Reklam Alanı
Reklam Alanı

DHA YURT BÜLTENİ – 8

Reklam Alanı
featured
service
Reklam Alanı

1) ‘GEMLİK KÖRFEZİ’NDEKİ SALYA OLUŞUMUNUN NEDENİ EVSEL ATIKLAR VE SICAKLIK DEĞİŞİMİ’
 
BURSA’da Gemlik Belediye Başkanı Mehmet Uğur Sertaslan, Gemlik Körfezi’ndeki deniz salyaları oluşumunun, arıtılmamış evsel atıkların derin deşarj sistemleri ile denize dökülmeleri ve sıcaklık değişimleri nedeniyle meydana geldiğini belirterek, bir süre sonra denizin kendiliğinden normale döneceğini söyledi.
Marmara Denizi’nin Gemlik Körfezi’ne bakan kıyısı, deniz salyası ile kaplandı. Uzun süredir devam eden deniz kirliliği ile ilgili olarak Gemlik Belediye Başkanı Mehmet Uğur Sertaslan açıklamada bulundu. Başkan Sertaslan, olayın sanayi atıkları nedeniyle değil, arıtılmamış evsel atıkların derin deşarj sistemleri ile denize dökülmeleri ve sıcaklık değişimleri nedeniyle meydana geldiğini belirterek bir süre sonra denizin kendiliğinden normale döneceğini dile getirdi.
‘HAVA ŞARTLARI DEVAM ETTİĞİ SÜRECE KÖTÜ GÖRÜNTÜ DEVAM EDECEK’
Başkan Sertaslan, “Son bir aydır Gemlik Körfezi’nde hepimizi rahatsız eden bir durum var. Bu bir doğa olayı. Kulaktan dolma şeyler söyleniyor. Deniz yüzeyi bir mikroorganizma nedeniyle hoş olmayan bir görüntüye sahip. Birtakım araştırmalar yaptık. Maalesef yapılacak bir şey yok. Bu durumu bir canlı organizma yaratıyor. Durumun adı müsilaj. Deniz tabanında fosfor ve azotun yoğunlaşması, deniz suyu sıcaklığının periyodik şekilde artmasının yarattığı bir durum. O organizmanın yaşam alanı bulup hızlıca çoğalması ile ortaya çıkıyor. Gördüğümüz onun ölüp yüzeye çıkan hali. Görmediğimiz ve aslında sorun olan daha ciddi bir popülasyon suyun içinde. Kendini atacak bir yer bulabilirse deniz temizleniyor. Bir iki gün görünen şey elverişli ortamlarda aylarca sürebiliyor. Boğaziçi Üniversitesi ile irtibat kurduk. Hava şartları böyle devam ettiği sürece kötü görüntü devam edecektir” dedi.
‘İLK DEFA 2006 YILINDAN İTİBAREN SORUN ÇIKARMAYA BAŞLADI’
Bu olayın sebebinin, evsel atıkların arıtılmadan denize atılması olduğunu belirten Başkan Sertaslan sözlerini şöyle sürdürdü:
“Orhangazi arıtmasının yapılması lazım. Evsel atıkların arıtılmadan körfeze atılmaması lazım. Marmara Denizi’ne kıyısı olan bütün belediyelerin bunu yapması gerekiyor. Yıllardır evsel atıklar derin deşarj denilen bir sistemle denize bırakıldı. Sonunu hep birlikte görüyoruz. Bunun balık popülasyonu üzerinde ciddi bir etkisi var. Belediyemiz de endüstri kuruluşlarımız da arıtmadan suyunu körfeze bırakmamalı. Müsilaj dediğimiz olay, İngilizce ismi ile marine snow yani deniz karı, ilk olarak 1700’lü yıllarda Adriyatik Denizi’nde görülmüş. Ama Türkiye’de ilk defa 2006 yılından itibaren sorun çıkarmaya başladı. Deniz kendine kıyı bulabilseydi, Marmara’yı beton bir göl haline getirmeseydik yükünü üzerinden atardı. Ama her yer beton ve kaya, dibe çökeceği güne kadar bekleyeceğiz.”

