılından bu yana şehit ve gazi ailelerimizin yanımızda olduğunuzu, buna ilave olarak onlarca kanun ve ek genelgelerle olağanüstü iyileştirmeler yaptığınızı söylüyoruz, söylemeye devam edeceğiz” dedi. 

Şehit Aileleri Derneği Genel Başkan Yardımcısı Necati Selvitop, İSPARK’tan şehit yakınlarının ücretsiz faydalanma hususundaki konuya değindi. Selvitop, “Kanun ve yayımlanan genelgede şehidin eşi, annesi, 18 yaş veya okuyan 25 yaşını geçmemiş olanlar denilmektedir. Şehit evlatları, 25 yaşına kadar otomobil olacak maddi olanaklara sahip zaten değildir. Evladın en ihtiyaç duyduğu zamanda ise hak elinden alınarak şehit evlatlarımız mağdur ediliyor. Bu birçok konuda çok ciddi bir sorun teşkil ediyor. Şehit ailelerimize ve şehitlerimizin kabirlerine yaptığınız hizmetlerinizi anlatmaya saatler yetmez. İSPARK kurulduğu tarihten 2019 yılına kadar yaşamadığımız bu sorunun sorumluları kim ise ortaya çıkması gereğinin yapılmasını, kanayan yaramıza merhem olmanız arzusuyla emirlerinizi bekliyoruz. İstanbul’da toplam 5 bin 646 gazi ve eşi var. Bin 412 gazi, 221 gazi eşi istifade ediyor. 4 bin 13 gazi mağdur. Toplam 7 bin 553 şehit ailesi var. Bin 553 yasalara uygun şehit ailesinden 401 şehit yakını istifade ediyor. Bu ailelerden de Bin 152 şehit ailesi mağdur ya da aracı yok. 25 yaş üstü bu haklardan istifade edemeyen 7 bin 152 mağdur şehit ailemiz var. Sayın Cumhurbaşkanım İSPARK’ta yaşanan şehit çocuklarının yaş sınırı meselesi aynı şekilde TOKİ’de de, Sosyal Yardımlaşma Fonları’nda, emekli maaşlarının düşük olması gibi konularda sizlerden iyileştirme bekliyorlar.”

“23 SENEDİR GÖZYAŞI DÖKÜYORUM, HAKLARIMDAN YARARLANMAK İSTİYORUM”
23 sene önce oğlunu şehit verdiğini söyleyen Döndü Yücel, “23 sene oldu. 23 senedir gözyaşı döküyorum. Bardakların içine gözlerimin yaşı dökülüyor. Ben de herkes gibi hakkım ne ise onu istiyorum. Oğlumu rüyalarımda görüyorum. Masalar kurulu. Elini koymuş, ‘Anne hakkını ara’ diyor. Ben bunalıma giriyorum. Kimseyi bilmiyorum gidecek yerim yok. Tayyip Erdoğan’ın belediye başkanlığından bu yana bütün oylarımı ona verdim. Kimselere oy vermedim başka. Ondan başkasını tanımadım. Hala da tanımıyorum. Ondan bekliyorum her şeyi. Beni de her şehit annesi gibi haklarım ne ise onlardan yararlanmak istiyorum” dedi. 

Fatma Gülhatun, “Benim çocuğum şehit olarak sayılmadı. Biz şehit olarak sayılmadık. Hiçbir haktan yararlanamıyorum. Ben de diğer şehitler gibi, çocuğumun hakkı olan haklardan yararlanmak istiyorum. 2002’nin Nisan ayında şehit oldu. Bir buçuk aylık askerdi. İzmir Yenifoça’da. Eğitim zayiatı denildi. Çocuğum öyle gitti. Şehit kabul edilmedi benim çocuğum. Devlet şehit kabul etmedi” diye konuştu.  

