Reklam Alanı
Reklam Alanı

DHA YURT ÖZEL GÜNDEMİ – C BÖLGE

Reklam Alanı
featured
service
Reklam Alanı

 

PKK’NIN, 8 YAŞINDAYKEN KAÇIRDIĞI EKREM’İN ANNESİ: EVLAT HASRETİYLE HASTALANDIM

SİİRT’in Şirvan ilçesi Ormanbağ köyünde, 1993 yılında 8 yaşındayken, çobanlık yaptığı sırada terör örgütü PKK tarafından kaçırılan Ekrem Şeflek’in ailesi, Demirören Haber Ajansı’na (DHA) konuştu. Ekrem için dün HDP Diyarbakır İl Başkanlığı önündeki evlat nöbetine katılan kardeşi Erdal Şeflek, ağabeyinin asker olmak istediğini ve son çekilen fotoğrafında da üzerinde üniforma olduğunu söyledi. Hastalığından dolayı evlat nöbetine katılamayan, Ormanbağ’da yaşayan anne Huri Şeflek (72) de 28 yıldır oğlundan haber alamadığını ve evlat hasretiyle hastalandığını anlattı. Baba Naif Şeflek ise “Çocuğum sürüyle birlikte kaçırıldı. Daha sonra sürünün bulunduğunu söylediler. Asker ve güvenlik korucuları olarak bölgeye gittik. Olay yerine gittiğimizde yüzlerce hayvanımızı telef edilmiş bulduk ancak çocuğumdan herhangi bir iz bulamadık” dedi.

Şirvan ilçesi Ormanbağ köyünde, 1993 yılında 8 yaşındaki Ekrem Şeflek, çobanlık yaptığı sırada, PKK’lı teröristler tarafından hayvanlarıyla birlikte kaçırıldı. Ailesi, durumu jandarmaya bildirerek güvenlik korucuları eşliğinde de çocuklarını aramaya başladı. Bir süre sonra yüzlerce hayvanı telef edilmiş halde bulan aile Ekrem’den herhangi bir ize rastlamadı. Asker olmak isteyen ve son çekilen fotoğrafında da üzerinde üniforma bulunan Ekrem’den 28 yıldır haber alamayan aile, terör örgütü PKK tarafından kaçırılan çocuklarının bulunması için, Diyarbakır’da HDP binası önünde 1,5 yıldır evlat nöbeti tutan ailelerin arasına katılmaya karar verdi. 28 yıldır kayıp olan Ekrem için 72 yaşında annesi Huri ve 78 yaşındaki babası yaşlılık ve hastalıklarından dolayı Diyarbakır’a gidemeyince, kendisinde 3 yaş küçük kardeşi Erdal Şeflek, HDP binası önüne gelerek ailelerin arasına katıldı

‘SAĞSA DİRİSİNİ DEĞİLSE KEMİKLERİNİ İSTİYORUM’

Ekrem’in annesi Huri Şeflek, oğlunun sağsa dirisini değilse kemiklerini istediğini dile getirerek, “Oğlumu kaçıran bu terör örgütünün Allah belasını versin. Ben oğlumun hasretinden hastalandım. Kocam ve diğer oğullarım güvenlik korucusudur. Bizler kendimizi bildiğimiz günden bu yana devletimizin yanında olduk. Devletimizden, oğlumun bulunmasını istiyorum. Oğlum sağsan gel yanımıza. Ölü ise kemikleri bize verilsin” diye konuştu. 

Reklam Alanı

‘OĞLUMDAN ÖNCE İKİ GENÇ KAÇIRILDI, BİRİ ÖLDÜRÜLDÜ’

Naif Şeflek, oğlu Ekrem kaçırılmadan önce iki gencin daha kaçırıldığını ve bunlardan birinin öldürüldüğünü ifade ederek, “27 Ekim 1993’te saat 16.00 sıralarında çocuğum, sürü ile birlikte kaçırıldı. Akşam bulamadık. Sabah erken saatlerde bize haber verdiler. Sürünün bulunduğunu söylediler. Bizler de burada bir korucu tim ve askerle birlikte gittik. Olay yerine gittiğimizde bine yakın koyun, kesilmiş ve şişlenmiş halde bulduk. 100 koyun bize aitti. Ancak çocuğumdan herhangi bir iz yoktu. Sabaha kadar orada kaldık, sonra tekrar köyümüze döndük. Benim oğlumdan önce iki genç kaçırıldı. Biri öldürüldü, diğeri ise geri verildi, ancak benim oğlumdan bir iz yoktu” ifadelerini kullandı. 

Ekrem’in ağabeyi Übeyit Şeflek, ailesinin kaçırılma olayında sonra ciddi sıkıntılar çektiğini kaydederek, şunları söyledi:

“Ailem çok acılar çekti. Kardeşim 28 yıldır kayıp. Kendisinden hiç haber alamadık. Ben ve ailemin tek isteği Ekrem’in dirisinin ya da ölüsünün bulunmasıdır. Yani kardeşimin bir mezarı olsun ve bizler de bu mezara giderek dualarımızı edelim.”

Çocukluk arkadaşı Süleyman Tünüklü de, o dönem hayvanları Ekrem’le birlikte otlattıklarını anlatarak, “O resmi de karakolda çektik. Askerlerle sürekli iç içeydik. Babalarımız o zaman güvenlik korucusuydu. Bir gün Ekrem’in kaçırıldığını ve koyunlarının öldürüldüğünü öğrendi. Ekrem’in bulunmasını çok istiyorum. Ailesinin çektiği acıyı çok yakından biliyorum” dedi.