Görüntü Dökümü
———————–
-Başkan Sertaslan’ın açıklamaları
-Deniz salyalarından detaylar
-Gemlik Körfezi dron görüntüsü

Haber-Kamera: Kazım BULUT /GEMLİK,(Bursa),(DHA)

=====================================================

2) 5 AY ARAYLA İKİNCİ KEZ KORONAVİRÜSE YAKALANDI
 
KAYSERİ’de yaşayan ve  5 ay önce koronavirüse yakalanan Kemal Tekin’de (50), yine virüs tespit edildi. Hastanede tedavi gören Tekin, “İlk virüsü çok rahat atlatırken, ikinci virüs beni sarstı. Yeni virüsün İngiliz mutantı olduğunu öğrendim. Sırtımda batmalar var” dedi.
Kayseri Tekden Hastanesi’nde ulaşım sorumlusu olarak çalışan evli ve 3 çocuk babası Kemal Tekin, yaklaşık 5 ay önce koronavirüse yakalandı. 10 gün evde karantinada kalan Tekin, sağlığına kavuştuktan sonra görevinin başına döndü. Tekin, aradan 5 ay geçtikten sonra, kas ağrısı ve yüksek ateş şikayetiyle çalıştığı hastanede koronavirüs testi yaptırdı. Sonuçları pozitif çıkan Tekin, ikinci kez koronavirüse yakalandığını öğrendi. Evinde karantinaya alınan Tekin, 4 gün sonra durumu kötüye gidince hastanede tedaviye alındı. 6 gündür tedavi gören Tekin, ilk virüse 5 ay önce yakalandığını ve çok ciddi belirtileri olmadığını belirterek, “Sadece baş ağrısı ile hastalığa tutulmuştum. 10 gün evde karantinada kalarak hastalığı atlamıştım. Şimdiki yakalandığım ikinci koronavirüsün semptomları ise sırtımda ağrı ve üşümeyle başladı. Şu an bende görülen yeni virüsün İngiliz mutantı olduğunu öğrendim. Hastaneye geldim ve doktor Tahir beyin kararı ile yatarak tedavi görüyorum. 4 günü ev olmak üzere 10 gündür tedavim hastanede sürüyor. Serum ve ilaç tedavisi uygulanıyor” dedi.
‘İKİNCİ KEZ YAKALANMAYI BEKLEMİYORDUM’
Tekin, ayrıca hastalığa ikinci kez yakalandığı için şaşkın olduğunu ifade ederek, “İkinci kez virüse yakalanmayı kesinlikle beklemiyordum ancak yakalanmış olduk. Kendimi şu anda eskiye göre iyi hissediyorum. Şikayet ettiğim semptomlar kayboldu. İkinci defa görülen İngiliz mutasyonu olduğu için vücuttan gitmesi uzun sürüyormuş. Normale dönmem zaman alacak gibi. Vatandaşlarımız bakanlığın açıkladığı tedbirlere mutlaka uysun. İlk virüs ile ikinci yakalandığım virüs arasında fark var. İlk virüsü çok rahat atlatırken, ikinci virüs beni sarstı. Sırtımda batmalar var. İnşallah zamanla daha iyi olacağım. Sağlığıma kavuşmam için çaba harcayan sağlık çalışanlarına teşekkür ediyorum” diye konuştu.
‘HASTA, BU VİRÜSÜ DAHA AĞIR GEÇİRİYOR’
İç Hastalıkları Uzmanı Doktor Tahir Tahiroğlu ise, “Hastamız 5 ay önce koronavirüs hastalığını geçirmişti. O zaman hasta yatmak zorunda kalmamış evinde kontrol altına alınmıştı. Şu anki virüsü biraz daha ağır geçiriyor. Akciğerinde orta düzeyde tutulumu var. Bu nedenle hastaneye yatırdık. 10 günüdür tedavi görüyor. Hastamızda ikinci defa görülen virüs İngiliz varyantı olarak biliniyor. Hastamız şimdi daha iyi durumda. Birkaç gün içinde taburcu edeceğiz” dedi.
Doktor Tahiroğlu, ayrıca hastalıkla ilgili vatandaşları uyararak, “Koronavirüs geçirmiş olmak ya da aşı olmak hastalığa karşı bir miktar koruyucu ama yüzde 100 koruyucu değil.  Kendi çalışanlarımızdan ve hastalarımızdan da tekrar hasta olanlar var. Enfeksiyon geçirdiği, aşı olduğu halde hastalığı geçirenler var. Bunların bir kısmı daha hafif bir kısmı da daha ağır geçiriyor. Elbette aşı olacağız. Bakanlığın açıkladığı tedbirlere uyacağız. Ben hastalığı atlattım, aşımı yaptırdım demek kesinlikle doğru değil. Ülkemizde pandemi düşene kadar kurallara uymamız gerekiyor” dedi.