Görüntü Dökümü
————–
-Basın açıklamasından konuşmalar
-Ailelerden detaylar
-Genel ve detay

=====================

8- UYGUR TÜRKÜ ANNELERİN FERYADI; ÇOCUKLARIMIZI İSTİYORUZ

Haber-Kamera: Yılmaz OKUR/İSTANBUL, (DHA)ÇİN’in Sincan Uygur Özerk Bölgesi’nden gezmek için geldikleri Türkiye’den, Çin Hükümeti’nin bölgedeki politikaları nedeniyle geri dönemeyen ve yıllardır çocuklarından haber alamadıklarını söyleyen Uygur Türkü anneler, “Bizim çocuklarımız çocuk değil mi?” diyerek, feryat etti. 

Meryem Ablimit, Sudinnisa Abdılıtip, Patma İmir, Emine Muhammet, Kalbinur Tursun ve Reyhan Ahmed, 2016 yılında Çin’in Sincan Uygur Özerk Bölgesi’nden gezmek için Türkiye’ye geldi. Ancak 6 kadın Çin Hükümeti’nin uyguladığı politikalar nedeniyle geri dönemedi. O tarihten bu yana çocuklarından haber alamayan anneler, seslerini duyurmaya çalışıyor.

Yıllardır ayrı oldukları çocuklarının yaşayıp yaşamadıklarından bile haberdar olmayan anneler adına konuşan Reyhan Ahmed, “Ben, 2016 yılının Şubat ayında yasal yollardan, Çin Hükümeti’nin verdiği pasaportla, izinle Türkiye’ye geldim. Sadece seyahat amacıyla geldim ama sonra dönemedim. Yanımda gördüğünüz anneler de aynı şekilde 2016 yılında ziyaret için gelen anneler. Geldikten sonra vatanımıza dönemedik, burada kaldık. Ve bizim Çin’de kalan 18 yaşından küçük masum, suçsuz çocuklarımız beş senedir orada annesiz, babasız tek başına yaşam mücadelesi vermekte” dedi.

“İNSANLIĞIN BUNDAN HABERDAR OLMASINI İSTİYORUZ”

“Biz suçsuz, hiçbir canlıya zarar veremeyecek olan çocuklarımızın sesini duymak, hayatta olduklarını bilmek istiyoruz” diyen Ahmed sözlerine şöyle devam etti:

“İki senedir çocuklarımızı araştırıyoruz, telefonumuz 24 saat elimizde ama bir kere arayıp, ‘Anne sapasağlamım’ diyemedi. Telefonumu 24 saat yanımda taşıyorum ama kızımın sesini duyamıyorum. İnsanlığın bundan haberdar olmasını ve çocuklarımızı kurtarmamız için yardımcı olmalarını istiyoruz. İki senedir mücadelemize devam ediyoruz ama bir sonuç yok. Biz anneler olarak devam edeceğiz, çocuklarımızı tek başına, yalnız bırakmayacağız son nefesimize kadar.”

“BİZİM ÇOCUKLARIMIZ ÇOCUK DEĞİL Mİ?”

Yardım beklediklerini söyleyen Reyhan Ahmed; “Bütün devlet başkanlarından, Türkiye’den, Amerika’dan, Fransa’dan, Almanya’dan, Japonya’dan her devlet başkanından yardım bekliyoruz. Çünkü bu, annelerimizin tek başına yapabileceği bir şey değil artık. Annelerimiz ellerinden gelen her şeyi yaptı ama artık bu bir annenin yapabileceği bir şey değil. O yüzden bütün insanlara sesleniyorum. Hukukçulara, sisyasetçilere, davacılara, insan hakları örgütlerine, kadın hakları örgütlerine, çocuk hakları örgütlerine sesleniyorum; Bizim çocuklarımız çocuk değil mi? Bizim çocuklarımızın ‘anne’ diye seslenme hakkı yok mu? Bizim çocuklarımızın ‘baba’ diye seslenme hakkı yok mu? Bizim çocuklarımızın ailesiyle mutlu mesut yaşamaya hakkı yok mu?” ifadelerini kullandı.

