Reklam Alanı
Reklam Alanı

DHA YURT ÖZEL GÜNDEMİ – C BÖLGE

Reklam Alanı
featured
service
Reklam Alanı

NORMALLEŞMEYE EN YAKIN İL ŞIRNAK’TA, ESNAF, 1 MART’I BEKLİYOR

SAĞLIK Bakanı Fahrettin Koca tarafından pazartesi günü açıklanan tabloya göre normalleşmeye en yakın olan kentler arasında yer alan Şırnak’taki lokanta ve kafeteryalarda hazırlıklar başladı. Esnaf, 1 Mart’ta başlayacak olan yeni dönemde koronavirüs tedbirlerine daha çok dikkat edeceklerini ve eskiye dönmemek için tüm önlemleri alacaklarını belirtti. Esnaf, şimdiden iş yerlerinin girişlerine ateş ölçerler, dezenfektanlar ve sosyal mesafeyi uyarı etiketleri yapıştırdı.

Sağlık Bakanlığı’nın açıkladığı verilerde, 8-14 şubat tarihleri arasında vaka sayısı her 100 bin kişide 7,82 kişi ile Şırnak, vaka sayısı en az il oldu. Açıklanan verilerin arından Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın kabine toplantısı sonrasında açıkladığı il bazlı normalleşme takvimi 1 Mart’ta hayata geçirilecek. Normalleşmeye mevcut tabloda en yakın il olan kentte lokanta ve kafeteryalarda açılma heyecanı başladı. Şırnak’ta bulunan cafe ve restorantlar ateş ölçer, dezenfektan ve sosyal mesafe kuralları çerçevesinde hazırlıklarını yapmaya başladı. Her masaya tek kullanımlık mendiller, poşette tuz, kürdan, dezenfektan ve kolonyalar konuldu. Masalar arasında sosyal mesafe ise 1,5 metre olarak ayarlandı. Esnaf 1 Mart’ı dört gözle beklerken, İl Sağlık Müdürlüğü, zabıta ve polis ekipleri şehir merkezindeki denetimlerini artırdı.

‘HERKSE RAHAT EDECEK, BİR NEFES ALACAK’

Normalleşme sürecini dört gözle beklediklerini belirten lokanta işletmecisi Faysal Karataş, “Başkanımız gereken talimatı vermiş. Allah’ın izniyle 1 Mart’tan itibaren de açılışlar yapılacak. Temennimiz her yerde hastalık azalsın, hiçbir yerde kalmasın. Şırnak’ta hastalık azalmış. Bizim temennimiz biran evvel dükkanlarımızı açalım, ekmeğimize bakalım. Bu mağduriyetlerimizi bir nebze de olsa giderelim. Biz 20 kişi çalışıyorduk burada. Şimdi 4 kişi kaldık. Bu kadar insan perişan. Bir lokma ekmek yediğim zaman boğazımdan geçmiyor. ‘Çalışanlarımız ne yapıyor’ diyorum. Zor bir durumdayız. Milyonlarca insan, esnaf böyle. İnşallah her şey iyi olacak. İlaçlamamızı yapacağız, tedbirlerimiz alacağız. Ne gerekiyorsa sağlık çalışanlarının önümüze koyduğu, ne yapmamız gerekiyorsa onu yapmaya hazırız. Yapıyoruz da. Bu hem benim için hem ülkem için hem insanlarımız için, hem çalışanlarımız için hem de çoluk çocuğumuz için. Bekliyoruz, İnşallah 1 Mart’tan sonra normalleşmeler başlayacak. Herkes rahat edecek, bir nefes alacak. Ben nasıl kendimi seviyorsam, sizleri de seveceğim. Maskeye, mesafeye, hijyene dikkat edeceğiz. Kendimizi nasıl düşünüyorsak, insanımızı da öyle düşüneceğiz. Gelen müşterinin ateşini ölçeceğiz. Devlet bize ne derse onu yerine getireceğiz” dedi.

Lokantada usta olarak çalışan Kadir Koru ise işletmenin tam teşekküllü açılması için gereken tüm hazırlıkları yaptıklarını ifade ederek, “Uzun süreden beri uygulanmış olan yasaktan baya bir etkilendik. Şuanda çıkan kararlar doğrultusunda lokantamızı tam teşekküllü açmaya hazır hale getirdik. Masa, sandalyelerimizi dezenfekte ettik. Gelen misafirlerimizin ateşlerini ölçüyoruz. Allah bir daha bu hastalığı bize yaşatmasın. En kısa sürede bitmesini temenni ediyoruzö ifadelerini kullandı.