Görüntü Dökümü
———————–
-Kemal Tekin’in görüntüsü
-Hemşirenin hasta ile ilgilenmesi 
-Tekin ile röportaj
-Doktor Tahir Tahiroğlu ile röportaj
-Diğer görüntüler

Reklam Alanı

Haber: Olcay DÜZGÜN- Kamera: Yasin DALKILIÇ-KAYSERİ, (DHA)

=====================================================

3) PKK’LILARIN TESLİM OLMASI İÇİN DAĞLARA KARTPOSTAL BIRAKILMASINA AİLELERDEN DESTEK
 
DİYARBAKIR’da PKK’lı teröristlerin teslim olması için kırsala helikopterle Türkçe ve Kürtçe ‘Kaç bayram geçti yoksun, asıl bayram senin geldiğin gün olsun’ gibi mesajlar içeren 10 bin kartpostal bırakıldı. Kentte teröristler tarafından kaçırılan çocukları için 613 gündür eylem yapan aileler de projeye destek verdi.
Jandarma Genel Komutanlığı tarafından yaklaşan Ramazan Bayramı öncesi Diyarbakır’da PKK’lı teröristlerin teslim olmaları için kırsal alana helikopterlerle, Türkçe ve Kürtçe ‘Kaç bayram geçti yoksun, asıl bayram senin geldiğin gün olsun’ gibi mesajlar içeren 10 bin kartpostal bırakıldı. Kentte, teröristler tarafından kaçırılan çocukları için HDP il binası önündeki eylemlerini sokağa çıkma kısıtlaması nedeniyle kaldıkları otelde sürdüren aileler de projeye destek verdi.
‘GELİN HAKKIMIZ OLAN EVLATLARIMIZI ONLARDAN ALALIM’
Diyarbakır’da 2 yıl önce 16 yaşındayken terör örgütü PKK tarafından kaçırılan oğlu Yusuf için oturma eylemini sürdüren Celil Begdaş, evlat nöbetinde 25 çocuğun ailesine kavuştuğunu ifade ederek, oğluna da teslim olması için çağrıda bulundu. Çocukları kaçırılan diğer ailelere de seslenen Begdaş, “Buradaki anne babalara bayram yok. Ben buradan Diyarbakır halkına, bütün anne babalara sesleniyorum gelin hakkımız olan evlatlarımızı onlardan alalım. Birlik olalım. Bizim çadır zaferi kazanmış. Teslim olanların 25’i çadırdaki ailelerin çocuğudur. Devletimiz de dağlara kartpostal atıyor. Gelsinler, teslim olsunlar. Herkes çocuğuna sahip çıksın. Suç bizde de var. Çocuklarımıza sahip çıkmamız lazımdı” diye konuştu. 
ANNE VE BABALAR BURADA SİZİN İÇİN AĞLIYORLAR’
2014 yılında Siirt’in Şirvan ilçesinde 16 yaşındayken kaçırılan oğlu Yusuf için eylemini sürdüren Nurettin Ödümlü de, 15 bayramdır evladını görmediğini ifade ederek, oğluna güvenlik güçleri tarafından dağlara bırakılan kartpostalları okumasını istedi. Ödümlü, “Evinize gelin. Devlet dağlara sizin için kartpostal bırakıyor. Onları okuyun. Bunlar gerçektir. Yusuf, 25 kişi gelip, ailesine teslim edildi. Evlerine gittiler. Gelin teslim olun. Kimseyi öldürmeyin, kimse de sizi öldürmesin. Anne ve babalar burada sizin için ağlıyorlar” dedi.

