Reklam Alanı
Reklam Alanı

DHA YURT BÜLTENİ – 23

Reklam Alanı
featured
service
Reklam Alanı

İŞKENCECİ KOCASINI ÖLDÜREN MELEK İPEK’E TAHLİYE

ANTALYA’da geçen 7 Ocak’ta kendisine işkence yapıp ölümle tehdit ettiği iddiasıyla eşi Ramazan İpek’i (36) av tüfeğiyle öldüren 2 çocuk annesi Melek İpek’in (31), ‘meşru savunmada sınırın aşılması mazur görülebilecek bir heyecan, korku ve telaştan ileri gelmiş ise faile ceza verilmez’ hükmü gereğince tahliyesine karar verildi. 108 gün sonra özgürlüğüne kavuşan Melek İpek, kararı duyunca hıçkırıkla ağlarken, mahkeme heyetine “Çok teşekkür ederim” dedi.

Döşemealtı ilçesinde servis şoförlüğü yapan Ramazan İpek ile 12 yıllık eşi Melek İpek arasında, 7 Ocak gecesi yaşadıkları müstakil evde tartışma çıktı. Tartışma sonrası Ramazan İpek, eşini kelepçe takarak çıplak şekilde saatlerce dövdü. İşkence ve dayaktan gözleri şişen ve morluk oluşan Melek İpek halsiz kalırken, eşi Ramazan İpek kendisini ve 2 çocuğunu öldüreceğini belirterek sabaha karşı evden ayrıldı. Birkaç saat sonra eve dönen Ramazan İpek, karşısında elleri kelepçeli halde av tüfeğiyle bekleyen Melek İpek’i buldu. İkili arasında çıkan arbede sırasında Melek İpek, tüfekle eşini vurup öldürdü, ardından 112 Acil Çağrı Merkezi’ni arayarak durumu bildirdi. İhbar üzerine adrese gelen sağlık ekipleri, Melek İpek’i çıplak vaziyette elleri kelepçeli buldu. Kelepçeleri açılan Melek İpek’e ambulansta müdahale edildi. Gözaltına alınan Melek İpek, çıkarıldığı Sulh Ceza Hakimliği tarafından tutuklandı. Cumhuriyet savcısının ‘haksız tahrik’ indirimi uygulanmasını istediği iddianamede, Melek İpek’in 18 yıldan 24 yıla kadar hapis cezası istemiyle yargılanması talep edildi.
ÜÇÜNCÜ KEZ HAKİM KARŞISINDA
Döşemealtı L Tipi Ceza İnfaz Kurumu’nda tutuklu olan Melek İpek, bugün saat 16.30’da Antalya 3. Ağır Ceza Mahkemesi’nde üçüncü kez hakim karşısına çıktı. İpek, duruşmaya tutuklu bulunduğu cezaevinden SEGBİS bağlantısı ile katıldı. Duruşma salonunda maktul Ramazan İpek’in yakınlarının avukatı ile Melek İpek’in avukatları hazır bulundu. Duruşmayı, tarafların yakınlarının yanı sıra, STK’lar ve kadın dernekleri de takip etti.
SAVCI, 6 YILA KADAR HAPİS İSTEDİ
Duruşma savcısı esas hakkındaki mütalaasında, sanık Melek İpek’in ‘kast olmaksızın taksirle insan öldürme’ suçundan, 2 yıldan 6 yıla kadar hapsini talep etti. Şikayetçi Murat İpek ile Esma İpek’in avukatı Ziya Berkhan Yaman, savcının esas hakkındaki mütalaasına katılmadığını belirterek, “Olayda taksirden bahsedilemez. Sanık kendisini ve çocuklarını korumak amacıyla cinayet işlediği yönündeki savunmalarına bakacak olursak, olayda şiddet ön plana çıkarılıyor. Melek İpek’in koruma talebi yoktur. Melek İpek neden kaçmadı? Kurtulma imkanı varken neden gitmedi? 12 yıllık birliktelik yaşayan Melek İpek, kolluk kuvvetlerine müracaat etseydi, mutlaka geri dönüşüm olurdu. Koruma kararlarını tartışabileceğimiz yerler mahkeme salonları değil, meclis olabilir. Biz burada 20’ye yakın tanık dinledik. Ortak tanıdıkları sürekli şiddet öyküsünden bahsetmedi. Maktulün 12 yıldır Melek’e yönelik şiddetini hiçbir tanık doğrulamadı. Tanığın anlatımları ile Melek’in anlatımları birbirleri ile örtüşmüyor” dedi.