Görüntü Dökümü
———-
Köyden genel görüntü
Ekrem’in evinin görüntüsü
Eve asılan bayrakların görüntüsü
Ekrem’in babası ile röp.
Annesi ile röp
Ekrem’in çocukluk arkadaşı ile röp.
Abisi ile röp.
Köyde küçük yaşta çobanlık yapan çocukların görüntüsü
Ekrem’in en son koyunları otlattığı dağlık alan görüntüsü
Genel ve Detay

Haber ve Kamera: Turan KOYUNCU- Mehmet Yücel DURAK SİİRT, (DHA)

==================================

MOĞOLLARI İLK KEZ DURDURAN HARZEMŞAH’IN MEZARI SİLVAN’DAYMIŞ

SÜLEYMAN Şah’ın oğlu Sultan 1’inci Kılıçarslan ile kızı Saide Hatun’un Diyarbakır’ın Silvan ilçesindeki mezarlarının bulunmasının ardından Büyük Selçuklu Devleti’nin mirasçısı olarak 11’inci yüzyılda kurulup yaklaşık 200 yıl hüküm süren ve Moğolları ilk defa durduran Harzemşahlar Devleti’nin son Hükümdarı Celaleddin Harzemşah’ın mezarının da Silvan’da olduğu belirtildi. Dicle Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü Başkanı Doç. Dr. Oktay Bozan, Celaleddin Harzemşah’ın mezarının Silvan’daki Şeyh Halil Türbesi Mezarlığı’nda olduğunu belirterek, “Tarihi açıdan ve mezarın eskiliği açısından bakıldığı zaman sultanı defneden kişinin de Silvan Emiri olduğu dikkate alındığı zaman bunun Şeyh Halil Mezarlığı’nda olması kuvvetle muhtemeldir. Tabi kitabe olmazsa tam şurasıdır, deme şansımız belki olmayacaktır ama bu, mezarın orada olmadığı anlamına gelmiyor” dedi.

Dicle Üniversitesi’nce kurulan komisyonun, Anadolu Selçuklu Devleti’nin kurucusu olan ve kazandığı savaşlarla Haçlı hareketini durduran Süleyman Şah’ın oğlu Sultan 1’inci Kılıçarslan ile kızı Saide Hatun’un Diyarbakır’ın Silvan ilçesindeki mezarlarının bulunması için yaptığı çalışmaların sonuç vermesinin ardından yapılan çalışmalarda Büyük Selçuklu Devleti’nin mirasçısı olarak 11’inci yüzyılda kurulup yaklaşık 200 yıl hüküm süren Harzemşahlar Devleti’nin son Hükümdarı Celaleddin Harzemşah’ın mezarının da Silvan’da olduğu belirlendi. Komisyon, Cengiz Han’ın ordularını üst üste mağlup ederek, ‘Moğol ordularının yenilemeyeceği efsanesini yerle bir eden’ hükümdar olarak anılan Celalettin Harzemşah’ın mezarının bulunması için çalışma başlattı. Yapımcılığı ve proje tasarımı “Diriliş Ertuğrul” ve “Kuruluş Osman” dizilerinin yapımcısı Mehmet Bozdağ tarafından gerçekleştirilen, Türk-Özbek ortak yapımı “Mendırman Celaleddin/Ben Celaleddinim” isimli dizide de Harzemşah’ın hayatı konu ediliyor. Özbekistan’da yayınlanmaya başlayan dizi, ileriki dönemde Türkiye ve farklı ülkelerde de gösterime girecek. 

‘HİNDİSTAN, KİRMAN VE IRAK BÖLGELERİNDE MOĞOLLARLA MÜCADELE ETTİ’

Dicle Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü Başkanı Doç. Dr. Oktay Bozan, Harzemşahların, Harzem bölgesinde 200 yıl hüküm sürdüğünü belirterek 1220 yılında Celaleddin Harzemşah’ın, devletin başına geçtiğini söyledi. Celaleddin Harzemşah’ın, Moğolları yeryüzünde ilk defa durduran, Moğollara karşı kafa tutan ve direniş gösteren bir aktör olduğunu kaydeden Bozan, şöyle konuştu:

“Harzemşahlar diye bir devlet var, yaklaşık 150-200 yıl gibi bir süre Harzem bölgesinde hüküm sürmüş olan, zaman içerisinde imparatorluğa dönüşmüş olan bir devlet. Yaklaşık 8 hükümdarı var, son hükümdarı da Celaleddin Harzemşah’tır. Harzemşah’tan önce babası Muhammed döneminde tarihe yeni bir aktör çıkıyor, Moğollar. Cengiz İmparatorluğu doğuyor. İslam dünyasını etkileyen ve ciddi anlamda yıkıcı etki oluşturan Moğollar’ın bu dönemde ortaya çıkması, özelde Harzemşah’ları genelde ise bütün Ortadoğu’yu şekillendirecektir. Alaaddin Muhammed adındaki Celaleddin Harzemşah’ın babası, Cengiz’e karşı tutunamıyor, başarısız oluyor, tüm savaşlarda ciddi kayıplar vererek ülkesi işgal ediliyor. 1220 yılında Celaleddin Harzemşah, devletin başına geçiyor. Bunun iki problemi var, birincisi içeride siyasi birliği sağlaması gerekiyor, ikincisi ise, Moğolların işgal ettiği ülkesini yeniden siyasi birliğe kavuşturması gerekiyor. Bu açıdan defalarca Hindistan’da, Kirman bölgesinde, Irak bölgesinde Moğollarla mücadele ediyor. Moğolları yeryüzünde ilk defa durduran, Moğollara karşı kafa tutan, direniş gösteren bir aktördür Celaleddin Harzemşah. Tarihte umudun ve mücadelenin sembolüdür. Bu başarılarla, İslam dünyasında çok karizmatik, gıpta edilen ve hayranlık duyulan bir şahıs oluyor.”