Görüntü Dökümü
———————–
-Otel bahçesinde oturan aileler
-Çocuklarının fotoğrafları
-Baba Nurettin Ödümlü ile röp.
-Baba Celil Begdaş ile röp.
-Çocuklarının fotoğrafı basılı olan tişörtler  
-Genel ve detay

Haber-Kamera: Emrah KIZIL-Serdar SUNAR/DİYARBAKIR,(DHA)

=====================================================

4) GEZGİN ARICILAR, GEÇİŞ ÜSTÜNLÜĞÜ İSTİYOR

Bal üretimi için Ordu’dan Antalya’nın Kumluca ilçesine gelen Çaylak ailesi, yol kontrollerinde kamyonlarının uzun süre durdurulması halinde arılarının telef olduğunu belirterek, geçiş üstünlüğü sağlanmasını istedi.
Yılın 10 ayını evlerinden uzakta geçiren gezgin arıcılar, ülke içerisinde bölge bölge dolaşıyor. Bal üretimi için Ordu’dan Antalya’nın Kumluca ilçesine gelen Çaylak ailesi de bunlardan biri. İlyas Çaylak (35), 550 kovan arıları olduğunu, yılda yaklaşık 15 ton bal ürettiklerini söyledi. İlyas Çaylak, kış mevsiminde Güneydoğu’dan Akdeniz Bölgesi’ne geldiklerini belirterek, “Mayıs ayına kadar burada kalıyoruz. Mayıs ayında portakal balını aldıktan sonra tekrar Doğu ve Güneydoğu Bölgemize dönüyoruz” dedi.
ARI KAMYONLARINA GEÇİŞ ÜSTÜNLÜĞÜ İSTİYORLAR
Arı kamyonlarına ambulans gibi geçiş üstünlüğü istediklerini aktaran Çaylak, “Çevirme bölgelerinde görev yapan polis memurlarının biraz daha duyarlı olmalarını istiyoruz. Canlı hayvan taşıdığımız için, sıcak bölgelerde geçiş yaparken kamyon 10-15 dakika durduğu anda arı yanabilir. Rüzgar sirkülasyonu olmadığı için arı hava alamıyor” dedi. 
‘HAVA ALAMAYAN ARILARIMIZ YANIYOR’
Kamyon 10- 15 dakika durduğu zaman arının yanma tehlikesi yaşadığını kaydeden İlyas Çaylak, şöyle konuştu:
“Mesela şehir giriş ve çıkışlarındaki çevirme yerlerinde yol kâğıdı, arıcılık belgesi gibi belgeler istiyorlar. Bu da aşağı yukarı 15- 20 dakika zamanımızı alıyor. Bu hem can güvenliği açısından tehlikeli, kamyon dururken arılar çevredeki insanları sokuyor. Hem de arılarımızın sağlığı için iyi değil. Bu yüzden arıcıların geçişlerinde, yol güzergâhında geçiş üstünlüğü istiyoruz. Arıcı kamyonlarının durdurulmamasını istiyoruz. 10- 15 dakika arı kovanı durduğu zaman rüzgâr sirkülâsyonu azalıyor. Arı kovanın içinde hava alamıyor. Bu da arının ölümüne neden oluyor.”
İlyas Çaylak’ın annesi Güllü Çaylak (66) ise 2008 yılından beri arılarını kışlatmak için Kumluca bölgesine geldiklerini, 4 yıl önce eşini kaybettikten sonra oğluyla birlikte arıcılık yaptıklarını söyledi. Güllü Çaylak, “En son Kumluca’ya geliyoruz. Baharda doğu yörelerine gidiyoruz. Yaz sezonu sonunda çam balı almak için Muğla bölgesine geçiyoruz. Sonbaharda Kumluca’ya tekrar geliyoruz” dedi. 
Çaylak, “İnsanlar doğal balı almıyor. Gidip reçel alıyor. Reçele de daha fazla para veriyor” dedi. 

