Reklam Alanı
Reklam Alanı

DHA YURT BÜLTENİ- 4 

Reklam Alanı
featured
service
Reklam Alanı

1) KARADENİZ’DE ‘MİKROPLASTİK’ KİRLİLİĞİ

TÜRKİYE’de denizlerde 5 milimetreden daha küçük plastik parçacıklar olan mikroplastik kirliliği araştırıldı. Karadeniz’de kilometrekarede 1 milyonun üzerinde tespit edilen mikroplastikler aralarında hamsi, palamut, mezgit, barbun ve istavrit gibi 12 balık türünde görüldü. Rize Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi (RTEÜ) Su Ürünleri Fakültesi Mikroplastik Araştırma Grubu ekip lideri Deniz Biyolojisi Anabilim Dalı öğretim üyesi Doç. Dr. Ülgen Aytan, “Mikroplastikler denizler için çok büyük bir tehlike” dedi.

RTEÜ Su Ürünleri Fakültesi Mikroplastik Araştırma Grubu, denizlerde 5 milimetreden daha küçük plastik parçacıklar olan mikroplastik kirliliğini çok yönlü araştırıyor. Nehir ağzı ve kıyısal bölgelerden alınan deniz suyu ve sediman örnekleri incelenerek mikroplastiklerin kompozisyonu, dağılımı ve olası kaynakları belirleniyor. Proje kapsamında yürütülen deneysel çalışmalar ile mikroplastiklerin deniz besin zincirinin işlevine etkileri değerlendiriliyor. Ekip, ileri görüntüleme ve analiz teknikleriyle plastiklerin olası kaynaklarını belirliyor. Araştırmalarda, Karadeniz’de kilometrekarede 1 milyonun üzerinde tespit edilen mikroplastikler aralarında hamsi, palamut, mezgit, barbun ve istavrit gibi 12 balık türünde görüldü. 

‘MİKROPLASTİKTEN ETKİLENMEYEN NOKTA YOK’
RTEÜ Su Ürünleri Fakültesi Mikroplastik Araştırma Grubu ekip lideri Deniz Biyolojisi Anabilim Dalı öğretim üyesi Doç. Dr. Ülgen Aytan mikroplastiklerin denizler için çok büyük bir tehlike olduğunu söyledi. Plastikler denize ulaştığında bir dizi fiziksel, biyolojik ve kimyasal süreçle daha ufak parçalara ayrılarak mikroplastiklere dönüştüğünü kaydeden Doç. Dr. Aytan, “Mikroplastiklerin her geçen gün sayıları artmakta ve parçalanarak daha fazla alanı, canlı hayatını tehdit etmekte. Birçok canlının besinini oluşturan planktonla aynı boyuta indiği andan itibaren deniz canlıları tarafından besin zannedilerek tüketilmekte ya da yanlışlıkla alınmakta. Besin zinciri içerisinde ilerleyerek hem canlı yaşamını tehdit etmekte hem de insan sağlığı için risk oluşturmakta.  Şu an denizlerde mikroplastikten etkilenmeyen hiçbir nokta yok diyebiliriz. Bu global bir kirlilik problemi sadece bizim denizlerimizde etkili değil. Her geçen gün miktarı artıyor, bölgesel farklılıklar gösterebiliyorö dedi.

‘BALIKLARDA MİKROPLASTİK TESPİT EDİLDİ’
Karadeniz ve Marmara denizinde balık türlerinde mikroplastiğin etkilerini araştırdıklarını söyleyen Doç. Dr. Aytan “Denize giren büyük plastikler her geçen gün parçalanarak mikroplastikleri oluştururken ayrıca bu boyutta üretilmiş ya da kullanımları esnasında aşınarak o boyuta inmiş mikroplastikler denizler için büyük bir tehdit. Biz yaptığımız çalışmalar ile mikroplastiklerin dağılımı ve miktarlarını, akümülasyon alanlarını, kaynaklarını ve deneysel çalışmalar ile etkilerini araştırıyoruz. Yeni tamamladığımız bir çalışma ile ekolojik ve ekonomik öneme sahip Karadeniz’de 7 balık türünde, Marmara’da 12 balık türünü inceledik. İçlerinde palamut, mezgit, barbun, istavrit, zargana gibi balık türlerinin de yer aldığı incelenen tüm balık türlerinde değişen oranlarda mikroplastik tüketimi tespit ettik. TÜBİTAK projesi ile Karadeniz’de hamsi gibi balıkların besinini oluşturan zooplanktonda da mikroplastik tüketimi tespit ettik” diye konuştu. 