‘ORTADA BİR SIR VAR, MAKTUL ÖLDÜ, SANIK ANLATMIYOR’
Melek İpek’in Ramazan İpek’ten kurtulmaya yönelik bir arka planı olduğunu öne süren Avukat Ziya Berkhan Yaman, “Maktul olaydan önce kız kardeşi Dudu ile mesajlaşıyor. Kızkardeşine, ‘Jandarmadan birisi var. Melek’le görüşüyorlar. Melek mesajlarını benden gizliyor’ diye mesaj atıyor. Adı geçen uzman çavuş, şiddet olayları başlamadan önce Melek’le mesajlaşıyor. Melek, ‘Rahat konuşamıyorum’ derken, Jandarma da ‘Tamam canım’ diye cevap veriyor. Ortada kimsenin bilmediği bir hikaye var. Maktul öldü, sanık anlatmıyor. Belki de bu sır onlarla mezara gidecek” diye konuştu.
‘ORTADA BOĞUŞMA YOK’
Avukat Yaman, çocuklara kurgulanmış ifade verdirildiğini öne sürerek, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Olay sırasında yaşanan boğuşmada silah gelişigüzel patlamıştır. Ortada boğuşma yoktur. Kriminal rapor da bunu söylemektedir. Otopsi raporunda ‘boğuşma var’ denilmiştir. Bu nedenle, otopsi raporuna değil, kriminal rapora itibar edilmelidir. Ortada kast vardır. Maktul içeri girer girmez sanık doğrudan kalbi bölgesine hedef alarak ateş etmiştir. Ortada ‘eşe karşı, kasten tasarlayarak öldürme’ fiili vardır. Tahrik uygulanacak ise de üst sınırdan değil, alt sınırdan uygulanması gerekir.”
‘ÇOCUKLARIMIN SESİNİ DUYUNCA YAŞADIĞIM O SOĞUĞU UNUTTUM’
Sanık Melek İpek ise eşinin o gün ilk defa dövmediğini ifade ederek, “Önceleri daha kısa dövüyordu. O gün çok daha farklıydı. İlk gece silahı ateşlediğinde mermi pencereye değil de bana isabet etseydi şu an ölmüş olacaktım. Banyoda ellerim kelepçeli yattığımda çocuklarımın sesini duyamamıştım. Onların öldüğünü düşündüm. O an Allah’a yalvardım. Beni çocuklarımın acısıyla sınamasın istedim. ‘Allah’ım çocuklarımın ölüsünü gösterme’ diye dua ettim. Ama çocuklarımın sesini duşunca mutlu oldum. O yaşadığım soğuğu unuttum. Sonrasında eşime beni öldürmesin diye yalvardım. Ben 14 yıl boyunca hayatımdan sessiz sedasız çıksın diye dua ettim. Çocuklar doğmadan önce kendimi öldürmeyi dahi denedim. Ama eşimin ölmesini aklımdan geçirmeyi bırakın, ölsün diye dua bile etmedim. Hep hayatımızdan çıksın diye bu zamana kadar sabrettim. Ben eşim öldüğü için de çok üzgünüm. Ama o gün silah patlamamış ve o ölmüş olmasaydı, çocuklarımla birlikte ben ölecektim. Şiddeti sadece bana değil, Melike’ye de uyguluyordu. Melike uzaklaştırma kararı aldırdığında yine şiddetini sürdürüyordu. Melike’nin vücudunda iz kalmasın istiyordu. Bu nedenle de güneş panelinde bulunan akü ile vücuduna elektrik vermek istiyordu. Melike’yi de benim aracılığımla yanına çekmek istiyordu. Ben Melike’ye de üzülüyordum.”
‘BÖYLE OLMASINI HİÇ İSTEMEDİM’