Görüntü Dökümü
———————–
– Arı kovanları, uçan arılar
– Kovanlara bakan özel giysili üreticiler
– Çiçeklere konan arılardan görüntü
– Arılara duman sıkan üretici
– Bal süzme makinasına konan petek ve balın akışı
– Peteklerin döndüğün makinadan görüntü
– Petek üzerindeki mumların temizlenmesi
– RÖP1: Üretici İlyas Çaylak ile röp
– Tarla üzerindeki arı kovanların genel görüntüsü
– RÖP2: Üretici Güllü Çaylak ile röp
– Arı kovanlarından ve arılardan detay

HABER-KAMERA: Ramazan SARIKAYALI/KUMLUCA (Antalya), (DHA) –

=====================================================

5) AYDIN AYDIN, ARI ÖLÜMLERİNE DİKKAT ÇEKMEK İÇİN ARI KOSTÜMÜ GİYDİ
 
HAKKARİLİ türkücü Aydın Aydın, arı ölümlerine dikkat çekmek için, arı kostümü giyip, hayvanlarla helalleşti.
Çevre, doğa katliamları, trafik, kadına yönelik şiddet, koronavirüs gibi olaylara yönelik çektiği kliplerle gündeme gelen türkücü Aydın Aydın, bu kez de arı ölümlerine dikkat çekmek için arı kostümü giydi. Hakkari ve Yüksekova ilçesine bağlı bazı köyleri arı kostümü ile gezen ve hayvanları seven Aydın, bir öküzle de çift sürdü.
Aydın daha sonra, doğadaki köpek, eşek, tavuk, kaplumbağa, keklik ve balık gibi hayvanlarla helalleşti. Aydın, “Ölmeden helalleşelim istiyorum. 8 Mayıs dünya helalleşme gününü ilan ediyorum. Ölmeden dünyadaki bütün canlılarla helalleşelim. Çünkü onların da hakkı var. Biz de suyla, havayla, bitkiyle, toprakla, hayvanlarla helalleştik. Çünkü doğayı biz kirlettik. Hayvana eziyet ettik. Pandemi nedeniyle insanlarla bir araya gelemiyoruz. Ama hayvanlarla çok rahat bir şekilde bir araya geldik, helalleştik. Geçen sene taksim meydanında dünya helalleşme gününde su israfına dikkat çekmek için leğende yıkanmıştım. Bu sene de arı ölümlerine dikkat çekmek için arı kostümünü giydim. Temiz bir dünya için bu görev hepimizin” dedi.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ
————————–
-Arı kostümünü giyen Aydın Aydın
-Tarlada Sabana geçen Aydın Aydın, çiftçi eşliğinde tarlayı sürdü
-Doğadaki köpek, eşet, tavuk, kaplumbağa , keklik ve  balık gibi hayvanlarla helalleşti
-Genel detaylar
-Aydın Aydın’ın konuşması