‘KİLOMETREKAREDE 1 MİLYONDAN FAZLA MİKROPLASTİK VAR’
Kilometrekarede 1 milyonun üzerinde mikroplastik olan Karadeniz’in kirliliğe karşı savunmasız bir deniz olduğunu ifade eden Doç. Dr. Aytan şöyle konuştu: 

Reklam Alanı

“Nehirler yoluyla sadece kıyısı olan 6 ülkenin değil, toplamda 22 ülkenin drenaj alanını oluşturuyor. Nehirler, kanalizayon, deniz kenarı ve nehir vadisine yapılan kaçak çöp, hafriyat boşaltım alanları, kıyı dolguları, balıkçılık faaliyetleri, yetersiz atık yönetimi  başta olmak üzere çok çeşitli yollarla  her geçen gün daha fazla plastik denizlerimize ulaşmakta. Ülkemizde hangi plaja giderseniz gidin attığınız her adımda bir plastiğe rastlıyorsunuz, bunlar geleceğin mikroplastiklerini oluşturuyorlar. Yağmur, rüzgar, fırtına ile denize taşınıyorlar, bir süre sonra yine aynı yollarla sahil şeridine ulaşıyorlar. Bu iki yüzey arasında gidip gelerek parçalanmaya ve daha fazla alanı etkilemeye devam ediyorö

‘PANDEMİDE PLASTİK KİRLİLİĞİ BOYUT KAZANDI’
Pandemi sürecinde değişen alışkanlıklarla plastik kirliliğinin yeni bir boyut kazandığını söyleyen Doç. Dr. Aytan, “Plastikler sadece su ürünlerinde yok. İçtiğimiz suda, soluduğumuz havada, işlenmiş her türlü gıda da şu an plastikler var. Etrafımız plastiklerle çeviri. Akıllıca kullanılması gereken ve mutlaka döngüsel ekonomiye tekrar sokulması gereken bir materyal fakat doğada ve denizde bu kadar fazla birikmesinin en büyük sebebi yanlış yönetilmesi. Bugüne kadar üretilen plastiklerin yüzde 9’u geri dönüştürülebilmiş, yüzde 12’si yakılarak bertaraf edilmiş, geriye kalan yaklaşık yüzde 80’lik kısmı doğada, bunun da büyük kısmı denizlerde sonlanmış durumda. Acilen denizlere giren plastiğin miktarını azaltmak gerekli önlemleri almak zorundayız. Pandemi ile birlikte plastik kirliliği yeni bir boyut kazandı. Mevcut yükün üzerine yenisi eklendi. Maske, eldiven gibi kişisel korunma ürünleri, internet alışverişi ile beraber artan alışveriş/kargo poşetleri, marketlerde kullanmak zorunda olduğumuz eldivenler, evlere yemek siparişleri ile artan ekstra plastik yükü şu an plastik kirliliğinin katlanarak artmasına neden olmakta. Mevcut yükün üzerine yenisi eklendi. Tüketim alışkanlıklarımızı gözden geçirmek durumdayız. Bilmeliyiz ki kullandığımız her on plastikten biri mutlaka denizlerde sonlanmakta. Yaptığımız çalışmalarla hem bu kirlilikle mücadelede farkındalık oluşturmaya hem de karar vericilere yol göstermeyi amaçlıyoruz. Denizlerimize giren plastik miktarını azaltmak/durdurmak ve mevcut olanı uzaklaştırmak için acil yönetim stratejilerine ihtiyaç varö diye konuştu.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ
-Toplanan plastiklerden detaylar
-Laboratuvar detayı
-Mikroskopla çalışan görevliler
-Mikroplastik örnekleri
-Denizlerden toplanan su numuneleri
-Deniz drone detayı
– Doç. Dr. Ülgen Aytan ile röportaj