‘MOĞOLLAR, HARZEMŞAH İÇİN 15 BİN KİŞİLİK ÖZEL BİRLİK KURDU’

Moğollara karşı zafer kazanan Celaleddin Harzemşah’ın o dönemde bir hata yaparak Ahlat’ı işgal ettiğini vurgulayan Doç. Dr. Oktay Bozan, Harzemşah’ın bu hatasıyla Anadolu Selçuklu Devleti’yle Eyyubileri karşısına aldığını ifade etti. Bu nedenle Moğollara karşı bir araya gelmesi gereken 3 İslam devletinin, güçlerini kendi içlerindeki iç mücadelede tükettiğine dikkat çeken Bozan, bunu fırsat bilen Moğolların Harzemşah’ı tasfiye için 15 bin kişilik özel bir birlik kurduğunu aktararak;

“Böylece Yassı Çemen Savaşı yaşanıyor ve Yassı Çemen Savaşı’nda Anadolu Selçuklu Devleti’yle Eyyubiler, Harzemşahları yeniyorlar. Aslında Moğollara karşı bir araya gelmesi gereken 3 İslam devleti, böylece güçlerini kendi içlerindeki iç mücadelede tüketmiş oluyorlar. Bu durum üzerine Celaleddin Harzemşah, artık dost olması gerekenlerle muhalif konuma düşmüş ve doğuda da Moğollar, ısrarla Celaleddin Harzemşah’ı tasfiye etmek için 15 bin kişilik özel birlikler oluşturarak bunu tasfiye etmeye çalışıyorlar. Bu aşamada Celaleddin Harzemşah, Van, Bitlis, Mardin, Diyarbakır, Silvan, Hani bölgelerinde dolaşarak varlığını idame ettirmeye ve Moğolların tasallutundan kurtulmaya çalışıyor” dedi.

‘KARARGAHI BASILIYOR, SIĞINDIĞI DAĞI DA EŞKIYALAR KUŞATIYOR’

Diyarbakır-Silvan arasında Moğolların gece baskınıyla karargahını bastığını ve Celaleddin Harzemşah’ın baskından sağ kurtularak Silvan’ın kuzeyinde bir dağa sığındığını söyleyen Bozan, Harzemşah’ın burada bir eşkıya grubu tarafından kuşatıldığını anlatarak, “1231’de Diyarbakır-Silvan arasında muhtemelen Ambar Çayı’nın olduğu bölgede karargahının olduğu yerde bir gece baskınına maruz kalıyor. Gece baskınında askerlerinin bir kısmı öldürülüyor, kendisi de sağ olarak kurtuluyor. Silvan’ın muhtemelen kuzey bölgesinde bir dağa sığındığı zaman eşkıyalar tarafından çevresi kuşatılıyor. Celaleddin Harzemşah, eşkıya liderine kendisinin bir sultan olduğunu, kendisi hakkında acele karar vermemeleri gerektiğini, kendisinin ya memleketine gitmesine izin verilmesini, ya da Silvan Emiri olan Şahabettin’e götürülmesini, götürülmesi halinde Şahabettin tarafından ödüllendirileceklerini, kendi memleketine gitmesi halinde ise o eşkıya reisini ‘Emir’ yapacağını söylüyor. Eşkıya reisi onu ülkesine götürme teklifini kabul ediyor ve ‘seni ülkene götüreceğim ve beni emir yap’ diyor. Eşkıya, kendi eşinin yaşadığı eve Celaleddin Harzemşah’ı götürüyor. Celaleddin Harzemşah evde beklerken, eşkıya atlarını getirmek için dağa gittiğinde bir başka kişi Celaleddin Harzemşah’ı görüyor ve bu kişinin bir Harzem olduğunu, Harzemlerin Ahlat kuşatması esnasında kardeşini öldürdüğünü söylüyor. Bu kişi, eşkıyanın eşinin ‘bu bir sultandır’ demesine aldırış etmeden Celaleddin Harzemşah’ı öldürüyor. Celaleddin Harzemşah’ın naaşı, daha sonra Silvan Emiri Muzaffer Şahabettin Gazi tarafından Silvan’a getiriliyor ve Silvan’da defnediliyor. Bunu anlatan kimdir diye baktığımızda, bizzat Celaleddin Harzemşah’ın tarihçisi diyebileceğimiz En-Nesevi adındaki tarihçi, Siret-i Sultan Celaleddin Mengüberti kitabında bunu çok detaylı bir şekilde anlatıyor” ifadelerini kullandı.

‘TARTIŞMASIZ BİR ŞEKİLDE MEZARI SİLVAN’DA’

Celaleddin Harzemşah’ın kılıcını, atını ve bir takım özel eşyalarının da Silvan Emiri Şehabettin tarafından Silvan’a getirildiğini aktaran Doç. Dr. Oktay Bozan, Harzemşah’ın mezarının Şeyh Halil Türbesi mezarlığında olduğunu dile getirerek, şunları söyledi:

“Silvan Emiri Şehabettin, insanları göndererek Celaleddin Harzemşah’ın kılıcını, atını ve bir takım özel eşyalarını Silvan’a getiriyor ve defnediliyor. Silvan’a bakıldığında Sur içinde iki mezarlık var şuan hali hazırda, biri Karabehlül mezarlığı, biri de Şeyh Halil Türbesi mezarlığı. Karabehlül, Osmanlı döneminde yapılmış olma ihtimali yüksek bir mezarlık olduğundan dolayı, kuvvetle muhtemeldir ki Celaleddin Harzemşah’ın mezarı Şeyh Halil Türbesi’nde olma ihtimali yüksek. Çünkü daha eski bir mezarlık. Ancak tabi kitabe bulunamıyor, çünkü 1260 yılında Moğollar, Silvan’ı kuşattığı zaman iki yıllık bir kuşatma yaşanıyor ve bu kuşatma sonrasında Silvan ciddi bir zarar görmüş oluyor, bir tahribat yaşamış oluyor. Silvan adeta insansız bir harabeye, bir enkaz yığınına dönüşüyor. 70 kişi kaldığı halde Silvan ele geçiriliyor. Böylesi işgal görmüş bir Silvan’da bizim Celaleddin Harzemşah’ın kitabesine ulaşma şansımız yok ama mezarının kuvvetle muhtemel, tarihi verilerle beraber okuduğumuz zaman, bunun orada olma ihtimali yüksek. Bu bilgiyi bir Moğol tarihçisi diyebileceğimiz Cüveyni adındaki tarihçi de veriyor. Süryani tarihçisi Abu’l Farac da, sultanın Sufyana dağında öldürüldüğünü ve daha sonra Silvan’a getirildiğini söylüyor. Tabi Sufyana dağını bugün biz bilmiyoruz, kayıtlarda böyle bir dağa karşılaşmadık. İslam tarihi kaynaklarının hemen hemen tamamında tartışmasız bir şekilde Celaleddin Harzemşah’ın mezarının Silvan’da olduğu, tartışmasız bir şekilde anlaşılıyor.”