HABER: Yaşar KAPLAN/YÜKSEKOVA (Hakkari), (DHA)- 

=====================================================

6) KISITLAMADAN MUAF TURİSTLER DENİZİN KEYFİNİ ÇIKARDI

Hava sıcaklığının 24, deniz su sıcaklığının 17 derece ölçüldüğü turizm kenti Antalya’da kısıtlamadan muaf turistler sahile akın etti.
Kısıtlamadan muaf olan yabancı turistler, Konyaaltı Sahili’nin keyfini çıkarıyor. Sabahın erken saatlerinden itibaren çocuklarıyla birlikte sahile gelen turistlerden bazıları güneşlenmeyi, bazıları da çocuklarıyla birlikte denize girmeyi tercih etti. Kimileri ise güneş şemsiyesi altında arkadaşlarıyla sohbet ederek gününü değerlendirdi. 
Rusya’dan tatil için ilk önce Şili’ye gelen, ardından İstanbul’a geçerek 3 gün kalan Anastasia Osogostok (26), tatilini Antalya’da sürdürüyor. Konyaaltı Sahili’nde denize girip güneşlenen Osogostok, “İstanbul’un ardından Antalya çok iyi geldi. 7 gündür buradayım. Sokaklarda ve caddelerde çok polis var. Koronovirüs nedeniyle sokaklar bomboş. Sahilde ise sadece yabancılar var. Güneş ve deniz muhteşem” dedi.

Görüntü Dökümü
———————–
– Konyaaltı Sahili’nden genel görüntü
– Sahilden detaylar
– Güneşlenen turistlerden detaylar
– Denize giren turist ve çocuklardan detay görüntüler
– RÖP: Rus turist Anasstasia  Osogostok ile röportaj
– Sahilden detaylar

HABER: İbrahim LALELİ-KAMERA: Aslı DURAN-ANTALYA, (DHA)

=====================================================

7) 2800 YILLIK TAPINAKLA, HARPUT’UN UNESCO ASIL LİSTESİNE GİRMESİ HEDEFLENİYOR

UNESCO Dünya Geçici Miras Listesi’nde olan Elazığ’daki Harput Kalesi’nde yapılan kazı çalışmalarında 2 bin 800 yıllık ‘açık hava tapınak alanı’ bulundu. Fırat Üniversitesi Öğretim Üyesi ve Harput Kalesi Kazı Başkanı Prof. Dr. İsmail Aytaç, bulunan tapınağın, Harput’un UNESCO asıl listesine alınmasına katkı sağlayacağını belirtti.
Urartular, Hurriler, Asurlular, Selçuklular, Bizans ve Osmanlı gibi medeniyetlerden kalma tarihi yapıların yer aldığı Elazığ’da M.Ö. 8’inci yüzyılda Urartu Krallığı tarafından inşa edilen Harput Kalesi’ndeki kazı çalışmalarında, güneybatı kısmında, doğal kayaların oyulmasıyla yapılan açık hava tapınak alanı bulundu. Kurban kesim yeri, oturma yerleri, basamaklar, nişler ve çeşitli amaçlar için yapılan farklı şekil ve büyüklüklerdeki oyukların yer aldığı alanın, dini törenlerde kullanıldığı tahmin ediliyor. Bulunan alan ile birlikte kaledeki Urartu dönemine ait tapınak alanı sayısı da 3’e çıktı.
Fırat Üniversitesi Öğretim Üyesi ve Harput Kalesi Kazı Başkanı Prof. Dr. İsmail Aytaç ve ekibi tarafından tespit edilen açık hava tapınak alanının temizlenerek bu yıl ziyarete açılması hedefleniyor. Tapınak alanının 2018’de UNESCO geçici listesine alınan Harput Kalesi’nin asıl listeye girmesi konusunda katkı sağlaması bekleniyor.
BU YIL TURİZME AÇILMASI HEDEFLENİYOR
Harput Kalesi Kazı Başkanı Prof. Dr. İsmail Aytaç, daha önce de kalede 2 kutsal alanın bulunduğunu belirterek, hedeflerinin Harput’un UNESCO asıl listesine girmesini sağlamak olduğunu aktardı. Prof. Dr. Aytaç, “Bulunduğumuz kutsal alanın geniş alanda çift yönlü basamakların olduğu, kurban kesim alanının varlığı, töreni izleyenlerin basamaklarla batıya doğru alanlarda izlediklerini ve diğer bilgiler ile beraber çok önemli bir alan olduğunu tespit ettik. 2 yıl önce bulduğumuz kutsal alanla birlikte kalede 3 tane Urartu dönemine ait mabet ya da kutsal alanın varlığı Urartuların batı sınırındaki Harput’un dini alanda da önemli olduğunu gösterdi. Alan uzmanlarıyla da istişare ettik ve gerçekten çok sayıda basamağın varlığı, kutsal alanlardaki kapı gibi bir nişin olabileceği, diğer basamaklarla beraber çok geniş bir tören alanı olduğunu anladık. Bununla ilgili araştırmalarımız devam edecek. Burada at nalı şeklindeki kutsalların bir kısmı sonradan tahrip edilmiş. Buna rağmen bize kutsal alan olduğunu gösteren çok fazla oyuklar ve kanal örnekleri var. Önemli olduğunu fark ettiğimiz bu alanı bu sene temizleme ve turizme açmayı hedefledik. UNESCO yedek listesinde olan Harput’un asıl listeye girmesi konusunda katkı sağlayacağını düşünüyoruz. Pandemi etkeni olmazsa iç ve dış turizmin de artacağını görmekteyiz” dedi.