Haber:Arzu ERBAŞ KAMERA:Emirhan PEHLİVAN/RİZE-DHA

===================

2) BOLU DAĞI’NDA SİS, GÖRÜŞ MESAFESİNİ DÜŞÜRDÜ

BOLU Dağı’nın D-100 yolu geçişinde etkili olan sis nedeniyle görüş mesafesi 20 metreye kadar düştü.
İstanbul ve Ankara’yı birbirine bağlayan Bolu Dağı geçişinde perşembe günü başlayıp 5 gün boyu etkisini sürdüren kar yağışı dün gece saatlerinde etkisini kaybetti. Kar yağışının durmasıyla birlikte ulaşımda rahatlama oldu. Ancak güzergah üzerinde etkili olan sis sürücüleri zorladı. Sis nedeniyle D-100 yolunda görüş mesafesi bazı kesimlerde 20 metreye kadar düştü. Yol kenarındaki sis ikaz lambaları yakılarak görüş mesafesi artırılmaya çalışıldı. Sürücüler sis nedeniyle araçlarıyla trafikte yavaş ilerledi. Öğle saatlerine doğru sisin etkisini kaybetmesi bekleniyor.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ
-Araç geçişleri
-Yoldan görüntüler
-Detaylar

Haber: Murat KÜÇÜK/BOLU,(DHA)

==================

3) ‘ORUÇ TUTANLAR DA İFTARLARINI YAPIP KAN BAĞIŞINDA BULUNABİLİR’

EDİRNE Kızılay Kan Bağış Merkezi ile Keşan ilçe Belediyesi işbirliğinde ‘Kanımız bir, canımız bir’ sloganıyla kan bağışı kampanyası düzenlendi. Edirne Kızılay Kan Bağış Merkezi’nde görevli Dr. İbrahim Dedemehmet, kan bağışı kampanyalarının Ramazan Ayı boyunca devam edeceğini belirterek, “Ramazan’da da tüm kan bağışçılarımızı hayat kurtarmaya davet ediyoruz. Ramazan’da oruç tutanlar da iftarlarını yapıp, üzerine bol su içerek 1-1,5 saat geçtikten sonra rahatla kan bağışında bulunabilirler. Bu bağışıklıklarını düşürmez ya da vücutlarını etkilemezö dedi.

Edirne Kızılay Kan Bağış Merkezi ile Keşan Belediyesi işbirliğinde ‘Kanımız bir, canımız bir’ sloganıyla düzenlenen kan bağışı kampanyası, dün 12.00-19.00 saatleri arasında Cumhuriyet Meydanı’nda gerçekleştirildi. Kan bağışında bulunanlara Türk Kızılay’ı tarafından içerisinde diş fırçası, macunu, şampuan ve deterjan bulunan hijyen paketi hediye edildi. Kampanya kapsamında 61 ünite kan bağışında bulunuldu.

‘KAN VERMEK İNSANIN BAĞIŞIKLIK SİSTEMİNİ ETKİLEMEZ’
Edirne Kızılay Kan Bağış Merkezi’nde görevli Dr. İbrahim Dedemehmet, hem dünyanın hem de Türkiye’nin pandemi nedeniyle zor bir süreçten geçtiğini ifade ederek, “Dünya genelinde bir pandemiyle mücadele ediyoruz. Bu zor süreçte kan bağışında ciddi azalmalar oldu. Kan stoklarımız kritik seviyelere düştü. Yoğun bakımda, acil ameliyatlarda veya kazalar sonucunda kan bekleyen hastalarımız mevcut. Bu ihtiyacı karşılayabilmek için var gücümüzle çalışıyoruz. 19-60 yaş arası tüm sağlıklı bireyler kan bağışında bulunabilir. Burada kan vermek isteyenleri kontrolden geçirdikten sonra bağışlarını alıyoruz. Pandemiden kaynaklı ‘kan verirsem bağışıklık sistemim zayıflar mı?’ veya ‘bana bir sıkıntısı ya da zararı olur mu?’ diye insanların aklına sorular geliyor. Ama böyle bir şey mümkün değil. Kan vermek insanın bağışıklık sistemini etkilemez. Bağışta bulunmasının bir zararı yoktur. Pandemiden kaynaklı tüm tedbirlere özen gösteriyoruz. Maske, sosyal mesafe ve hijyen kurallarına özen gösteriyoruz. Kan bağışı çadırlarımıza da belirli sayıda vatandaşımızı alıyoruz. Bu konuda içleri rahat olsun, herhangi bir endişeye kapılmasınlarö dedi.   