Sanık Melek İpek’in avukatı Ahmet Onaran ise mütalaaya katıldıklarını belirterek, duruşma arasında sundukları 19 sayfadan oluşan yazılı beyanlarını tekrar ettiklerini söyledi. Melek İpek ise son sözünde, “Ben böyle olmasını hiç istemedim” dedi.
108 GÜN SONRA TAHLİYE KARARINI DUYUNCA AĞLADI
Mahkeme heyeti, verilen aranın ardından kararını açıkladı. Heyet, ‘meşru savunmada sınırın aşılması mazur görülebilecek bir heyecan, korku ve telaştan ileri gelmiş ise faile ceza verilmez’ hükmü gereğince Melek İpek’in tahliyesine karar verdi. Hakim karşısına çıktığı 3’üncü duruşmada 108 gün sonra tahliye kararı ile özgürlüğüne Kavuşan Melet İpek, hıçkırıklarla  ağlayarak, mahkeme heyetine “Çok teşekkür ederim” dedi.
‘MELEK İPEK BU GECE KIZLARIYLA UYUYACAK’
Melek İpek’in tahliye kararının ardından avukatı Ahmet Onaran, adliye önünde bekleyen İpek’in anne ve babası Hatice ve Menderes Çelik’e mutlu haberi verdi. Sevinç gözyaşlarına boğulan, uzun süre ayakta durmakta güçlük çeken Çelik çifti, Avukat Onaran’a sarılarak teşekkür etti. Adliye giriş kapısında basın mensuplarına açıklama yapan Ahmet Onaran, Melek İpek’e destek olan avukatlara teşekkür ederek sözlerine başladı. Avukat Onaran, “108 gün sonra bu gece Melek İpek 2 kızına sarılarak uyuyacak. Mahkemeler milletin vicdanıdır. Bugün millet olarak, insan olarak hepimizin vicdanlarına oh dedirten, hukukun üstünlüğünü bir kere daha ortaya koyan Antalya 3’üncü Ağır Ceza Mahkemesi Başkan ve heyeti bir karar vermiştir. Karar şöyledir; Her ne kadar Melek’in eylemi sabit olsa da bunu meşru müdafaa sınırlarının aşılması suretiyle Türk Ceza Kanununun 227’nci maddesinin 2’nci fıkrasına göre işlediği sabit olduğundan ceza verilmesine yer olmadığına ve derhal tahliyesi için müzekkere yazılmıştır. Melek İpek’le dün görüştük. ‘Böyle bir ihtimali düşünüyor musun’ dedim. ‘Ben her hâlükârda üzgünüm’ dedi. Bu şekilde olmasını hiç istemediğini, çocuklarının babasının hayatta olmamasından dolayı acı çektiğini, ama bir an önce kızlarına kavuşmak istediğini söyledi. Bugün de bu oldu. Bugünün en güzel haberi bu. İnşallah bundan sonra ne kadına şiddet haberlerini duyarız ne de kadından dolayı bu tür haberler yapmak zorunda kalırız sizlerle. Sizlerin emeği için teşekkür ediyorum. İnşallah birazdan Melek’i almaya gideceğiz. Ona sarılacağız. O da kızlarına sarılıp uyuyacak” diye konuştu.
‘MELEK’İN YANINDA OLMAYA DEVAM EDECEĞİZ’
Bu kararın kesin bir karar olmadığını belirten Onaran, “Kararın istinaf yolu açık, o süreçte de Melek İpek’i süreç kesinleşeciye kadar Melek’in yapmış olduğu eylemin cezasızlık gerektirdiği, meşru müdafaa sınırlarında veya sınırların aşılması suretiyle cezasızlık gerektirdiği kesinleşinceye kadar ben ve bu sürece destek veren tüm hukukçu arkadaşlarımızla Melek’in yanında olmaya devam edeceğiz” dedi.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ
————–
– Melek İpek’in yakınalarının haberi aldığında birbirine sarılmaları detay
– Adliyeden çıkışları detay
– Baba ve annenin ağlamaları detay
– Avukat Ahmet Onaran açıklama
– Adliyeden ayrılmaları detay
– Detaylar