‘KİTABENİN OLMAMASI MEZARIN ORDA OLMADIĞI ANLAMINA GELMİYOR’

Celaleddin Harzemşah’ın mezar yerinin olduğu Şeyh Halil Mezarlığı’nda bir anıt yapılması gerektiğini ifade eden Oktay Bozan, “Teknik olarak baktığımızda orada iki mezarlık var, bu mezarlıklardaki kitabeler yeniden okunabilir. Biz Kılıçarslan’dan dolayı gittik mezarlara baktık, kitabeleri okuduk, yatırlara baktık. Tabi eğer kitabe yoksa, sizin çok bir şey yapma şansınız yok, ama bu çalışmalara engel değil. Tarihi açıdan ve mezarın eskiliği açısından bakıldığı zaman, Sultanı defneden kişinin de Silvan Emiri olduğu dikkate alındığı zaman, bunun Şeyh Halil Mezarlığı’nda olması kuvvetle muhtemeldir. Tabi kitabe olmazsa, tam şurasıdır deme şansımız belki olmayacaktır ama bu, mezarın orada olmadığı anlamına gelmiyor. Mezarı somut tespit edilemezse bile orada anıt yapılmasına engel değil. O insanların varlığı böylelikle somutlaştırılmış olur orada. O açıdan bununla ilgili mutlaka bir çalışma yapılması gerektiğini düşünüyorum” dedi.

Görüntü Dökümü
——-
Silvan’daki Kılıçarslan mezarı drone görüntüsü
Harzemşah’ın mezar yeri olarak belirtilen Şeyh Halil Türbesi mezarlığı
Doç. Dr. Oktay Bozan ile röp 
Şeyh Halil Türbesi mezarlığından detay görüntüler
Genel ve detay

Haber-Kamera: Mehmet Mucahit CEYLAN-Nurettin FİDANCAN/DİYARBAKIR,(DHA)

=================================

BANKACILIĞI BIRAKTI, EŞİYLE BALIK ÜRETİCİSİ OLDU

ELAZIĞ’da yaşayan Kürşat Kılıç, Tarım ve Kırsal Kalkınmayı Destekleme Kurumu’ndan aldığı hibe sayesinde bankacılığı bırakarak eşi ile birlikte balık üreticisi oldu. 4 kişiye istihdam sağlayan çift, 3 yılda 350 ton balık üretimi yaparken hedeflerinin yılda 400 ton üretim yapmak olduğunu söyledi. Kılıç, “2018 itibarıyla eşimin adına ilk projemizi bitirdik. Bu yıl da benim adıma ikinci projemizi bitirdik. Toplam 3 milyona yakın yatırım yaparken, 1 milyon 730 bin lirasını Tarım ve Kırsal Kalkınmayı Destekleme Kurumu’ndan hibe aldık. Balıklar Avrupa’ya, Türki cumhuriyetleri ve Japonya’ya firmalar aracılığıyla ihraç ediliyor” dedi. 

Elazığ’da yaşayan Kürşat Kılıç, üniversiteden mezun olduktan sonra 2014 yılında bir bankada çalışmaya başladı. Tarım ve Kırsal Kalkınmayı Destekleme Kurumu’na proje yapan bir firmada çalışan eşi Tuğçe Kılıç’la ticarete atılmaya karar veren Kılıç, bankadaki işinden ayrıldı. 2018 yılında eşiyle TKDK IPARD II projesi dönemi kapsamında 1 milyon 730 bin lirası hibe olmak üzere toplam 3 milyon TL’lik yatırım ile Keban Baraj Gölü üzerinde alabalık üretim tesisi kurdu. Yılda 200 ton üretim yaptıkları alabalıkları firmalar aracılığıyla Avrupa’ya, Türki Cumhuriyetlere ve Japonya’ya ihraç etmeye başladı. 4 kişiyi istihdam eden çiftin hedefi, üretimi 400 tona çıkarak işlerini büyütmek. 

‘400 TON KAPASİTEMİZ VAR’

Kürşat Kılıç, eşinin teşvikiyle bu işe girmeye karar verdiklerini ifade ederek, “Projeleri eşim yazdı. Bunun neticesinde 2017’de başlayan süreç projelendirme, yapım aşaması ve üretim safhası, bu yıl itibariyle devam ediyor. 2018’de eşimin adına ilk projemizi bitirdik. Bu yıl da benim adıma ikinci projemizi bitirdik. Toplam 3 milyona yakın bir yatırım yaparken 1 milyon 730 bin lirasını Tarım ve Kırsal Kalkınmayı Destekleme Kurumu’ndan hibe aldık. Üretime devam ediyoruz. 400 ton üretim kapasitemiz var. Bu yıl 200 ton üreteceğiz ve kademeli olarak artıracağız. Balıklar Avrupa’ya, Türki Cumhuriyetlere ve Japonya’ya, firmalar aracılığıyla ihraç ediliyor” diye konuştu. 

Tuğçe Kılıç da, eşinin kendisine destek olmak için bankadan ayrıldığını anlatarak, şunları söyledi:

“Projemizi tamamladık. Koordinatörlüğün desteğiyle kendi çiftliğimizi kurma imkanı bulduk. 2 kişiyi ben, 2 kişiyi de eşim istihdam ediyor. Şu anda 200 tona yakın balık yetiştiriyoruz. Güzel gidiyor. İnşallah daha da büyümeyi planlıyoruz. 2 çocuk annesiyim, çocuklarıma da bakıyorum. Eşim sahadaki işleri, ben de ofis üzerinden geri kalan işleri yürütüyorum. Bu şekilde devam ediyoruz.”