Görüntü Dökümü
———————–
-Kale geneli
-Tapınak alanından detay
-Röpotaj
-Genel ve detay

Haber-Kamera: Ahmet ÇÖTELİ/ELAZIĞ,(DHA)

=====================================================

8) “LÖSEV İLE ŞİMDİ BEN DE HAYATIMI DİĞER KARDEŞLERİME ADADIM”
 
İzmir’de yaşayan ve henüz 5 yaşındayken lösemi yani kan kanseri hastalığına yakalanan ve 3 yıllık tedavinin ardından sağlığına kavuşan Murat Kılınç (21), Lösemili Çocuklar Sağlık ve Eğitim Vakfı (LÖSEV) sayesinde hayata daha umutlu bakıyor.
Üniversite eğitimine devam ederken yarı zamanlı LÖSEV’in ofisinde çalışan Kılınç, lösemi ile yeni tanışan çocuklarla iletişime geçerek onlara hastalığı yenmesi için umut oluyor.
Adana’da dünyaya gelen ve 5 yaşındayken lösemi hastalığına yakalanan 21 yaşındaki Murat Kılınç, pes etmedi ve kanseri yendi. 3 yıl süren zorlu tedavi sürecinin ardından ‘ikinci ailem’ dediği LÖSEV ile bağlarını hiç koparmayan Kılınç, vakıfta çalışarak hasta çocuklara moral aşılıyor.
Dört çocuklu bir ailenin en küçüğü olduğunu anlatan Murat Kılınç, dışarda arkadaşlarıyla top oynarken yaşadığı halsizlik ve vücudunda oluşan morluklar üzerine ailesinin şüphelendiğini söyleyerek hastaneye başvurduklarını belirtti. Bir dizi tetkikin ardından lösemi teşhisi konulan Murat Kılınç, “Hem maddi hem manevi zorluklar yaşadık. LÖSEV bizi buldu. 16 yıldır hala bana destek veriyorlar. Küçücük yaşımda hastanede tanıştıklarımla arkadaşlık kurmaya başladım. İlkokula gidemedim. Tedavim bittikten sonra eğitime başladım. Okula geç gittim çünkü vücudum mikroba açıktı. Tedavim 3 yıl sürdü. Daha sonra ayda bir ya da 2-3 ayda bir kontrollere başladım. 3 sene önce gelmeme gerek olmadığını söylediler” dedi.
‘MASKE TAKTIĞIMDA ÇOCUKLAR BANA FARKLI YAKLAŞIYORDU’
Kanser olduğunu çok geç öğrendiğini ailesinin bunu ondan sakladığını ifade eden Kılınç, şöyle konuştu:
“Ailem hastalığımı benden saklamıştı. Üzülmemi istemediler. Beni avuttular. Çünkü daha 5 yaşında kanserin ne olduğunu bilmiyordum. Yaşıtlarımdan farklı olarak maske takmam gerekiyordu. Arkadaşlarımdan da uzaklaşmıştım. Okula başlayınca maske takmaya devam ettim. Şu an dünyadaki herkes maske takıyor. O zaman ben maske taktığımda çocuklar bana farklı yaklaşıyor, benimle oynamak istemiyorlardı. Çünkü onlar da maskenin ne anlama geldiğini bilmiyordu. Benim için zor bir dönemdi. LÖSEV’in ortaokulunda eğitim gördüm. Oradaki herkes lösemiyi atlattığı için hepsi maske takıyordu ve kimse kimseye yabancılık yapmıyordu. Herkes birbiriyle oynayıp iletişim kuruyordu. Okulumuzun en güzel yanı buydu. Ekstra ikinci dil eğitimleri alıyorduk. Özel hocalarımız geliyordu. Spor yapıyorduk. Vaktimiz eğlenceli geçiyordu.”