HABER: Süleyman EKİN-Aslı DURAN- Alparslan ÇINAR- KAMERA: Burak YALMAN/ANTALYA, (DHA)

======================================

Reklam Alanı

HUSUMETLİSİ TARAFINDAN TABANCAYLA VURULDU

MERSİN’in Tarsus ilçesinde Ercan K. (37), daha önce aralarında husumet bulunan Mehmet K.’yi (25) karşılaştığı bir işyerinde tabancayla vurdu. Mehmet K., hastaneye kaldırılırken kaçan Ercan K.’yi yakalama çalışmaları sürüyor.

Tarsus Galericiler Sitesi’ne gelen Ercan K., daha önce aralarında husumet bulunduğu öne sürülen Mehmet K. ile karşılaştı. Bir süre tartışan ikiliden Ercan K., yanında bulundurduğu tabancayla Mehmet K.’ye ateş açtı. İki bacağından 3 kurşunla yaralanan Mehmet K.’yı görenler, polise ve sağlık ekiplerine ihbarda bulundu. Bölgeye gelen ekipler, Mehmet K.’yi hastaneye kaldırdı. Olay yerinde inceleme yapan polis ekipleri, 9 adet boş kovan buldu. Ercan K. gözaltına alınırken, olayla ilgili soruşturma başlatıldı.

Görüntü Dökümü
———————
– Olayyeri inceleme çalşması
– Detay görüntüler

Haber-Kamera:Okan ÇALIŞKAN/TARSUS,(Mersin),(DHA)

=================================

EGE’DEN HAYAT KURTARAN KOMŞULARINA TEŞEKKÜR 

BARTIN’da, dili boğazına kaçan Ege Tahtasız (6) komşuları Güçlü Ocakçı’nın müdahalesiyle hayata döndü. Hastanede sağlık kontrolünden geçirilen Ege, kendisini kurtaran Ocaklı ile bir araya geldiğinde sarılarak, “Seni çok seviyorumö dedi. Görüntülerin medyada yayınlamasından sonra çok sayıda telefon aldığını söyleyen Güçlü Ocakçı, “Ben bu olayın bu kadar büyüyeceğini tahmin etmemiştim. Yıllar önce tanıştığım insanlar ve asker arkadaşlarım beni aradı. Bende onur duydum. Burada önemli olan Ege’nin hayatta olmasıdır. Bu hayatım boyunca unutamayacağım bir olay oldu.” diye konuştu. 

Dün, Bartın Okulak Mahallesi’nde evin önünde market arabasıyla oynadığı sırada yere düşen Ege Tahtasız’ın dili boğazına kaçtı. Mali müşavir olan eşinin iş yerinde bulunan Güçlü Ocakçı olduğu yerde zıplayan çocuğu görünce dışarı çıktı. Güçlü Ocakçı çocuğa müdahalede bulunup dili çıkartarak, hayata döndürdü. Ege götürüldüğü hastanede kontrolden geçirildi. Ege ve annesi Gülcan Tahtasız (45), Güçlü Ocakçı’ya teşekkür etti. Güçlü Ocakçı’ya sarılan Ege, “Seni çok seviyorumö dedi. Gülcan Tahtasız ise, “Size ne kadar çok teşekkür etsek azdır.ö diyerek, oğlunu kurtaran Ocakçı’ya şükranlarını sundu. 