Görüntü Dökümü
———-
Tesislerden drone görüntüsü
Üretim yerinden detay
Çiftten detay
Röportajlar
Genel ve detay

Haber-Kamera: Ahmet ÇÖTELİ/ELAZIĞ,(DHA)

=============================

MİDYATLI ŞEHİT ASKER SALİH ALBAYRAK’IN ADI OKULDA YAŞATILACAK

Diyarbakır’ın Silvan ilçesindeki Bağdere Jandarma Karakolu’na 2010 yılında PKK’lı teröristlerin düzenlediği saldırıda şehit olan Onbaşı Salih Albayrak’ın ismi, memleketi Mardin’in Midyat ilçesine bağlı kırsal Şenköy Mahallesi’ndeki okulda yaşatılacak.

Silvan ilçesindeki Bağdere Jandarma Karakolu’na 2010 yılında PKK’lı teröristlerin düzenlediği saldırıda şehit olan Onbaşı Salih Albayrak’ın ismi, ailesinin talebi üzerine memleketi Mardin’in Midyat ilçesine bağlı kırsal Şenköy Mahallesi’ndeki okula verildi. Babası Mehmet ve annesi Asya Albayrak’ın isteği üzerine, Midyat Kaymakamlığı ve İl Milli Eğitim Müdürlüğü’nün başvurusuyla, Mardin Valiliği’nin onayı ve Milli Eğitim Bakanlığı’nın aldığı kararla, 154 öğrencisi bulunan okulun, Cumhuriyet 75. Yıl Ortaokulu olan ismi Şehit Onbaşı Salih Albayrak Ortaokulu olarak değiştirildi. İsim değişikliği için düzenlenen törene gelen Albayrak çiftinin mutlulukları gözlerinden okundu.
‘ÖĞRENCİLERİMİZ KİMLERİ ÖRNEK ALACAKLARINI ÖĞRENMİŞ OLACAK’
İlçe Milli Eğitim Müdürü Abdulkadir Altay, ailenin talebi üzerine harekete geçtiklerini ve gerekli yazışmalarının ardından isim değişikliği onayı aldıklarını belirterek, “Bugün de tabela asma törenimizi yaptık. Biz bu vatan için, geleceğimiz için, ülkemiz için hayatını ortaya koyan şehidimizin ismini buraya vermekle aynı zamanda çocuklarımız, kimi örnek alacaklarını, hangi değerler uğruna mücadele etmeleri gerektiğini öğrenmiş olacaklar. Bu şekilde hem şehidimizin ailesinin gönlünü hoş etmiş oluyoruz hem ruhunu şad etmiş oluyoruz hem de öğrencilerimize örneklik teşkil etmesi açısından önemli buluyoruz. Hayırlara vesile olmasını temenni ediyor, bütün şehitlerimize Allah’tan rahmet diliyorum” dedi.
Şehit babası Mehmet Albayrak ise, oğullarının isminin okula verilmesine çok sevindiklerini ifade ederek, “Onlara çok teşekkür ederim. Valimize, kaymakamıma, milli eğitim müdürüme çok teşekkür ederim. Allah onlardan razı olsun. Allah, onları bu dünyada da ahirette de sevindirsin” diye konuştu. 
Şehidin Annesi Asya Albayrak da, çok mutlu olduğunu dile getirerek, “Bu okula oğlumuzun ismini verdiler. Çok sağ olun. Allah razı olsun. Çok teşekkür ederim” ifadelerini kullandı.

 Görüntü Dökümü
———-
Okulun ziyaret edilmesi
Şehit Anne ve babası tabelaya bakarken
Şehit Ailesi Kaymakam ve İlçe Milli Eğitim Müdürüne teşekkür ziyareti
Röportajlar
Genel ve detay

Haber-Kamera: Mehmet Halis İŞ/MİDYAT(Mardin), (DHA)

=================================

MUŞLU KANAAT ÖNDERLERİNDEN PKK TEPKİSİ

MUŞ’ta, kanaat önderleri ile aşiret liderleri, Pençe Kartal-2 Harekatı bölgesinde yer alan Gara’da 13 Türk vatandaşını şehit eden terör örgütü PKK’ya tepki gösterdi.

Muş’un Hasköy Belediye Başkanı Hikmet Karayel öncülüğünde bir araya gelen kanaat önderleri, Irak’ın kuzeyindeki Gara’da 13 kişiyi şehit eden terör örgütü PKK’yı lanetledi. Kanaat önderleri, Gara şehitleri için de dualar etti.  Teröre karşı omuz omuza veren kanaat önderleri ile aşiret liderleri, 13 Türk vatandaşının teröristler tarafından kalleşçe şehit edildiği haberinin yüreklere acı düşürdüğünü söyledi.

Kanaat önderleri ve aşiret liderleri adına açıklamalarda bulunan Hasköy İlçe Belediye Başkanı Hikmet Karayel, “Allah’ın izniyle bu şehitlerimizin kanları yerde kalmayacaktır. Bunu yapan PKK terör örgütünü şiddetle lanetliyoruz ve kınıyoruz. Devletimiz var olsun, bayrağımız dalgalansın, ezanımız susmasın, Allah’ın izniyle hiçbir güç ve kuvvet bizim birlik ve beraberliğimizi, ülkemizi bölemeyecektir. Bizler tek millet, tek devlet, tek bayrak, tek vatanız. Hiçbir güç bizleri bir birimizden ayıramaz” dedi.

Şehitlerin kanının yerde kalmayacağının altını çizen Karayel, “Biz bayrağımıza, devletimize, dinimize ve ülkemize canımızı feda etmeye her zaman hazırız. Halk olarak da birlik ve bütünlük içerisindeyiz. Acılı ailelere başsağlığı dileyerek, sabırlı olmalarını istiyoruz. Şehitlerimizin kanı yerde kalmayacak” diye konuştu.