‘RAMAZAN’DA DA TÜM KAN BAĞIŞÇILARIMIZI HAYAT KURTARMAYA DAVET EDİYORUZ’
Kan bağışı kampanyalarının da Ramazan Ayı boyunca devam edeceğini ifade eden Dedemehmet, “Çalışmalarımız Ramazan ayı boyunca sürecek. Daha çok akşam üstü başlayarak, iftardan sonra gece 23.00’e kadar devam edecek. Ramazand’a da tüm kan bağışçılarımızı hayat kurtarmaya davet ediyoruz. Ramazan’da oruç tutanlar da iftarlarını yapıp, üzerine bol su içerek 1-1,5 saat geçtikten sonra rahatla kan bağışında bulunabilirler. Bu bağışıklıklarını düşürmez ya da vücutlarını etkilemezö diye konuştu.

‘KAN VERMEK BORCUMUZ’
Kan bağışında bulunan Birol Akbulut, “Kan herkese lazım. Doğada tek üretilmeyen şey. İnsanların her an kana ihtiyaçları doğabiliyor. Hem insanlara yardımcı olmak hem de kendi sağlığımız için kan vermek borcumuzö ifadelerini kullandı.

Kenan Kınık ise tüm sağlıklı insanları kan bağışlamaya davet ederek, “Kan verdiğim için kendimi daha rahat ve sağlıklı hissediyorum. İhtiyacı olanlara yardımcı olduğum için çok mutluyumö dedi.

Görüntü Dökümü
———————-
-Kan bağışlayanlar
-Kan bağışı çadırı genel gör.
-Kan bağışlarının alımı
-Bağış öncesi form dolduranlar
-Bağışçılara yapılan sağlık kontrolü
-Kan bağışlayanlara hijyen paketi verilmesi
-Doktor İbrahim Dedemehmet röp.
-Kan bağışı yapan Birol Akbulut röp.
-Kan bağışı yapan Kenan Kınık röp.
-Detaylar

Haber-Kamera: Ünsal YÜCEL/KEŞAN(Edirne),(DHA)-

===============

4) ARTVİN’İN ERİKLİ KÖYÜNDE ‘YANGIN SÖNDÜRME TÜPÜ’ ZORUNLULUĞU

ARTVİN’de son yıllarda artan, çoğu; yetersiz elektrik tesisatı, soba ve baca kaynaklı çıktığı belirlenen yangınlar için harekete geçen Şavşat ilçesine bağlı Erikli köyü ihtiyar heyeti, köyde her eve ‘yangın söndürme tüpü’ bulundurma zorunluğu getirdi. Tedbir kapsamında köye gelen AFAD ekipleri de, uygulamalı eğitim verdiği köy halkına, yangına müdahale yöntemlerini anlattı.

Son aylarda yaşanan büyük çaplı yangınlarla sarsılan Artvin’de, özellikle yüksek kesimli köylerde çıkan yangınlarla çok sayıda ev, ahır ve samanlık yandı. Kentte son olarak çıkan yangınlarda, Yusufeli ilçesi Dereiçi köyünde 52’si konut olmak üzere ahır ve samanlıklarla birlikte 193 yapı zarar gördü. Merkeze bağlı Ortaköy köyünde ise 11 ev ile 3 ahır ve 8 samanlık yandı. Can kaybı ve yaralanın olmadığı yangınlarda büyük çapta maddi zarar meydana geldi. Evsiz kalan vatandaşlar, yakınlarının yanına yerleşti. Bakanlıkların destekleri ile yardım yapılan aileler için konut projeleri hazırlandı. 