Reklam Alanı

Türkiye’de en az vakaya sahip il olmaktan mutlu olduklarını ve müşterilini beklediklerini belirten Sedat Zeybek de, şunları söyledi:

“Ateş ölçerlerimiz, dezenfektanlarımız, personelimiz hazır. Genel yemeklerimiz hazır. Sadece müşterilerimizi bekliyoruz. Masalarımızı sosyal mesafeye göre ayarladık. Bir yıldır dükkanlarımız kapalı. Dört gözle 1 Mart’ı bekliyoruz.”

Görüntü Dökümü
———

Şırnak’ın havadan drone görüntüsü
Şırnak sokaklarından görüntü
Lokantalardaki hazırlıklar ve iç mekanlar
Esnaf Kadir Koru, Sedat Zeybek ve Faysal Karataş ile röp
Genel ve detay görüntüler

Haber-Kamera: Sekvan KÜDEN/ŞIRNAK, (DHA)

===============================

PROFESÖR, YAPTIĞI BUZ DAĞININ ÜZERİNE UZANDI; ‘KADINA ŞİDDETE’ DİKKAT ÇEKTİ

ERZİNCAN Binali Yıldırım Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mehmet Kavukcu, kadına şiddete dikkat çekmek için farklı bir etkinliğe imza attı. Kent merkezindeki bir parka yerleştirilen 13 metre yüksekliğindeki metal piramidi buz dağına çeviren Kavukçu, dört bir yanına boya ile anne, kadın ve şiddet yazdı, ardından bir süre buzların üzerinde uzandı.

Daha önce terör, şiddet, ölüm ve orman yangınları, mülteci sorunu, Covid-19 gibi birçok sosyal probleme kendine özgü görsellerle dikkat çeken Erzincan Binali Yıldırım Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mehmet Kavukcu kent merkezindeki bir parkta farklı bir etkinlik sahneledi.  Yaklaşık 4 gün süren çalışmanın ardından Barış Manço Parkı’nda ağaçların arasına yerleştirilen 13 metre yüksekliğindeki piramidin buz tutmasını sağlayan Kavukçu, ardından buzdağına dönüşen piramide sprey boyalarla kadın, aile ve şiddet yazıları yazdı. Çevrede toplanan vatandaşların şaşkın bakışları altına devam eden etkinlik, Kavukçu’nun buzdağının altındaki buzların üzerinde bir süre uzanması ile sona erdi. Vatandaşlar ise bol bol piramitle hatıra fotoğrafı çektirdiler.

‘KADINA OLAN ŞİDDETİ ADETA BUZA GÖMMEK İSTEDİM’

Toplum içerisinde, anne veya emekçi olarak kadınların şiddete maruz kaldığını anlatmaya çalıştığını ifade eden Prof. Dr. Mehmet Kavukçu, “Toplumdaki cinsiyet eşitsizliği ve her gün şiddetin her türlüsüne maruz kalan kadınlar adına bir eleştiri dili oluşturmuştur. Hem bugünlerde yaşanan terör olayları nedeniyle acı içinde bırakılan psikolojik şiddete maruz kalan şehit annelerini hem de bütün anne olan kadınların sürekli aile yaşantılarında ve toplumsal hayatında yaşadıkları acılara gönderme yapmak istedim. Çünkü kadın hayatın her alanında erkekten daha eksik olmamasına rağmen, sürekli şiddete maruz kalmaktadır. Kadınlar için bu şiddet bazen fiziksel bazen psikolojik olmakta ancak kesinlikle acı verici olmaktadır. Kadına yapılan şiddetin sonucunun, topluma büyük yaralar açtığının, çocuklar üzerinde büyük problemler oluştuğunu, temelde toplumsal yapıyı ve bireyi kökten etkilediği bir gerçeği ile yüz yüzeyiz. Onun için buradaki çalışmada kadına olan şiddeti adeta buza gömmek istedim” dedi.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ
——————————-
-Buz piramidinden genel detay görüntü
-Profesörün piramit üzerinden çalışmasından genel detay görüntü
-Profesörün piramitin altındaki buza uzanması
-İzleyenlerin hatıra fotoğrafı çektirmeleri
-Profesörün açıklaması

Haber-Kamera: Coşkun MENEK / ERZİNCAN, (DHA)

=================================

NİŞANLIYKEN KAZADA ÖLEN TEYZESİNİN ÇEYİZLİK PORSELEN TABAKLARINI BUZ MÜZESİNDE SERGİLİYOR

ERZURUM, Atatürk Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi (GSF) Seramik Bölümünden Dr. Öğretim Üyesi Caner Yedikardeş, nişanlıyken 1972 yılında geçirdiği trafik kazasında yaşamını yitiren teyzesinin çeyizinden kalan porselen tabakları “Ayten’den kalanlar” adını vererek Ata Buz Müzesi’nde 18 Ocak’ta açılan “Tuz Buz” sergisinde ziyaretçilerin beğenisine sundu. Sergiyi gezenler, Yedikardeş’ten dinlediği tabakların hikayesi ile duygulandı.