Aşiret liderleri, kanaat önderleri ve halk olarak, terör örgütlerini kınadıklarını vurgulayan Karayel, “Terörle bir yere varılmaz. Onlar kanlarıyla boğulacaktırlar inşallah. Bizim amacımız ve derdimiz, ülkemizin bütünlüğüdür. Kahraman Mehmetçiklerimizle beraberiz, yan yanayız. Her an ve her zaman canımızla, malımızla Mehmetçiğimizin yanındayız” dedi.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ

-Kanaat önderleri ve aşiret liderlerinden detaylar

-Kanaat önderleri ve aşiret liderlerinin bilgilendirilmesinden detaylar

-Hasköy İlçe Belediye Başkanı Hikmet Karayel RÖP.

Haber-Kamera: Muhammed Sami MARAL / MUŞ, (DHA)

================================

‘DÜNYA’NIN NAZAR BONCUĞU’ MEKE GÖLÜ BEMBEYAZ

KONYA’da ‘Dünya’nın nazar boncuğu’ olarak bilinen krater yapıya sahip Meke Gölü, kar yağışı sonrası beyaza büründü. Farklı yapısıyla dikkat çeken Meke’de, kar örtüsüyle görsel güzellik oluştu. Meke Gölü, 2000’li yılların başından itibaren kuraklık ve bilinçsiz tarımsal sulama sonucu yer altı su seviyesinin her geçen gün azalması nedeniyle kurumuştu.

Karapınar ilçesinde bulunan Meke Gölü, 5 milyon yıl önce volkanik patlamayla meydana gelen kraterin zamanla suyla dolması, 9 bin yıl önce ise gölün ortasında ikinci patlamanın olması ve buranın da suyla dolması sonucu oluştu. Yer altı su kaynaklarından beslenen ve suyu tuzlu olan Meke’nin ortasında, 50 metre yükseklikte volkan konisi bulunuyor. Daha önce 12 metre derinliğinde su bulunan Meke Gölü, 2000’li yılların başından itibaren kuraklık ve bilinçsiz tarımsal sulama sonucu yer altı su seviyesinin her geçen gün azalması sonucu kurudu.

DÜNYANIN NAZAR BONCUĞU BEYAZA BÜRÜNDÜ

Meke Gölü bölgesi geçtiğimiz salı gününden itibaren Konya Ovası’na düşen kar yağışıyla birlikte  beyaza büründü. Farklı yapısıyla dikkat çeken Meke’de, kar örtüsüyle görsel güzellik oluştu. Kar örtüsüyle Meke Gölü’nün seyredilmeye değer bir görüntüye kavuştuğunu ifade eden Reşadiye Mahallesi Muhtarı Mustafa Yapar, “Çocukluğumuz burada geçti. Gerçekten çok güzel bir görünümü vardı. Şimdi ise kar yağdığı zaman ayrı güzel oluyor. İnşallah eskisi gibi olmasını istiyoruz. Buraya turistlerin de gelmesini istiyoruz. Meke Gölü eskisi gibi değil. Önceden biz burada suya da giriyorduk, şimdi su yok. İnşallah suyumuz yine olur. Burası kışın bile doğa harikası. Kar yağdığı zaman dünyanın nazar boncuğu harika bir hale bürünüyor” dedi.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ:
——————————-
-Kar yağışı sonrası beyaza bürünen Meke Gölü’nün havadan görüntüleri,
-Meke Gölü’nün drone ile görüntüleri
-Reşadiye Mahalle Muhtarı Mustafa Yapar röp

Haber-Kamera:Hasan DÖNMEZ- Mehmet OKUYUCU/KARAPINAR (Konya), (DHA))

========================================

==============================

YÜKSEKOVA’DA POLİS VE BELEDİYE EKİPLERİ KURT ARADI

HAKKARİ’nin Yüksekova ilçesinde, dağlarda yiyecek bulamadığı için ilçe merkezine inen ve mahallede endişe yaratan kurdun bulunması için belediye ekipleri ile doğa koruma polisleri arama çalışması yaptı. Ekipler kırsal bölge ve sokak aralarında kurt arayıp vatandaşları uyardı.
Yüksekova’da etkili olan dondurucu soğukların yaban hayvanlarını da olumsuz etkilemesi üzerine ilçedeki Esenyurt, Dize ve Cumhuriyet mahallelerinde kurt görülmeye başlandı. Akşam ve sabah saatlerinde özellikle ilçe merkezindeki Cumhuriyet Mahallesi’ne inen kurt, çevredekilerin endişeli bakışları arasında yiyecek aradı ve bu durum cep telefonu kameralarına da saniye saniye yansıdı.
Özellikle merkeze uzak mahallerde yaşayan vatandaşların endişelenmesi üzerine doğa koruma polisleri ve belediye ekipleri hemen harekete geçti. Belediyenin veteriner hekimi ve polislerin eşliğinde kırsal mahallere çıkan ekipler, uzun süre iz sürerek kurt aradı. Ancak yapılan tüm aramalara rağmen kurdun izine rastlamayan ekipler, vatandaşları uyarıp bölgeden ayrıldı.
Bir haftadır kurdu aradıklarını belirten Yüksekova Belediyesi Veterineri Hekim Kaçan, “Ekiplerimize Doğa Koruma Polisleri de eşlik ediyor. Koordineli olarak çalışıyoruz. Gelen ihbarları anında değerlendiriyoruz. Yalnız kurt çok hareketli, gittiğimiz alanı hemen terk edip başka bir alana gidebiliyor. Sabit bir yerde durmuyor. Bu durum bizim çalışmalarımızı zorlaştırıyor. Hem gece hem de gündüz nöbetleşe arkadaşlarla birlikte kurdu arama çalışmalarımız devam ediyor. Dileğimiz kimseye zarar vermeden bu kurdu biran önce yakalayıp doğal yaşam alanlarına bırakmaktır. Ayrıca bu kurdun birkaç mahalleye gittiğini düşünüyoruz. Özellikle de Cumhuriyet, Güngör, Eski Kışla ve Orman Mahallelerinde görünüyor. Vücut yapısıyla da dişi bir kurt olduğunu düşünüyoruz. Şehirde yavrulama ihtimalini de değerlendiriyoruz. Özellikle inşaatlarda yavrulayabilecek yerlere de bakıyoruz. Yavruları nedeniyle de şehirden ayrılmıyor diye düşünüyoruzö dedi.
İlçenin Orman Mahallesi’nde yaşayan kardeşler, Ömer ve Selim Geylani kardeşler de kurt korkusu yaşadıklarını anlattı. İlçe merkezine uzak olduklarını belirten kardeşler, hem gece, hem de sabahın erken saatlerinde dışarı çıkmaya korktuklarını ve bir an önce kurdun bulunmasını istediklerini söyledi.  