‘GÖRÜNTÜLERİ İZLEYİNCE DEHŞETE DÜŞTÜK’ 

Çocuğunun yanında ayrılmasıyla üzücü durumun aynı anda yaşandığını söyleyen Gülcan Tahtasız, “Benim durumu öğrenip geldiğim anda, zaten her şey yaşanmıştı. Aile olarak bu bizim için çok yıkıcı ve üzücü bir durum oldu ve hala bu durumu atlatabilmiş değiliz. Çok şükür Ege’nin sağlığında herhangi bir sorun yok. Görüntüleri izleyince dehşete düştük. Dizlerimin bağı çözüldü. Eğer ben orada olsaydım dizlerimin bağı çözülürdü, hiçbir şey yapamazdım. O yüzden Güçlü beye çok çok teşekkür ediyoruz. Allah kimseye böyle bir durum yaşatmasın.ö dedi. 

‘TÜRKİYE’NİN HER YERİNDEN TEŞEKKÜR EDİYORLAR’ 

Görüntülerin medyada yayınlamasından sonra çok sayıda telefon aldığını söyleyen Güçlü Ocakçı, “Bugün telefonlarıma bakmadım. Çok arayan oldu. Hatta Ankara’dan bile arayarak, bir dernek bana ödül vermek istediğini söyledi. Ben bu olayın bu kadar büyüyeceğini tahmin etmemiştim. Yıllar önce tanıştığım insanlar ve asker arkadaşlarım beni aradı. Bende onur duydum. Burada önemli olan Ege’nin hayatta olmasıdır. Bu hayatım boyunca unutamayacağım bir olay oldu. Çok mutluyom.ö diye konuştu. 

‘GÜÇLÜ AMCA BENİ KURTARDI’ 

Ege Tahtasız ise, “Arabaya bindikten sonra bir anda düştüm. Sonrasında belim büküldü. Ondan dilim ters döndü ve Güçlü amcam bana yardım etti. Sonra hastaneye gittik. Bir şeyim yokmuş, Güçlü amcaya teşekkürler.ö dedi. 

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ
——————————-
-Ege ile Güçlü Ocakçı’nın konuşması
-Ocakçı’nın Ege’ye sarılması ve öpmesi
-Annesinin teşekkür etmesi 
-Anne Gülcan Tahtasız ile röp.
-Güçlü Ocakçı ile röp.
-Ege Tahtasız ile röp.

Haber-Kamera: Ayhan ACAR/BARTIN,(DHA)

====================================

İZMİR’İ YAŞLANDIRAN ÖĞRETMEN

İZMİR’in Buca ilçesinde taş koleksiyoneri emekli resim iş öğretmeni Alibeke Özkan’ın (72), toprakları incelerken, 2003 yılında bulduğu taş sayesinde Yeşilova Höyüğü keşfedildi ve bu keşifle İzmir’in bilinen yaşı 5 bin iken, 8 bin 500’e çıktı. İzmir’in tarihinin değişmesine vesile olan Özkan, “İzmir yaşlanmış oldu. Tarihe yeni bir pencere açıldı” dedi.