    Atatürk Üniversitesi’nin ilk ve tek Buz Müzesi olarak Türkiye’ye kazandırdığı bu müzede, müzenin ilk, kendisinin üçüncü kişisel sergisini açtığını belirten Yedikardeş’in eserlerinden “Ayten’den Kalanlar” adını vermesinin hikayesi ise izleyenleri duygulandırdı. Buz blokta dondurulmuş kırılma anları olarak dikkat çeken porselenlerin özel bir önemi olduğunu vurgulayan Dr. Öğretim Üyesi Caner Yedikardeş, “Ayten öğretmen, benim büyük teyzemdir. 29 yaşında henüz genç bir öğretmenken 1972’de nişanlısıyla geçirdiği trafik kazası sonucu vefat etti. Nişanlı olması nedeniyle onun için hazırlanmış çeyiz eşyalarından bir tek bu tabaklar kaldı. Yapıtlarımda kullandığım bu tabakların kırılma anlarının dondurulması, yaşanmış trafik kazasının metaforudur. Bu kazanın yaşanmışlığı ve tabakların hiç kullanılmamasıyla yaşanmamışlığı da zamanın sarmal ilişkisi içerisinde ele aldım. “Tuz Buz” sergisinin mottosu: ‘Döngünün kaderi sarmaldır.’ Bu mottodan hareketle, “Ayten’den Kalanlaröın, yani özü toprak olan bu 50 yıllık porselenlerin yüksek sıcaklıktaki ateşlerde pişirilme imtihanı, nesneleşmesi ve 50 yıl öncesine ait bir an’ın onlarla bir buz blok içerisinde dondurulmasıdır. Dahası toprak, ateş ve suyun dönüşümlü birlikteliğiyle zamanın sarmal ilişkisi gözler önüne serilmektedir” diye konuştu.
    Ayten Uğural öğretmenin 89 yaşındaki ablası Sabiha Yüksel ise kardeşinin hüzünlü hikayesini şöyle anlattı:
    “Ayten, 29 yaşında öğretmendi. 7 sene Samsun’da 2 sene Erzurum Şenkaya’da öğretmenlik yaptı. Nişanlısıyla Sivas’ta tanıştı. Babamdan söz almaya Samsun’a geldiler ancak dönüş yolunda kaza oldu. Samsun ayağa kalktı öğretmenlik yaptığı köyde talebeleri büyük üzüntü yaşadı. Çeyizinden sadece o tabakları saklayabildim hiçbir çeyizini kullanamadı.”
    Sergiyi gezenlerden Nurevşan Hemşinli, “Bu müzeye ilk defa geldim. Çok memnun kaldım. Bana çok güzel şeyler kattı. Baz kalıplarının içindesindeki tabakların hikayesini dinlemeseydim öylece bakıp geçecektim. Hikayeyi dinledikten sonra ben de daha başka duygular uyandırdı” diye konuştu.
    Sergiyi muhteşem olarak değerlendiren Büşra Durmuş ise “Türkiye’de nadir bulunan hatta hiç olmayan bir müzedeyiz. Tabakların hikayesi çok etkileyiciydi. Bir şeyin hikayesi olunca iş daha anlamlı oluyor. Çok mutlu oldum” dedi.
    Öte yandan müzede “Tuz Buz” isimli sergisinin yanı sıra, Güzel Sanatlar Fakültesi (GSF) Heykel Bölümü öğretim görevlileri ve öğrencileri tarafından hazırlanan ve tamamen buzdan yapılan, ‘Cumhuriyet ve Çocuk’ isimli karma sergide 18 Ocak’ta açıldı ve sergilenmeye devam ediyor. Hava sıcaklığının sıfırın altında 5 derece olduğu Atabuz Müzesi’nin salonunda Türkiye, bayrak, Atatürk ve Erzurum’da direnişin sembolü haline gelen Nene Hatun karakteri üzerinden üretilen eserlerin yanında, çocukların temas edebildiği, iletişim kurabildiği simgeler yer alıyor.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ
——————————
-Buz tabaklardan detay görüntüler
-Ziyaretçilerin tabaklara bakması
-Eser sahibinin ziyaretçilere tabakların hikayesini anlatması
-Reyşan Hemşinli ile röp
-Büşra Durmuş ile röp
-Öğretim üyesi Caner Yedikardeş ile röp
-Aysel öğretmenin ablası Sabiha yüksel ile röp
-Aysel öğretmenin mezar taşı

Haber: Turgay İPEK /Kamera: Oktay POLAT / ERZURUM, (DHA)