YANGIN RAPORLARINDA NEDENLER AYNI
Artvin’de büyük ve orta çaplı yılda 70 dolayında çıkan yangınlarla ilgili uzmanların yaptığı teknik inceleme sonrası hazırlanan raporlarda yangınların çıkış nedenlerine dair çarpıcı detaylar yer aldı. Raporlarda yangınların tamamının yetersiz elektrik tesisatı, soba ve baca kaynaklı çıktığına yer verildi. İç içe yerleşim alanların inşa edildiği göze çarpan kentte, bir evde başlayan yangının böylece bitişiğindeki evlere kolayca sıçradığı dikkati çekiyor. Çoğu ahşap ve eski olan evlerde eskiden sadece aydınlatma kullanılırken, günümüzde televizyon, buzdolabı, çamaşır ve bulaşık makinesi ile elektronik cihazlar da eklenince elektrik tesisatları da yetersiz kalıyor. Yangınlara sobalardan sıçrayan kıvılcımlar ile ahır ve samanlıkların yanına yakılan ateşler ve bacaların temizlenmemesi de neden oluyor. Kentte çıkan yangınlarda yerleşim yerlerinin uzaklığı ve köy içi araç yolunun uygun standartlarda olmaması da itfaiye ekiplerinin alevlere müdahalesini zorlaştırıyor.

YANGIN SÖNDÜRME TÜPÜ ZORUNLUĞU 
Şavşat ilçesine bağlı Erikli Köyü Muhtarlığı, her eve yangın söndürme tüpü bulundurma zorunluğu getirerek tedbir aldı. Yangınların kâbus olmaktan çıkarılması amaçlanan tedbir kapsamında satın alınan yangın söndürme tüpleri, vatandaşlara dağıtıldı. AFAD ekipleri de, uygulamalı eğitim verdiği köy halkına, yangına müdahale yöntemlerini anlattı. Diğer ilçe ve köylere de uygulanması amaçlanan örnek çalışmayla, yangınların vatandaşın kâbusu olmaktan çıkarılması hedefleniyor.

‘ERKEN MÜDAHALE ÇOK ÖNEMLİ’
Şavşat Kaymakamı Onur Özaydın, yangınlara anında müdahalenin oldukça önemli olduğunu belirterek, “İlçenin coğrafi durumu ve çok eski yıllarda yapılan yöre mimarisi ahşabın ön planda olduğu köylerimizde çıkabilecek yangınlarda vatandaşlarımızın bu yangınları çok az bir zararla atlatmaları ve hatta hiç çıkmaması konusunda yoğun bir çalışma içerisindeyiz. Bölgede çıkan yangınlara anında ve erken müdahale oldukça önemlidir. Tüplerin nasıl kullanılacağı konusunda da köylülerimize eğitim verildi. İnşallah ilçemizde buradan sonra hiçbir yangın ile karşılaşmayız. Çıkan yangınlarda hiçbir vatandaşımız aç ve açıkta bırakılmamış yaralar bir an önce sarılmıştır ama hem devletimiz hem vatandaşlarımız zarar görmekte. Bu yangınların çıkmaması için kaymakamlık olarak her türlü durumu değerlendiriyoruzö dedi.

‘ERKEN FARK EDİLEN YANGINLAR SÖNDÜRÜLÜR’
AFAD İl Müdürü Mehmet Salih Avcı da “Son yıllarda bölgemizde oldukça fazla yangınlar çıkmakta. Bu konuda köylülerimizin ilk müdahale ile ilgili yapmış oldukları bu çalışmayı takdirle karşılıyorum. İlk etapta başlamış ve fark edilen yangınlar bu yangın tüpleri ile çok rahat bir şekilde söndürülür ve büyük zararlar oluşmaz. Yangın tüplerinin nasıl kullanılacağı ile ilgili köylü vatandaşlarımıza uygulamalı eğitimde verdik. Belki geç ve büyük yangınlar söndürülemez ama erken fark edilen yangınlar söndürülür. Bir tüp yetmediği zaman komşuları da kendilerinde bulunan yangın tüpleri ile müdahale ederek yangın çok rahat söndürülebilirö diye konuştu.