“LÖSEV VE BAĞIŞÇILARIN HAKLARINI ÖDEMEK İÇİN ŞİMDİ KARDEŞLERİME YARDIMA KOŞUYORUM”
Liseden mezun olduktan sonra Bodrum’da sezonluk çalışmaya başlayan Murat Kılınç, iş hayatını öğrendiğini ve LÖSEV’in Seferihisar’daki mandalina çiftliğine gittiğini dile getirdi. Burslarla üniversiteye hazırlanan ve Dokuz Eylül Üniversitesi Tarımsal İşletmecilik Bölümü’nde okumaya başlayan Kılınç, mandalina zamanında bahçeye gittiğini belirterek şöyle devam etti:
“LÖSEV benim ikinci ailem. Ailemin yanından ayrılıp LÖSEV’in içine girdim. Bana abla- ağabey gibi yaklaştılar. Bana eğitimler verdiler. Hem LÖSEV çalışanlarının hem de LÖSEV’e bağış yapan hayırseverlerin haklarını ödeyemem. Kanserle mücadele eden herkes için ben de çalışmak istiyorum. LÖSEV bana bana umut oldu. Her yıl bana yeni bir kapı açıyorlar. Hepsine teşekkür ederim.ö
“HASTA ÇOCUKLARLA GÜÇLÜ BİR BAĞIM VARö
Kanserle mücadele eden çocuklarla aynı süreçlerden geçtiğini ifade eden Murat Kılınç, “Hastalıkla yeni tanışan çocuklarla güçlü bir bağım var. Onları anlayan en iyi kişiler bizleriz. Onlara umut olmak adına biz buradayız. Bizler iyileştik. Biz yendik, onlar da yensin diye buradayız. Ben de onların geçtiği süreçlerden geçtim. LÖSEV sayesinde kanseri yendik. Onların da kurtulacağından eminim. Onların da umudu yüksek olsun” dedi.

Görüntü Dökümü
———————–
-Murat Kılınç ile röp
-Detaylar

HABER: Nevra UÇKAÇ -Tekin GÜRBULAK / İZMİR, (DHA) 

=====================================================

 

0
mutlu
Mutlu
0
_zg_n
Üzgün
0
sinirli
Sinirli
0
_a_rm_
Şaşırmış
0
vir_sl_
Virüslü
Reklam Alanı

Tamamen Ücretsiz Olarak Bültenimize Abone Olabilirsin

Yeni haberlerden haberdar olmak için fırsatı kaçırma ve ücretsiz e-posta aboneliğini hemen başlat.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Reklam
Reklam
Uygulamayı Yükle

Uygulamamızı yükleyerek içeriklerimize daha hızlı ve kolay erişim sağlayabilirsiniz.

Giriş Yap

Haberolduk.com - Son Dakika Haberler ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!