=======================================

3 ÖĞRETMEN, VATAN ŞAİRİ MEHMET AKİF ERSOY’UN 60 YIL ÖNCEKİ AŞK ŞİİRİ İÇİN STÜDYODA

ERZURUM’da 3 müzik öğretmeni vatan şairi Mehmet Akif Ersoy’un Safahat’ta yer vermediği, 1950’lerde Hüseyni makamında bestelenen ‘Ezelden aşinanım ben’ aşk şiirini okumak için stüdyoya girdi. Öğretmenler tarafından seslendirecek şarkı, İstiklal Marşı’nın kabulünün 100’üncü yıldönümünde yayınlanacak. 
    Erzurum Milli Eğitim Müdürlüğü Özel Büro’da görevli müzik öğretmeni Selçuk Yakışan, İstiklal Marşı’nın kabulünün 100’üncü yıldönümü sebebiyle farklı bir proje hazırladı. Mehmet Akif Ersoy’un Safahat’ta yer vermediği ve 1950’de bestelenerek TRT’de okunan aşk şiirini okumayı amaçlayan projede Yakışan’ın yanısıra müzik öğretmeni Selami Zengin, tamburda Serdar Çelik ile ortaokul öğrencisi Cihangir Yılmaz piyanosuyla yeraldı. ‘Ezelden aşinanım ben’ isimli 4 mısradan oluşan şiiri stüdyoda seslendiren öğretmenler, çalışmalarını sürdürüyor. Stüdyo seslendirmesi sonrası şarkıya bir de klip çekilecek.
    Projeyi hazırlayan müzik öğretmeni Selçuk Yakışan, “12 Mart İstiklal Marşı’nın kabulünün yıldönümlerinde programlar düzenleniyor. Bu sene Mehmet Akif Ersoy’la ilgili farklı bir çalışma yapmak istedik. Akif’in aslında çok fazla bilinmeyen, tamamen beşeri aşkla ilgili yapmış olduğu eserlerinden birisini daha önce bestelenmiş eserini seslendirmeyi uygun gördük. Eseri seslendirmeye başladık, calışmalar güzel bir şekilde devam ediyor. Eseri 12 Mart’ta da yayınlamayı planlıyoruz. Mehmek Akif Arsoy, şiirlerinde vatan ve manevi duyguları kullanmıştır. Aşk üzerine şiirleri çok fazla bilinmemekte. 1950’li yıllarda bestelenmiş Safahat’ta bulunmayan eseri hem bunu duyurmak hem de vatan şairinin farklı bir yönü olduğunu göstermek amacıyla çalışmamızı gerçekleştirdik” dedi. 

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ
-Cihangir Yılmaz’ın piyano çalması
-Müzik öğretmenlerinin şarkıyı okuması
-Öğretmen Selçuk Yakışan ile röp
-Öğretmenlerin stüdyoda çalışması

Haber-Kamera: Salih TEKİN / ERZURUM, (DHA)

====================================

==============================

95 KUZUSU ÖLDÜ, ‘YANLIŞ ŞURUP VERİLDİ’ DEDİ

BİNGÖL’ün Karlıova ilçesine bağlı Kargapazarı köyünde besicilikle geçimini sağlayan Cengiz Aral’ın 95 kuzusu, iddiaya göre yanlış verilen şurup nedeniyle bir gecede öldü. Hayvanlarının gelişimi için veterinerin kendisine kuzu şurubu yerine koyun şurubu verdiğini söyleyen Aral, “Koyunlarımın hepsi doğurmuştu ve 100 kuzum vardı. Maalesef 95 tanesi öldü. Geriye 5 tane kaldı. Bütün emeklerim heba oldu. Yetkililerden destek bekliyorum” dedi.

Karlıova ilçesine bağlı Kargapazarı köyünde besicilikle geçimini sağlayan Cengiz Aral’ın bir süre önce 100 kuzusu dünyaya geldi. Aral, kuzularının gelişimine katkısı olsun diye veterinerden şurup istedi. Aral’ın iddiasına göre, veteriner kuzu şurubu yerine yanlışlıkla koyun şurubu verdi. O şurubu kuzularına verdikten sonra eve giden Aral, sabah ahıra geldiğinde kuzularının 95’inin telef olduğunu gördü. Geriye 5 kuzusu kalan Aral, bir yıllık emeğinin heba olduğunu söyledi.

‘DESTEK BEKLİYORUM’

Zor durumda kaldığını ve yetkililerden destek beklediğini ifade eden Aral, “Kuzularımın gelişimi için veterinerden şurup istedim. O da yanlışlıkla bana koyun şurubu verdi. Ben de bunları kuzularıma verdim. Sabah geldiğimde kuzuların hepsinin telef olduğunu gördüm. Bir kaç tanesini kestim geri kalanlar da telef oldu. Koyunlarımın hepsi doğurmuştu ve 100 kuzum vardı. Maalesef 95 tanesi telef oldu. Geriye 5 tane kaldı. Bütün emeklerim heba oldu” dedi.