İzmir’in Buca ilçesinde yaşayan emekli resim iş öğretmeni ve taş koleksiyoneri Alibeke Özkan, doğal taş ve mineral incelemeleri sırasında tarihi değiştirecek bir gerçeğin ortaya çıkmasına neden oldu. 2003 yılında İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin Buca’da yaptığı parkta yürüyüşe çıkan Özkan, yerde parıldayan yeşil bir taş fark etti. Yaptığı incelemede bulduğu taşın balta olarak kullanılmak amacıyla yontulduğunu fark eden Özkan, arkeolojik bir kalıntı bulduğunu fark ederek İzmir Arkeoloji Müzesi’ne başvurdu. Müze görevlileri bulunan taşla birlikte parkta tarama çalışması başlatınca, bölgede balta ve kemiklerden oluşan pek çok arkeolojik kalıntı daha bulundu. Parkta bulunan toprağın Yeşilova’dan alındığı anlaşılınca bölgede 2005 yılında Kültür ve Turizm Bakanlığı ile Ege Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölümü ortak girişimiyle Prof. Dr. Zafer Derin başkanlığında kazı çalışmaları başladı. Kazı çalışmalarının ardından İzmir’in bilinen en eski yerleşim yeri Yeşilova Höyüğü keşfedilmiş oldu ve İzmir’in 5 bin değil aslında 8 bin 500 yıllık bir tarihi olduğu ortaya çıktı. İzmir’in bilinen tarihini değiştiren Özkan, “Böylelikle İzmir yaşlanmış oldu. Tarihe yeni bir pencere açıldı” dedi.

‘O TAŞI GÖRMESEYDİM APARTMANLAR DİKİLECEKTİ’
İlginç bir tesadüf yaşadığını anlatan Özkan, “İzmir’in tarihinin değişmesine vesile olduğum için kendimle gurur duyuyorum. Bu bir tesadüftü ve dikkatli olmama, sanattan anlamama bağlıydı. Böyle bir şey olduğunu hayal edemezdim ama buna katkı sağladığım için çok mutluyum. Yeşilova Höyüğü sadece İzmir değil tüm Ege’nin tarihi hakkında bilgi veriyor. Eğer ben o taşı görmeseydim oralara çim ekilecekti, apartmanlar dikilecekti. Böyle bilgilere de ulaşmamız mümkün olmayacaktı” diye konuştu.

‘FARK ETMEM ZOR OLMADI, İLGİMİ ÇEKTİ’
1986 yılında İzmir’e yerleştiğini anlatan Özkan, “2003 yılında bir akşam yürüyüşe çıktığımda Büyükşehir tarafından yapılmakta olan parkta yürürken, kenara başka bölgelerden getirilmiş toprakların döküldüğünü gördüm. Toprakların içinde yeşil bir taş buldum. Yaptığım incelemede bu taşın düzgün yontulmuş bir taş balta olduğunu öğrendim. Sanat tarihi okuduğum için bunu fark etmem zor olmadı. İlgimi çekti. Aynı bölgeden seramik parçaları, kesici taşlar, midye kabukları gibi malzemeler buldum. Onları İzmir Arkeoloji Müzesi’ne götürdük” dedi.

‘HAYRET ETTİLER’
Daha sonra bulduğu taşla ilgili çalışmaların başlatıldığını ifade eden Özkan, “Arkeologlar götürdüğümüz parçalara hayret ettiler. İzmir’in yaşının bu taşlarla artacağını tahmin ettiler. Daha sonra tarama çalışması başlatıldı. Yazışmalar devam etti toprakların nereden alındığı incelendi. Toprakların alındığı noktada kazılar yapılınca Yeşilova Höyüğü keşfedildi. Kazılardan bulunan bulgular, Ankara’da karbon testine gönderildi. İzmir’in yaşının 8 bin 500 olduğu tescillendi. Ben de Yeşilova Höyüğü’nün bulunmasına katkı sağlamış oldum” ifadelerini kullandı.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ
——————————-
-Alibeke Özkan ile röp.
-Doğal taşlardan görüntü
-Genel ve detay görüntüler

Haber: Hande NAYMAN Kamera: Can ÇUBUKÇIOĞLU / İzmir, (DHA)

===============================

TEKİRDAĞ’IN AK PARTİ’Lİ KAPAKLI İLE CHP’Lİ SARAY BELEDİYELERİ ARASINDA ‘ÇÖP KONTEYNERİ’ KRİZİ

TEKİRDAĞ’ın komşu AK Parti’li Kapaklı ile CHP’li Saray belediyeleri arasında ‘çöp konteyneri’ krizi çıktı. Kapaklı sınırları içinde bulunan bir konteynerin Saray Belediyesi ekiplerince çöp kamyonuna konularak götürülmesinin güvenlik kameralarına yansıması iki belediyeyi karşı karşı getirdi. İki belediye başkanı da kenteynerin kendiyerine ait olduğunu savunurken, konunun büyütülmemesi gerektiğini ve ihtiyaçları olduğu takdirde birbirlerine konteyner verebileceklerini açıkladı. 