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ
—————————-
-Polis ve belediye ekiplerin mahalle ve ara sokaklarda kurt aramasından detaylar
-Kurdun görüldüğü mahallelerde arama tarama faaliyetlerinden detaylar
-Ekiplerin mahalle sakininlerinin bilgilendirilmesin detaylar
-Kurt için yağılan kafes
-Beleidye Beteriner Hekim KAçan ile röprotaj
-Ömer Geylani ile röportaj
-Çevreden detaylar
-Vatandaşlar tarafından dün gece cep telefonuyla çekilen kurt görüntüsü

Yaşar KAPLAN/YÜKSEKOVA (Hakkari), (DHA)- 

==================================

KAHVALTI SOFRALARININ VAZGEÇİLMEZİ, ASIRLIK LEZZET; TOKAT YAĞLISI

TOKAT’ta 100 yılı aşkın bir lezzet geleneği olan, un ve tereyağının karıştırılıp, taş fırınlarda pişirilmesiyle elde edilen ‘Tokat yağlısı’, kahvaltı sofralarını süslüyor. Sabah saatlerinde kahvaltı yapmak isteyenler, yöresel lezzet ‘Tokat Yağlısı’nı yapan fırınlarda kuyruk oluşturuyor. Kentte baba mesleği fırıncılığı sürdüren Mehmet Çökeliğinoğlu, “Tokat yağlısı kentin geleneksel kahvaltısıdır. İnsanlarımızın hemen hemen her gün yediği vazgeçilmez bir lezzetidir. Çökelekli, pastırmalı, sucuklu ve kıymalı olarak değişik çeşitlerini yapıyoruz. Sabah kahvaltıda yağlı bir tutkudur” dedi. 
Tokat’ta sadece şehir merkezinde taş fırınlarda pişirilerek halka sunulan ve sabah kahvaltılarının vazgeçilmezleri arasında yer alan ‘Tokat Yağlısı’ sofraları süslüyor. Kent merkezinde 100 yılı aşkın bir süredir yapılan yağlı, yıllar içinde kahvaltı kültürü haline geldi. Sabahın erken saatlerinde iş arkadaşları ve ailesi ile kahvaltı yapmak isteyenler yağlı yapan fırınların önünde kuyruk oluşturuyor.

‘KAHVALTIDA YAĞLI BİR TUTKUDUR’
Kentte baba mesleği fırıncılığı sürdüren Mehmet Çökeliğinoğlu, “Tokat yağlısı Tokat’ın geleneksel kahvaltısıdır. İnsanlarımızın hemen hemen her gün yediği, vazgeçilmez bir lezzetidir. Çökelekli, pastırmalı, sucuklu ve kıymalı olarak değişik çeşitlerini yapıyoruz. Genelde 3-4 kişi, esnaflarımızın bir araya gelerek yaptığı kahvaltılarda mutlaka yer alıyor. Hemen hemen her gün yiyenler var. Sabah kahvaltısıyla genelde herkesin kahvaltıda yediği tek şey diyebilirim. Şehir dışından da sipariş alıyoruz. Kargo ile her ile gönderiyoruz. Kesinlikle kimseyi de mağdur etmiyoruz. Bu hasreti, özlemi çekenlere yardımcı olup, bulundukları yerde de yemelerini sağlıyoruz. Yağlı kültüründe, zengin-fakir ayrımı yok. Zengini de fakiri de olsa bu yağlıyı kesinlikle yiyor. Sabah kahvaltıda yağlı bir tutkudur” diye konuştu. 

‘KENDİMİZİ BİLDİK BİLELİ YİYORUZ’
İş yerinde çalışanları ile kahvaltı yapan Kemal Özdilek mutlaka yağlı aldıklarını belirterek, “Tokatımızın meşhur yağlısı. Özellikle Tokat merkeze ait hepimizin sabah kültürü olan yağlıyı dostlarımızla beraber paylaşıyoruz. Ben 50 yaşındayım, kendimi bildim bileli böyle bir kültürümüz vardır. Özellikle hafta sonları ailecek bir araya gelinen ortamlarda sabah babanın birincil işi yağlıyı fırından alıp getirip, kahvaltı saatinde hazır etmektir. Bir de şöyle bir şey vardır, hafta sonları insanlar biraz daha uykuya önem verirler ama uykuyu da bozan, çocukların özellikle uyurken yanlarına getirerek kokusunu almaları ile alakalı böyle bir güzelliği de var. Tokat yağlısının bir özelliği var, değil 81 ilde, Tokat’ın ilçelerinde dahil olmayan bir ürün” diye  konuştu. 

Görüntü Dökümü:
-Fırından görüntüler
-Tokat Yağlısının hazırlanması ve pişirilmesi
-Pişmiş haldeki yağlılar
-Fırın sahibinin konuşmaları
-Kahvaltıda yağlı tüketenlerle röportaj

Haber-Kamera: Fatih YILMAZ-Halil İbrahim YEL/TOKAT, (DHA)

===================================

YOLLARINI KAPATAN KAR YAĞIŞINI EĞLENCEYE DÖNÜŞTÜRDÜLER 

Doğu Anadolu’da etikili olan kar yağışı hayatı olumsuz etkilerken bir yandan da renkli görüntülere sahne oldu. Akbaba mahalle sakinleri kızak kayıp, at yarıştırarak karın keyfini doyasıya çıkardı.