Görüntü Dökümü
———
Telef olan kuzulardan detay
Röportaj
Genel ve detay

Haber-Kamera: Serkan BİNGÖL/KARLIOVA(Bingöl),(DHA)

==================================

5 BİN ZEYTİN FİDANI İLE ÜRETİME BAŞLADI, 200 BİNE ULAŞTI

MARDİN’in Derik ilçesinde yaşayan Ziraat Teknikeri Davut Toprak (33), 4 yıl önce dünyaca ünlü ödüllü ‘Derik zeytini’ fidanlarının üretimine başladı. Ufak, 5 dönümlük arazide 5 bin fidanla başladığı üretimi, 4 yılın sonunda 200 bine çıkardı. Ufak, ürettiği zeytin fidanlarını Türkiye’nin yanı sıra yurt dışına da ihraç ediyor.

Derik ilçesinde yaşayan 1 çocuk babası Davut Ufak, 9 yıl önce Artuklu Üniversitesi Ziraat Meslek Yüksekokulu Bahçe Bitkileri Bölümü’nde mezun oldu. Ufak, 4 yıl önce küçük bir sermaye ile İngiltere ve Japonya’da düzenlenen yarışmalardan ödüller alan, üretimi bin yıl öncesine dayanan Derik zeytininin fidanını üretmeye başladı. Ufak, 5 dönüm arazide 5 bin fidanla başladığı fidan üretiminde 4 yılda 20 dönümlük arazide 200 bin fidana ulaşarak Türkiye’nin dört bir yanına ve yurt dışına ihraç etmeye başladı. Dönemsel olarak yaklaşık 40 kişiyi istihdam eden Ufak’ın hedefi 300 bin zeytin fidanı üretmek. 

‘İSTİHDAM DA SAĞLIYORUZ’

İlk yıl talep üzerine üretim kapasitesini artırdığını ifade eden Ufak, “ikinci sene talep biraz daha yoğunlaşınca 50 bine çıktım. 3’üncü sene 2019’da 70 bine çıktım. İlçe Tarım ve Orman Müdürlüğü ile Kaymakamlık destekleriyle GAP İdaresi’nden 20 bin fidanımız hibe olarak dağıtıldı. Mardin ve Derik bölgemizde toprağa ekildi. Bağ, bahçe ve tarlalarda yerini aldı. Bunun üzerine yerim çok küçük olduğu için hedefimi 200 bine çıkardım. Günde 10 bin fidan kesiyoruz. Bidonlara bırakıyoruz. Bir gün kaldıktan sonra, ilaçlayıp seramıza bırakıyoruz. Hedefimiz 300 bini bulmak. 20 dönümlük arazi üzerinde işime devam ediyorum. 200 bin fidanımızı 20 günde seraya bıraktık. Bu durumda istihdam da sağlıyoruz. Yaklaşık 40 aile, 3-4 aylık bir dönemde geçimini sağlıyor” diye konuştu.

Görüntü Dökümü
———
Üretim yapılan alandan detay
Seradan detay
İşçilerin çalışması
Röportaj
Genel ve detay görüntüler

Haber-Kamera: Emrullah KARAKAŞ/DERİK (Mardin),(DHA)

=============================

FOTOPERİYOT YÖNTEMİ İLE SOMON YUMURTASI ÜRETİMİNİ İKİYE KATLADI

SİVAS’ın Ulaş ilçesinde 1998 yılından beri alabalık ve somon balığı tesisi bulunan Orhan Çakırer ‘fotoperiyot’ yöntemi ile havuzlardaki balıkların yumurta verimini ikiye katladı. Normalde yılda 1 kez yumurta veren balıklara, fotoperiyot yöntemi ile gündüz yanıltılması yapılarak yılda 2 kez sağım yapılıyor.
Ulaş ilçe merkezine 10 kilometre uzaklıktaki Tecer köyü yanında bulunan Tecer Dağı eteklerine 1998 yılından kurulan tesisin sahibi Orhan Çakırer alabalık ve somon üretimi yapıyor. Çakırer Tecer Dağı’nda bulunan temiz kaynak suyunu kullanarak, ‘fotoperiyot’ yöntemi ile havuzlardaki balıkların yumurta verimini ikiye katladı. Normalde yılda 1 kez yumurta veren balıklara, fotoperiyot yöntemi ile gündüz yanıltılması yapılarak yılda 2 kez sağım yapılıyor. Balıkların kalitesini ise sabit sıcaklığa sahip olan kaynak suyu belirliyor. Elde edilen yumurtalar ise Suşehri ilçesindeki Çamlıgöze Barajı’nda bulunan üretim tesisine aktarılıyor. Çamlıgöze’de yetiştirilen balıklar ise dünyanın dört bir yanına ihraç ediliyor.