“DAYANACAK GÜCÜMÜZ KALMADI”

Annelerin çocuklarına kavuşmak için ellerinden gelen her şeyi yaptığını belirten Reyhan Ahmed; “Beş koskoca yıl geçti, beş Kurban Bayramı, beş senedir bayramlar geçip gidiyor, biz anneler bu beş sene içerisinde şu kadarcık bir sevinç yaşayamadık. Bağrımıza taş basarak, ağlayarak geçiriyoruz her günümüzü. Bir lokmayı rahat boğazımızdan geçirdiğimiz yok. Annelerimiz artık acılarına dayanamıyor, çocuklarına olan hasretlerine dayanamıyor. 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nde İstanbul’dan Ankara’ya kadın haliyle iki şehir arasında yürüyerek yola çıktık. Sırf şu çocuklarımızdan haber alabilmek için. Bizim annelerimiz bütün hayatını kanunlara uygun şekilde yaşamış anneler. Hiçbir suçu yok, şu çocukların da hiçbir suçu yok. Teknoloji bu kadar gelişmişken çocuklarımızın sesini duyamıyoruz. Artık lütfen bizi daha fazla bekletmeyin, bekleyecek halimiz kalmadı. Çocuklarımıza, annelerimize acıyın bize yardımcı olun” şeklinde konuştu.

“DOĞURDUĞUM ÇOCUĞUMU TANIMIYORUM”

8 aylıkken ayrıldığı kızını yıllar sonra Çin Hükümeti’nin bir toplama kampından yayınlanan sosyal medya videosunda gören Kalbinur Tursun da “Beş yıldır Türkiye’de yaşıyorum, Çin pasaportuyla geldim. Hiçbir suça karışmadım, beş yıldır beş çocuğumdan hiç birine ulaşamadım. Yaşıyorlar mı, hayattalar mı bilgi alamadım. Senelerce bekledim, yarın haber gelir, öbür gün haber gelir dedim ama şu ana kadar hiçbir şekilde ulaşamadım. Sekiz aylıkken ayrıldığım çocuğumu, kendi karnımda taşıdığım, doğurduğum çocuğumu tanımıyorum. Bu nasıl bir dünya? Beş senedir çocuklarıma ulaşamıyorum. Şu fotoğraftaki benim kızım, toplama kampına götürülmüş, sosyal medyada paylaşılan bir videoda gördüm. Çocuklarımın bana ihtiyacı varken ben burada, babası hapiste. Babası Türkiye’ye gelip gittiği için 15 sene hapis cezası verdiler. Suçu sadece Türkiye’ye gelmek. Ama Çinliler gelip gidiyor onlara ceza vermiyorlar, sadece Uygurlara ceza veriyorlar” dedi.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ:
——————————
-Reyhan Ahmed ile röportaj
-Kalbinur Tursun ile röportaj
-Çocuklarından haber almak isteyen Uygur Türkü anneler
-Çin konsolosluğu önünde toplanan Uygur Türkleri
-Genel ve detay görüntüler

======================

9- CHP MİLLETVEKİLİ TANRIKULU’NUN ‘CUMHURBAŞKANI’NA HAKARETTEN’ YARGILANDIĞI DAVADA ‘DURMA’ KARARI

Sevda SARIKAYA / İSTANBUL, (DHA) – CUMHURİYET Halk Partisi (CHP) İstanbul Milletvekili Sezgin Tanrıkulu’nun, 2015 yılında kapatılan Zaman Gazetesi’ne verdiği röportajda Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a hakaret ettiği iddiasıyla yargılandığı davada “durma kararı” verildi. Mahkeme, sanığın milletvekili olduğunu ve milletvekilinin meclis kararı olmadıkça yargılanamayacağına ilişkin Anayasa’nın 83. maddesini kararında gerekçe olarak belirtti.
Bakırköy 37. Asliye Ceza Mahkemesi’nde görülen davaya CHP İstanbul Milletvekili Sezgin Tanrıkulu ve taraf avukatları katıldı.  Duruşmada söz alan savcı, 1 Aralık 2020 tarihinde meslektaşı tarafından verilen mütalaaya katıldığını ve tekrar ettiğini belirtti. Mütalaada, suç tarihinde Cumhuriyet Halk Partisi İstanbul Milletvekili olan sanığın 1 Haziran 2015 tarihinde Zaman Gazetesi’ne verdiği röportajda Cumhurbaşkanı’na karşı hakaret içeren sözleri sarf ettiği sabit görüldüğünden 1 yıl 2 aydan 4 yıl 8 aya kadar cezalandırılması talep edildi. Söz alan Sanık Tanrıkulu, “Burada Anayasal ön sorun yönündeki beyanlarımızı tekrarlıyoruz. Bu nedenle esasa ilişkin savunma yapmayacağım. Duruşmada iddia makamını temsilen ayrıca bir değerlendirme yapılmasını beklerdim. Önceki beyanlarımı ve savunmalarımı bu manada tekrar ediyorum” dedi. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın avukatı Ferah Yıldız ise şikâyetlerinin devam ettiğini ve sanığın cezalandırılmasını talep ettiklerini söyledi. Son sözü sorulan sanık Tanrıkulu, “Durma kararı verilmesini isteriz” dedi.