    Erzurum’da dün gece başlayan ve aralıklarla etkisini sürdüren kar yağışı sebebiyle 800’den fazla yerleşim biriminin merkezle bağlantısını kesildi. Özellikle kırsal alanda çileye dönüşen kar yağışını Tortum 
ilçesine bağlı Akkaba mahallesinde yaşayanlar eğlenceye dönüştürdü. Kar kalınlığının 15 santimetreyi geçtiği mahallede, güne kara gömülen arabalarının ve evlerinin etrafını temizleyerek başlayan köylüler ardından sokak aralarında biriken karları traktörle küreyerek pist haline getiren mahalleli genciyle yaşlısıyla yokuş aşağı kızakla kayarak eğlenceli dakikalar yaşadı. At yarıştıran köyün gençleri ise pandemi döneminde sıkılmamak için bu tür aktiviteler gerçekleştiriklerini söyledi. Doğu Anadolu Bölgesi’ni etkisi altına alan kar yağışı bir çok köy yolunu kapatarak yaşamı olumsuz etkilese de köy sakinleri kızakla kayarak doyasıya eğlendi. Köydeki bir çok çoban köpeği ise sokağa inerek kızakların peşinden koştu. Gün boyunca çocuklar gibi eğlenen Siret Büyükpolat (66), “Kızakla kaymak bizim geleneğimiz haline geldi artık. Her kış genciyle ihtiyarıyla kızak kayıp, at biniyoruz. Bizim kış eğlencelerimiz bu şekilde devam ediyor” dedi.
    At binerek arkadaşlarıyla yarış yaptığını söyleyen Recep Dolar (28) ise “Pandemi dönemi olduğu için herhangi bir sosyal aktivitemiz yoktu. Bir yere gidemiyoruz. Yoğun kar yağışı var, kış şartları da buna el verişli değil zaten. Biz de köyde kendi kendimize eğlenceli aktiviteler yaratma peşindeyiz. At binerek yarışlar yapıyoruz, kızakla yokuş aşağı kayıyoruz. Böylece pandemi döneminde günlerimizi eğlenceli bir şekilde geçiriyoruz” diye konuştu.      
    Kendi traktörüyle köyün sokaklarında biriken karları küreyen Sedat Büyük Polat, “Kar yağdığı zaman ana yollarımız kara yolları ve büyükşehir belediyesi temizliyor. Biz de devletimize yük olmamak adına kendi köyümüzü traktörle temizliyoruz” dedi.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ
——————————-
-Traktörle yoldaki karı küreme
-Pist oluşturma
-Kızakla kayma görüntüsü
-Atla yarış görüntüleri
-Siret Büyükpolat ile röp
-Recep Dolar ile röp
-Sedat Büyük Polat ile röp

Haber-Kamera:Şifanur Tavus, Oktay Polat /ERZURUM, (DHA)

====================================

DERECİK’TE ETKİLİ OLAN FIRTINA İLETİ HATLARINI KOPARIP, DİREKLERİ DEVİRDİ

HAKKARİ’nin Derecik ilçesinde, dün ve bugün etkili olan yağmur ve fırtına, direkleri devirip ileti hatlarına büyük zarar verdi. Devrilen direkler nedeniyle birçok köye elektrik verilemezken, ekipler arızaların giderilmesi için köylülerin desteğini alarak yoğun bir çalışma yürütüyor.
Hakkari’nin Irak sınırındaki Derecik ilçesinde günlerdir sıcak ve güneşli hava etkili olurken, dün ve bugün sabah saatlerinden itibaren yağmur ve şiddetli rüzgar hayatı olumsuz yönde etkilemeye başladı. Yağış ve fırtına, merkez ve merkeze bağlı Akdemir ile Yeşilova köylerinde ev ve ahırların çatılarına zarar verirken, şiddetli rüzgarın devirdiği duvar ve uçurduğu çatı, 20 küçükbaş hayvanın ölümüne neden oldu. Vatandaşlar büyük zarar gördüklerini ve yetkililerden yardım istediklerini söyledi.  
Yağmur ve fırtına, elektrik iletim hatlarını da koparıp direkleri devirdi. Fırtınanın kopardığı iletim hatları nedeniyle ilçenin birçok köyüne dünden beri elektrik verilememesi üzerine Van gölü Elektrik Dağıtım A.Ş.(VEDAŞ) ekipleri harekete geçti. Ekipler köylülerin desteğini alarak devrilen direkleri yeniden yerlerine yerleştirip, kopan ileti hatlarını onarmaya çalışıyor. Kırsal bölgelerde yürütülen çalışmaların oldukça zorlu geçtiği, ancak arızaların en kısa zamanda onarılıp, Yeşilova ve Akdemir bölgesindeki köy ve mezralara elektrik verileceği belirtildi. 

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ
-Fırtınanın devirdiği direkler
-Köylülerin yardımıyla devrilen direklerin taşınması
-Direklerin taşınmasından detaylar
-Devrilendireklerin yeniden dikilmesi
-Mola anı
-Çevrden genel detaylar

Haber: Abdullah KAYA/DERECİK/HAKKARİ, (DHA)

============================================

0
mutlu
Mutlu
0
_zg_n
Üzgün
0
sinirli
Sinirli
0
_a_rm_
Şaşırmış
0
vir_sl_
Virüslü
Reklam Alanı

Tamamen Ücretsiz Olarak Bültenimize Abone Olabilirsin

Yeni haberlerden haberdar olmak için fırsatı kaçırma ve ücretsiz e-posta aboneliğini hemen başlat.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Reklam
Reklam
Uygulamayı Yükle

Uygulamamızı yükleyerek içeriklerimize daha hızlı ve kolay erişim sağlayabilirsiniz.

Giriş Yap

Haberolduk.com - Son Dakika Haberler ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!