‘GÜN IŞIĞINI GECE VE GÜNDÜZ AYNI SEVİYEDE TUTUYORUZ’
Tesislerinde organik ve katkı maddesiz mamaları tercih ettiklerini, sabit sıcaklıktaki sularda üretilen balıkların daha sağlıklı olduğunu belirten Çakırer, “Burada alabalık yumurtalarını farklı bir sistem olan fotoperiyot yöntemiyle üretiyoruz. Bahsettiğimiz fotoperiyot sisteminin özelliği ise gün ışığını gece ve gündüz aynı seviyede tutmaktır. Buradaki amaç senede bir defa yumurta veren balıkları 6 ayda bir olacak şekilde, senede 2 defa yumurta vermelerini sağlıyoruz. Balıkçıların tercih ettiği bir yöntemdir. Önceki yıllarda fotoperiyot yöntemiyle üretilen yumurtalar ABD’den geliyordu. Ama biz bugün Tecer Dağı eteklerinde Sivas’ta üretim yapabiliyoruz. Bizim ürettiğimiz balık yumurtaları öncelikle Suşehri’n,e ardından da aracı firmalar ile Avrupa’ya kadar gidiyor. Biz Avrupa’ya balık ihraç ediyoruz” dedi.

‘DAHA ERKEN YUMURTA ALABİLİYORUZ’
Balıklardan şimdi yılda 2 kez yumurta aldıklarını söyleyen Çakırer, “Avrupa’nın bizi tercih etmesinin sebebi ise sularımızın kirlenmemiş olmasıdır. Temiz sularda üretim yapıyoruz, sağlıklı balıklar gönderiyoruz. Burada kullandığımız su Türkiye’nin sayılı sularından bir tanesidir. Yaz, kış sıcaklığı sabit, burada buzlanma yaşanmaz. Yumurtaların sağlıklı bir şekilde çıkma oranı bu özelliklere sahip sularda daha yüksek oluyor. Balıklar için kullandığımız yemleri Suşehri’ndeki tesisten alıyoruz. Kendileri üretiyor ve içerisinde her hangi bir katkı maddesi yok. Bebek maması kadar güvenilir, organik balıklar üretiyoruz. Fotoperiyot sistemi ile aynı zamanda daha erken yumurta alabiliyoruz. Çünkü mayıs ayına geldiğimiz zaman Türkiye şartlarında yumurta bulmamız çok zor. Dolayısıyla üretimi de 2 katına çıkartmış oluyoruz” diye konuştu.

Görüntü Dökümü:
-Balık üretim tesisinden görüntüler
-Balıkların görüntüsü
-Fotoperiyot sisteminin görüntüleri
-Kuluçkadaki balık yumurtaları
-İşletme sahibinin konuşmaları
-Detaylar

Haber-Kamera: Hüsnü Ümit AVCI-Alperen YILDIZ/ULAŞ (Sivas), (DHA) 

==============================

İLK KORONAVİRÜS VAKASININ ARDINDAN GÖRÜŞTÜĞÜ KİŞİLERİ NOT ALIYOR; LİSTEDE 8 BİN KİŞİ OLDU

VAN’da yaşayan ve koronavirüs nedeniyle günlük görüştüğü herkesi not alan Bülent Menteşe, yakın temasla görüştüğü kişileri not almayı sürdürüyor. Pandemi nedeniyle enfekte olma durumunda bunun çok işe yarayacağını düşünerek böyle bir çözüm bulduğunu belirten Menteşe, “Pandeminin başladığı yaklaşık bir yıldır, görüştüğüm yakın temasta olduğum kişileri not alıyorum. Bu süre içinde herhâlde yaklaşık 8 bin kişiyi not aldım. Herhangi bir enfekte olma durumunda hem onların hem bizim daha erken ulaşılabilmesi adına böyle bir uygulama yaptım. Şu ana kadar bu virüse yakalanmadım. Tüm tedbirlere uyuyorum. Umarım bundan sonra da bu hastalığa yakalanmam” dedi.

Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi’nde teknisyen olarak görev yapan Bülent Menteşe, Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın koronavirüsün ülkemizde başlaması haberinin hemen ardından, günlük olarak görüştüğü 2 metre mesafesinde bilindiği her kişiyi not olarak yazmaya başladı. Sabah evden çıktıktan sonra, görüştüğü kim varsa tarih ve saatiyle birlikte not alan Menteşe bu yöntemle, herhangi bir enfekte olma durumu karşısında karantina için büyük önem taşıyacağını söyledi.