‘PEKMEZ FİYATINA YANGIN TÜPLERİNİ ALDIK’
Erikli Köyü Muhtarı Kenan Ekinci ise yangın ve benzeri afetlerin yaşanmaması temennisinde bulunarak, “AFAD İl müdürü ve beraberindekiler ile ilgili firma yetkilileri gelerek köyde yaşayan vatandaşların tamamına yangın tüpü dağıttık. Yangın tüplerinin parasını vatandaşlarımız verdi. Toplu alındığı zaman bu yangın tüpleri çok ucuza geldi. İki kilogram pekmez fiyatına yangın tüplerini aldık. Mart ayının başlarında köyümüzde yaşamış olduğumuz yangın afetinden sonra, AFAD müdürümüzle birlikte olası yangın durumunda hem vatandaşlarımızı bilgilendirmek hem de ilk müdahaleyi yapmak için bir eğitim programı düzenleyip her eve bir adet yangın tüpü alınmasına muhtarlığımız ve köy ihtiyar heyeti olarak karar aldık. İnşallah köyümüzde bir daha büyük bir yangın çıkmayacaktır. Çıkan yangında bu yangın tüpleri ve almış oldukları eğitim ile köylü vatandaşlarımız tarafından söndürülecektirö ifadelerinde bulundu.

‘EVLERİMİZ AHŞAP KOLAY YANIYOR’
Köy sakinlerinden Şahin Ali Ekinci “Bölgemizde mimari olarak yapılarımızın tamamına yakını ahşap. Evlerimizde çıkan yangın çok erken büyüyüp büyük zararlara neden olabiliyor. Son 20 yıl içerisinde köyümüzde buna benzer 3,4 yangın yaşadık. Umarım bundan sonra böyle durumlarla karşılaşmayızö dedi.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ
– Köyde yangın tüpü dağıtımı ve eğitimi
– AFAD müdürü M. Salih Avcı konuşma
– Muhtar Kenan Ekici konuşma
-Alevlere müdahale tatbikatı
-Köyden detaylar
-Artvin yangın arşiv detatyları

HABER KAMERA: Nurbay USTA/ARTVİN,(DHA) – 

==========================

5) TOKAT’TA, RAMAZANIN İLK SAHURUNDA SOKAKLAR DAVUL SESLERİYLE İNLEDİ

TOKAT’ta, ramazan davulcuları dün gece ilk sahur ile birlikte mesaiye başladı. Kent sokakları davul sesleri ile inledi.

Ramazan ayının gelişiyle birlikte davulcular da gece mesailerine başladı. İmsak vaktinden önce sokak sokak gezen davulcular “Yaram derindir eşme, aman derdimi deşme, sahurda börek yoktur. Gözlerim oldu çeşme”, “Göz aydın hepimize, mübarek günler bize, 11 ayın sultanı hoş geldin  evimize” şeklinde maniler söyleyerek vatandaşları uyandırdı. Davul sesini duyan mahalle sakinlerinin evlerinin ışıkları bir bir yandı.
Baba mesleği olan davulculuğu devam ettiren Mutlu Bozdemir (27), “14 yıldır bu işi yapıyorum. Gelenek ve göreneklerimizi devam ettirmenin mutluluğu içerisindeyim. Mübarek ramazan ayında değerli halkımızı sahura kaldırıyoruz. Pandemi nedeniyle uzun zamandır düğün programlarımız iptal oldu. Bu süreç içerisinde bir kaç programımız oldu. 4-5 aydır davulu hiç  elimize alamamıştık” dedi. 

Görüntü Dökümü:
-Sokaklardan görüntüler
-Ramazan davulcusunun çalışması
-Maniler seslendirmesi
-Konuşmaları
Haber-Kamera: Fatih YILMAZ/TOKAT, (DHA) 

 

0
mutlu
Mutlu
0
_zg_n
Üzgün
0
sinirli
Sinirli
0
_a_rm_
Şaşırmış
0
vir_sl_
Virüslü
Reklam Alanı

Tamamen Ücretsiz Olarak Bültenimize Abone Olabilirsin

Yeni haberlerden haberdar olmak için fırsatı kaçırma ve ücretsiz e-posta aboneliğini hemen başlat.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Reklam
Reklam
Uygulamayı Yükle

Uygulamamızı yükleyerek içeriklerimize daha hızlı ve kolay erişim sağlayabilirsiniz.

Giriş Yap

Haberolduk.com - Son Dakika Haberler ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!