KONTEYNER ÇÖP KAMYONU İLE GÖTÜRÜLDÜ

Tekirdağ’ın komşu Kapaklı ile Saray ilçesi belediyeleri arasında ‘çöp konteyneri’ krizi yaşanıyor. İki ilçeye sınır Kapaklı’nın Karlı Mahallesi’ne konulan bir konteyner Saray Belediyesi Temizlik İşleri Müdürlüğü ekipleri tarafından çöp aracına konularak götürüldü. Güvenlik kamerasına yanyısan görüntülerde üzerinde Saray Belediyesi yazan bir çöp kamyonundan inen görevli konteyniri aracın arkasına koyduktan sonra bölgeden ayrıldı. 

Konteynerin yerinde olmadığını gören mahalle muhtarı bölgedeki güvenlik kamerasında yaptığı incelemede Saray Belediyesi’ne ait çöp kamyonuna yüklenip götürüldüğünü görünce durumu Kapaklı Belediye Başkanı AK Parti’li Mustafa Çetin’e görüntülerle birlikte iletti. Başkan Çetin, görüntüleri inceledikten sonra görevlilere konunun araştırılması için talimat verdiğini belirterek, “Açıkçası bu görüntülerin kamuoyunda çok yer almasını da arzulamıyorum. Birisi eğer ki yaptıysa bunu oradaki araç şoförü ile personel yapmıştır. Burada bir kurumu zedelemeye, Saray Belediyesi’ni zan altında bırakmaya gerek yok. Hele hele bir belediye başkanını bu anlamda suçlamaya gerek yok. Çok büyütülecek bir konu olarak da görmüyorum” dedi. 

‘BİZİM ÜRETTİĞİMİZ KONTEYNER’

Kendi sınırlarına ait bölgeden alınan konteynerin Kapaklı Belediyesine ait olduğu kaydeden Başkan Çetin, “Orası zaten bizim ilçe sınırlarımız içerisinde olan bir alan, ben çöp konteynerine de görsel olarak baktığımda bizim kendi ürettiğimiz çöp konteyneri olduğunu anlıyorum. Mesela bizim çöp konteynerimiz amatörce atölyelerimizde yaptığımız konteyner, anlaşılıyor. Ama olabilir, belki de Saray Belediyesi yazıyordur. O zaman onu sorgulamak lazım. Bu noktada Saray Belediyesi’ni suçlamak da istemiyorum. Oradaki çalışanın yaptığı bir terbiyesizlik diyebilirim. Adını da bulamıyorum, usulsüz bir şey” dedi. 

‘BELEDİYENİN İHTİYACI VARSA ONLARA DA KATKI VERİRİZ’

Saray Belediyesi’nin de konuyla ilgili inceleme yaptığı duyumunu aldığını söyleyen Başkan Mustafa Çetin, “Onlar da bu konu ile ilgili bir çalışma yürütüyorlarmış. Görüntüler belli zaten, aracın plakası belli. O arkadaşları çağırırsa belediye, zaten mutlaka doğru bilgiyi alır. Bizi ilgilendiren kısmı, biz kendi imkanlarımızla üretiyoruz bu konteynerleri, vatandaşımızın hizmetine sunmaya çalışıyoruz. Saray Belediyesi’nin böyle bir ihtiyacı varsa biz onlara da katkı veririz. Saray Belediyesi’ni zedelememek lazım. Belediye Başkanına da bu anlamda çamur atmamak gerekiyor. Hiçbir belediye başkanı, ‘git oradan bul da buraya çöp konteyneri getir’ demez. Kamuoyunda yer alan AK Parti’li belediye, CHP’li belediye tartışmalarını da doğru bulmuyorum. Bunlar toplumu kutuplaştırmaktan başka bir işe yaramaz. Saray Belediyesi’nin ihtiyacı varsa elimizden geleni yaparız. Bir meclis kararı çıkartırız, onlara göndeririz. Bunlar belediyeler arasında yardımlaşılabilecek konular. Çok büyütülecek meseleler değil” ifadelerini kullandı.