ENFEKTE OLMA DURUMUNDA İŞE YARAR
Menteşe, pandeminin ülkemizde ilan edilmesinin ardından geçen yaklaşık bir yılda yakın temas kurduğu kişileri not almayı sürdürdüğünü belirterek, “Pandemiyle birlikte not almaya başladım. Kontakta olduğum, yakın mesafedeki kişileri defterime not ediyorum. Nerdeyse bir yıl oldu ve yaklaşık 8 bin kişiyle görüşmüşüm. Amacım hem not ettiğim insanların sağlıkları, hem de herhangi bir enfekte olma durumunda hem benim, ailemin hem de görüştüğüm kişilerin daha çabuk ulaşılabilir olması için böyle bir uygulama başlattım” dedi.

‘NOT ALMAYI SÜRDÜRÜYORUM’
Ülkemizin ve özelde Van’ın çok sıkıntılı günler geçirdiğini de belirten Menteşe, “Şuanda ise Van 30 büyükşehir arasında en iyiler arasında bulunuyor. Tabi, rehavete kapılmamak lazım. Ben kendi adıma maske, mesafe ve hijyen kuralının yanında not almayı da ekledim. Şu ana kadar ben, ailem ve çevremdekiler hasta olmadık. Herhâlde bu tedbirlerden dolayı diye düşünüyorum. Çalıştığım iş yerinde de tedbirler alınmıştı. Şu ana kadar böyle devam ettik. Not almaya devam ediyorum. Ayrıca sizinle görüştüğüm için sizleri de notlarıma ekliyorum” diye konuştu.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ
——————————
-Muhabir ve Bülent Menteşe’den detaylar
-Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi’nde görevli teknisyen Bülent Menteşe’nin görüştüğü kişileri not alması
-Bülent Menteşe’den detaylar
-Bülent Menteşe’nin not almasından detaylar
-Bülent Menteşe ile röportaj
-Detaylar

Gülay KUYUCU-Orhan AŞAN/VAN, (DHA)- 

==========================

 
ERCİŞ’İN EŞSİZ KAR MANZARASI HAVADAN GÖRÜNTÜLENDİ

VAN Gölü kıyısındaki kar yağışıyla beyaza bürünen Erciş ilçesi ile Muradiye ilçesindeki Muradiye Şelalesi dron ile havadan görüntülendi. Bazı vatandaşlar, ilçenin doğal ve tarihi yerlerine giderek kar fotoğrafları çekti. Amatör fotoğrafçı Yunus Göral, “Kar yağışının ardından tarihi ve doğal güzellikleri olan bölgelerde kartpostallık manzaralar oluştu. Ben de bu güzel manzaraları çekmeye çalışıyorum” dedi.

Van’a 110 kilometre uzaklıkta bulunan ve Van Gölü’ne kıyısı bulunan Erciş ilçesi, etkili olan kar yağışının ardından mavi ve beyaza büründü. Kartpostallık görüntüler oluşan ilçe dron ile havadan görüntülendi. Aylardır hayatı olumsuz etkileyen beyaz kar örtüsü fotoğrafçılara ise doğal stüdyo oldu. Erciş ve Muradiye ilçesindeki tarihi ve turistlik yerlere gelen fotoğrafçılar kar yağışı ile beyaza bürünen yerleri görüntüledi.

İlçedeki amatör fotoğrafçı Yunus Göral, “Uzun bir süre bölgemizde ve ülkemizde yağışların bir an önce başlamasını bekledik. Bildiğiniz gibi kurak bir dönem yaşıyoruz. İlçemizde kar yağışının ardından tarihi ve doğal güzellikleri olan bölgelerde kartpostallık manzaralar oluştu. Ben de Erciş ilçemizde amatör fotoğrafçılık yapıyorum. Kar yağışının oluşturduğu bu güzel manzaraları fotoğraflayıp resmetmek istedim” dedi.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ
-Havadan çekilen Erciş sahil yolu manzaraları
-Havadan çekilen Muradiye şelalesi
-Fotoğrafçıların resim çekmesi
-Yunus Göral’ın konuşması
-Genel detaylar

Haber: Barış KUL/ERCİŞ (Van), (DHA)