KARARDA ANAYASAYA DEĞİNİLDİ
Mahkeme kararında, sanık Sezgin Tanrıkulu hakkında olay tarihinde Cumhurbaşkanı’na yönelik hakaret ettiği iddiasıyla yargılanması yönünde izin verildiğini ve başlanılan yargılama sürecinde sanığın yapılan genel seçim sonrası milletvekili sıfatıyla TBMM’de vekil olarak göreve başladığını belirtti. Mahkeme, Anayasa’nın 83/2-3 maddesi kapsamında milletvekilliğinin yasal düzenlemeler karşısında sürdüğü aşama içerisinde hakkında yargılama yapılmasının olanaklı bulunmadığını, Anayasal düzenleme çerçevesinde milletvekilliğinin düşmesi veya yargılama konusunda TBMM’ce dokunulmazlığının kaldırılması yönünde karar verilmesinin yasal düzenlemenin ve Anayasanın amir hükümlerinin doğal neticesi olduğunu kararında ifade etti.

YARGILAMADA DURMA KARARI VERİLDİ
Mahkeme, Sanık Sezgin Tanrıkulu hakkında başlanılan yargılamanın Anayasa’nın ‘Seçimden önce veya sonra bir suç işlediği ileri sürülen milletvekili, meclis kararı olmadıkça tutulamaz, sorguya çekilemez, tutuklanamaz ve yargılanamaz’ maddesi gereğince durmasına karar verdi.

İDDİANAME
İddianamede şüpheli Sezgin Tanrıkulu’nun kapatılan Zaman Gazetesi’nin 1 Haziran 2015 tarihli nüshasının 6. sayfasında ve gazetenin internet sitesinde yayınlanan röportajında kullandığı ifadelerin görüş, açıklama ve eleştiri sınırını aşan ifadeler olarak değerlendirildiği belirtilmişti. Hakaret içeren sözlerin Cumhurbaşkanına karşı söylenmesi ile suçun tamamlanmış olduğunun da anlatıldığı iddianamede, şüphelinin kullandığı ifadelerin bütün halinde değerlendirilmesi sonucunda “Cumhurbaşkanına hakaret” suçunu oluşturduğu kanaatine varılmış olduğu ifade edilmişti. Tanrıkulu’nun “Cumhurbaşkanına hakaret” suçundan 1 yıldan 4 yıla kadar hapis cezası isteniyordu.

0
mutlu
Mutlu
0
_zg_n
Üzgün
0
sinirli
Sinirli
0
_a_rm_
Şaşırmış
0
vir_sl_
Virüslü
Reklam Alanı

Tamamen Ücretsiz Olarak Bültenimize Abone Olabilirsin

Yeni haberlerden haberdar olmak için fırsatı kaçırma ve ücretsiz e-posta aboneliğini hemen başlat.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Reklam
Reklam
Uygulamayı Yükle

Uygulamamızı yükleyerek içeriklerimize daha hızlı ve kolay erişim sağlayabilirsiniz.

Giriş Yap

Haberolduk.com - Son Dakika Haberler ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!