BAŞKAN ERKİŞ: BİZİM TALİMATIMIZ DEĞİL

Saray Belediye Başkanı CHP’li Özgen Erkiş, yaptıkları araştırmada olayın kamuoyuna yansıtıldığı gibi olmadığını söyledi. Belediye personelinin talimatları dışında bir hareket yaptığını belirten Erkiş, “Bizim şoförümüz, şu ana kadar kimden talimat aldığını bilmiyorum ama gidip orada bize ait olan, Saray Belediyesi’ne ait olan fotoğraflarla da belli-çöp konteynerini kamyonun arkasına takıp geri almış. Bizim talimatımız değil. Yoksa bizden yana helal olsun. Yüzlercesini verelim. Elbette ki Saray Belediyesi kalkıp da bir çöp konteynerinin peşinde koşmaz. Bunu bir onur meselesi mi yaptılar, gurur meselesi mi yaptılar, ‘bizim çöp konteynerimiz burada ne arıyor’ diye mi düşündüler bilmiyorum. Eğer böyle düşündülerse onları suçlayacak da değilim. Ama bizden talimat almadılar, şu anda konuyu araştırıyorum, başkanlık düzeyinde bir talimat yok” dedi. 

‘ÇÖP KONTEYNERİNİ TEKRAR ALIP DA SARAY’A KAZANDIRMIŞLAR’

Ekiplerinin aldığı konteynerin Saray Belediyesi’ne ait olduğunu savunan Başkan Erkiş, “O konteyner bizim bilgimizle oraya giden bir konteyner değildir. Logosu da üzerinde olan, ayan beyan bize ait olduğu belli olan bir konteyneri biraz ironik bir biçimde, komik bir biçimde, Mustafa Başkanın da benim de güleceğimiz bir biçimde, çok da olayı büyütmeden, bunların kendi inisiyatifiyle harekete geçerek yaptıklarını düşünüyorum. Almışlar, şu an kayıtlarda ortada. Derinlemesine araştırıyoruz ama olay bundan ibaret. Saray Belediyesi temizlik işleri, ‘Bu konteyner burada ne arıyor’ tadında harekete geçmişler, kendileri inisiyatif kullanmışlar ve çöp konteynerini tekrar alıp da Saray’a kazandırmışlar” dedi.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ
——————————–
-Kamyonun konteynerin yanına yaklaşması
-Görevlinin araçtan inmesi
-Görevlinin konteyneri kamyonun arkasına koyması
-Kamyonun hareket edip gitmesi
-Kapaklı Belediye Başkanı Çetin’in açıklaması
-Saray Belediye Başkanı Erkiş’in açıklaması

Haber-Kamera: Onur KAYA-Volkan KURU/TEKİRDAĞ,(DHA)

0
mutlu
Mutlu
0
_zg_n
Üzgün
0
sinirli
Sinirli
0
_a_rm_
Şaşırmış
0
vir_sl_
Virüslü
Reklam Alanı

Tamamen Ücretsiz Olarak Bültenimize Abone Olabilirsin

Yeni haberlerden haberdar olmak için fırsatı kaçırma ve ücretsiz e-posta aboneliğini hemen başlat.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Reklam
Reklam
Uygulamayı Yükle

Uygulamamızı yükleyerek içeriklerimize daha hızlı ve kolay erişim sağlayabilirsiniz.

Giriş Yap

Haberolduk.com - Son Dakika Haberler ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!