================================================

KONYA OVASI’NDA ‘KAR’ ÇİFTÇİYİ UMUTLANDIRDI

TÜRKİYE’nin tahıl ambarı olarak bilinen ve yağış yetersizliğinden dolayı kuraklık tehlikesiyle karşı karşıya olan Konya Ovası’nda, son yağan kar, çiftçinin umudu oldu. Karapınar Ziraat Odası Başkanı Durmuş Üner, “Bu yağışlar önümüzdeki dönem için bir umuttur. Umudumuzu hiçbir zaman kaybetmedik. Takip ediyoruz ve önümüzdeki süreçte biraz daha yağış bekliyoruz. Yaz dönemi için endişelerimiz kaygılarımız var. Tarımın gerek lokal gerekse ülke çapında ciddi manada sıkıntıları var” dedi.
Konya Ovası, 2.6 milyon hektarlık tarım alanıyla ülkenin toplam tarım alanının yüzde 11.2’sini oluşturuyor.  Türkiye üretiminde ise ekmeklik buğday üretiminin yüzde 11’ini, makarnalık buğday üretiminin yüzde 25, arpa üretiminin yüzde 14’ünü, şeker pancarı üretiminin yüzde 35, mısır üretiminin  yüzde 8’ini, kuru baklagiller üretiminin yüzde 10’unu, ayçiçeği üretiminin yüzde 9’unu karşılıyor.  Ancak son yıllardaki küresel ısınma ve bilinçsiz tarımsal sulama sonucu yeraltı su seviyesi de yerin 45 metre derinliğine kadar geriledi. Bu yıl da yağışların yetersiz olması nedeniyle kuraklık tehlikesiyle karşılaşan ova da, son kar yağışı çiftinin umudu oldu. 
HUBUBATTA YÜZDE 30 KAYIP VAR 
Karapınar Ziraat Odası Başkanı Durmuş Üner, tarımda kuraklığın sadece Konya’da değil, ülke genelinde yaşandığını belirtti. Meteorolojik verilere göre de ciddi manada kuraklığın olduğunu ifade eden Üner, şunları söyledi:
“Konya Ovası ve Karapınar, daha fazla etkileniyor. Türkiye’nin en az yağış alan bölgesiyiz. 6-7 aydır yağış yoktu. Tarımsal anlamda ciddi sıkıntılar yaşadık. Arazide incelemelerimiz ve tespitlerimiz oldu. Yüzde 20, yüzde 30 arasında ekili alanlarda hububat kaybımız var. Uzun zamandır beklediğimiz, özlediğimiz kar yağışı geldi sonunda. Kar örtüsü kalktıktan sonra yerinde tespitlerimiz olacak.”
KONYA OVASI SU NOKTASINDA ALARM VERİYOR
Konya Ovası’nın yeraltı suyunun giderek azaldığına dikkat çeken Üner, “Konya Ovası;  Konya, Karaman, Niğde, Aksaray’ı kapsayan kapalı bir havza, aynı havzadan su kullanıyoruz. Yeraltı suyu manasında Toroslara varana kadar bize ciddi manada önem arz ediyor. Kar yağışları yeraltı suyu noktasında ne kadar çok olursa, daha fazla destek verir. Konya Ovası, su noktasında alarm veriyor. Tarım ve öz üretim olmazsa olmazımız. Tarımsal üretimin devam etmesi noktasında tüm ülkede su politikası tekrar gözden geçirilmesi gerekiyor. Konya Ovası’nda kesinlikle dış havzalardan su getirilmesi lazım.” diye konuştu.
YAĞIŞLAR UMUT OLDU
Son kar yağışının çiftçinin umudu olduğunu ifade eden Üner, “Bu yağışlar önümüzdeki dönem için bir umuttur. Umudumuzu hiçbir zaman kaybetmedik. Takip ediyoruz ve önümüzdeki süreçte biraz daha yağış bekliyoruz. Yaz dönemi için endişelerimiz kaygılarımız var. Tarımın gerek lokal, gerekse ülke çapında ciddi manada sıkıntıları var. Üretim maliyetleri, gübre giderleri, tohum giderleri, bir düşer bir artar. Tarımın kendi içerisindeki sorunlar hiç bitmez. Su sorunu ortadan kalkmadığı sürece diğer sorunlara odaklanmanın bir mantığı yok. Su olmazsa üretim yapamazsın. Üretim yapamazsan aç kalırsın. Odaklanması gereken tek problem su olmamasıdır. Ülke genelinde kuraklık sıkıntısı var.” dedi. 

Görüntü Dökümü:
– Drone ile karla kaplı tarım arazilerinden detay
– Genel ve detay 
– Ziraat Odası Başkanı Üner röp. 

Haber- Kamera:  Hasan DÖNMEZ – Mehmet OKUYUCU KARAPINAR KONYA (DHA)
================================================================

0
mutlu
Mutlu
0
_zg_n
Üzgün
0
sinirli
Sinirli
0
_a_rm_
Şaşırmış
0
vir_sl_
Virüslü
Reklam Alanı

Tamamen Ücretsiz Olarak Bültenimize Abone Olabilirsin

Yeni haberlerden haberdar olmak için fırsatı kaçırma ve ücretsiz e-posta aboneliğini hemen başlat.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Reklam
Reklam
Uygulamayı Yükle

Uygulamamızı yükleyerek içeriklerimize daha hızlı ve kolay erişim sağlayabilirsiniz.

Giriş Yap

Haberolduk.com - Son Dakika Haberler ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!